Ayrı Düşmeden Ayrı Düşünebilmek
Title:
Ayrı Düşmeden Ayrı Düşünebilmek
Source:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Date:
1961-03-18
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Text:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Ayrı düşmeden ayrı düşünebilmek
Yakın geçmişte birbiriyle savaşmış, daha bir kaç yıl öne yeniden düşman durumuna gelmiş iki ulus arasında bugün kardeşlik ölçüsüne varan bir işbirliği, bir yakınlaşma düşünülebiliyor. Rodos'da, Yunanlı gazetecilerle toplantımızda, Türk ve Yunan basınlarının bu yakınlaşmaya nasıl hizmet edebilecekleri konuşulurken, karşılıklı târizlerden sitemlerden, şüphelerden, en küçük bir kin, ya da kırgınlıktan iz yoktu. İki ulus arasında kardeşçe münasebetlerin gerekliliği ve kolaylığı üzerinde görüşler tartışmasız birleşiyordu.
Yunanistan'dan böyle bir dostluk duygusuyla dönüp de kendi yurdumuzda en büyük meselenin iç düşmanlık olduğunu hatırlamak; kendi içimizde, sanki birbiriyle savaşan iki ayrı, iki yabancı, iki düşman ulusmuşsuz gibi, barış yolları arandığını görmek; sanki bir ulusun, bir toprağın insanlar, bir devletin uyrukları değilmişiz gibi, birbirimize yakınlığımızı anlamak için bir «Kardeşlik Haftası» na muhtaç kaldığımızı duymak, insana acı geliyor.
Nasıl buna muhtaç kalınmasın ki, yıllarca bu devletin radyosu, Türk Ulusunu «biz» ve «onlar» diye ikiye ayırdı! Radyodan iktidarın «biz» dediği öz yurttaş, «onlar» dediği sanki düşmandı; «biz» dediği sanki efendi, «onlar» dediği sanki köleydi.
Bu ayırımı benimseyenler, 27 Mayıs Devriminden sonra, kendilerini düşman eline düşmüş gibi, köleleriyle bir seviyeye inmiş gibi görüyorlar da yüreklerini hırs ve kin bürüyorsa şaşmamak gerekir. Bu ayırımı benimseyenler, şimdi Yassıada'da hesap verenlerin bile bile yaratmış oldukları bir kütle isterisinin kurbanlarıdırlar. Böylelerini kurtarmak, böylelerini eşitliğe alıştırmak, ülke ve ulus bütünlüğüne daha çok zarar verilmesini önlemek gerekir.
Yıllar yılı, Devlet Başkanı diye, elinde D. P. rümuzlu baston taşıyan birine kanmışlardır. Yıllar yılı, Türk Ulusunu «Vatan cephesi» — «Ehlisalip cephesi» diye ikiye ayıran bir sahte evliyaya inanmışlardır.
Bir İçişleri Bakanına,
— Kızılaya gidersin, bizden olanlar bu yana, bizden olmayanlar şu yana der, bizden olmayanları kurşundan geçirtirsin!, diye emir veren, zâlim ve ulusal bütünlüğe düşman zihniyet gerçi bu emri sonuna kadar götürememiştir ama «bizden olanlar» dediği kimseler yıllar boyunca bir yana ayrılmışlardır. Ayrılmış ve kendilerini bir imtiyazlı sınıf sanmışlardır. Kendinden olmayanı «karınca» gibi ezmeğe kendini yetkili gören bir «sınıf»...
Şimdi böylelerine yurttaşlık bilgisinin alfabesini baştan öğretmek, ulus nedir, devlet nedir, vatan nedir, bunları baştan anlatmak gerekiyor. Çünkü 10 yıl boyunca, vatanı, vatan içinde bir cephe, devleti iktidardaki bir parti, ulusu ancak o partinin üyeleri olarak görmeğe, bunun dışında kalanları ezmeğe, ya da ezdirmeğe alışmışlardır.
10 yıl boyunca ezilmiş olanlar, şimdi bunun acısını unutmağa hazırdırlar. Kin gibi öç gibi insan ruhunu ezen, körelten duygulara köle olamıyacak kadar hürriyetçidirler. 10 yıl ezmeğe alışmış olanlar da sa[...]
[...]let ayrılğından daha uzaklaştırıcı hale getirenlerin büyüsünden kendini artık kurtarabilecek midir?
Kendi yurdumuzda kendi yurttaşlarımızdan bazısı arasında kardeşçe el sıkışabilmenin, sevgi ile göz göze gelebilmenin bir çetin mesele halini almış olmaması, Türk ulusunun tarihinde bir eşi daha görülmedik bir bölünme belirtisidir.
Düşük iktidar sorumlularının bütün kötülükleri bir yana, sadece Türk ulusunu böylesine bölmüş, bir «kardeşlik haftası» na muhtaç hale düşürmüş olmaları, tarih önünde onları mahkûm etmeğe yeter.
10 yılık bir ayırıcı tutumun yarattığı bu bölünmeyi el birliğiyle sona erdirmeliyiz! Çıkarlarını öyle bir bölünmede görenlerin, ulusal bütünlüğümüz için, güvenliğimiz için, en güçlü bir dış düşmandan daha tehlikeli olduğunu artık görmeliyiz!
Biribirinden ayrı düşünmek, biribirinden ayrı düşmek değildir. Bir tek insanın bile kafasında ayrı düşünceler çarpışabilir. Gerçek birliğe düşüncelerin çarpışmasından erilir.
Demokrasinin, ayrı düşmeden ayrı düşünebilmek olduğunu artık öğrenmeliyiz!
BÜLENT ECEVİT
Ayrı düşmeden ayrı düşünebilmek
Yakın geçmişte birbiriyle savaşmış, daha bir kaç yıl öne yeniden düşman durumuna gelmiş iki ulus arasında bugün kardeşlik ölçüsüne varan bir işbirliği, bir yakınlaşma düşünülebiliyor. Rodos'da, Yunanlı gazetecilerle toplantımızda, Türk ve Yunan basınlarının bu yakınlaşmaya nasıl hizmet edebilecekleri konuşulurken, karşılıklı târizlerden sitemlerden, şüphelerden, en küçük bir kin, ya da kırgınlıktan iz yoktu. İki ulus arasında kardeşçe münasebetlerin gerekliliği ve kolaylığı üzerinde görüşler tartışmasız birleşiyordu.
Yunanistan'dan böyle bir dostluk duygusuyla dönüp de kendi yurdumuzda en büyük meselenin iç düşmanlık olduğunu hatırlamak; kendi içimizde, sanki birbiriyle savaşan iki ayrı, iki yabancı, iki düşman ulusmuşsuz gibi, barış yolları arandığını görmek; sanki bir ulusun, bir toprağın insanlar, bir devletin uyrukları değilmişiz gibi, birbirimize yakınlığımızı anlamak için bir «Kardeşlik Haftası» na muhtaç kaldığımızı duymak, insana acı geliyor.
Nasıl buna muhtaç kalınmasın ki, yıllarca bu devletin radyosu, Türk Ulusunu «biz» ve «onlar» diye ikiye ayırdı! Radyodan iktidarın «biz» dediği öz yurttaş, «onlar» dediği sanki düşmandı; «biz» dediği sanki efendi, «onlar» dediği sanki köleydi.
Bu ayırımı benimseyenler, 27 Mayıs Devriminden sonra, kendilerini düşman eline düşmüş gibi, köleleriyle bir seviyeye inmiş gibi görüyorlar da yüreklerini hırs ve kin bürüyorsa şaşmamak gerekir. Bu ayırımı benimseyenler, şimdi Yassıada'da hesap verenlerin bile bile yaratmış oldukları bir kütle isterisinin kurbanlarıdırlar. Böylelerini kurtarmak, böylelerini eşitliğe alıştırmak, ülke ve ulus bütünlüğüne daha çok zarar verilmesini önlemek gerekir.
Yıllar yılı, Devlet Başkanı diye, elinde D. P. rümuzlu baston taşıyan birine kanmışlardır. Yıllar yılı, Türk Ulusunu «Vatan cephesi» — «Ehlisalip cephesi» diye ikiye ayıran bir sahte evliyaya inanmışlardır.
Bir İçişleri Bakanına,
— Kızılaya gidersin, bizden olanlar bu yana, bizden olmayanlar şu yana der, bizden olmayanları kurşundan geçirtirsin!, diye emir veren, zâlim ve ulusal bütünlüğe düşman zihniyet gerçi bu emri sonuna kadar götürememiştir ama «bizden olanlar» dediği kimseler yıllar boyunca bir yana ayrılmışlardır. Ayrılmış ve kendilerini bir imtiyazlı sınıf sanmışlardır. Kendinden olmayanı «karınca» gibi ezmeğe kendini yetkili gören bir «sınıf»...
Şimdi böylelerine yurttaşlık bilgisinin alfabesini baştan öğretmek, ulus nedir, devlet nedir, vatan nedir, bunları baştan anlatmak gerekiyor. Çünkü 10 yıl boyunca, vatanı, vatan içinde bir cephe, devleti iktidardaki bir parti, ulusu ancak o partinin üyeleri olarak görmeğe, bunun dışında kalanları ezmeğe, ya da ezdirmeğe alışmışlardır.
10 yıl boyunca ezilmiş olanlar, şimdi bunun acısını unutmağa hazırdırlar. Kin gibi öç gibi insan ruhunu ezen, körelten duygulara köle olamıyacak kadar hürriyetçidirler. 10 yıl ezmeğe alışmış olanlar da sa[...]
[...]let ayrılğından daha uzaklaştırıcı hale getirenlerin büyüsünden kendini artık kurtarabilecek midir?
Kendi yurdumuzda kendi yurttaşlarımızdan bazısı arasında kardeşçe el sıkışabilmenin, sevgi ile göz göze gelebilmenin bir çetin mesele halini almış olmaması, Türk ulusunun tarihinde bir eşi daha görülmedik bir bölünme belirtisidir.
Düşük iktidar sorumlularının bütün kötülükleri bir yana, sadece Türk ulusunu böylesine bölmüş, bir «kardeşlik haftası» na muhtaç hale düşürmüş olmaları, tarih önünde onları mahkûm etmeğe yeter.
10 yılık bir ayırıcı tutumun yarattığı bu bölünmeyi el birliğiyle sona erdirmeliyiz! Çıkarlarını öyle bir bölünmede görenlerin, ulusal bütünlüğümüz için, güvenliğimiz için, en güçlü bir dış düşmandan daha tehlikeli olduğunu artık görmeliyiz!
Biribirinden ayrı düşünmek, biribirinden ayrı düşmek değildir. Bir tek insanın bile kafasında ayrı düşünceler çarpışabilir. Gerçek birliğe düşüncelerin çarpışmasından erilir.
Demokrasinin, ayrı düşmeden ayrı düşünebilmek olduğunu artık öğrenmeliyiz!
Collection
Citation
“Ayrı Düşmeden Ayrı Düşünebilmek,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1357.