Radyonun Özerkliği ve Yeni Tasarı
Başlık:
Radyonun Özerkliği ve Yeni Tasarı
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-05-10
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Radyonun özerkliği ve yeni tasarı
Türkiye Radyo ve Televizyon Genel Müdürlüğü (TRT) kanun tasarısı hazırlanarak Kurucu Meclise sunuldu. Tasarı bugün Temsilciler Meclisi Basın - Yayın ve Turizm Komisyonunda görüşülmeğe başlayacak.
Yasama organı, bu tasarıyı, geçmiş yılların acı tecrübelerinin ve yeni Anayasa Tasarısının ışığı altında inceleyecektir.
Geçmiş yıllarda radyo, Demokrat Parti iktidarının, demokratik rejimi çığırından çıkarıp yıkmak, ulusal egemenlik yerine bir «Vatan cephesi» egemenliği kurmak için kullandığı başlıca araçlardan biri olmuştu. Bugüne kadar süregelen kuruluşu ile, radyonun, kötü niyetli bir iktidar elinde, tek yönlü işleyen bir propaganda ve tecavüz âleti haline, diktatörlüklerdeki devlet radyolarından ayırd edilmez hale, kolaylıkla gelebileceği görülmüştü.
Bu tecrübeden alınan dersledir ki, yeni Anayasa Tasarısına, radyo için şu madde konulmuştur:
«Radyo ve televizyon istasyonlarının idaresi, özerk kâmu tüzel kişiliği halinde, kanunla düzenlenir.
«Her türlü radyo ve televizyon yayınları, tarafsızlık esaslarına göre yapılır.
«Radyo ve televizyon idaresi, kültür ve eğitime yardımcılık görevinin gerektirdiği yetkilere sahip kılınır.
«Devlet tarafından kurulan veya Devletten yardım alan haber ajanslarının tarafsızlığı esasdır. (Madde 121)
Anayasa tasarısının gerekçesinde de, radyo ve televizyonla ilgili şu cümle dikkati çekmektedir:
«Bir başka açıdan bakıldığı zaman tasarı hürriyetlerin ve demokrasi düzeninin teminatını üniversite, radyo - televizyon, ajans gibi muhtar müesseselerin sosyal yapı içinde yer almasında görmüştür.»
Demek ki, Temsilciler Meclisinin kabul etmiş olduğu Anayasa tasarısı, radyo - televizyonun özerkliğini (muhtariyetini), üniversite özerkliği ile bir tutmaktadır.
Fakat Radyo ve Televizyon Genel Müdürlüğü kanun tasarısı incelendiği zaman, üniversitenin özerkliği ile radyo ve televizyon idaresine tanınmak istenen «özerklik» arasında bir hayli fark olduğu görülüyor. O kadar ki, bu kanun tasarısı ile kurulacak bir radyo - televizyon idaresine «özerk» bir idare diyebilmek bile güçtür.
Başka sütunlarımızda bulacağınız izahattan da görüleceği üzere, radyo - televizyonun yönetimi, fiilen, Hükümetçe seçilip atanacak bir Yönetim Kurulu ile Genel Müdürün elinde bulunacaktır.
Gerçi tasarının 10. maddesi,
«Yönetim Kurulu TRT yayınlarının prensip ve anahatlarını Danışma Kurulu kararlarının esasları dairesinde tesbit eder» diyerek bir umut kapısı açıyor. Fakat 15. maddede,
«Kurulun (Danışma Kurulunun) kararları Yönetim Kurulunun tasvibine sunulur»,
denilmekle, 10. maddenin açtığı umut kapısı da kapanmaktadır.
Kaldı ki, tasarıya göre, Danışma Kurulu üyelerinin çoğunluğunu, Hükümeti veya iktidarı temsil eden kimseler teşkil edecektir.
Bu durumda, radyo - televizyon idaresinin özerkliğe nasıl kavuşmuş olacağı anlaşılamamaktadır.
Radyo ve televizyonu, yeni Anayasa tasarısının gerektirdiği ölçüde özerkliğe kavuşturabilmek için, malî kontrolün, İktisadî Devlet Teşekküllerininkine benzer bir şekle bağlanması yerinde olmakla beraber, idarî bakımdan ve program siyaseti bakımından, öyle sanıyoruz ki, daha çok üniversitelerin özerkliği göz önünde tutulmalı idi. O ölçüde bir özerkliği saklayabilmek için de, radyo ve televizyonu yönetecek kimselerin seçilmesinde ve atanmasında Hükümetin yetkisini sınırlamak gerekirdi.
BÜLENT ECEVİT
Radyonun özerkliği ve yeni tasarı
Türkiye Radyo ve Televizyon Genel Müdürlüğü (TRT) kanun tasarısı hazırlanarak Kurucu Meclise sunuldu. Tasarı bugün Temsilciler Meclisi Basın - Yayın ve Turizm Komisyonunda görüşülmeğe başlayacak.
Yasama organı, bu tasarıyı, geçmiş yılların acı tecrübelerinin ve yeni Anayasa Tasarısının ışığı altında inceleyecektir.
Geçmiş yıllarda radyo, Demokrat Parti iktidarının, demokratik rejimi çığırından çıkarıp yıkmak, ulusal egemenlik yerine bir «Vatan cephesi» egemenliği kurmak için kullandığı başlıca araçlardan biri olmuştu. Bugüne kadar süregelen kuruluşu ile, radyonun, kötü niyetli bir iktidar elinde, tek yönlü işleyen bir propaganda ve tecavüz âleti haline, diktatörlüklerdeki devlet radyolarından ayırd edilmez hale, kolaylıkla gelebileceği görülmüştü.
Bu tecrübeden alınan dersledir ki, yeni Anayasa Tasarısına, radyo için şu madde konulmuştur:
«Radyo ve televizyon istasyonlarının idaresi, özerk kâmu tüzel kişiliği halinde, kanunla düzenlenir.
«Her türlü radyo ve televizyon yayınları, tarafsızlık esaslarına göre yapılır.
«Radyo ve televizyon idaresi, kültür ve eğitime yardımcılık görevinin gerektirdiği yetkilere sahip kılınır.
«Devlet tarafından kurulan veya Devletten yardım alan haber ajanslarının tarafsızlığı esasdır. (Madde 121)
Anayasa tasarısının gerekçesinde de, radyo ve televizyonla ilgili şu cümle dikkati çekmektedir:
«Bir başka açıdan bakıldığı zaman tasarı hürriyetlerin ve demokrasi düzeninin teminatını üniversite, radyo - televizyon, ajans gibi muhtar müesseselerin sosyal yapı içinde yer almasında görmüştür.»
Demek ki, Temsilciler Meclisinin kabul etmiş olduğu Anayasa tasarısı, radyo - televizyonun özerkliğini (muhtariyetini), üniversite özerkliği ile bir tutmaktadır.
Fakat Radyo ve Televizyon Genel Müdürlüğü kanun tasarısı incelendiği zaman, üniversitenin özerkliği ile radyo ve televizyon idaresine tanınmak istenen «özerklik» arasında bir hayli fark olduğu görülüyor. O kadar ki, bu kanun tasarısı ile kurulacak bir radyo - televizyon idaresine «özerk» bir idare diyebilmek bile güçtür.
Başka sütunlarımızda bulacağınız izahattan da görüleceği üzere, radyo - televizyonun yönetimi, fiilen, Hükümetçe seçilip atanacak bir Yönetim Kurulu ile Genel Müdürün elinde bulunacaktır.
Gerçi tasarının 10. maddesi,
«Yönetim Kurulu TRT yayınlarının prensip ve anahatlarını Danışma Kurulu kararlarının esasları dairesinde tesbit eder» diyerek bir umut kapısı açıyor. Fakat 15. maddede,
«Kurulun (Danışma Kurulunun) kararları Yönetim Kurulunun tasvibine sunulur»,
denilmekle, 10. maddenin açtığı umut kapısı da kapanmaktadır.
Kaldı ki, tasarıya göre, Danışma Kurulu üyelerinin çoğunluğunu, Hükümeti veya iktidarı temsil eden kimseler teşkil edecektir.
Bu durumda, radyo - televizyon idaresinin özerkliğe nasıl kavuşmuş olacağı anlaşılamamaktadır.
Radyo ve televizyonu, yeni Anayasa tasarısının gerektirdiği ölçüde özerkliğe kavuşturabilmek için, malî kontrolün, İktisadî Devlet Teşekküllerininkine benzer bir şekle bağlanması yerinde olmakla beraber, idarî bakımdan ve program siyaseti bakımından, öyle sanıyoruz ki, daha çok üniversitelerin özerkliği göz önünde tutulmalı idi. O ölçüde bir özerkliği saklayabilmek için de, radyo ve televizyonu yönetecek kimselerin seçilmesinde ve atanmasında Hükümetin yetkisini sınırlamak gerekirdi.
Koleksiyon
Alıntı
“Radyonun Özerkliği ve Yeni Tasarı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1372 ulaşıldı.