6-7 Eylül ve 28 Nisan-27 Mayıs

Başlık: 
6-7 Eylül ve 28 Nisan-27 Mayıs 
Kaynak: 
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 5 
Tarih: 
1960-07-25 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
GÜNAYDIN

BÜLENT ECEVİT

6-7 Eylül ve 28 Nisan-27 Mayıs

6 — 7 Eylül olayları, suçlusu olmayan bir suç olarak tarihe gömülmek istenmişti. Şüphesiz, bu olayların tertipçileri vardı, tahrikçileri vardı, âlet olanları vardı. Ama onların ortaya çıkarılıp cezalandırılmaları iktidarda bulunanların işine gelmiyordu. Onun için, kimlere diş geçirilebilirse suç onlara yüklenmek istendi. Önce komünistler denendi, fakat o kadar komünist bulunamadı; derken üniversiteli gençler suçlandırıldı; bu gençlerden bir çoğu en ağır şartlar altında aylarca hürriyetlerinden yoksun tutuldu, fakat tek delil gösterilemedi; sanat, edebiyat derneklerine kadar bir çok dernekler kapatılarak şüphe onların üstüne çekilmek istendi, kimse kandırılamadı. Kısacası, dünyaya, 6 — 7 Eylül olaylarıyla ilgili bir soruşturma yapılıyormuş sanısını verebilmek için ne çareye, ne hileye başvurulduysa olmadı.

Sonunda, sayıları hiç de bütün bir ulusu lekeleyecek kadar çok olmayan suçluları saklayıp koruyabilmek uğruna, dünya karşısında bütün Türk ulusunu suçlandırma yoluna gidildi ve ne yazık ki, bunda az çok başarı da sağlandı. Zaten Batı dünyası Türklerin «Barbar» olduğu, «vandal» olduğu, yakıp yıkmaktan başka bir iş bilmediği yolunda — Türk egemenliğine yüzyıllarca boyun eğmis olmanın doğurduğu komplekslere dayanan — önyargılardan hâlâ bütün bütün kurtulamamıştı. Türkiye'nin yöneticileri de, bir takım çapulcuların 6 — 7 Eylül 1955 günü yaptıkları yıkıcılığı ve yağmacılığı bir «millî heyecan» belirtisi olarak ilân edince, artık Batı dünyasında hiç şüpheye yer kalmadı: Demek ki Türkler gerçekten ve hâlâ «barbar» dılar, «Vandal» dılar, «millî heyecan» larını yalnız yıkıcılık ve yağmacılık olarak gösterebiliyorlardı!.. Bunun böyle olduğunu, işte, Türk ulusunun kendi yöneticileri de, hem öğünerek, açıklıyorlardı!

6 — 7 Eylül olaylarındaki gibi bir «millî heyecan» belirtisinin gerçekte bize ne kadar yabancı olduğunu bilen Millî Birlik idaresi, şimdi, tarihimize sürülmek istenmiş o lekeyi temizlemek ve tarihimize o lekeyi sürmeğe kalkışmış kirli elleri ortaya çıkarmak için, bu olayların soruşturmasını yenilemekle bir büyük hizmette daha bulunmuş olmaktadır.

Bize Türklüğümüzle öğünme hakkını kazandıran davranış, aransa her toplumda bulunabilecek birkaç bin çapulcunun, devlet yönetimiyle gangsterlik arasında ayrılık gözetemiyen bir iktidar zümresi tarafından korunarak, hattâ belki desteklenip yol gösterilerek, 6 — 7 Eylül 1955 günü yaptıkları yıkıcılık ve yağmacılık değil, 28 Nisan — 27 Mayıs 1960 arasında, o iktidar zümresine karşı girişilen hürriyet ve insanlık onuru savaşındaki davranıştır.

Türk gençliği bu savaşı, ilk mısraında «korkmam» diye haykırıp, ikinci mısrasında «etrafımı yıkmam» diyen bir türkü ile açmıştır. Üzerinde «Menderes» yazılı bir camekândan başka ne bir tek şey kırıp yıkmış, ne Bumin Yamanoğlu'dan başkasının canını acıtmış, ne yollarda bir tek çiçek ezmiştir.

28 Nisan — 27 Mayıs devresi nümayişlerindeki davranışıyla Türk gençliği - 6 — 7 Eylül tertipçiferinin hiç sıkılmadan «çapulcu» dedikleri Türk gençliği - bütün dünyaya bir medeniyet dersi vermiş, Türk Ordusunun 27 Mayıs hareketiyle beraber, bu devrenin destanları, insanlığın hürriyet savaşı tarihine, bitişi de başlangıcı kadar temiz ve şerefli bir bölüm eklemiştir.

6 — 7 Eylül nümayişlerindeki davranışla 28 Nisan — 27 Mayıs devresi nümayişlerindeki davranış arasındaki fark, birincisine «millî heyecan», ikincisine «çapulculuk» diyen D.P. iktidarının seviyesiyle Türk ulusunun seviyesi arasındaki farkı gösteren bir ölçüdür.

6-7 Eylül olayları hakkındaki soruşturmanın yenilenmesi, Türk tarihini hak edilmemiş bir lekeden, Türk ulusunu da yersiz bir vicdan azabından kurtaracaktır. 

Dosyalar

1960.07.25.RE_B1.jpg
1960.07.25.RE_B2.jpg
1960.07.25.RE_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“6-7 Eylül ve 28 Nisan-27 Mayıs,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1207 ulaşıldı.