Yılan Baş Kaldırmış "Etrafımı Yakarım" Diyor
Başlık:
Yılan Baş Kaldırmış "Etrafımı Yakarım" Diyor
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 5
Tarih:
1960-08-25
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Yılan baş kaldırmış "etrafımı yakarım,, diyor
Sayın Gürsel söyledi:
«Yılan ölmemiş, fırsat buldukça başını kaldırmaktadır.»
İzmir'deki son orman yangınlarının sabotaj olduğu doğru ise (11 orman yangınının birden çıkışını başka türlü yorumlamak güç), kıstırılan yılan, kızgınlığını bu orman yangınlarının aleviyle de püskürüyor demektir. Bu püskürüşü de Devlet Başkanının İzmir'e gelişine rast getirip sanki meydan okuyor.
11 yerde birden orman yangını... Bazıları ilkin,
— Demek ki yılan hâlâ böylesine diri, böylesine güçlü!, diye düşünüp irkilebilirler.
Oysa bir orman yangını çıkarmağa bir kişi, 11 orman yangınını bir anda çıkarmağa 11 kişi yeter. Hem 11 idealist değil, 11 arsonist (yangın çıkarma hastası) yeter.
Bu, yılanın güçlülüğünü değil, güçsüzlüğünü, cesurluğunu değil yüreksizliğini gösterir. Ortaya çıkıp sesini yükseltemiyenin, güçsüzün veya yüreksizin harcıdır sabotaj.
Azgın bir zorbalık rejimine karşı, o rejimin elindeki her türlü baskı kuvvetine karşı, hürriyetçiler, 28 Nisan — 27 Mayıs
arası açıktan ayaklanma halinde idiler. Bir tek sabotaj hareketine kalkıştılar mı?.. Orman yakmak şöyle dursun, kitleler halinde protesto yürüyüşleri yaptıkları, silâhlara göğüs açtıkları sokaklarda bir tek ağaç incittiler, bir tek çiçek ezdiler mi?
Yakmadılar, yıkmadılar, incitmediler, ezmediler. Çünkü onlar, uğrunda ortaya canlarını koydukları hürriyet kadar, hak kadar, yurda da, bu yurdun toprağına da, bu toprağın her bir ağacına da bağlı idiler. Çünkü hürriyetçi oldukları kadar da medenî idiler.
Silâhlara karşı silâhsız yürürken, onların dudaklarında,
«Türk gençliği korkmam diyor Etrafımı yıkmam diyor»
türküsü vardı.
Menderes'in, Bayar'ın adamları ise, ortaya türkü söyliyerek çıkamıyorlar. Çünkü onların uğrunda ne ortaya can konacak bir inanışları, ne türkü yakılacak bir ülküleri var.
Onlar ancak orman yakıyorlar.
Çünkü efendilerinden bu yurdun taşına toprağına, çiçeğine ağacına saygıyı, çünkü bu yurdun insanına saygıyı, çünkü insana saygıyı, öğrenmemişlerdir. İnsana saygıyı öğrenemedikleri için de hürriyetin ne demek olduğunu, neden gerekli olduğunu, neden uğruna can konduğunu anlıyamamışlardır.
Onlar efendilerinden, 6 — 7 Eylül tertipçisi, Gaziantep Adliyesinin kundakçısı, Demokrat İzmir matbaasının tahrikçisi efendilerinden, ancak yakıp yıkmayı, vurup kırmayı, çalıp çırpmayı öğrenmişlerdir.
Onun için, kendilerine menfaat sağlıyan, içlerindeki yakıp yıkma hırsını tatmin imkanı sağlıyan, ama bu yurdun toprağına bir tek ağaç kadar yararı olmayan birkaç kişi uğruna, yüzbinlerce ağacı gözlerini kırpmadan yakabilmişlerdir.
İşte 27 Mayıs Devrimi, bu topraklara böylesine sevgisiz, bu yurda böylesine bağsız, böylesine sorumsuz, medeniliğe bu kadar uzak, insanlığa bu kadar saygısız kimseler elinden kurtarmıştır Türkiye'yi.
Şimdi yılan, o yakalanmış o zehiri içinde kalmış yılan, kıstırıldığı kovuktan, etrafını yakıp yıkarak, bu yurda kötülük ederek öc almağa kalkışıyor.
Yenilip de kaçan bir düşman bu yurda daha kötüsünü yapabilir mi idi?
Menderes'e, Bayar'a hâlâ bağlılığın bu yurda ne büyük düşmanlık olduğu şu yangınlardan daha özlü anlatılabilir mi idi?
BÜLENT ECEVİT
Yılan baş kaldırmış "etrafımı yakarım,, diyor
Sayın Gürsel söyledi:
«Yılan ölmemiş, fırsat buldukça başını kaldırmaktadır.»
İzmir'deki son orman yangınlarının sabotaj olduğu doğru ise (11 orman yangınının birden çıkışını başka türlü yorumlamak güç), kıstırılan yılan, kızgınlığını bu orman yangınlarının aleviyle de püskürüyor demektir. Bu püskürüşü de Devlet Başkanının İzmir'e gelişine rast getirip sanki meydan okuyor.
11 yerde birden orman yangını... Bazıları ilkin,
— Demek ki yılan hâlâ böylesine diri, böylesine güçlü!, diye düşünüp irkilebilirler.
Oysa bir orman yangını çıkarmağa bir kişi, 11 orman yangınını bir anda çıkarmağa 11 kişi yeter. Hem 11 idealist değil, 11 arsonist (yangın çıkarma hastası) yeter.
Bu, yılanın güçlülüğünü değil, güçsüzlüğünü, cesurluğunu değil yüreksizliğini gösterir. Ortaya çıkıp sesini yükseltemiyenin, güçsüzün veya yüreksizin harcıdır sabotaj.
Azgın bir zorbalık rejimine karşı, o rejimin elindeki her türlü baskı kuvvetine karşı, hürriyetçiler, 28 Nisan — 27 Mayıs
arası açıktan ayaklanma halinde idiler. Bir tek sabotaj hareketine kalkıştılar mı?.. Orman yakmak şöyle dursun, kitleler halinde protesto yürüyüşleri yaptıkları, silâhlara göğüs açtıkları sokaklarda bir tek ağaç incittiler, bir tek çiçek ezdiler mi?
Yakmadılar, yıkmadılar, incitmediler, ezmediler. Çünkü onlar, uğrunda ortaya canlarını koydukları hürriyet kadar, hak kadar, yurda da, bu yurdun toprağına da, bu toprağın her bir ağacına da bağlı idiler. Çünkü hürriyetçi oldukları kadar da medenî idiler.
Silâhlara karşı silâhsız yürürken, onların dudaklarında,
«Türk gençliği korkmam diyor Etrafımı yıkmam diyor»
türküsü vardı.
Menderes'in, Bayar'ın adamları ise, ortaya türkü söyliyerek çıkamıyorlar. Çünkü onların uğrunda ne ortaya can konacak bir inanışları, ne türkü yakılacak bir ülküleri var.
Onlar ancak orman yakıyorlar.
Çünkü efendilerinden bu yurdun taşına toprağına, çiçeğine ağacına saygıyı, çünkü bu yurdun insanına saygıyı, çünkü insana saygıyı, öğrenmemişlerdir. İnsana saygıyı öğrenemedikleri için de hürriyetin ne demek olduğunu, neden gerekli olduğunu, neden uğruna can konduğunu anlıyamamışlardır.
Onlar efendilerinden, 6 — 7 Eylül tertipçisi, Gaziantep Adliyesinin kundakçısı, Demokrat İzmir matbaasının tahrikçisi efendilerinden, ancak yakıp yıkmayı, vurup kırmayı, çalıp çırpmayı öğrenmişlerdir.
Onun için, kendilerine menfaat sağlıyan, içlerindeki yakıp yıkma hırsını tatmin imkanı sağlıyan, ama bu yurdun toprağına bir tek ağaç kadar yararı olmayan birkaç kişi uğruna, yüzbinlerce ağacı gözlerini kırpmadan yakabilmişlerdir.
İşte 27 Mayıs Devrimi, bu topraklara böylesine sevgisiz, bu yurda böylesine bağsız, böylesine sorumsuz, medeniliğe bu kadar uzak, insanlığa bu kadar saygısız kimseler elinden kurtarmıştır Türkiye'yi.
Şimdi yılan, o yakalanmış o zehiri içinde kalmış yılan, kıstırıldığı kovuktan, etrafını yakıp yıkarak, bu yurda kötülük ederek öc almağa kalkışıyor.
Yenilip de kaçan bir düşman bu yurda daha kötüsünü yapabilir mi idi?
Menderes'e, Bayar'a hâlâ bağlılığın bu yurda ne büyük düşmanlık olduğu şu yangınlardan daha özlü anlatılabilir mi idi?
Koleksiyon
Alıntı
“Yılan Baş Kaldırmış "Etrafımı Yakarım" Diyor,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1225 ulaşıldı.