Zorbanın Budalası
Başlık:
Zorbanın Budalası
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13191, s. 1
Tarih:
1960-04-22
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Zorbanın budalası
Bülent ECEVİT
Zaman zaman her toplumda, birkaç zorbanın «asarız» larına, «keseriz» lerine kanıp her şeyi bitmiş sananlar, o birkaç zorbanın emir ve iradesi dışında hiç bir şey yapılamaz, hiç bir şey yazılamaz, hiç bir şey söylenemez sananlar çıkar. Eğer bir toplum bir süre için gerçekten birkaç zorbanın iradesi dışında hiç bir şey yapılamaz, söylenemez, yazılamaz hâle gelirse, bunun asıl sorumluları zorbalar değil, o zorbaların emir ve iradeleri dışına çıkılamıyacağını sananlardır.
Zorbayı, böyle bir sanıya kapılanlar yaratır. Zorbayı korku yaratır. Fakat bir an gelir - o an mutlaka gelir - birkaç, hattâ bir tek korkusuz adam, devrilmez sanılan zorbaları bir itişte devirir. Çünkü zorbanın bütün hesabı korku üzerinedir. Korkusuzluğa karşı hiç bir silâhı, hiç bir tertibi yoktur.
Onun için korkusuz insanlara karşı zorbalık işlemez.
Bu bir tabiat kanunudur.
Zorba karşısında korkmamak için de haysiyetli olmak, kendi kendine saygılı olmak yeter. Çünkü haysiyetli adam, kendi kendine saygılı adam, kula kul olmaz, zorbaya boyun eğmez.
***
Zorba vardır, zorbalığını kanunla yürütmeğe kalkışır; zorba vardır kanun da tanımaz. Kendi çıkardığı kanunlara bile katlanamaz. Kendini kanunların da, mahkemelerin de üstünde sayar. Zorbanın böylesi, bir idarenin kanunsuz da ayakta durabileceğini sanabilecek kadar kanunsuz toplum olamıyacağını, kanunsuz toplumda ilkin kendi güvenliğinin ortadan kalkacağını bilemiyecek kadar budaladır.
***
Kanunların gerçek sınırı ne Anayasadır ne Anayasa Mahkemesi. Kanunların gerçek sınırı tabiattır. Bir kurul toplanır, Anayasa'ya aykırı kanunlar çıkarır. Bu mümkündür. Çünkü kanun kadar Anayasa da insan elinden çıkmadır. Ama hiç bir kurul, hiç bir zorba, tabiata aykırı kanunlarla hükümran olamaz. Tabiata aykırı kanun, tabiat kanunları karşısında kırılır. Örneğin zorba, bir kanun çıkarıp,
— Ey ahali, benden başkasını sevmen, benden başkasına sevgini göstermen yasaktır!, dese, bu kanun tabiat kanunları karşısında kırılmağa mahkûmdur. Çünkü sevmek ve sevdiğini göstermek insanın tabiatındadır. Bunu kanunla önlemek, öksürmeyi, hapşırmayı kanunla önlemek kadar imkânsızdır.
Hele zorba, budalalık edip te, hükümranlığını kanunsuzluk üstüne kurmağa kalkışırsa, o zaman kendi kendini tabiat kanunlarına teslim etmiş olur. Çünkü insan kanunlarının bittiği yerde tabiat kanunları başlar. Tabiat kanunları karşısında ise zorbalık sökmez. Orman ne aslana ne kaplana kalmıştır. Bakarsınız aslanları, kaplanları karıncalar gibi ezmeğe kalkışan bir canavar, bir böceğin iğnesinde can vermiş; rızkını emeğiyle çıkaran karıncalar, namuslu karıncalar, yuvalarının kanunlarına saygılı karıncalarsa nice fırtınalardan, nice hayvanların, canavarların ayakları altında hiç bir yerleri incinmeksizin çıkavermiştir.
Kanun, hükmedilen kadar hükmedenin de koruyucusudur. Kanunların zırhını üstünden atan zorba, çıplak tabiattaki hayvan gibi güçsüz ve yalnız ve çaresiz kalır. Çaresizliğinden parçalar, yalnızlığından ulur, güçsüzlüğünden ölür.
Zorbanın budalası
Bülent ECEVİT
Zaman zaman her toplumda, birkaç zorbanın «asarız» larına, «keseriz» lerine kanıp her şeyi bitmiş sananlar, o birkaç zorbanın emir ve iradesi dışında hiç bir şey yapılamaz, hiç bir şey yazılamaz, hiç bir şey söylenemez sananlar çıkar. Eğer bir toplum bir süre için gerçekten birkaç zorbanın iradesi dışında hiç bir şey yapılamaz, söylenemez, yazılamaz hâle gelirse, bunun asıl sorumluları zorbalar değil, o zorbaların emir ve iradeleri dışına çıkılamıyacağını sananlardır.
Zorbayı, böyle bir sanıya kapılanlar yaratır. Zorbayı korku yaratır. Fakat bir an gelir - o an mutlaka gelir - birkaç, hattâ bir tek korkusuz adam, devrilmez sanılan zorbaları bir itişte devirir. Çünkü zorbanın bütün hesabı korku üzerinedir. Korkusuzluğa karşı hiç bir silâhı, hiç bir tertibi yoktur.
Onun için korkusuz insanlara karşı zorbalık işlemez.
Bu bir tabiat kanunudur.
Zorba karşısında korkmamak için de haysiyetli olmak, kendi kendine saygılı olmak yeter. Çünkü haysiyetli adam, kendi kendine saygılı adam, kula kul olmaz, zorbaya boyun eğmez.
***
Zorba vardır, zorbalığını kanunla yürütmeğe kalkışır; zorba vardır kanun da tanımaz. Kendi çıkardığı kanunlara bile katlanamaz. Kendini kanunların da, mahkemelerin de üstünde sayar. Zorbanın böylesi, bir idarenin kanunsuz da ayakta durabileceğini sanabilecek kadar kanunsuz toplum olamıyacağını, kanunsuz toplumda ilkin kendi güvenliğinin ortadan kalkacağını bilemiyecek kadar budaladır.
***
Kanunların gerçek sınırı ne Anayasadır ne Anayasa Mahkemesi. Kanunların gerçek sınırı tabiattır. Bir kurul toplanır, Anayasa'ya aykırı kanunlar çıkarır. Bu mümkündür. Çünkü kanun kadar Anayasa da insan elinden çıkmadır. Ama hiç bir kurul, hiç bir zorba, tabiata aykırı kanunlarla hükümran olamaz. Tabiata aykırı kanun, tabiat kanunları karşısında kırılır. Örneğin zorba, bir kanun çıkarıp,
— Ey ahali, benden başkasını sevmen, benden başkasına sevgini göstermen yasaktır!, dese, bu kanun tabiat kanunları karşısında kırılmağa mahkûmdur. Çünkü sevmek ve sevdiğini göstermek insanın tabiatındadır. Bunu kanunla önlemek, öksürmeyi, hapşırmayı kanunla önlemek kadar imkânsızdır.
Hele zorba, budalalık edip te, hükümranlığını kanunsuzluk üstüne kurmağa kalkışırsa, o zaman kendi kendini tabiat kanunlarına teslim etmiş olur. Çünkü insan kanunlarının bittiği yerde tabiat kanunları başlar. Tabiat kanunları karşısında ise zorbalık sökmez. Orman ne aslana ne kaplana kalmıştır. Bakarsınız aslanları, kaplanları karıncalar gibi ezmeğe kalkışan bir canavar, bir böceğin iğnesinde can vermiş; rızkını emeğiyle çıkaran karıncalar, namuslu karıncalar, yuvalarının kanunlarına saygılı karıncalarsa nice fırtınalardan, nice hayvanların, canavarların ayakları altında hiç bir yerleri incinmeksizin çıkavermiştir.
Kanun, hükmedilen kadar hükmedenin de koruyucusudur. Kanunların zırhını üstünden atan zorba, çıplak tabiattaki hayvan gibi güçsüz ve yalnız ve çaresiz kalır. Çaresizliğinden parçalar, yalnızlığından ulur, güçsüzlüğünden ölür.
Koleksiyon
Alıntı
“Zorbanın Budalası,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1171 ulaşıldı.