Kırşehir Dersi
Title:
Kırşehir Dersi
Source:
Ulus, "Günün Işığında" No 13132, ss. 1, 3
Date:
1960-02-21
Location:
Atatürk Kitaplığı
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Kırşehir dersi
Bülent ECEVİT
Belediye seçimi yenilenecek ilçeye, muhtar seçimi yenilenecek köye giderler,
— Biz nasıl olsa iktidardayız, oyunuzu bize verin, yoksa hiç bir işinizi görmeyiz, derler.
Seçim kampanyasında muhalif köyün yanına yol makinasını getirir.
— Bize oy verirseniz yolunuz yapılacak, vermezseniz yapılmayacak derler; ve o köyden oy alamadıkları halde iktidarda kalınca makinaları çekerler. Oy aldıkları takdirde ise, toprağı düzleyip bir yağmurluk ömrü olan bir sözde yol açar, çekilip giderler.
Seçimler yaklaşınca sağda solda,
— Seçimi kaybetsek de iktidarı bırakmaya niyetimiz yok, onun için oyunuzu bize verip bizimle beraber olmağa bakın, yoksa çekeceğiniz var, derler.
Muhalefete oy vermekte israr eden illere gidip,
— Sizin işleriniz görülmüyorsa, bu, muhalefete oy verdiğinizdendir, cezalı olduğunuzdandır, derler.
Bu illerden bazısını, kızgınlıktan ilce yapmağa, bölüp dağıtmağa kalkışırlar.
Bir bakıma bunların hepsinden daha acısı, daha korkuncu, hürriyetsiz yaşıyamadıkları, eşit vatandaş muamelesi görmeden yaşamağa katlanamadıkları için, doğup büyüdükleri, atalarının ölüp gömüldüğü, şimdi yabancı ülkelerde kalmış topraklarından kalkıp Türkiye'ye büyük umutlarla göçeden soydaşlarımıza savurdukları tehditlerdir. Onlara, daha geldikleri andan başlıyarak bu yurdu zehir ederler:
— Topluca bize oy verin, yoksa haliniz dumandır; siz sonradan vatandaş oldunuz; bize oy vermezseniz sizleri vatandaşlıktan çıkarmak elimizdedir derler,
İktidardaki bir partinin iktidardan bir an önce düşürülmesi için, başka hiç bir sebep olmasa, vatandaşları ve illeri, ilceleri, köyleri bu şekilde tehdid etmesi yeter sebeptir.
İktidar için hizmeti vazife değil de rüşvet veya mükâfat sayan, oy verene hizmet edip oy vermeyeni cezalandırmayı metod olarak benimseyen bir zihniyet iş başında bulundukça, memleketin esenliğine güvenilemez.
Kaldı ki, hizmetlerini kendilerine oy veren illere yöneıtip sadece oy vermeyenlerden esirgedikleri de asılsızdır. Hizmet ettikleri, o da gösteriş olarak hizmet ettikleri, yani birkaç göz alıcı yapı kurup, yol açıp hizmet eder göründükleri iller sayılıdır; birkaç iktidar büyüğünün seçim çevrelerinden ibarettir. Gerisi umurlarında değildir.
Örneğin, yıllardır kendilerine oy veren Trakya illerinde taş taş üstüne koymadılar dense yeridir. Türkiye'nin Avrupa kıt'asındaki bir avuç toprağı olan Trakya, elektrik, yol, su bakımından olsun, şehirlerin durumu ve iş imkânları bakımından olsun, bazı Güneydoğu illerimizden daha geri kalmıştır. Kendilerine oy vere vere ihmal edilen böyle nice bölgeleri de gene tehditle, beterin beteri olabileceğini fısıldamakla, ellerinde tutmağa çalışırlar.
Hizmeti bir pazarlık konusu yapmağa kalkışan, hizmeti bîr vazife sayacak yerde, kendilerine oy verenlere dağıtılacak —veya gerçekte sadece vaadedilecek— bir lütûf ve ihsan gibi gösteren bu geri ve tehlikeli zihniyete en güzel derslerden birini Kırşehir halkı verdi.
Demokrat Partiyi desteklemediği için önce ilce yapılan, sonra yarısı budanmış halde yeniden il yapılan Kırşehir'i son ziyaretinde, Başbakan Kırşehirlilerle açık bir pazarlığa girişti. Sözü,
— Şimdiye kadar Hükümet olarak size dargındık, şimdiden sonra oylarınızı bize vermeyi vadedin de başıralım, yoksa bizden hizmet beklemeyin!, demeğe getirdi.
İstediği vaadin bir teminatı olarak da, Kırşehir'in muhalif belediyesinden, fahrî hemşehrilik bekledi.
Fahrî hemşehrilik verilmeyince, kızdı, kırıldı, sanki Devlet Hazinesi kendi özel kasası imiş gibi,
— Yardım edilecek başka belediye mi yok?, dedi.
Böyle dediği açığa vurulunca, işi inada bindirdi; Vali eliyle Kırşehir belediyesine baskı yapıldı; açıkça, Başbakan için fahrî hemşehrilik istendi.
Şimdi öğreniyoruz ki, Kırşehir Belediye Meclisi, bu isteği gündemine alıp görüşmeyi bile reddetmiştir.
Acaba Demokrat Parti idarecileri, Kırşehirli'nin verdiği bu dersden yararlanabilecekler midir?
Türkiye'de oy almanın, vatandaşa saygı gösterip güven vererek gönül almadan başka yolu olmadığını, iktidarlar için hizmetin oy karşılığında dağıtılacak bir lütûf ve ihsan değil, bir vazife olduğunu, Kırşehirli'nin verdiği bu dersden sonra olsun, anlıyabilecekler midir?
Kırşehir dersi
Bülent ECEVİT
Belediye seçimi yenilenecek ilçeye, muhtar seçimi yenilenecek köye giderler,
— Biz nasıl olsa iktidardayız, oyunuzu bize verin, yoksa hiç bir işinizi görmeyiz, derler.
Seçim kampanyasında muhalif köyün yanına yol makinasını getirir.
— Bize oy verirseniz yolunuz yapılacak, vermezseniz yapılmayacak derler; ve o köyden oy alamadıkları halde iktidarda kalınca makinaları çekerler. Oy aldıkları takdirde ise, toprağı düzleyip bir yağmurluk ömrü olan bir sözde yol açar, çekilip giderler.
Seçimler yaklaşınca sağda solda,
— Seçimi kaybetsek de iktidarı bırakmaya niyetimiz yok, onun için oyunuzu bize verip bizimle beraber olmağa bakın, yoksa çekeceğiniz var, derler.
Muhalefete oy vermekte israr eden illere gidip,
— Sizin işleriniz görülmüyorsa, bu, muhalefete oy verdiğinizdendir, cezalı olduğunuzdandır, derler.
Bu illerden bazısını, kızgınlıktan ilce yapmağa, bölüp dağıtmağa kalkışırlar.
Bir bakıma bunların hepsinden daha acısı, daha korkuncu, hürriyetsiz yaşıyamadıkları, eşit vatandaş muamelesi görmeden yaşamağa katlanamadıkları için, doğup büyüdükleri, atalarının ölüp gömüldüğü, şimdi yabancı ülkelerde kalmış topraklarından kalkıp Türkiye'ye büyük umutlarla göçeden soydaşlarımıza savurdukları tehditlerdir. Onlara, daha geldikleri andan başlıyarak bu yurdu zehir ederler:
— Topluca bize oy verin, yoksa haliniz dumandır; siz sonradan vatandaş oldunuz; bize oy vermezseniz sizleri vatandaşlıktan çıkarmak elimizdedir derler,
İktidardaki bir partinin iktidardan bir an önce düşürülmesi için, başka hiç bir sebep olmasa, vatandaşları ve illeri, ilceleri, köyleri bu şekilde tehdid etmesi yeter sebeptir.
İktidar için hizmeti vazife değil de rüşvet veya mükâfat sayan, oy verene hizmet edip oy vermeyeni cezalandırmayı metod olarak benimseyen bir zihniyet iş başında bulundukça, memleketin esenliğine güvenilemez.
Kaldı ki, hizmetlerini kendilerine oy veren illere yöneıtip sadece oy vermeyenlerden esirgedikleri de asılsızdır. Hizmet ettikleri, o da gösteriş olarak hizmet ettikleri, yani birkaç göz alıcı yapı kurup, yol açıp hizmet eder göründükleri iller sayılıdır; birkaç iktidar büyüğünün seçim çevrelerinden ibarettir. Gerisi umurlarında değildir.
Örneğin, yıllardır kendilerine oy veren Trakya illerinde taş taş üstüne koymadılar dense yeridir. Türkiye'nin Avrupa kıt'asındaki bir avuç toprağı olan Trakya, elektrik, yol, su bakımından olsun, şehirlerin durumu ve iş imkânları bakımından olsun, bazı Güneydoğu illerimizden daha geri kalmıştır. Kendilerine oy vere vere ihmal edilen böyle nice bölgeleri de gene tehditle, beterin beteri olabileceğini fısıldamakla, ellerinde tutmağa çalışırlar.
Hizmeti bir pazarlık konusu yapmağa kalkışan, hizmeti bîr vazife sayacak yerde, kendilerine oy verenlere dağıtılacak —veya gerçekte sadece vaadedilecek— bir lütûf ve ihsan gibi gösteren bu geri ve tehlikeli zihniyete en güzel derslerden birini Kırşehir halkı verdi.
Demokrat Partiyi desteklemediği için önce ilce yapılan, sonra yarısı budanmış halde yeniden il yapılan Kırşehir'i son ziyaretinde, Başbakan Kırşehirlilerle açık bir pazarlığa girişti. Sözü,
— Şimdiye kadar Hükümet olarak size dargındık, şimdiden sonra oylarınızı bize vermeyi vadedin de başıralım, yoksa bizden hizmet beklemeyin!, demeğe getirdi.
İstediği vaadin bir teminatı olarak da, Kırşehir'in muhalif belediyesinden, fahrî hemşehrilik bekledi.
Fahrî hemşehrilik verilmeyince, kızdı, kırıldı, sanki Devlet Hazinesi kendi özel kasası imiş gibi,
— Yardım edilecek başka belediye mi yok?, dedi.
Böyle dediği açığa vurulunca, işi inada bindirdi; Vali eliyle Kırşehir belediyesine baskı yapıldı; açıkça, Başbakan için fahrî hemşehrilik istendi.
Şimdi öğreniyoruz ki, Kırşehir Belediye Meclisi, bu isteği gündemine alıp görüşmeyi bile reddetmiştir.
Acaba Demokrat Parti idarecileri, Kırşehirli'nin verdiği bu dersden yararlanabilecekler midir?
Türkiye'de oy almanın, vatandaşa saygı gösterip güven vererek gönül almadan başka yolu olmadığını, iktidarlar için hizmetin oy karşılığında dağıtılacak bir lütûf ve ihsan değil, bir vazife olduğunu, Kırşehirli'nin verdiği bu dersden sonra olsun, anlıyabilecekler midir?
Collection
Citation
“Kırşehir Dersi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1149.