V.C. Başbakanı
Başlık:
V.C. Başbakanı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13136, ss. 1, 3
Tarih:
1960-02-25
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
V.C. BAŞBAKANI
Bülent ECEVİT
Neden T.C. Başbakanı değil de V.C. Başbakanı?.. Anayasaya göre, hukuka göre, millete ve muhalefete göre, her Başbakan, o arada Bay Adnan Menderes, T.C. Başbakanıdır; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başkanıdır.
Ama Bay Menderes'e göre, ve onun ağzından Türkiye Devlet Radyolarına göre, Türkiye bugün iki cepheye ayrılmıştır. Bunlardan biri «Vatan Cephesi» (V.C.), biri de «nifak cephesi» dir.
Millet çoğunluğunu saflarında topladığı 1957 seçimleriyle anlaşılmış muhalefet safları, 14 Şubat 1960 günü İskenderun'da Bay Adnan Menderes'in belirttiğine göre, bir «nifak cephesi» dir. Bu cepheyi «ezmek», bu cepheyi «kahretmek», bu cepheyi «yok etmek» gerekmektedir!
Bir kimse, herhalde, ezmeyi, kahretmeyi, yok etmeyi kendine vazife bildiği bir cephenin Başbakanlığını üstüne almaz. Şu hale göre, Bay Adnan Menderes, «nifak cephesi» dediği vatandaş çoğunluğunun Başbakanlığından kendi kendini ıskat etmiş olmaktadır. Başbakanın «nifak cephesi» dediği saflardaki insanlar, bu memlekette, bütün vatandaşlık hak ve hukukuna — hiç değilse nazarî olarak — sahip bir vatandaş çoğunluğunu teşkil ettiğine göre, Bay Menderes'in artık kendini T. C. Başbakanı sayabilmesi de güçtür. Bay Menderes, Kendi Başbakanlığını «V.C.» ile sınırlamıştır.
Gerçi V.C. mensuplarının artık vatandaş çoğunluğunu teşkil ettiğini iddia ediyor. Delil olarak da radyoda okunan V.C. ye katılma listelerindeki vatandaşların bir milyonu astığını söylüyor. Fakat yeryüzünde, ne kadar vatandaşın hangi partileri desteklediğini anlamak için serbest seçimlerden başka meşrû bir yol bulunmuş değildir. Eğer Bay Menderes V.C. ye geçmeler hakkındaki iddiasının doğruluğuna güvense idi, C.H.P. nin radyo hakkındaki Meclis soruşturması isteğini kendi Meclis Grupuna kabul ettirirdi. Öylece, Devlet Radyolarında okunan V.C. ye katılma listeleri de incelenip, o listelerde adları okunanlardan ne kadan hâlâ Cumhuriyet Halk Partilidir, ne kadarı yıllardan beri Demokrat Partilidir, ne kadarı ölü ne ka darı diridir, ne kadarı çocuk ne kadarı namevcuttur, ne kadarı, Kâmil Kırıkoğlu'nun Meclis kürsüsünde dediği gibi, «karabaş» veya «tekir» dir, kesin olarak anlaşılırdı.
Evet, Anayasaya göre, hukuka göre, bize göre T.C. Başbakanı olan Bay Adnan Menderes, kendi devlet, millet, hak, hukuk anlayışına göre, sadece V.C. Başbakanı olsa gerektir. Çünkü o V.C. den başka devlet, V.C. lilerden başka millet tanımamaktadır. Ona göre, gerisi, dün «ehli salip» cephesi idi, bugün «nifak cephesi» dir! Devlet tarafından hizmet edilmek, Hükümetten vatandaş muamelesi görmek şöyle dursun, bu «nifak cephesi» ndekiler ezilmeli, kahredilmeli, yok edilmelidir!
Ama dün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 10 küsur milyon liralık Başbakanlık bütçesi onaylandı. Bu bütçeyi mümkün kılan vergileri ödeyenler arasında çoğunluğu, o ezilesi, kahredilesi, yok edilesi «nifak cepheli» ler teşkil etmekte idi.
Başbakanın maaşı da, hangi bütçe faslından karşılandığı bilinmeyen Park Otel'deki özel dairesinin giderleri de, daha çok, bu «nifak cepheli» lerin cebinden ödenmekte idi.
«Nifak cepheli» vatandaş, Başbakanın maaşını ödeyecek, Park Otel faturalarını ödeyecek, radyodan kendisine hakaret ve tehditlerinin yayın giderlerini ödeyecek, sonra o Başbakan o vatandaşı ezecek, kahredecek, yok edecek!
Parlâmentolu demokrasi, halkın bütçeyi kontrol isteğinden doğmuştur. Halk kendi alın terinden ödediği vergilerle meydana gelen bütçe gelirlerinin kendine hizmet yolunda harcanmasını kontrol edebilmek istediği için parlâmentolu demokrasi doğmuştur.
Halk vergi ödesin, bu vergilerle Devlet bütçesi yapılsın, ve o bütçenin sağladığı maddî imkânları, bir Başbakan, vergi ödeyen halk çoğunluğunu ezmek, kahretmek, yok etmek için harcasın!
Buna demokrasi denmez.
Bay Menderes, bu vatanın halkını «Vatan Cepheliler» ve «nifak cepheliler» diye ikiye ayırdığı gibi, Devlet bütçesini de ikiye ayırabilse ve kendi Başbakanlık giderlerini olsun «Vatan Cephesi» bütçesinden ödetebilse idi, mesele belld bir bakıma halledilmiş sayılabilirdi. Bunu yapmadığına, yapamıyacağına göre, bir V.C. Başbakanı gibi değil, bir T.C. Başbakanı gibi davranıp konuşmağa kendini alıştırabilmeli idi!.. Buna kendini alıştıramadan iktidardan düşerse, bu vatanda, vatandaş Menderes olarak yaşamağa kendini alıştırmakta çok zorluk çekecektir.
V.C. BAŞBAKANI
Bülent ECEVİT
Neden T.C. Başbakanı değil de V.C. Başbakanı?.. Anayasaya göre, hukuka göre, millete ve muhalefete göre, her Başbakan, o arada Bay Adnan Menderes, T.C. Başbakanıdır; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başkanıdır.
Ama Bay Menderes'e göre, ve onun ağzından Türkiye Devlet Radyolarına göre, Türkiye bugün iki cepheye ayrılmıştır. Bunlardan biri «Vatan Cephesi» (V.C.), biri de «nifak cephesi» dir.
Millet çoğunluğunu saflarında topladığı 1957 seçimleriyle anlaşılmış muhalefet safları, 14 Şubat 1960 günü İskenderun'da Bay Adnan Menderes'in belirttiğine göre, bir «nifak cephesi» dir. Bu cepheyi «ezmek», bu cepheyi «kahretmek», bu cepheyi «yok etmek» gerekmektedir!
Bir kimse, herhalde, ezmeyi, kahretmeyi, yok etmeyi kendine vazife bildiği bir cephenin Başbakanlığını üstüne almaz. Şu hale göre, Bay Adnan Menderes, «nifak cephesi» dediği vatandaş çoğunluğunun Başbakanlığından kendi kendini ıskat etmiş olmaktadır. Başbakanın «nifak cephesi» dediği saflardaki insanlar, bu memlekette, bütün vatandaşlık hak ve hukukuna — hiç değilse nazarî olarak — sahip bir vatandaş çoğunluğunu teşkil ettiğine göre, Bay Menderes'in artık kendini T. C. Başbakanı sayabilmesi de güçtür. Bay Menderes, Kendi Başbakanlığını «V.C.» ile sınırlamıştır.
Gerçi V.C. mensuplarının artık vatandaş çoğunluğunu teşkil ettiğini iddia ediyor. Delil olarak da radyoda okunan V.C. ye katılma listelerindeki vatandaşların bir milyonu astığını söylüyor. Fakat yeryüzünde, ne kadar vatandaşın hangi partileri desteklediğini anlamak için serbest seçimlerden başka meşrû bir yol bulunmuş değildir. Eğer Bay Menderes V.C. ye geçmeler hakkındaki iddiasının doğruluğuna güvense idi, C.H.P. nin radyo hakkındaki Meclis soruşturması isteğini kendi Meclis Grupuna kabul ettirirdi. Öylece, Devlet Radyolarında okunan V.C. ye katılma listeleri de incelenip, o listelerde adları okunanlardan ne kadan hâlâ Cumhuriyet Halk Partilidir, ne kadarı yıllardan beri Demokrat Partilidir, ne kadarı ölü ne ka darı diridir, ne kadarı çocuk ne kadarı namevcuttur, ne kadarı, Kâmil Kırıkoğlu'nun Meclis kürsüsünde dediği gibi, «karabaş» veya «tekir» dir, kesin olarak anlaşılırdı.
Evet, Anayasaya göre, hukuka göre, bize göre T.C. Başbakanı olan Bay Adnan Menderes, kendi devlet, millet, hak, hukuk anlayışına göre, sadece V.C. Başbakanı olsa gerektir. Çünkü o V.C. den başka devlet, V.C. lilerden başka millet tanımamaktadır. Ona göre, gerisi, dün «ehli salip» cephesi idi, bugün «nifak cephesi» dir! Devlet tarafından hizmet edilmek, Hükümetten vatandaş muamelesi görmek şöyle dursun, bu «nifak cephesi» ndekiler ezilmeli, kahredilmeli, yok edilmelidir!
Ama dün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 10 küsur milyon liralık Başbakanlık bütçesi onaylandı. Bu bütçeyi mümkün kılan vergileri ödeyenler arasında çoğunluğu, o ezilesi, kahredilesi, yok edilesi «nifak cepheli» ler teşkil etmekte idi.
Başbakanın maaşı da, hangi bütçe faslından karşılandığı bilinmeyen Park Otel'deki özel dairesinin giderleri de, daha çok, bu «nifak cepheli» lerin cebinden ödenmekte idi.
«Nifak cepheli» vatandaş, Başbakanın maaşını ödeyecek, Park Otel faturalarını ödeyecek, radyodan kendisine hakaret ve tehditlerinin yayın giderlerini ödeyecek, sonra o Başbakan o vatandaşı ezecek, kahredecek, yok edecek!
Parlâmentolu demokrasi, halkın bütçeyi kontrol isteğinden doğmuştur. Halk kendi alın terinden ödediği vergilerle meydana gelen bütçe gelirlerinin kendine hizmet yolunda harcanmasını kontrol edebilmek istediği için parlâmentolu demokrasi doğmuştur.
Halk vergi ödesin, bu vergilerle Devlet bütçesi yapılsın, ve o bütçenin sağladığı maddî imkânları, bir Başbakan, vergi ödeyen halk çoğunluğunu ezmek, kahretmek, yok etmek için harcasın!
Buna demokrasi denmez.
Bay Menderes, bu vatanın halkını «Vatan Cepheliler» ve «nifak cepheliler» diye ikiye ayırdığı gibi, Devlet bütçesini de ikiye ayırabilse ve kendi Başbakanlık giderlerini olsun «Vatan Cephesi» bütçesinden ödetebilse idi, mesele belld bir bakıma halledilmiş sayılabilirdi. Bunu yapmadığına, yapamıyacağına göre, bir V.C. Başbakanı gibi değil, bir T.C. Başbakanı gibi davranıp konuşmağa kendini alıştırabilmeli idi!.. Buna kendini alıştıramadan iktidardan düşerse, bu vatanda, vatandaş Menderes olarak yaşamağa kendini alıştırmakta çok zorluk çekecektir.
Koleksiyon
Alıntı
“V.C. Başbakanı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 25 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1152 ulaşıldı.