147'ler İçin Bir Yarım Hâl Çaresi

Başlık: 
147'ler İçin Bir Yarım Hâl Çaresi 
Kaynak: 
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2 
Tarih: 
1961-02-21 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61" 
Metin: 
GÜNAYDIN

BÜLENT ECEVİT

147'ler için bir yarım hâl çaresi

Bugün Türkiye'de 147'ler tasfiyesinin hatalı olduğunu kabul etmeyen kimse bulunduğunu sanmıyoruz. Kendi içindeki tasfiyeden sonra, Millî Birlik Komitesinin de, bunu bir hata olarak kabul etliğine, bu hatadan ötürü üzüldüğüne inanıyoruz.

Bir yanda nice kürsüleri boş kalmış, birçok derslerde öğrencileri hocasız kalmış fakülteler, öbür yanda kürsüsüz, öğrencisiz, işsiz kalmış değerli profesörler, doçentler, asistanlar!.. Millî Birlik Komitesi kadar eğitime, bilgiye değer veren bir kurulunun bu durumdan üzüntü duymaması imkânsızdır.

Ama bir hatayı onarmak, bazan o hatayı işlemekten çok daha güç oluyor. Millî Birlik Komitesi de, 147'ler konusunda, kendini, böyle bir güçlüğün içinde hissediyor olsa gerektir.

Gerçi şahsen biz, 147'ler meselesini düzeltmekteki güçlüğün gözlerde büyütüldüğü kanısındayız. Fakat yanılıyor da olabiliriz. Belki gerçekten, bizim göremediğimiz fakat Millî Birlik Komitesinin gördüğü bazı çetin engeller vardır. Bunları tartışmak, şimdi yersiz, zamansız da olabilir. Esasen öyle anlaşılıyor ki, M.B.K., Millî Eğitim Bakanlığı mevkiinde bir kaç haftadan uzun bir süre Bakan tutamamayı bile göze alarak, bu meseleye kapanmış diye bakmaktadır. Oysa, görülüyor ki, gerçekte mesele bir açık yara olarak işlemektedir. Onun için, şimdilik hiç değilse yaranın işlemesini önleyecek tedbirler düşünülebilir.

Bu 147 kişinin herhalde büyük çoğunluğunu, hizmetlerinden, bilgilerinden vazgeçemiyeceğimiz değerde aydınlar, bilginler teşkil ediyor. 147'lerin tasfiyesi meselesine, şimdilik kapanmış bir mesele, şimdilik onarılamıyacak bir hata gözüyle bakmak, bu 147 kişinin bir çoğundan gene kendi konularında yararlanma yollarını arayıp bulmağa engel olmasa gerektir.

Zaten, bilgiye ve uzmanlığa değer veren bir ülkede, bilim adamları yalnız üniversitelerin tekelinde kalamaz. Bilim adamlarına ihtiyacı olan daha nice alanlar, nice kurumlar vardır. Bizde, şimdiye kadar, böyle alanlara, kurumlara yeteri kadar bilim adamı çekilememişse, bu, yurdumuzda bilim adamı sayısının azlığından, üniversitelerimize bile yetmemesindendir.

Şimdi madem ki 147 bilim adamının üniversiteler dışında bırakılması gibi bir oldu bitti ile karşı karşıyayız, bu oldu bitti, o bilim adamlarının bir kısmını olsun, bigilerine ihtiyaç duyulabilecek başka alanlarda, başka kurumlarda görevlendirmek için fırsat bilinebilir. Bu bilim adamlarının, ne kadar çekici olursa olsun, kendilerine teklif edilebilecek idarî mevkilerle tatmin edilebileceklerini sanmıyoruz. Esasen, onları, bilim adamı olmayanların da yapabilecekleri, hem belki daha iyi yapabilecekleri işlerde çalıştırmak yersizdir, yazıktır.

Bizim aklımıza, onların bilgilerini değerlendirebilmek için şu imkânlar geliyor:

1 — Türkiye'de bir bilim akademisi kurulacaksa —ki elbette kurulmalıdır—, bu akademinin nüvesi için, 147'lerin hiç değilse birkaçından istifade edilebilir.

2 — Yeni kurulan Devlet Plânlama Teşkilâtı, memleketin iktisadî ve sosyal yapısı üzerinde derinliğine araştırmalar yapmak ihtiyacını duymakta, fakat bu araştırmalar için yeterli bilim adamları bulmakta herhalde güçlük çekmektedir. 147'lerden bazısının bilgisinden, Devlet Plânlama Teşkilâtının bu gibi araştırmaları için istifade edilebilir. Kendilerine, bu Teşkilâtın uzmanlar kadrosunda yer verilebilir.

3 — Sevindirici bir haber: Yıllardır duraklayan Türk Ansiklopedisi çalışmalarını hızlandırmak için yeniden teşebbüse geçilmiş, ve çalışmaların başına, bu alanda çok değerli tecrübesi ve hizmetleri bulunan Prof. Agâh Sırrı Levend getirilmiştir. 147'lerin bir kısımından, uzman olarak, bu Ansiklopedi çalışmalarında da yararlanılabllir.

4 — 147'ler arasında, araştırmalar yapan fen adamları, kazılar yapan arkeologlar vardır. Üniversiteden uzaklaştırılınca, onların bu araştırma veya kazıları da yarım kalmıştır. Üniversite mensubu olmaksızın da bu türlü çalışmalarına devam edebilmeleri için imkânlar hazırlanabilir.

5 — Nihayet, bu profesör, doçent ve asistanların bir kısmı ile, üniversite isteyen pek çok güney - doğu illerimizden birinde yeni bir üniversitenin nüvesi kurulabilir. Hattâ böyle bir üniversite için halk ve zenginler önayak olabilirler. (İzmir'de bu yolda bir teşebbüs düşünüldüğünü duymuştuk ama, galiba yürütülemedi. Belki başka bir il, daha gayretli çıkıp, yürütebilir.)

Fakat, aklımıza gelen bütün bu imkânlar, yazının başlığında da belirttiğimiz gibi, ancak bir «yarım hâl çaresi» dir. Tam hâl çaresi, şüphesiz, bu profesör, doçent ve asistanların eski kürsülerine dönebilmeleridir. Bunun için de şu sırada yapılabilecek bir şey, hiç değilse onların eski kürsülerine dönüş yollarını bütün bütün kapamaktan vazgeçmektir. 147'ler arasında, kendilerine yeni bir görev verilmeyenler veya verilen başka görevi kabul etmeyenler, Nisan sonlarında kesin olarak emekliye ayrılmış, emeklilik çağı gelmemiş olanlar ise bütün meslekî haklarını yitirmiş olacaklardır. Millî Birlik idaresi, 114 sayılı kanunda, bu müddeti bir yıl daha uzatacak kadar olsun bir değişiklik yapabilir. 

Dosyalar

1961.02.21.RE_B1.jpg
1961.02.21.RE_B2.jpg
1961.02.21.RE_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“147'ler İçin Bir Yarım Hâl Çaresi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 19 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1346 ulaşıldı.