BBC ve Hürriyet Mücadelemiz
Başlık:
BBC ve Hürriyet Mücadelemiz
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" No 13229, ss. 1, 3
Tarih:
1960-06-30
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi / Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
B.B.C. ve hürriyet mücadelemiz
Dünkü yazımızda, Türk radyosuna verilmesini dilediğimiz yeni şekil üzerinde dururken, İngiliz radyosu B.B.C.'den söz açmıştık. Hazır bu söz açılmışken, 27 Nisan - 27 Mayıs devresinde kendi yurdumuzda olup bitenleri yabancı radyolardan öğrenmeğe çalışmış birçok yurttaşlarımızın da katılacaklarını tahmin ettiğimiz bir duyguyu belirtmek isteriz.
Onurlu bir millete, kendi yurdunda, üstelik yaşadığı şehirde olup bitenleri yabancı kaynaklardan öğrenmeğe mecbur kalmak çok acı gelir. Demokrat Parti iktidarı, gider ayak, milletimize bu acıyı da tattırmıştı. O bir ay boyunca, Türkiye'de demokrasinin kaderiyle, memleketin esenliğiyle ilgilenen hemen herkes her akşam radyosunun başına koşmuş, yabancı radyoları dinlemiş, bir parti âleti haline getirilen ve yüzsüzce yalan söyleyen kendi devlet radyomuzun, susturulan, memleketteki hiç bir önemli olayı yazamaz duruma getirilen Türk basınının söylemediklerini, anlatamadıklarını, yabancı kaynaklardan öğrenmeğe çalışmıştır.
Bu yabancı radyolardan bazısı, olayları ya eksik ya kendi açılarından vermişlerdir; bazıları, hele bir aylık devrenin son günlerinde, kendi hükümetlerinin etkisinde kalarak susmayı veya pek kısa haberler vermeyi tercih etmişlerdir; bazısı, bilhassa bir kısım Doğu Avrupa radyoları ise, Türkiye'deki olayları kendi çıkarlarına tahrif ve istismar etme yoluna sapmışlar, Türkiye'deki olaylarla ilgili haber ve yorumlarına açıkça propaganda katmışlar, hattâ, Türk Milleti ile yakın dost ve müttefiklerinin arasını açmak için bu olaylardan yararlanmağa kalkışmışlardır.
En iyiniyetlisinden en kötüniyetlisine kadar, bu yayınlar, yurdumuzda hem geniş ölçüde dinleniyor, hem de, dinleyenlerin haber alma ihtiyacını iyi kötü karşılamakla beraber, onlara acı da geliyor. Türkiye'deki hürriyet mücadelesinin dışardan radyo yayınlarıyla desteklenmesi, içlerimizde sevinç kadar kaygı da uyandırıyordu.
Bunun belki tek istisnası B. B.C. idi. B.B.C.'nin haberlerini güvenle ve gönül rahatlığı ile, B.B.C.'nin hürriyet mücadelemizi cesaretle ve açıkça destekleyen yayınlarını, katıksız bir sevinçle dinleyebiliyorduk.
Çünkü her şeyden önce, B.B.C.'nin doğru haber verme geleneğini biliyorduk. Son dünya harbinde, İngiltere aleyhindeki haberleri bile, en güvenilir, en doğru şekilde B.B.C.'nin vermiş olduğunu biliyorduk. B.B.C.'nin bir hükümet organı olmadığını, daha geniş anlamda bir devlet organı bile olmadığını biliyorduk. B.B.C.'den gelen ilginin, mânevi destek ve yardımın, iç işlerimize, en iyiniyetle de olsa, en iyi yönde de olsa, bir yabancı devlet karışması sayılamıyacağını, millî konularda, içişlerimize yabancı karışması konusunda en çok hassas olanların bile, B.B.C.'nin yayınlarından kaygı ve huzursuzluk duymaları için sebep bulunmadığını biliyorduk.
Türkiye'deki hürriyet mücadelesine, B.B.C.'nin, objektifliği ile olayları yakından izleyip en geniş ölçüde vermesi ile, ve, Türkçe yayınlarında, hele bir aylık karanlık devrenin son günlerinde, bu mücadeleyi açıktan desteklemesi ile, gösterdiği ilginin, İngiliz Hükümeti şöyle dursun, münhasıran İngiliz halkoyunun bile değil de, doğrudan doğruya hür insanlığın en temiz düşünce ve duygularını yansıttığına inanabiliyorduk.
Böylece, hür bir radyonun, bağımsız bir radyonun, Hükümete de ticarî menfaatlere de bağlı bulunmayan bir radyonun, yalnız kendi memleketinde değil, bütün dünyada hürriyet ve demokrasi mücadelesi için ne kadar gerekli, ne kadar yararlı bir unsur olduğu, bizim hürriyet mücadelemiz sırasında B.B.C.'nin davranışı ve etkisi vesilesiyle bir kere daha ortaya çıkmıştır.
İkinci Dünya Harbi sonunda, bir Finlandiyalı yaşlı kadın,
«Bu harbe kadar inandığım bir tek Kitab-ı Mukaddes vardı. şimdi ise bir Kitab-ı Mukaddese bir de B.B.C.'ye inanıyorum»,
demişti.
27 Nisan - 27 Mayıs arasında biz de, gün oldu, kendi yurdumuzda, kendi şehrimizde, hattâ bazan kendi sokağımızda olup bitenler hakkında, bir tek B.B.C.'ye inanabildik.
Denizaşırı ülkelerde yaşıyanlara, bir yabancı ülke radyosunun bu inancı verebilmesi, o radyo için, o radyoda çalışanlar için, ve o radyoyu o hâle getirenler ve o hâlde yaşatanlar için, ne büyük mutluluk!
BÜLENT ECEVİT
B.B.C. ve hürriyet mücadelemiz
Dünkü yazımızda, Türk radyosuna verilmesini dilediğimiz yeni şekil üzerinde dururken, İngiliz radyosu B.B.C.'den söz açmıştık. Hazır bu söz açılmışken, 27 Nisan - 27 Mayıs devresinde kendi yurdumuzda olup bitenleri yabancı radyolardan öğrenmeğe çalışmış birçok yurttaşlarımızın da katılacaklarını tahmin ettiğimiz bir duyguyu belirtmek isteriz.
Onurlu bir millete, kendi yurdunda, üstelik yaşadığı şehirde olup bitenleri yabancı kaynaklardan öğrenmeğe mecbur kalmak çok acı gelir. Demokrat Parti iktidarı, gider ayak, milletimize bu acıyı da tattırmıştı. O bir ay boyunca, Türkiye'de demokrasinin kaderiyle, memleketin esenliğiyle ilgilenen hemen herkes her akşam radyosunun başına koşmuş, yabancı radyoları dinlemiş, bir parti âleti haline getirilen ve yüzsüzce yalan söyleyen kendi devlet radyomuzun, susturulan, memleketteki hiç bir önemli olayı yazamaz duruma getirilen Türk basınının söylemediklerini, anlatamadıklarını, yabancı kaynaklardan öğrenmeğe çalışmıştır.
Bu yabancı radyolardan bazısı, olayları ya eksik ya kendi açılarından vermişlerdir; bazıları, hele bir aylık devrenin son günlerinde, kendi hükümetlerinin etkisinde kalarak susmayı veya pek kısa haberler vermeyi tercih etmişlerdir; bazısı, bilhassa bir kısım Doğu Avrupa radyoları ise, Türkiye'deki olayları kendi çıkarlarına tahrif ve istismar etme yoluna sapmışlar, Türkiye'deki olaylarla ilgili haber ve yorumlarına açıkça propaganda katmışlar, hattâ, Türk Milleti ile yakın dost ve müttefiklerinin arasını açmak için bu olaylardan yararlanmağa kalkışmışlardır.
En iyiniyetlisinden en kötüniyetlisine kadar, bu yayınlar, yurdumuzda hem geniş ölçüde dinleniyor, hem de, dinleyenlerin haber alma ihtiyacını iyi kötü karşılamakla beraber, onlara acı da geliyor. Türkiye'deki hürriyet mücadelesinin dışardan radyo yayınlarıyla desteklenmesi, içlerimizde sevinç kadar kaygı da uyandırıyordu.
Bunun belki tek istisnası B. B.C. idi. B.B.C.'nin haberlerini güvenle ve gönül rahatlığı ile, B.B.C.'nin hürriyet mücadelemizi cesaretle ve açıkça destekleyen yayınlarını, katıksız bir sevinçle dinleyebiliyorduk.
Çünkü her şeyden önce, B.B.C.'nin doğru haber verme geleneğini biliyorduk. Son dünya harbinde, İngiltere aleyhindeki haberleri bile, en güvenilir, en doğru şekilde B.B.C.'nin vermiş olduğunu biliyorduk. B.B.C.'nin bir hükümet organı olmadığını, daha geniş anlamda bir devlet organı bile olmadığını biliyorduk. B.B.C.'den gelen ilginin, mânevi destek ve yardımın, iç işlerimize, en iyiniyetle de olsa, en iyi yönde de olsa, bir yabancı devlet karışması sayılamıyacağını, millî konularda, içişlerimize yabancı karışması konusunda en çok hassas olanların bile, B.B.C.'nin yayınlarından kaygı ve huzursuzluk duymaları için sebep bulunmadığını biliyorduk.
Türkiye'deki hürriyet mücadelesine, B.B.C.'nin, objektifliği ile olayları yakından izleyip en geniş ölçüde vermesi ile, ve, Türkçe yayınlarında, hele bir aylık karanlık devrenin son günlerinde, bu mücadeleyi açıktan desteklemesi ile, gösterdiği ilginin, İngiliz Hükümeti şöyle dursun, münhasıran İngiliz halkoyunun bile değil de, doğrudan doğruya hür insanlığın en temiz düşünce ve duygularını yansıttığına inanabiliyorduk.
Böylece, hür bir radyonun, bağımsız bir radyonun, Hükümete de ticarî menfaatlere de bağlı bulunmayan bir radyonun, yalnız kendi memleketinde değil, bütün dünyada hürriyet ve demokrasi mücadelesi için ne kadar gerekli, ne kadar yararlı bir unsur olduğu, bizim hürriyet mücadelemiz sırasında B.B.C.'nin davranışı ve etkisi vesilesiyle bir kere daha ortaya çıkmıştır.
İkinci Dünya Harbi sonunda, bir Finlandiyalı yaşlı kadın,
«Bu harbe kadar inandığım bir tek Kitab-ı Mukaddes vardı. şimdi ise bir Kitab-ı Mukaddese bir de B.B.C.'ye inanıyorum»,
demişti.
27 Nisan - 27 Mayıs arasında biz de, gün oldu, kendi yurdumuzda, kendi şehrimizde, hattâ bazan kendi sokağımızda olup bitenler hakkında, bir tek B.B.C.'ye inanabildik.
Denizaşırı ülkelerde yaşıyanlara, bir yabancı ülke radyosunun bu inancı verebilmesi, o radyo için, o radyoda çalışanlar için, ve o radyoyu o hâle getirenler ve o hâlde yaşatanlar için, ne büyük mutluluk!
Koleksiyon
Alıntı
“BBC ve Hürriyet Mücadelemiz,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1196 ulaşıldı.