Polis ve Silâh
Başlık:
Polis ve Silâh
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13125, ss. 1, 5
Tarih:
1960-02-14
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Polis ve silâh
Bülent ECEVİT
«Dünyanın hangi tarafında ve hangi demokrasisinde, memleketin huzur ve asayişini korumak ve kanunların emirlerini yerine getirmekle vazifeli olan emniyet kuvvetleri yuhalanır? Herkesin nazarında hor, hakir bir hale sokulmağa kalkışılır?.. Demokrasinin en geniş şekilde tatbik edildiği İngiltere'de, Birleşik Amerika'da, yuha çekmek şöyle dursun, polisle en ufak bir münakaşa dahi edilmez.»
diyor «Havadis» başyazarı...
Mesele o zaten!.. İngiltere, Birleşik Amerika: Bunlar, iktidar sözcüsü gazetenin dediği gibi, «demokrasinin en geniş şekilde tatbik edildiği» ülkeler...
«Demokrasinin en geniş şekilde tatbik edildiği» ülkelerde polis elbette yuhalanmaz.
Çünkü o ülkelerde iktidar, hiç bir sebep veya bahane ile, polise, halkı ezme, halkın onurunu çiğneme görevini vermez.
Çünkü o ülkelerde iktidar, polise, halkın haksızlığa isyan duygusunu tahrik edecek, halkın tahammülünü taşıracak işler gördürmez.
Çünkü o ükelerde iktidar, polisi, bir yanda iktidar liderini alkışlatmak için vatandaşları yakalarından tutup yol kenarlarına dizmekle, öbür yanda muhalefet liderini karşılamak için kendiliğinden yol kenarlarına toplanan vatandaşları zor kullanarak dağıtmakla görevlendirmez.
Bir kurtarıcıyı, bir memleket büyüğünü selâmlıyabilmek için kışın soğuğunda, karında yollara dökülen suçsuz vatandaşları polis atlarının nallarıyla tekmeletip, coplarıyla dövdürmez.
Çünkü o ülkelerde polise vatandaş kırbaçlatılmaz.
Bütün suçu bir muhalefet partisinin ilce başkanlığı olan bir vatandaş polis karakollarında falakaya çektirilmez.
Meşrû muhalefet toplantıları polisin tabanca ateşiyle dağıttırılmaz.
O ülkelerde polis, içirilmiş sokak serserilerinin, yakası rozetli iktidar partizanı ilce başkanlarının emrine verilmez.
Polisi, yakasından hüviyet numarası sökülüp, bir cürüm âleti olarak kullanılmağa kalkışılmaz.
Ve çünkü o ülkelerde polise, bir evden çıkıp bir başka eve gidecek bir muhalefet liderini, bir muhalif milletvekilini, hiçbir suçu olmayan bir vatandaşı vurması için Valiler tarafından emir verilmez.
Bugün Türkiye'de emniyet kuvvetlerinin, polisin, «hor, hakir bir hale sokulmağa kalkışıl» dığı doğru ise, bunu yapan iktidardır: Türk polisini, Türk emniyet kuvvetlerini, hiç bir demokratik memlekette, hiç bir hukuk devletinde kullanılması akıldan geçirilemiyeeck işlerde ve yollarda kulanmağa kalkışan iktidar... Ve eğer bugüne kadar Türk polislerinin emniyet kuvvetleri mensuplarının çoğunluğu, Demokrat Parti iktidarının bütün gayretine, bütün zorlamalarına rağmen, «hor, hakir bir hale» düşmekten kurtulabilmişse, bunun da tek sebebi, çoğunlukla onların sağlam karakterli insanlar oluşudur; bir Valinin «İnönü'yü vur» emrini dinlemiyecek kadar vicdanlı, gözü dönmüş partizanların kanunsuz emirlerine uymayacak kadar kanuna saygılı, vatandaşa haksızlık etmesi, eziyet etmesi için verilen emirleri yerine getirmekten gücünün yettiği ölçüde kaçınacak kadar vatandaşa
saygılı oluşudur.
*
«İngiliz polisinin bir ihtarı silâh kadar müessirdir» diyor iktidar sözcüsü gazete.
Az söylüyor!
«İngiliz polisinin bir ihtarı silâh kadar» değil, silahdan daha müessirdir.
Çünkü İngiliz polisinin silahı yoktur.
Değil meşru siyasî haklarını kullanmak isteyen muhalif vatandaşları dağıtması için, değil vatanda gezi hürriyetini kullanan muhalefet liderini öldürmesi için, azılı gangsterleri yakalaması için bile İngiliz polisine silâh verilmez.
- Polislerinize, gangsterleri takib ederken bile silâh vermiyorsunuz; bu onları göz göre göre tehlikeye atmak değil midir? diye sormuştum. Londra'da bir polis okulu müdürüne.
- Tam tersi, demişti, polis okulu müdürü... Polisi silâhsız görünce, vicdan sahibi her vatandaş polisin gönüllü yardımcısı, silahlı gangsterlere karşı bile onun koruyucusu olur... Ama halk polisi silâhlı görürse ondan uzaklaşır, onu yalnız bırakır... İngiliz polisi silâhsızdır ama yalnız değildir; halkın kendisiyle beraber olduğundan emindir. Silâhlanıp da yalnız kalmaktansa, silahsız kalıp halkı kendisiyle beraber bulmayı tercih eder!
Tasavvur etmek bile güç, fakat bir an için İngiltere'de, muhalefet liderini karşılamak isteyen vatandaşların üstüne atlı ingiliz polisinin gazlı bombalar savurup kırbaçlar sallıyarak saldırtıldığını tasavvur ediyorum... Muhalefetin ilce başkanıdır diye bir İngiliz sendikacının polis karakolunda falakaya çekildiğini tasavvur ediyorum... Bir İngiliz valisinin, muhalefet liderini vurması için polise emir verdiğini tasvvur ediyorum...
Yuhalamak ne kelime?... Yer yerinden oynardı... Ne hükümet, ne iktidar kalırdı... Parlâmentonun önündeki Westminster Meydanı muhaberebe meydanına dönerdi.
Polis ve silâh
Bülent ECEVİT
«Dünyanın hangi tarafında ve hangi demokrasisinde, memleketin huzur ve asayişini korumak ve kanunların emirlerini yerine getirmekle vazifeli olan emniyet kuvvetleri yuhalanır? Herkesin nazarında hor, hakir bir hale sokulmağa kalkışılır?.. Demokrasinin en geniş şekilde tatbik edildiği İngiltere'de, Birleşik Amerika'da, yuha çekmek şöyle dursun, polisle en ufak bir münakaşa dahi edilmez.»
diyor «Havadis» başyazarı...
Mesele o zaten!.. İngiltere, Birleşik Amerika: Bunlar, iktidar sözcüsü gazetenin dediği gibi, «demokrasinin en geniş şekilde tatbik edildiği» ülkeler...
«Demokrasinin en geniş şekilde tatbik edildiği» ülkelerde polis elbette yuhalanmaz.
Çünkü o ülkelerde iktidar, hiç bir sebep veya bahane ile, polise, halkı ezme, halkın onurunu çiğneme görevini vermez.
Çünkü o ülkelerde iktidar, polise, halkın haksızlığa isyan duygusunu tahrik edecek, halkın tahammülünü taşıracak işler gördürmez.
Çünkü o ükelerde iktidar, polisi, bir yanda iktidar liderini alkışlatmak için vatandaşları yakalarından tutup yol kenarlarına dizmekle, öbür yanda muhalefet liderini karşılamak için kendiliğinden yol kenarlarına toplanan vatandaşları zor kullanarak dağıtmakla görevlendirmez.
Bir kurtarıcıyı, bir memleket büyüğünü selâmlıyabilmek için kışın soğuğunda, karında yollara dökülen suçsuz vatandaşları polis atlarının nallarıyla tekmeletip, coplarıyla dövdürmez.
Çünkü o ülkelerde polise vatandaş kırbaçlatılmaz.
Bütün suçu bir muhalefet partisinin ilce başkanlığı olan bir vatandaş polis karakollarında falakaya çektirilmez.
Meşrû muhalefet toplantıları polisin tabanca ateşiyle dağıttırılmaz.
O ülkelerde polis, içirilmiş sokak serserilerinin, yakası rozetli iktidar partizanı ilce başkanlarının emrine verilmez.
Polisi, yakasından hüviyet numarası sökülüp, bir cürüm âleti olarak kullanılmağa kalkışılmaz.
Ve çünkü o ülkelerde polise, bir evden çıkıp bir başka eve gidecek bir muhalefet liderini, bir muhalif milletvekilini, hiçbir suçu olmayan bir vatandaşı vurması için Valiler tarafından emir verilmez.
Bugün Türkiye'de emniyet kuvvetlerinin, polisin, «hor, hakir bir hale sokulmağa kalkışıl» dığı doğru ise, bunu yapan iktidardır: Türk polisini, Türk emniyet kuvvetlerini, hiç bir demokratik memlekette, hiç bir hukuk devletinde kullanılması akıldan geçirilemiyeeck işlerde ve yollarda kulanmağa kalkışan iktidar... Ve eğer bugüne kadar Türk polislerinin emniyet kuvvetleri mensuplarının çoğunluğu, Demokrat Parti iktidarının bütün gayretine, bütün zorlamalarına rağmen, «hor, hakir bir hale» düşmekten kurtulabilmişse, bunun da tek sebebi, çoğunlukla onların sağlam karakterli insanlar oluşudur; bir Valinin «İnönü'yü vur» emrini dinlemiyecek kadar vicdanlı, gözü dönmüş partizanların kanunsuz emirlerine uymayacak kadar kanuna saygılı, vatandaşa haksızlık etmesi, eziyet etmesi için verilen emirleri yerine getirmekten gücünün yettiği ölçüde kaçınacak kadar vatandaşa
saygılı oluşudur.
*
«İngiliz polisinin bir ihtarı silâh kadar müessirdir» diyor iktidar sözcüsü gazete.
Az söylüyor!
«İngiliz polisinin bir ihtarı silâh kadar» değil, silahdan daha müessirdir.
Çünkü İngiliz polisinin silahı yoktur.
Değil meşru siyasî haklarını kullanmak isteyen muhalif vatandaşları dağıtması için, değil vatanda gezi hürriyetini kullanan muhalefet liderini öldürmesi için, azılı gangsterleri yakalaması için bile İngiliz polisine silâh verilmez.
- Polislerinize, gangsterleri takib ederken bile silâh vermiyorsunuz; bu onları göz göre göre tehlikeye atmak değil midir? diye sormuştum. Londra'da bir polis okulu müdürüne.
- Tam tersi, demişti, polis okulu müdürü... Polisi silâhsız görünce, vicdan sahibi her vatandaş polisin gönüllü yardımcısı, silahlı gangsterlere karşı bile onun koruyucusu olur... Ama halk polisi silâhlı görürse ondan uzaklaşır, onu yalnız bırakır... İngiliz polisi silâhsızdır ama yalnız değildir; halkın kendisiyle beraber olduğundan emindir. Silâhlanıp da yalnız kalmaktansa, silahsız kalıp halkı kendisiyle beraber bulmayı tercih eder!
Tasavvur etmek bile güç, fakat bir an için İngiltere'de, muhalefet liderini karşılamak isteyen vatandaşların üstüne atlı ingiliz polisinin gazlı bombalar savurup kırbaçlar sallıyarak saldırtıldığını tasavvur ediyorum... Muhalefetin ilce başkanıdır diye bir İngiliz sendikacının polis karakolunda falakaya çekildiğini tasavvur ediyorum... Bir İngiliz valisinin, muhalefet liderini vurması için polise emir verdiğini tasvvur ediyorum...
Yuhalamak ne kelime?... Yer yerinden oynardı... Ne hükümet, ne iktidar kalırdı... Parlâmentonun önündeki Westminster Meydanı muhaberebe meydanına dönerdi.
Koleksiyon
Alıntı
“Polis ve Silâh,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1148 ulaşıldı.