Bayar ve Çevresi
Başlık:
Bayar ve Çevresi
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1960-12-26
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
Bayar ve çevresi
Necip Fazıl Kısakürek'le bir arada görüşmek, Celâl Bayar'a eza veriyormuş!
Devlet Hazinesinden yapılan yüzbinlerce liralık yardımın kumar giderlerinden arta kalanı ile çıkardığı dergisinde, Necip Fazıl Kısakürek, Cumhuriyeti temellerinden sarsıcı, irticaı körükleyici, Demokrat Partilileri açıktan açığa cinayete, İnönü'yü öldürmeğe teşvik edici yayınlarda bulunurken, Celâl Bayar, elinde «D.P.» rümuzlu baston, bu Devletin Başkanı idi.
Celâl Bayar'ın,
«Biz hiç bir zaman kaatil olmadık ve hiç kimseyi de kaatil yapmadık.» sözüne cevap olarak, Yüksek Adalet Divanı Başsvacısı Sayın Altay Ömer Egesel, bu gerçeği hatırlattığında, düşük Devlet Başkanı söz almış ve,
«Kendimi müdafaa için değil, fakat böyle zihniyette bir insanla yanyana gelmemeyi söylemek için huzurunuzda bulunuyorum.» demiş,
«Bu Kısaküreğ'i herkesten çok iyi» tanıdığını, «onun bu ağır neşriyatını tamamen bildiği» ni, onun nasıl bir «inkılâp düşmanı» olduğundan haberdar bulunduğunu belirtmiş ve, Necip Fazıl Kısakürekin Devlet Hazinesinden gördüğü yardımla ilişiği bulunmadığını, onun yayınlarına engel olabilecek durumda olamadığını ileri sürerek,
«Savcının onunla beni yanyana getirip itham etmesi bana eza veriyor .Eğer her delilleri böyle ise muhakeme edilmemize lüzum yok, söyleyin gidelim asılalım» demiş.
Düşünün bir zamanın kudretli Devlet Başkanı Celâl Bayar'ı.
80 yaşındaki devrimci hürriyet mücahidi Hüseyin Cahit Yalçın mahkûmiyetini sonuna kadar çekmesi için direnir, ama bir Necip Fazıl Kısakürek'in mahkûm olduğu halde mahkûmiyetini hiç çekmeden serbestçe dolaşması karşısında çaresizdir!
Cumhurbaşkanlığı köşkünde yaptırdığı içkili saz âlemlerine giden hanendelerin resmini çektikleri için gazete fotoğrafçılarına işkence ettirmeğe kendini yetkili sayar, fakat Necip Fazıl Kısakürek'in Demokrat Partilileri cinayete teşvik edici yazıları karşısında elleri kolları bağlıdır!
Bir emriyle kanun çıkarılıp Kırşehir İl'i ilce olur, fakat «ağır neşriyatını tamamen bildiği» Necip Fazıl Kısakürek'e Devlet hazinesinden yapılan kanunsuz ödemeleri durdurmak elinde değildir!
Düşünün bir zamanın o kudretil Devlet Başkanını ki, vatandaş çoğunluğunun muhalif olduğu bir devrede muhalifleri «karıncalar gibi» ezebileceğini haykırır, fakat bütün gücünü Devlet hazinesinden, bütün küstahlığını iktidarın destek ve himayesinden alan bir Necip Fazıl Kısakürek karşısında âcizdir!
Diyelim ki gerçekten âcizdi !.. Fakat «Peygamber»liğe heves eden ve «Peygamber»liği için Necip Fazıl Kısakürek gibilerden fetva alan bir Başbakanla kader birliği yapmamak da, «İnkılâp»çılığına toz kondurmak istemeyen bu zatın Devlet Başkanı olarak elinde değil mi idi?
Daha birkaç ay önceye kadar "Peygamber" lik iddiasında bulunan o düşük Başbakan ki, şimdi Yüksek Adalet Divanı önünde, kendisinin «melekâtı akliye»den mahrum, öteden beri vesayete muhtaç bir zavallı olduğunu ilân etmektedir... Muhalefet saflarındaki eski dostlarının, Başbakanlığı sırasında kendisine gelip te «Adnan, şöyle yapsana» diye elinden tutmadıklarından, kendisine yol yordam göstermediklerinden, akıl öğretmediklerinden şikâyetçidir... İnkılapçılığına toz kondurmak istemeyen; Yüksek Adalet Divanı önünde, 10 yıllık D.P iktidarı çamurundan kendi «tarihî şahsiyet»inin parçalarını bulup temize çıkarmağa uğraşan Bayar, Necip Fazıl Kısakürek'in nasıl bir «inkılâp düşmanı» olduğunu biliyordu da, niçin zamanında, o vesayete muhtaç biçare Başbakanın «böyle kimselerle konuşma» diye kulağını çekmemişti?
Adnan Menderes zihniyetinde ve yaradılışında bir insanla el ele 10 yıl devlet idare etmek kendisine eza vermemiş de, şimdi, Necip Fazıl Kısakürek zihniyetinde bir insanla yanyana görünmekten eza duyuyor!.. Bundan sonra ne söylerse söylesin, yalnız Kısakürek'in değil, Menderes'in ve onlar gibi daha nicelerinin de adları, tarihe, kendi adıyla yanyana geçecektir. 10 yıllık çevreniz budur sizin Celâl Bayar: «Tarihî şahsiyet»inizin yanından bu adları elinizin tersiyle ve her zamanki azametinizle şimdi itmekte ne fayda var?
Necip Fazıl Kısakürek'le bir arada görüşmek, Celâl Bayar'a eza veriyormuş!
Devlet Hazinesinden yapılan yüzbinlerce liralık yardımın kumar giderlerinden arta kalanı ile çıkardığı dergisinde, Necip Fazıl Kısakürek, Cumhuriyeti temellerinden sarsıcı, irticaı körükleyici, Demokrat Partilileri açıktan açığa cinayete, İnönü'yü öldürmeğe teşvik edici yayınlarda bulunurken, Celâl Bayar, elinde «D.P.» rümuzlu baston, bu Devletin Başkanı idi.
Celâl Bayar'ın,
«Biz hiç bir zaman kaatil olmadık ve hiç kimseyi de kaatil yapmadık.» sözüne cevap olarak, Yüksek Adalet Divanı Başsvacısı Sayın Altay Ömer Egesel, bu gerçeği hatırlattığında, düşük Devlet Başkanı söz almış ve,
«Kendimi müdafaa için değil, fakat böyle zihniyette bir insanla yanyana gelmemeyi söylemek için huzurunuzda bulunuyorum.» demiş,
«Bu Kısaküreğ'i herkesten çok iyi» tanıdığını, «onun bu ağır neşriyatını tamamen bildiği» ni, onun nasıl bir «inkılâp düşmanı» olduğundan haberdar bulunduğunu belirtmiş ve, Necip Fazıl Kısakürekin Devlet Hazinesinden gördüğü yardımla ilişiği bulunmadığını, onun yayınlarına engel olabilecek durumda olamadığını ileri sürerek,
«Savcının onunla beni yanyana getirip itham etmesi bana eza veriyor .Eğer her delilleri böyle ise muhakeme edilmemize lüzum yok, söyleyin gidelim asılalım» demiş.
Düşünün bir zamanın kudretli Devlet Başkanı Celâl Bayar'ı.
80 yaşındaki devrimci hürriyet mücahidi Hüseyin Cahit Yalçın mahkûmiyetini sonuna kadar çekmesi için direnir, ama bir Necip Fazıl Kısakürek'in mahkûm olduğu halde mahkûmiyetini hiç çekmeden serbestçe dolaşması karşısında çaresizdir!
Cumhurbaşkanlığı köşkünde yaptırdığı içkili saz âlemlerine giden hanendelerin resmini çektikleri için gazete fotoğrafçılarına işkence ettirmeğe kendini yetkili sayar, fakat Necip Fazıl Kısakürek'in Demokrat Partilileri cinayete teşvik edici yazıları karşısında elleri kolları bağlıdır!
Bir emriyle kanun çıkarılıp Kırşehir İl'i ilce olur, fakat «ağır neşriyatını tamamen bildiği» Necip Fazıl Kısakürek'e Devlet hazinesinden yapılan kanunsuz ödemeleri durdurmak elinde değildir!
Düşünün bir zamanın o kudretil Devlet Başkanını ki, vatandaş çoğunluğunun muhalif olduğu bir devrede muhalifleri «karıncalar gibi» ezebileceğini haykırır, fakat bütün gücünü Devlet hazinesinden, bütün küstahlığını iktidarın destek ve himayesinden alan bir Necip Fazıl Kısakürek karşısında âcizdir!
Diyelim ki gerçekten âcizdi !.. Fakat «Peygamber»liğe heves eden ve «Peygamber»liği için Necip Fazıl Kısakürek gibilerden fetva alan bir Başbakanla kader birliği yapmamak da, «İnkılâp»çılığına toz kondurmak istemeyen bu zatın Devlet Başkanı olarak elinde değil mi idi?
Daha birkaç ay önceye kadar "Peygamber" lik iddiasında bulunan o düşük Başbakan ki, şimdi Yüksek Adalet Divanı önünde, kendisinin «melekâtı akliye»den mahrum, öteden beri vesayete muhtaç bir zavallı olduğunu ilân etmektedir... Muhalefet saflarındaki eski dostlarının, Başbakanlığı sırasında kendisine gelip te «Adnan, şöyle yapsana» diye elinden tutmadıklarından, kendisine yol yordam göstermediklerinden, akıl öğretmediklerinden şikâyetçidir... İnkılapçılığına toz kondurmak istemeyen; Yüksek Adalet Divanı önünde, 10 yıllık D.P iktidarı çamurundan kendi «tarihî şahsiyet»inin parçalarını bulup temize çıkarmağa uğraşan Bayar, Necip Fazıl Kısakürek'in nasıl bir «inkılâp düşmanı» olduğunu biliyordu da, niçin zamanında, o vesayete muhtaç biçare Başbakanın «böyle kimselerle konuşma» diye kulağını çekmemişti?
Adnan Menderes zihniyetinde ve yaradılışında bir insanla el ele 10 yıl devlet idare etmek kendisine eza vermemiş de, şimdi, Necip Fazıl Kısakürek zihniyetinde bir insanla yanyana görünmekten eza duyuyor!.. Bundan sonra ne söylerse söylesin, yalnız Kısakürek'in değil, Menderes'in ve onlar gibi daha nicelerinin de adları, tarihe, kendi adıyla yanyana geçecektir. 10 yıllık çevreniz budur sizin Celâl Bayar: «Tarihî şahsiyet»inizin yanından bu adları elinizin tersiyle ve her zamanki azametinizle şimdi itmekte ne fayda var?
Koleksiyon
Alıntı
“Bayar ve Çevresi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1298 ulaşıldı.