İktidar ve İtibar
Başlık:
İktidar ve İtibar
Kaynak:
Ulus, "Günaydın"
Tarih:
1960-01-28
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Iktidar ve itibar
Bülent ECEVİT
Basın ataşeliklerinin, haberler bürolarının, ve basın ataşeliği veya haberler bürosu bulunmayan memleketlerde büyükelçiliklerle elçiliklerin başlıca ödevlerinden, biri memleketimizi yabancı memleketlere iyi tanıtmaktır. Bunun da başlıca yolu, yabancı memleketler basınının memleketimiz hakkında iyi yazılar yazmasıdır.
Hükümette, hiç şüphesiz buna önem verdiği içindir ki, basın ataşelikleri, haberler büroları ve elçilikler kanalı ile, her yıl döviz olarak milyonlarca lirayı, bu uğurda sarfeder.
Fakat, bize karşı en iyi niyetler beslemeleri gereken dost ve müttefik memleketlerin gazete ve dergileri, hele 1956 yazından, yani basın mevzuatının ağırlaştırıldığı, siyasi toplantılarla gösteri yürüyüşlerinin azamî derecede kısıldığı günlerden beri, Türkiye aleyhinde, daha doğrusu, milletimizle Demokrat Parti iktidarını ayrı ayrı mütalea ederek, Demokrat Parti iktidarını basın üzerindeki baskısı, hürriyetleri kısması, demokrasiyi geriletmesi aleyhinde, yazılar yayınlamaktadırlar.
Buna karşılık iktidar sözcüleri, kendilerinin, «iç işlerimize dışarıdan müdahale» saydıkları bu gibi yayınlarla ilgilenmediklerini, bunların iktidar ve memleketimiz için bir önem taşımadığını öne sürüyorlar.
Fakat aslında iktidarın, çağımız gerçeklerini dikkate almayan böyle bir görüşü samimi olarak benimsediğine inanmak güçtür. Çünkü iktidar bu görüşü samimi olarak benimsemiş olsa idi, basın ataşeliklerimizi ve haberler bürolarımızı kapatması, onlara ayrılan ödenekleri başka ihtiyaçlara ayırması gerekirdi.
Gene, iktidar bu görüşü samimi olarak benimsemiş bulunsa idi, memlekete davet edip ağırladığı ve tek taraflı bilgilerle doldurduğu birkaç gazetecinin, arasıra, Demokrat Parti iktidarı lehinde yazdıkları birkaç yazıyı, Devlet Radyolarında, iktidar sözcüsü gazetelerde geniş geniş yayınlamak, bu türlü yazıları iktibas etmeyen gazeteleri Radyo Gazetesinde azarlamak ihtiyacını duymazdı.
Yabancı memleketler basınının, çok partili bir memleketteki iktidar partisini öven yazılarını o memleketin iş işlerine müdahale saymayıp, sadece iktidar partisini tenkid eden yazılarını öyle saymak, akla, mantığa sığmasa gerektir.
İktidarın, ilgilenmez görünmeğe çalıştığı, ilgilenmediğini iddia ettiği bu gibi yayınlarla gerçekte ne kadar yakından ilgilendiğine daha başka deliller de vardır. Delillerden biri, yabancı memleketlerdeki bu gibi yayınlar üzerine, sorumlu Bakanların hele son zamanlarda, demeç üzerine demeç vermek ihtiyacını duymalarıdır... Bir başka delil de, Hükümetin, Türk basınından bazı pasajlar derleyip yabancı dillerde bastırarak, basınımızı dünyaya menfi bir şekilde tanıtmak üzere hazırlığa geçtiğini ilân etmiş olmasıdır.
Yeni Sabah Gazetesinde Alman Milleti aleyhinde çıkan nahoş bir yazı vesile edinilerek gazetenin hukuk dışı bir idarî cezaya çarptırılmasından da böyle bir teşhir maksadı güdüldüğünü, bir tahmin olarak, 14 Ocak günü bu köşede cıkan yazımızda ileri sürmüştük. İktidar sözcüsü Havadis Gazetesinde 25 Ocak günü çıkan başyazı bu tahminimizi doğrulamış, "Türk basınını yabancılara kötü göstermek, yabancılar gözünde Türk gazetecilerinin itibarını kırabilmek için, bir dost yabancı millet aleyhinde bir tek gazetede çıkan bir müessif yazıya yabancıların dikkatini çekebilmek ümidi ile öyle bir tedbire başvurulmuş olduğunu açıkça belirtmiştir.
Fakat bu gibi teşhir faaliyetleri sırasında, Hükümet, meselâ aynı Yeni Sabah Gazetesi sahibinin, pek yakın bir zamana kadar Başbakanın başlıca fikir arkadaşı olduğunu; millî meseleler ve milletlerarası münasebetlerimize tesir edebilecek konular üzrinde, —her yerde görülebilecek istisnalar hariç— bütünü ile Türk basınının ne kadar hassas olduğunu, Türk basınının bu hususdaki hassasiyetinin başka pek az memleket basınında görülebileceğini belirtmekten kaçınmaktadır.
Aynı şekilde, Hükümet en az Yeni Sabah’ın dost Alman Milleti aleyhindeki sözleri kadar ağır ve yakışıksız sözlerin, 1958 yazında, aynı derecede yakın bir başka dost ve müttefikimize karşı İngiltere’ye karşı, Hükümet teşvikiyle yaftalara yazdırılıp meydan meydan dolaştırıldığını da unutmuş görünmekte veya unutulmuş sanmaktadır.
Şerefli Türk gazetecilerinin demokrasi âlemindeki itibarını kırmak üzere yabancı dillerde hazırlanacağı bildirilen broşürde, iktidar sözcüsü gazetelerin, hattâ Devlet Radyosunun, birçok vatandaşlara ve iktidarı desteklemeyen millet çoğunluğuna karşı ne kadar ağır, ne kadar galiz sözler söylediği de herhalde açıklanacak değildir.
Kendi itibarını koruyabilme gayretiyle milletin itibarını lekelemeyi göze alan, ve bu uğur da, hem de gerçekleri tahrif ederek, bazı millî müesseselerimizi dünya halkoyu karşısında küçük düşürücü tedbirlere ve neşriyata baş vurabilen bir iktidar, herhalde millî itibarımızı ve menfaatlerimizi iç huzuruyla emanet edebileceğimiz bir iktidar sayılamaz.
Iktidar ve itibar
Bülent ECEVİT
Basın ataşeliklerinin, haberler bürolarının, ve basın ataşeliği veya haberler bürosu bulunmayan memleketlerde büyükelçiliklerle elçiliklerin başlıca ödevlerinden, biri memleketimizi yabancı memleketlere iyi tanıtmaktır. Bunun da başlıca yolu, yabancı memleketler basınının memleketimiz hakkında iyi yazılar yazmasıdır.
Hükümette, hiç şüphesiz buna önem verdiği içindir ki, basın ataşelikleri, haberler büroları ve elçilikler kanalı ile, her yıl döviz olarak milyonlarca lirayı, bu uğurda sarfeder.
Fakat, bize karşı en iyi niyetler beslemeleri gereken dost ve müttefik memleketlerin gazete ve dergileri, hele 1956 yazından, yani basın mevzuatının ağırlaştırıldığı, siyasi toplantılarla gösteri yürüyüşlerinin azamî derecede kısıldığı günlerden beri, Türkiye aleyhinde, daha doğrusu, milletimizle Demokrat Parti iktidarını ayrı ayrı mütalea ederek, Demokrat Parti iktidarını basın üzerindeki baskısı, hürriyetleri kısması, demokrasiyi geriletmesi aleyhinde, yazılar yayınlamaktadırlar.
Buna karşılık iktidar sözcüleri, kendilerinin, «iç işlerimize dışarıdan müdahale» saydıkları bu gibi yayınlarla ilgilenmediklerini, bunların iktidar ve memleketimiz için bir önem taşımadığını öne sürüyorlar.
Fakat aslında iktidarın, çağımız gerçeklerini dikkate almayan böyle bir görüşü samimi olarak benimsediğine inanmak güçtür. Çünkü iktidar bu görüşü samimi olarak benimsemiş olsa idi, basın ataşeliklerimizi ve haberler bürolarımızı kapatması, onlara ayrılan ödenekleri başka ihtiyaçlara ayırması gerekirdi.
Gene, iktidar bu görüşü samimi olarak benimsemiş bulunsa idi, memlekete davet edip ağırladığı ve tek taraflı bilgilerle doldurduğu birkaç gazetecinin, arasıra, Demokrat Parti iktidarı lehinde yazdıkları birkaç yazıyı, Devlet Radyolarında, iktidar sözcüsü gazetelerde geniş geniş yayınlamak, bu türlü yazıları iktibas etmeyen gazeteleri Radyo Gazetesinde azarlamak ihtiyacını duymazdı.
Yabancı memleketler basınının, çok partili bir memleketteki iktidar partisini öven yazılarını o memleketin iş işlerine müdahale saymayıp, sadece iktidar partisini tenkid eden yazılarını öyle saymak, akla, mantığa sığmasa gerektir.
İktidarın, ilgilenmez görünmeğe çalıştığı, ilgilenmediğini iddia ettiği bu gibi yayınlarla gerçekte ne kadar yakından ilgilendiğine daha başka deliller de vardır. Delillerden biri, yabancı memleketlerdeki bu gibi yayınlar üzerine, sorumlu Bakanların hele son zamanlarda, demeç üzerine demeç vermek ihtiyacını duymalarıdır... Bir başka delil de, Hükümetin, Türk basınından bazı pasajlar derleyip yabancı dillerde bastırarak, basınımızı dünyaya menfi bir şekilde tanıtmak üzere hazırlığa geçtiğini ilân etmiş olmasıdır.
Yeni Sabah Gazetesinde Alman Milleti aleyhinde çıkan nahoş bir yazı vesile edinilerek gazetenin hukuk dışı bir idarî cezaya çarptırılmasından da böyle bir teşhir maksadı güdüldüğünü, bir tahmin olarak, 14 Ocak günü bu köşede cıkan yazımızda ileri sürmüştük. İktidar sözcüsü Havadis Gazetesinde 25 Ocak günü çıkan başyazı bu tahminimizi doğrulamış, "Türk basınını yabancılara kötü göstermek, yabancılar gözünde Türk gazetecilerinin itibarını kırabilmek için, bir dost yabancı millet aleyhinde bir tek gazetede çıkan bir müessif yazıya yabancıların dikkatini çekebilmek ümidi ile öyle bir tedbire başvurulmuş olduğunu açıkça belirtmiştir.
Fakat bu gibi teşhir faaliyetleri sırasında, Hükümet, meselâ aynı Yeni Sabah Gazetesi sahibinin, pek yakın bir zamana kadar Başbakanın başlıca fikir arkadaşı olduğunu; millî meseleler ve milletlerarası münasebetlerimize tesir edebilecek konular üzrinde, —her yerde görülebilecek istisnalar hariç— bütünü ile Türk basınının ne kadar hassas olduğunu, Türk basınının bu hususdaki hassasiyetinin başka pek az memleket basınında görülebileceğini belirtmekten kaçınmaktadır.
Aynı şekilde, Hükümet en az Yeni Sabah’ın dost Alman Milleti aleyhindeki sözleri kadar ağır ve yakışıksız sözlerin, 1958 yazında, aynı derecede yakın bir başka dost ve müttefikimize karşı İngiltere’ye karşı, Hükümet teşvikiyle yaftalara yazdırılıp meydan meydan dolaştırıldığını da unutmuş görünmekte veya unutulmuş sanmaktadır.
Şerefli Türk gazetecilerinin demokrasi âlemindeki itibarını kırmak üzere yabancı dillerde hazırlanacağı bildirilen broşürde, iktidar sözcüsü gazetelerin, hattâ Devlet Radyosunun, birçok vatandaşlara ve iktidarı desteklemeyen millet çoğunluğuna karşı ne kadar ağır, ne kadar galiz sözler söylediği de herhalde açıklanacak değildir.
Kendi itibarını koruyabilme gayretiyle milletin itibarını lekelemeyi göze alan, ve bu uğur da, hem de gerçekleri tahrif ederek, bazı millî müesseselerimizi dünya halkoyu karşısında küçük düşürücü tedbirlere ve neşriyata baş vurabilen bir iktidar, herhalde millî itibarımızı ve menfaatlerimizi iç huzuruyla emanet edebileceğimiz bir iktidar sayılamaz.
Koleksiyon
Alıntı
“İktidar ve İtibar,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 6 Ekim 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1302 ulaşıldı.