Ev Politikası
Başlık:
Ev Politikası
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13167, ss. 1, 5
Tarih:
1960-03-27
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
EV politikası
Bülent ECEVİT
Demokrat Parti iktidarının gecekondu meselesi karşısındaki tutumu, delinmiş bir kayıkla denize açılıp kayığın içinden kova kova su boşaltmağa benzer. Kayık, suyu boşaltıldıkça suyla dolacak, boşaltılabildiğinden daha çabuk dolacak, sonun da batacaktır.
Akıllı bir kayıkçı, kayığın su aldığını görünce, iş işten geçecek kadar açılmadan kıyıya dönüp kayığını onarır.
Gecekondu meselesi karşısında D.P. iktidarı ne yapıyor?.. Seçimden seçime, çoğunun hukukî değeri şüpheli, hangi toprak parçasına karşılık olduğu belirsiz, bir miktar tapu dağıtıyor. Tapu dağıtımından daha büyük bir hızla yeni gecekondular türüyor. Dağıtılacak yer kalmayınca tapular bölünüyor, bir kulübelik toprak parçasının tapusu, bölüne bölüne, 3 ailenin, 4 ailenin, 5 ailenin hissesi bulunan tapular haline geliyor.
— Bir kulübelik yerde bu kadar aile nasıl ev kurar? denildiğinde,
— Apartman çıksınlar! öğüdü veriliyor.
Bu gidişle, gecekondu mahallelerinde oturanlara, çok geçmeden Amerikadaki gibi gökdelenler yaptırmaları öğüt verilecek.
Görülüyor ki bu çıkar yol değil.. İşi başka türlü tutmak gerekir.
Büyük şehirlerimize süratli bir akın vardır. Sinaîleşme hareketinin ve şehirlerdeki iş imkânı artışının kaldırabileceğinden çok daha büyük bir akın... Bu akının da elbette sebebi vardır. Yanlışlarla dolu bir tarım politikası yüzünden tarımda verimlilik düşmekte, nüfus artışıyla — zaten geniş ölçüde sunî yollardan sağlanan — istihsal artışı arasındaki nispetsizlik ve açıklık gitgide büyümektedir!
Öyleyse, gecekondu meselesini ele alırken, önce, büyük şehirlere akının hızını kesmek, bu akının hızını kesebilmek için de, büyük şehirlere bu ölçüde bir akını doğuran etkenlere çare arayıp bulmak gerekir. Aynı zamanda da, bulunacak çarelere rağmen — daha az bir ölçüde de olsa — tarımdan artmağa devam edecek işgücünün memlekete muvazeneli olarak yayılması ve verimli bir şekilde kullanılması imkânları hazırlanmalıdır!
Böylelikle, bir kere, gecekondu meselesi sınırlanmış, bir çerçeve içine alınmış olacaktır.
Fakat bu çerçeve içinde de, gecekondu meselesi, bir başına ele alınarak halledilemez. Gecekondu meselesinin halledilebilmesi için memleketin ev ihtiyacını bütün olarak ele alacak bir ev politikası gereklidir.
Avrupa'da, böyle bir ev politikasına Türkiye kadar ihtiyacı olan bir memleket yoktur, Oysa, Türkiye'den başka hemen her Avrupa memleketinin iyi kötü bir ev politikası vardır.
Ev politikasına temel olacak bir program için, bir yanda, yapı malzemesinin en ekonomik bir şekilde imali ve dağıtımı plânlanmalı ve ev yapımına her yıl ayrılabilecek malzeme ve para miktarı hesaplanmalıdır. Öbür yandan ise, eve ihtiyacı olan yurttaşların, gelir gruplarına göre bir öncelik listesi hazırlanmalıdır.
İkinci Dünya Harbinden sonra, Avrupa'nın en varlıklı ülkelerinden İngilter'de olsun, en yoksul ülkelerinden Avusturyada olsun, ev meselesi, böyle bir ev politikası sayesinde halledilebilmiştir.
Avursturya'da bugün bile her aklına esen zengin, kolay kolay ev, apartman yaptıramaz. Öncelik listesi dışında ev yahut apartman yaptırmak isteyen kimse kredi bulamaz. Memleketin ev yaptırma gücü ve halkın ev ihtiyacı hesaplanmış ve ev yapımı bu güce ve ihtiyaca göre, âdil bir şekilde plânlanmıştır. Herkesin kendi kesesine göre ödediği küçük taksitlerle sahip olabileceği evler ve apartman daireleri, en başta, kira ödemekte en çok güçlük çekeceklere dağıtılır. Kira ödemekte en az güçlük çekenler, ev sahibi olacaklar listesinin en sonlarında yer alırlar.
Bizde ise bunun tam tersi: Ne kadar varlıklı iseniz, o kadar kolay ve bol yapı kredisi ve malzemesi bulabilir, o kadar lüks yapı yaptırabilirsiniz.
Gecekondu meselesini inceleyen Ankara Milletvekili Sayın Hıfzı Oğuz Bekata'nın hesabına göre, Türkiye'de bugün aşağı yukarı bir milyon kişi, gecekondu denen gayrısıhhî, derme çatma evlerde yaşamaktadır. Bu bir milyon kişi yeni şehirlileşen yurttaşlardır. İktisadî düzensizlik devam ettikçe ve tarımda verim düşüşü arttıkça, gecekondularda barınan yurttaşların sayısı da artmaktadır. Öte yanda, Türkiye nüfusunun hemen yüzde 80 nini teşkil eden köylünün büyük çoğunluğu da yirminci yüzyıl Avrupa'sında adına ev denemiyecek yapılarda, hattâ bazısı kovuklarda barınmaktadır.
Bunlara karşılık, hele gecekonduların geniş ölçüde toplandığı büyük şehirlerimizde, Avrupa şöyle dursun, Amerika ölçüleriyle bile lüks sayılacak apartmanlar yapımı, son yıllarda büyük hız kazanmıştır. Kendi yurdunda 2 odalı bir mütevazı apartman dairesini güç tutabilen Amerikalı çavuş, Türkiye'ye gelince, şömineli geniş dairelere kavuşmaktadır.
Oysa bu apartmanların bir dairesine harcanan para ve malzeme ile, gecekondularda oturan yurttaşları medenî ve sıhhî ve sıhhî yaşama şartlarına kavuşturacak 4 - 5 apartman dairesi yapılabilir ve o yurttaşların bu dairelere çok elverişli şartlarla sahip olmaları sağlanabilir.
Son dakikada göz boyayıp oy koparma umudu ile, bir kulübelik arsanın tapusunu 4-5 aileye birden verip, o ailelerin maddî takatleriyle alay eder gibi,
- Ev sığdıramazsanız apartman kurun!, demekle gecekondu meselesi halledilemez.
Fakat lüks apartmanlar yapımına, düzensiz yol ve meydan indirip kaldırmalara harcanan para ve malzemeyi âdil bir program içinde kullanacak bir ev politikası, hele şehirlere akının hızını bir arada yürütülürse, gecekondu meselesi kendiliğinden hal yoluna girmiş olur.
Sayın Bakata, «D.P. iktidarının bir iskân ve mesken politikası yoktur» derken yerden göğe kadar haklıdır. Fakat D.P. nin ne politikası vardır ki iskân ve mesken politikası olsun? Kendi siyasi tutumları gecekondu yapımı kadar derme çatma olanlar elbette gecekondu meselesine çare bulamazlar.
EV politikası
Bülent ECEVİT
Demokrat Parti iktidarının gecekondu meselesi karşısındaki tutumu, delinmiş bir kayıkla denize açılıp kayığın içinden kova kova su boşaltmağa benzer. Kayık, suyu boşaltıldıkça suyla dolacak, boşaltılabildiğinden daha çabuk dolacak, sonun da batacaktır.
Akıllı bir kayıkçı, kayığın su aldığını görünce, iş işten geçecek kadar açılmadan kıyıya dönüp kayığını onarır.
Gecekondu meselesi karşısında D.P. iktidarı ne yapıyor?.. Seçimden seçime, çoğunun hukukî değeri şüpheli, hangi toprak parçasına karşılık olduğu belirsiz, bir miktar tapu dağıtıyor. Tapu dağıtımından daha büyük bir hızla yeni gecekondular türüyor. Dağıtılacak yer kalmayınca tapular bölünüyor, bir kulübelik toprak parçasının tapusu, bölüne bölüne, 3 ailenin, 4 ailenin, 5 ailenin hissesi bulunan tapular haline geliyor.
— Bir kulübelik yerde bu kadar aile nasıl ev kurar? denildiğinde,
— Apartman çıksınlar! öğüdü veriliyor.
Bu gidişle, gecekondu mahallelerinde oturanlara, çok geçmeden Amerikadaki gibi gökdelenler yaptırmaları öğüt verilecek.
Görülüyor ki bu çıkar yol değil.. İşi başka türlü tutmak gerekir.
Büyük şehirlerimize süratli bir akın vardır. Sinaîleşme hareketinin ve şehirlerdeki iş imkânı artışının kaldırabileceğinden çok daha büyük bir akın... Bu akının da elbette sebebi vardır. Yanlışlarla dolu bir tarım politikası yüzünden tarımda verimlilik düşmekte, nüfus artışıyla — zaten geniş ölçüde sunî yollardan sağlanan — istihsal artışı arasındaki nispetsizlik ve açıklık gitgide büyümektedir!
Öyleyse, gecekondu meselesini ele alırken, önce, büyük şehirlere akının hızını kesmek, bu akının hızını kesebilmek için de, büyük şehirlere bu ölçüde bir akını doğuran etkenlere çare arayıp bulmak gerekir. Aynı zamanda da, bulunacak çarelere rağmen — daha az bir ölçüde de olsa — tarımdan artmağa devam edecek işgücünün memlekete muvazeneli olarak yayılması ve verimli bir şekilde kullanılması imkânları hazırlanmalıdır!
Böylelikle, bir kere, gecekondu meselesi sınırlanmış, bir çerçeve içine alınmış olacaktır.
Fakat bu çerçeve içinde de, gecekondu meselesi, bir başına ele alınarak halledilemez. Gecekondu meselesinin halledilebilmesi için memleketin ev ihtiyacını bütün olarak ele alacak bir ev politikası gereklidir.
Avrupa'da, böyle bir ev politikasına Türkiye kadar ihtiyacı olan bir memleket yoktur, Oysa, Türkiye'den başka hemen her Avrupa memleketinin iyi kötü bir ev politikası vardır.
Ev politikasına temel olacak bir program için, bir yanda, yapı malzemesinin en ekonomik bir şekilde imali ve dağıtımı plânlanmalı ve ev yapımına her yıl ayrılabilecek malzeme ve para miktarı hesaplanmalıdır. Öbür yandan ise, eve ihtiyacı olan yurttaşların, gelir gruplarına göre bir öncelik listesi hazırlanmalıdır.
İkinci Dünya Harbinden sonra, Avrupa'nın en varlıklı ülkelerinden İngilter'de olsun, en yoksul ülkelerinden Avusturyada olsun, ev meselesi, böyle bir ev politikası sayesinde halledilebilmiştir.
Avursturya'da bugün bile her aklına esen zengin, kolay kolay ev, apartman yaptıramaz. Öncelik listesi dışında ev yahut apartman yaptırmak isteyen kimse kredi bulamaz. Memleketin ev yaptırma gücü ve halkın ev ihtiyacı hesaplanmış ve ev yapımı bu güce ve ihtiyaca göre, âdil bir şekilde plânlanmıştır. Herkesin kendi kesesine göre ödediği küçük taksitlerle sahip olabileceği evler ve apartman daireleri, en başta, kira ödemekte en çok güçlük çekeceklere dağıtılır. Kira ödemekte en az güçlük çekenler, ev sahibi olacaklar listesinin en sonlarında yer alırlar.
Bizde ise bunun tam tersi: Ne kadar varlıklı iseniz, o kadar kolay ve bol yapı kredisi ve malzemesi bulabilir, o kadar lüks yapı yaptırabilirsiniz.
Gecekondu meselesini inceleyen Ankara Milletvekili Sayın Hıfzı Oğuz Bekata'nın hesabına göre, Türkiye'de bugün aşağı yukarı bir milyon kişi, gecekondu denen gayrısıhhî, derme çatma evlerde yaşamaktadır. Bu bir milyon kişi yeni şehirlileşen yurttaşlardır. İktisadî düzensizlik devam ettikçe ve tarımda verim düşüşü arttıkça, gecekondularda barınan yurttaşların sayısı da artmaktadır. Öte yanda, Türkiye nüfusunun hemen yüzde 80 nini teşkil eden köylünün büyük çoğunluğu da yirminci yüzyıl Avrupa'sında adına ev denemiyecek yapılarda, hattâ bazısı kovuklarda barınmaktadır.
Bunlara karşılık, hele gecekonduların geniş ölçüde toplandığı büyük şehirlerimizde, Avrupa şöyle dursun, Amerika ölçüleriyle bile lüks sayılacak apartmanlar yapımı, son yıllarda büyük hız kazanmıştır. Kendi yurdunda 2 odalı bir mütevazı apartman dairesini güç tutabilen Amerikalı çavuş, Türkiye'ye gelince, şömineli geniş dairelere kavuşmaktadır.
Oysa bu apartmanların bir dairesine harcanan para ve malzeme ile, gecekondularda oturan yurttaşları medenî ve sıhhî ve sıhhî yaşama şartlarına kavuşturacak 4 - 5 apartman dairesi yapılabilir ve o yurttaşların bu dairelere çok elverişli şartlarla sahip olmaları sağlanabilir.
Son dakikada göz boyayıp oy koparma umudu ile, bir kulübelik arsanın tapusunu 4-5 aileye birden verip, o ailelerin maddî takatleriyle alay eder gibi,
- Ev sığdıramazsanız apartman kurun!, demekle gecekondu meselesi halledilemez.
Fakat lüks apartmanlar yapımına, düzensiz yol ve meydan indirip kaldırmalara harcanan para ve malzemeyi âdil bir program içinde kullanacak bir ev politikası, hele şehirlere akının hızını bir arada yürütülürse, gecekondu meselesi kendiliğinden hal yoluna girmiş olur.
Sayın Bakata, «D.P. iktidarının bir iskân ve mesken politikası yoktur» derken yerden göğe kadar haklıdır. Fakat D.P. nin ne politikası vardır ki iskân ve mesken politikası olsun? Kendi siyasi tutumları gecekondu yapımı kadar derme çatma olanlar elbette gecekondu meselesine çare bulamazlar.
Koleksiyon
Alıntı
“Ev Politikası,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1160 ulaşıldı.