Şiir Üzerine Bir Doğrulama
Başlık:
Şiir Üzerine Bir Doğrulama
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" ss. 3, 4
Tarih:
1954-01-27
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Şiir üzerine bir doğrulama
Sayın Ataç,
23 Ocak günü karşı sayfadan bana yolladığınız mektubu sevinerek okudum. Mektubunuzun başındaki hitap, matbaada bir dalgınlığa gelmiş, ancak ertesi gün çıkabildi ama ziyanı yok. Çünkü mektubunuz, benim 20 Ocak günü çıkan yazıma olduğu kadar, belki ondan daha da çok, bir şiir anlayışına cevap sayılırdı.
“Aydınlığa çıkan şiir” yazıma “karşı” yazılmış olmasına rağmen bu mektubunuzu sevinerek okuyuşum şundandır:
Kalabalıkta yüksek sesle okunduğu zaman beğenilecek, beğenilip alkışlanacak şiir yazanları nasıl bir tehlikenin beklediğine ben - sizin de gözünüzden kaçmamış- çekinerek dokunmuştum. Bütün şiirlerini karanlıkta yazmış bir insanın bu konuda daha açık konuşması uygunsuz düşebilirdi.
Ama siz, şiir konusunda sözüne en çok değer verdiğimiz insan, tehlikeyi açık açık söylüyorsunuz. Ben de buna sevindim. Sağolun!
Bence şairin bütün bütün halka inmesi bağışlanmaz bir suçtur. Çünkü o zaman şair, şöhret ve alkış uğrunda baş görevinden, halka usdışı (irrationnel) idrâk yolunu gösterme görevinden kaçınmış olur.
Ama, şairin halkla arasında köprü kurmak istememesi de bir o kadar suç sayılmaz, böyle bir köprünün yokluğu da şairi görevinden alıkoymaz mı?
Galiba bütün iş köprüde!. Şairle halk arasında kurulacak bu köprü, hem us (raison) direklerine dayanmıyan hem de en ağır şiiri bile kaldırabilecek bir asma köprü olmalıdır. En ağır bir şiir bile, kazaya uğramadan, etki gücünü yitirmeden, bu köprüyü aşıp halka ulaşabilmelidir.
Şiir toplantılarında alkışlanan şiirlerden bazısı, dediğiniz gibi, gerçekten “birtakım beylik konular üzerine yazılmış.... bağırarak okumaya elverişli” şiirlerdir. Ama, insanın içinden okurken de beğendiği, beylik konular üzerine yazılmamış şiirler arasında da pek çok alkış toplıyanlar oluyor.
Bu toplantılarda beylik ve hafif şiirler kadar bazı üstün şiirleri de alkışlatan nedir? Bu toplantılarda iki üstün şiirden biri alkışlanır da biri neden alkışlanmaz?
İşte şiir toplantıları, iyi niyetli şairlerin kafasında bu soruları uyandırsa, onlara bu soruların cevabını aratsa gerektir.
Şair, okuyucu ve dinleyicisiyle arasında bir asma köprü kurarken, yalnız kendi bulunduğu kıyının değil, karşı kıyının da toprağını bilmelidir. Şiir toplantıları şaire bunun için karşı kıyının da toprağını öğrettiği için yararlıdır.
Siz, anlıyabildiğim kadar, köprüyü kuran şairin karşı kıyıya geçip orada yerleşebileceğini düşünerek üzülüyorsunuz.
Ama bunun için üzülmeğe değer mi? Kalan kalsın karşı kıyıda!. Öylesinin adını defterden siliverirsiniz. Adı bu yüzden silinmiş, mısraları yalnız kıraat kitaplarında kalmış az mı şair vardır ?
Bülend ECEVİT
Şiir üzerine bir doğrulama
Sayın Ataç,
23 Ocak günü karşı sayfadan bana yolladığınız mektubu sevinerek okudum. Mektubunuzun başındaki hitap, matbaada bir dalgınlığa gelmiş, ancak ertesi gün çıkabildi ama ziyanı yok. Çünkü mektubunuz, benim 20 Ocak günü çıkan yazıma olduğu kadar, belki ondan daha da çok, bir şiir anlayışına cevap sayılırdı.
“Aydınlığa çıkan şiir” yazıma “karşı” yazılmış olmasına rağmen bu mektubunuzu sevinerek okuyuşum şundandır:
Kalabalıkta yüksek sesle okunduğu zaman beğenilecek, beğenilip alkışlanacak şiir yazanları nasıl bir tehlikenin beklediğine ben - sizin de gözünüzden kaçmamış- çekinerek dokunmuştum. Bütün şiirlerini karanlıkta yazmış bir insanın bu konuda daha açık konuşması uygunsuz düşebilirdi.
Ama siz, şiir konusunda sözüne en çok değer verdiğimiz insan, tehlikeyi açık açık söylüyorsunuz. Ben de buna sevindim. Sağolun!
Bence şairin bütün bütün halka inmesi bağışlanmaz bir suçtur. Çünkü o zaman şair, şöhret ve alkış uğrunda baş görevinden, halka usdışı (irrationnel) idrâk yolunu gösterme görevinden kaçınmış olur.
Ama, şairin halkla arasında köprü kurmak istememesi de bir o kadar suç sayılmaz, böyle bir köprünün yokluğu da şairi görevinden alıkoymaz mı?
Galiba bütün iş köprüde!. Şairle halk arasında kurulacak bu köprü, hem us (raison) direklerine dayanmıyan hem de en ağır şiiri bile kaldırabilecek bir asma köprü olmalıdır. En ağır bir şiir bile, kazaya uğramadan, etki gücünü yitirmeden, bu köprüyü aşıp halka ulaşabilmelidir.
Şiir toplantılarında alkışlanan şiirlerden bazısı, dediğiniz gibi, gerçekten “birtakım beylik konular üzerine yazılmış.... bağırarak okumaya elverişli” şiirlerdir. Ama, insanın içinden okurken de beğendiği, beylik konular üzerine yazılmamış şiirler arasında da pek çok alkış toplıyanlar oluyor.
Bu toplantılarda beylik ve hafif şiirler kadar bazı üstün şiirleri de alkışlatan nedir? Bu toplantılarda iki üstün şiirden biri alkışlanır da biri neden alkışlanmaz?
İşte şiir toplantıları, iyi niyetli şairlerin kafasında bu soruları uyandırsa, onlara bu soruların cevabını aratsa gerektir.
Şair, okuyucu ve dinleyicisiyle arasında bir asma köprü kurarken, yalnız kendi bulunduğu kıyının değil, karşı kıyının da toprağını bilmelidir. Şiir toplantıları şaire bunun için karşı kıyının da toprağını öğrettiği için yararlıdır.
Siz, anlıyabildiğim kadar, köprüyü kuran şairin karşı kıyıya geçip orada yerleşebileceğini düşünerek üzülüyorsunuz.
Ama bunun için üzülmeğe değer mi? Kalan kalsın karşı kıyıda!. Öylesinin adını defterden siliverirsiniz. Adı bu yüzden silinmiş, mısraları yalnız kıraat kitaplarında kalmış az mı şair vardır ?
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Şiir Üzerine Bir Doğrulama,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/162 ulaşıldı.