"Bana mı Kaldı?"
Başlık:
"Bana mı Kaldı?"
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-02-28
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
"Bana mı kaldı?"
İç politikamızın gidişini beğenmiyen, kendilerini, iç politika hayatımızdaki mücadele konularının ve tarzının üstünde gören birçok aydınlarımız, devekuşu gibi başlarını kendi sahalarına sokarlar da böylece gözleri kapanır, kulakları tıkanırsa memleketteki politika hayatının kendilerine tesiri dokunmaz, politikayla ilgilenmezlerse politika da kendileriyle ilgilenmez sanıyorlar.
Sanki politika, istiyenin gönül eğlendirmek için katılabileceği, istemiyen de “sayım suyum yok” deyip kaçınabileceği bir oyundur.
Gerçi politika bir oyuna da benzetilebilir ama, bu, hepimizin kaderi üstüne oynanan bir oyundur.
Bu oyuna, yediğimiz ekmek, üstünde hür dolaştığımız toprak, cebimizdeki para, evlerimiz, sokaklarımız, kısacası, bütün insanca yaşama haklarımız girer.
Falanca insan politikayla ilgilenmek istemiyor diye, politikacılar, memleketin ekmeğinden, toprağından, vatandaş haklarından onun hissesine düşeni bir kenara ayırıp, “madem öyledir, biz de seninle ilgilenmiyoruz, al kendi hisseni de başının caresine bak”, demezler ki! İsteseler de diyemezler.
Ama bizim aydınlarımız, başlarını kendi sahalarına sokmak, gözlerini kapayıp kulaklarını tıkamakla sanki bütün yaşama hak ve nimetlerinden kendilerine düşen hisseyi politikacıların elinden kurtarmış gibi sevinip övünürler.
Bunun sonu ne olacaktır ?.
Aydınlarımızın, ve onlarla beraber, politikayı meslek edinmemiş başka bütün vatandaşların kendi geçim ve çalışma sahalarına kapanıp politikayla ilgilenmemeleri, ergeç, memlekette bir politikacı sınıfı yaratacaktır. İşte o zaman, politikayı meslek edinmiş bu küçük sınıf, başlarını kuma sokmuş devekuşlarıyla dolu bir çölde istediği gibi cirit oynıyabilecektir. O zaman politika, memleket gerçekleriyle ilişiği olmıyan bir taktik oyunu hâline gelecektir. Ve işte o zaman bu memlekette diktatörlük kurmak, yahut, diktatörlük kurmaya çalışırken beceremeyip anarşi yaratmak işten bile olmıyacaktır.
Politikayı meslek edinmemiş olanların politikayla ilgilendikleri ölçüde demoksi garanti altına alınmış olur. Halkoyunun denetlemesi bu ilgiyle beraber genişliyeceğine göre, bu ilgi ne kadar geniş olursa, politikayı meslek edinmiş olanların sorumluluk duygusu da, ister istemez, o ölçüde artacak, ve politika soyut (mücerret) bir faaliyet olmaktan o ölçüde kurtulup memleket gerçeklerine sıkı sıkıya bağlı bir faaliyet olacaktır.
Politikayla ilgilenmeyi onuruna yediremediği yahut menfaat duyusuyla bağdaştıramadığı için başını kuma sokmuş bu aydınlardan birinin birkaç dakika için başını zorla kumdan çekip de kulağına bunları söyleseniz, belki size hak vermezlik edemiyecektir ama, sonunda ne yapacağı da malûmdur: Omuz silkip,
— Bana mı kaldı ?diyecektir.
Bülend ECEVİT
"Bana mı kaldı?"
İç politikamızın gidişini beğenmiyen, kendilerini, iç politika hayatımızdaki mücadele konularının ve tarzının üstünde gören birçok aydınlarımız, devekuşu gibi başlarını kendi sahalarına sokarlar da böylece gözleri kapanır, kulakları tıkanırsa memleketteki politika hayatının kendilerine tesiri dokunmaz, politikayla ilgilenmezlerse politika da kendileriyle ilgilenmez sanıyorlar.
Sanki politika, istiyenin gönül eğlendirmek için katılabileceği, istemiyen de “sayım suyum yok” deyip kaçınabileceği bir oyundur.
Gerçi politika bir oyuna da benzetilebilir ama, bu, hepimizin kaderi üstüne oynanan bir oyundur.
Bu oyuna, yediğimiz ekmek, üstünde hür dolaştığımız toprak, cebimizdeki para, evlerimiz, sokaklarımız, kısacası, bütün insanca yaşama haklarımız girer.
Falanca insan politikayla ilgilenmek istemiyor diye, politikacılar, memleketin ekmeğinden, toprağından, vatandaş haklarından onun hissesine düşeni bir kenara ayırıp, “madem öyledir, biz de seninle ilgilenmiyoruz, al kendi hisseni de başının caresine bak”, demezler ki! İsteseler de diyemezler.
Ama bizim aydınlarımız, başlarını kendi sahalarına sokmak, gözlerini kapayıp kulaklarını tıkamakla sanki bütün yaşama hak ve nimetlerinden kendilerine düşen hisseyi politikacıların elinden kurtarmış gibi sevinip övünürler.
Bunun sonu ne olacaktır ?.
Aydınlarımızın, ve onlarla beraber, politikayı meslek edinmemiş başka bütün vatandaşların kendi geçim ve çalışma sahalarına kapanıp politikayla ilgilenmemeleri, ergeç, memlekette bir politikacı sınıfı yaratacaktır. İşte o zaman, politikayı meslek edinmiş bu küçük sınıf, başlarını kuma sokmuş devekuşlarıyla dolu bir çölde istediği gibi cirit oynıyabilecektir. O zaman politika, memleket gerçekleriyle ilişiği olmıyan bir taktik oyunu hâline gelecektir. Ve işte o zaman bu memlekette diktatörlük kurmak, yahut, diktatörlük kurmaya çalışırken beceremeyip anarşi yaratmak işten bile olmıyacaktır.
Politikayı meslek edinmemiş olanların politikayla ilgilendikleri ölçüde demoksi garanti altına alınmış olur. Halkoyunun denetlemesi bu ilgiyle beraber genişliyeceğine göre, bu ilgi ne kadar geniş olursa, politikayı meslek edinmiş olanların sorumluluk duygusu da, ister istemez, o ölçüde artacak, ve politika soyut (mücerret) bir faaliyet olmaktan o ölçüde kurtulup memleket gerçeklerine sıkı sıkıya bağlı bir faaliyet olacaktır.
Politikayla ilgilenmeyi onuruna yediremediği yahut menfaat duyusuyla bağdaştıramadığı için başını kuma sokmuş bu aydınlardan birinin birkaç dakika için başını zorla kumdan çekip de kulağına bunları söyleseniz, belki size hak vermezlik edemiyecektir ama, sonunda ne yapacağı da malûmdur: Omuz silkip,
— Bana mı kaldı ?diyecektir.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“"Bana mı Kaldı?",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/186 ulaşıldı.