Büyük Fırsat
Başlık:
Büyük Fırsat
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-01-05
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
BÜYÜK FIRSAT
Normal olarak ulusların hayatı bir sürekli akıştır. Bu sürekli akış içinde silkinmeler, derlenip toparlanmalar, yeni atılışlar için hız kazanmalar kolay değildir. Zaman zaman, bazı uluslara, bir harb sonu ya da ihtilâl gibi büyük sarsıntılar böyle fırsatları sağlar. Fakat çoğu hallerde bu fırsatlar umulduğu gibi kullanılamaz. Çünkü ya halk çok yorulmuştur, ya memleket harab olmuş, toplum derin bir buhrana düşmüştür; ya da ihtilâl ile iş başına gelenler, gerek iktidar sarhoşluğu gerek hazırlıksız olarak ağır ödevler, yüklenmenin şaşkınlığı içinde veya güvenlik kaygılarının kendilerini aşırı bir huzursuzluğa düşürmesi yüzünden, ilk hayallerini gerçekleştiremez, sözlerini tutamaz olmuşlardır.
Geçirdiği her büyük sarsıntıdan, bütün bu tehlikeleri, bu karanlık ihtimalleri aşarak feraha çıkabilmek, Türk Ulusunun adetâ değişmez bir yeteneğidir. Öldürücü sanılan darbeler bile, tarih boyunca, bu ulusa ancak yeni ve diri bir atılış ve yükseliş gücü kazandırmağa yaramıştır. Onun için tarih boyunca her Türk devletinin yıkılışı daha güçlü bir Türk devletinin kuruluşuna yol açmıştır. Selçuk Devletinin enkazından, Osmanlı Devletinin 600 yıl dayanacak güçlü yapısı yükselmiş; Osmanlı Devletinin enkazından Cumhuriyet Türkiyesinin yaratıcı ve her engeli yenici enerjisi fışkırmıştır.
27 Mayıs sahabından önce de, Türk Ulusu, bütün kurtuluş yolları bir bir tıkanır gibi görünen bir çıkmaza düşmüştü. Önündeki setleri ancak bir ihtilâl yıkabilirdi Fakat ne pahasına?.. Bu setlerin yıkılışıyla, ihtilâlin sarsıntısıyla boşanacak kuvvetlerin, satha çıkacak meselelerin, doğacak kaygıların kargaşalığı içinden huzura varılması, yaratıcı olduğu kadar da disiplinli bir çalışma düzenine geçilmesi ve devleti sağlam bir temel üzerinde yeniden kurma imkânının kazanılması ne kadar güç olabilirdi! İyi niyetle ve başarıyla yapılması nice ihtilâller, ulusları bir çıkmazdan kurtarmakla beraber, kısa zamanda başka ve daha boğucu bir çıkmaza düşürmüştü. İkinci Dünya Harbi sonrası bunun türlü örnekleriyle dolu idi. Çoğu ihtilâller, yıkılması gerekeni yıkmakta gösterdikleri başarıyı, kurulması gerekeni kurmakta gösteremiyor; hızlarını, atılış güçlerini az zamanda tüketiyor, başlangıçtaki ülkülerini, birkaç ay, hattâ bazan birkaç gün içinde gözden yitiriyordu.
Türk Ulusu ise, 27 Mayıs İhtilâlinin de sarsıntısını bir yapıcı ve yaratıcı güç haline getirmeyi başarmıstır. Bu kurtarıcı İhtilâl, bütün itilâllerin tabiatındaki büyük tehlike ve güçlükleri, İhtilâlin yapılışındaki kolaylıkla yenmiş, memleketi birkaç ayda huzur yoluna çıkarmış, ve devlet için yeni bir kuruluş devresini açmıştır.
Böylece bu İhtilâl, Türk Ulusuna, eşi bulunmaz bir silkinme, derlenip toparlanma, yeni atılışlar için hız kazanma fırsatını sağlamış olmaktadır.
Yarından itibaren bu fırsatın kullanılışında en ağır sorumluluk, Kurucu Meclise yüklenecektir. Kurucu Meclis, 27 Mayıs İhtilâline lâyık bir kurul olarak çalışabilirse - ki çalışamaması için görünürde hiç bir sebep yoktur- önümüzdeki birkaç ay Türk Ulusuna, hayatın sürekli akışı içinde başarılması umulamıyacak kadar büyük işler başarabilme, ileri hamleler yapabilme, geride kalan 10 yılın harab ettiği devlet yapısını, işlemez hale getirdiği demokratik düzeni, eskisinden de sağlam olarak, yeniden kurabilme imkânını kazandıracaktır.
Normal olarak ulusların hayatı bir sürekli akıştır. Bu sürekli akış içinde silkinmeler, derlenip toparlanmalar, yeni atılışlar için hız kazanmalar kolay değildir. Zaman zaman, bazı uluslara, bir harb sonu ya da ihtilâl gibi büyük sarsıntılar böyle fırsatları sağlar. Fakat çoğu hallerde bu fırsatlar umulduğu gibi kullanılamaz. Çünkü ya halk çok yorulmuştur, ya memleket harab olmuş, toplum derin bir buhrana düşmüştür; ya da ihtilâl ile iş başına gelenler, gerek iktidar sarhoşluğu gerek hazırlıksız olarak ağır ödevler, yüklenmenin şaşkınlığı içinde veya güvenlik kaygılarının kendilerini aşırı bir huzursuzluğa düşürmesi yüzünden, ilk hayallerini gerçekleştiremez, sözlerini tutamaz olmuşlardır.
Geçirdiği her büyük sarsıntıdan, bütün bu tehlikeleri, bu karanlık ihtimalleri aşarak feraha çıkabilmek, Türk Ulusunun adetâ değişmez bir yeteneğidir. Öldürücü sanılan darbeler bile, tarih boyunca, bu ulusa ancak yeni ve diri bir atılış ve yükseliş gücü kazandırmağa yaramıştır. Onun için tarih boyunca her Türk devletinin yıkılışı daha güçlü bir Türk devletinin kuruluşuna yol açmıştır. Selçuk Devletinin enkazından, Osmanlı Devletinin 600 yıl dayanacak güçlü yapısı yükselmiş; Osmanlı Devletinin enkazından Cumhuriyet Türkiyesinin yaratıcı ve her engeli yenici enerjisi fışkırmıştır.
27 Mayıs sahabından önce de, Türk Ulusu, bütün kurtuluş yolları bir bir tıkanır gibi görünen bir çıkmaza düşmüştü. Önündeki setleri ancak bir ihtilâl yıkabilirdi Fakat ne pahasına?.. Bu setlerin yıkılışıyla, ihtilâlin sarsıntısıyla boşanacak kuvvetlerin, satha çıkacak meselelerin, doğacak kaygıların kargaşalığı içinden huzura varılması, yaratıcı olduğu kadar da disiplinli bir çalışma düzenine geçilmesi ve devleti sağlam bir temel üzerinde yeniden kurma imkânının kazanılması ne kadar güç olabilirdi! İyi niyetle ve başarıyla yapılması nice ihtilâller, ulusları bir çıkmazdan kurtarmakla beraber, kısa zamanda başka ve daha boğucu bir çıkmaza düşürmüştü. İkinci Dünya Harbi sonrası bunun türlü örnekleriyle dolu idi. Çoğu ihtilâller, yıkılması gerekeni yıkmakta gösterdikleri başarıyı, kurulması gerekeni kurmakta gösteremiyor; hızlarını, atılış güçlerini az zamanda tüketiyor, başlangıçtaki ülkülerini, birkaç ay, hattâ bazan birkaç gün içinde gözden yitiriyordu.
Türk Ulusu ise, 27 Mayıs İhtilâlinin de sarsıntısını bir yapıcı ve yaratıcı güç haline getirmeyi başarmıstır. Bu kurtarıcı İhtilâl, bütün itilâllerin tabiatındaki büyük tehlike ve güçlükleri, İhtilâlin yapılışındaki kolaylıkla yenmiş, memleketi birkaç ayda huzur yoluna çıkarmış, ve devlet için yeni bir kuruluş devresini açmıştır.
Böylece bu İhtilâl, Türk Ulusuna, eşi bulunmaz bir silkinme, derlenip toparlanma, yeni atılışlar için hız kazanma fırsatını sağlamış olmaktadır.
Yarından itibaren bu fırsatın kullanılışında en ağır sorumluluk, Kurucu Meclise yüklenecektir. Kurucu Meclis, 27 Mayıs İhtilâline lâyık bir kurul olarak çalışabilirse - ki çalışamaması için görünürde hiç bir sebep yoktur- önümüzdeki birkaç ay Türk Ulusuna, hayatın sürekli akışı içinde başarılması umulamıyacak kadar büyük işler başarabilme, ileri hamleler yapabilme, geride kalan 10 yılın harab ettiği devlet yapısını, işlemez hale getirdiği demokratik düzeni, eskisinden de sağlam olarak, yeniden kurabilme imkânını kazandıracaktır.
Koleksiyon
Alıntı
“Büyük Fırsat,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1310 ulaşıldı.