Devrim Mahkemelerinin Gereksizliği
Başlık:
Devrim Mahkemelerinin Gereksizliği
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-03-04
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Devrim mahkemelerinin gereksizliği
İhtilâl idareleri, genel olarak, ihtilâle karşı girişilen tahrik ve sabotaj hareketleri karşısında, en kolay, en kestirme yolları seçerler. Fakat bu kolay ve kestirme yollarda ilerledikçe demokrasi ülküsünden uzaklaşırlar. Bu kestirme yollardan sağladık.arı kısa vâdeli güvenlik, uzun vâdede, kendilerinin de toplumun da huzursuzluğunu arttırır ve normal rejime dönüşü güçleştirir.
Demokrasi, karşılaştıkları engellere kolay ve kestirme çareler bulmak isteyenlerin seçecekleri yol değildir. Sabır ve tahammül isteyen yoldur. İnsanîliği ve uzun vâdeli güvenliği için seçilen yoldur. Pek az ihtilâl idaresinin sabrı bu yola yeter; pek az ihtilâl idaresi, bu yolda sonuna kadar, normal demokratik rejimi kurana kadar yürüyebilecek ölçüde kendine güvenir.
Şu intikal devresinde bizim toplum olarak bir büyük mutluluğumuz, başımızdaki İhtilâl idaresinin, karşılaştığı tahrik ve sabotajlar karşısında kolay ve kestirme yollara kaçmıyacak kadar sabırlı, tahammüllü ve kendine güvenir, gerçek demokrasiye ancak demokratik usullerle varılabileceğini görecek kadar amaçla araçlar arasında uygunluk gözetir bir idare oluşudur.
Türkiyede İhtilâl idaresi, bu niteliğinin, bu üstünlüğünün bir yeni belirtisini, Devrim mahhemeleri kurulacağı söylentilerini yalanlamakla vermiştir.
Perşembe günkü basın toplantısında, Devlet ve Hükümet Başkanı Sayın Cemal Gürsel, Devrim mahkemelerini derhal kurmak mümkün olmakla beraber, bunun gerekli görülmediğini, İhtilâl idaresinin «her türlü gerici ve tahrikçi cereyanı» bu mahkemeler olmadan da bastırabileceğini söylemiştir.
Bu açıklama ile, İhtilâle karşı olanlar, kendilerinin, İhtilâl idaresini olağanüstü tedbirlere yöneltebilecek kadar ciddiye alınmadıklarını; İhtilâli destekleyenler ve İhtilâlcilerle birlikte demokrasi ülküsünü benimseyenler ise, gerici, tahrikçi ve sabotajcıların normal demokratik rejime gidişteki hızı kesmeğe güçleri yetmediğini görmüş oldular.
Eğer bazı eski Demokrat Partililer, İhtilâl idaresini, sert tedbirler almağa, bir Devrim mahkemeleri rejimi kurmağa yöneltebilselerdi, bu, kendileri için en büyük başarı olurdu. Çünkü öylelikle, hem kendilerinin Türk toplumunda bir varlık olduklarını hem de Türk toplumunda demokrasinin yürümeyeceğini göstermiş sayılırlardı.
Oysa gerçek bu değildir. Gerçek bu olsa idi, zaten Türkiyede demokrasiyi yerleştirmeğe kalkışmak, umutsuz bir çaba olurdu.
Bir ulus, demokrasiye, giden yolda tehditle yürütülemez.
Bir toplumda insanların boğazına sarılarak,
— Demokrasiyi benimseyeceksiniz!, denemez.
Demokrasi ancak gönül rızasiyle seçilebilen, ve ancak demokrasiyi kendiliğinden benimseyebilecek bir siyasal erginliğe erişmiş toplumlarda kökleşip yerleşebilen rejimdir.
10 yıl iktidarda kalan totaliter zihniyeti ve tutumlu bir idare, elbette bazı kimselerin ruhlarında, kafalarında izler bırakmış olacaktır. Totaliter zihniyetli bir idare bir günde yıkılabilir ama, o idarenin bazı kimselerde bıraktığı izler bir günde silinemez. Böyle kimseler, elbette huzursuzluk yaratmak, ihtilâl idaresine güçlükler çıkarmak, öç almak, yoksun kaldıkları imtiyazlara yeniden kavuşmak isteyeceklerdir. Halk çoğunluğu böylelerinin karşısına dikilebiliyor mu?.. Böylelerinin çıkardığı engellere karşı halk, normal demokratik rejime doğru gidişin güvenliğini sağlayabiliyor mu?.. Önemli olan budur!.
Bir toplumda demokrasi, halkın koruyuculuğuna kavuşmamışsa, alınabilecek bütün olağanüstü tedbirler, sapılabilecek bütün kolay ve kestirme yollar aslında birer çıkmaz yoldur.
Türk halkına güvendiği, Türk toplumunun demokrasiyi kendiliğinden koruyabilecek bir siyasal olgunluk seviyesinde olduğuna inandığı içindir ki, İhtilâl İdaresi, bu kolay ve kestirme, fakat bu çıkmaz yollara sapmayı gereksiz görebilmekktedir. Türk halkına güvendiği içindir ki, İhtilâl İdaresi kendi kendine de güvenebilmekte, ve tahrikler, sabotajlar karşısında sabırlı, tahammüllü olabilmektedir.
Bu sabır ve tahammülü istismara kalkışanlar, karşılarında, iktidarda iken bile yenemedikleri halk iradesini bulacaklardır. Bu sabır ve tahammülün, zaaf ve tereddütten değil, kuvvetten ve inançtan geldiğini anlayacaklardır.
BÜLENT ECEVİT
Devrim mahkemelerinin gereksizliği
İhtilâl idareleri, genel olarak, ihtilâle karşı girişilen tahrik ve sabotaj hareketleri karşısında, en kolay, en kestirme yolları seçerler. Fakat bu kolay ve kestirme yollarda ilerledikçe demokrasi ülküsünden uzaklaşırlar. Bu kestirme yollardan sağladık.arı kısa vâdeli güvenlik, uzun vâdede, kendilerinin de toplumun da huzursuzluğunu arttırır ve normal rejime dönüşü güçleştirir.
Demokrasi, karşılaştıkları engellere kolay ve kestirme çareler bulmak isteyenlerin seçecekleri yol değildir. Sabır ve tahammül isteyen yoldur. İnsanîliği ve uzun vâdeli güvenliği için seçilen yoldur. Pek az ihtilâl idaresinin sabrı bu yola yeter; pek az ihtilâl idaresi, bu yolda sonuna kadar, normal demokratik rejimi kurana kadar yürüyebilecek ölçüde kendine güvenir.
Şu intikal devresinde bizim toplum olarak bir büyük mutluluğumuz, başımızdaki İhtilâl idaresinin, karşılaştığı tahrik ve sabotajlar karşısında kolay ve kestirme yollara kaçmıyacak kadar sabırlı, tahammüllü ve kendine güvenir, gerçek demokrasiye ancak demokratik usullerle varılabileceğini görecek kadar amaçla araçlar arasında uygunluk gözetir bir idare oluşudur.
Türkiyede İhtilâl idaresi, bu niteliğinin, bu üstünlüğünün bir yeni belirtisini, Devrim mahhemeleri kurulacağı söylentilerini yalanlamakla vermiştir.
Perşembe günkü basın toplantısında, Devlet ve Hükümet Başkanı Sayın Cemal Gürsel, Devrim mahkemelerini derhal kurmak mümkün olmakla beraber, bunun gerekli görülmediğini, İhtilâl idaresinin «her türlü gerici ve tahrikçi cereyanı» bu mahkemeler olmadan da bastırabileceğini söylemiştir.
Bu açıklama ile, İhtilâle karşı olanlar, kendilerinin, İhtilâl idaresini olağanüstü tedbirlere yöneltebilecek kadar ciddiye alınmadıklarını; İhtilâli destekleyenler ve İhtilâlcilerle birlikte demokrasi ülküsünü benimseyenler ise, gerici, tahrikçi ve sabotajcıların normal demokratik rejime gidişteki hızı kesmeğe güçleri yetmediğini görmüş oldular.
Eğer bazı eski Demokrat Partililer, İhtilâl idaresini, sert tedbirler almağa, bir Devrim mahkemeleri rejimi kurmağa yöneltebilselerdi, bu, kendileri için en büyük başarı olurdu. Çünkü öylelikle, hem kendilerinin Türk toplumunda bir varlık olduklarını hem de Türk toplumunda demokrasinin yürümeyeceğini göstermiş sayılırlardı.
Oysa gerçek bu değildir. Gerçek bu olsa idi, zaten Türkiyede demokrasiyi yerleştirmeğe kalkışmak, umutsuz bir çaba olurdu.
Bir ulus, demokrasiye, giden yolda tehditle yürütülemez.
Bir toplumda insanların boğazına sarılarak,
— Demokrasiyi benimseyeceksiniz!, denemez.
Demokrasi ancak gönül rızasiyle seçilebilen, ve ancak demokrasiyi kendiliğinden benimseyebilecek bir siyasal erginliğe erişmiş toplumlarda kökleşip yerleşebilen rejimdir.
10 yıl iktidarda kalan totaliter zihniyeti ve tutumlu bir idare, elbette bazı kimselerin ruhlarında, kafalarında izler bırakmış olacaktır. Totaliter zihniyetli bir idare bir günde yıkılabilir ama, o idarenin bazı kimselerde bıraktığı izler bir günde silinemez. Böyle kimseler, elbette huzursuzluk yaratmak, ihtilâl idaresine güçlükler çıkarmak, öç almak, yoksun kaldıkları imtiyazlara yeniden kavuşmak isteyeceklerdir. Halk çoğunluğu böylelerinin karşısına dikilebiliyor mu?.. Böylelerinin çıkardığı engellere karşı halk, normal demokratik rejime doğru gidişin güvenliğini sağlayabiliyor mu?.. Önemli olan budur!.
Bir toplumda demokrasi, halkın koruyuculuğuna kavuşmamışsa, alınabilecek bütün olağanüstü tedbirler, sapılabilecek bütün kolay ve kestirme yollar aslında birer çıkmaz yoldur.
Türk halkına güvendiği, Türk toplumunun demokrasiyi kendiliğinden koruyabilecek bir siyasal olgunluk seviyesinde olduğuna inandığı içindir ki, İhtilâl İdaresi, bu kolay ve kestirme, fakat bu çıkmaz yollara sapmayı gereksiz görebilmekktedir. Türk halkına güvendiği içindir ki, İhtilâl İdaresi kendi kendine de güvenebilmekte, ve tahrikler, sabotajlar karşısında sabırlı, tahammüllü olabilmektedir.
Bu sabır ve tahammülü istismara kalkışanlar, karşılarında, iktidarda iken bile yenemedikleri halk iradesini bulacaklardır. Bu sabır ve tahammülün, zaaf ve tereddütten değil, kuvvetten ve inançtan geldiğini anlayacaklardır.
Koleksiyon
Alıntı
“Devrim Mahkemelerinin Gereksizliği,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 25 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1351 ulaşıldı.