"Suç" ve Ceza
Başlık:
"Suç" ve Ceza
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13118, ss. 1, 5
Tarih:
1960-02-07
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
“ Suç „ ve ceza
Bülent ECEVİT
Bazı Demokrat Partili Milletvekillerinin Siyasal Bilgiler Fakültesini Üniversiteden ayırıp Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bir okul haline getirmek için yaptıkları kanun teklifinin gerekçesi, bir eşine daha kolay kolay rastlanmaz bir mugalâta örneği olarak tarihimize geçecektir.
Gerekçenin bir yerinde,
«...bu mektebin darülfünün ve üniversite devirlerinde uzun zaman istiklâlini muhafaza etmiş bulunduğu halde 1950 tarihinde Ankara Üniversitesine iltihak edilmesini ancak yersiz bir özenti ile izah etmek mümkündür,» deniliyor.
Yani, Siyasal Bilgiler Fakültesinin, az çok muhtar bir üniversite çerçevesi içinde istiklâlinden yoksun bulunduğu, ancak muhtar Üniversiteden ayrılıp doğrudan doğruya Millî Eğitim Bakanının emrine verilince «istiklâl» ine kavuşmuş olacağı iddia edilmektedir.
Bu kadar gülünç bir iddianın ciddiye alınabileceğini herhâlde teklifi yapan milletvekilleri de beklemiyorlardır.
Hele, Siyasal Bilgiler Fakültesinin, Üniversiteye bağlı kaldıkça, «mevcudiyetini izah edecek hiç bir mantıkî ve makûl sebep» bulunamıyacağını, fakat, «aynı tedris metodları» nı muhafaza etmekle beraber Üniversiteden ayrılıp okul olunca mevcudiyetinin «makûl bir sebeb» e kavuşacağını iddia etmek, ne akla ne mantığa sığar.
Bu türlü mugalâtlarla örtülmek istenen acı gerçek şudur: Demokrat Parti iktidarı, Siyasal Bilgiler Fakültesinin sadece, Uşak Valisi İlhan Engin, eski Burdur yeni Adana Valisi Turhan Kapanlı gibi mezunlar vermesini istemektedir. Mülkiyeliler topluluğu içinde böyle mezunları istisnalar sayan, böyle istisnaların idarecilik anlayışını reddeden, hukuk devleti ilkesine bağlı, hür düşünceli bir davranışa, D. P. iktidarının artık hammülü kalmamıştır. Gerekçede, belirtildiği gibi, idareciler «memleketimizin hâlihazır hususiyetlerine uygun hir gayeye müteveccih olarak» yetişsinler istenmektedir.
«Memleketimizin hâlihazır hususiyetleri» nden biri ise, Devlet idaresinde partizanlığı «gaye» edinmiş bir partinin iktidarda bulunuşudur. Bu gayenin memleketi koyu bir karanlığa boğacak ölçüde gerçekleşmesine başlıca engellerden biri ise, tek partili devirde bile, daha üniversite muhtariyetinin bulunmadığı, Siyasal Bilgiler Fakültesinin «mektep» veya «okul» olduğu sıralarda bile, bu müessesenin, büyük çoğunlukla, vatandaşa eşit davranmayı, kanunları kanunsuz emirlerin üstünde tutmayı idarecilik ahlâkının baş kuralları bilen idareciler yetiştirmiş ve hâlâ da öyle idareciler yetiştirmekte bulunmasıdır.
Demokrat Partinin, Anayasa ve kanun tanımaz tutumuna ve partizanlık baltasını idare cihazına her yönden indirmesine rağmen, Devlet işlerindeki aksaklığın, Devlet işlerinde vatandaş haklarına saygısızlığın bugüne kadar bir noktada olsun durdurulabilmiş olmasını da geniş ölçüde, böyle bir idareci zümresinin varlığına borçluyuz.
Demokrat Parti iktidarı, işte, Devlet düzeninin sağlam kalmasında büyük rol oynayan bu zihniyete, bu davranışa, bu varlığa düşmandır. Zayıfladıkça da düşmanlığı artmaktadır... Artmaktadır, çünkü, zayıfladıkça, iktidarda kalabilmenin tek çaresini totaliter bi ridarede, her emri yerine getirecek, İçişleri Bakanı «vur» deyince vurup «dur» deyince duracak kimselerin idare cihazını doldurmasında görmektedir.
Demokrat Partinin, Siyasal Bilgiler Fakültesi hakkındaki yeni tasavvuru, önümüzdeki seçimlerde iktidarı yenilendiği takdirde memleket idaresi için ne gibi tasavvurları olduğuna bir yeni işarettir.
Bu yeni işaret te gösteriyor ki, Demokrat Partinin bir devre daha iktidarda kalması, memleketi, Osmanlı devrinin belki en karanlık günlerini bile mumla aratacak kadar karanlık bir devreye sokacaktır.
Demokrat Partinin, Siyasal Bilgiler Fakültesi hakkındaki yeni tasavvuru bir cezadır: İdarecilikte dürüst davranışa ceza; hukuk devleti anlayışına bağlı, kanunlara saygılı kalışa ceza!.. Hür düşünceliliğe ceza!..İnsanlığa ceza!..
Bülent ECEVİT
“ Suç „ ve ceza
Bülent ECEVİT
Bazı Demokrat Partili Milletvekillerinin Siyasal Bilgiler Fakültesini Üniversiteden ayırıp Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bir okul haline getirmek için yaptıkları kanun teklifinin gerekçesi, bir eşine daha kolay kolay rastlanmaz bir mugalâta örneği olarak tarihimize geçecektir.
Gerekçenin bir yerinde,
«...bu mektebin darülfünün ve üniversite devirlerinde uzun zaman istiklâlini muhafaza etmiş bulunduğu halde 1950 tarihinde Ankara Üniversitesine iltihak edilmesini ancak yersiz bir özenti ile izah etmek mümkündür,» deniliyor.
Yani, Siyasal Bilgiler Fakültesinin, az çok muhtar bir üniversite çerçevesi içinde istiklâlinden yoksun bulunduğu, ancak muhtar Üniversiteden ayrılıp doğrudan doğruya Millî Eğitim Bakanının emrine verilince «istiklâl» ine kavuşmuş olacağı iddia edilmektedir.
Bu kadar gülünç bir iddianın ciddiye alınabileceğini herhâlde teklifi yapan milletvekilleri de beklemiyorlardır.
Hele, Siyasal Bilgiler Fakültesinin, Üniversiteye bağlı kaldıkça, «mevcudiyetini izah edecek hiç bir mantıkî ve makûl sebep» bulunamıyacağını, fakat, «aynı tedris metodları» nı muhafaza etmekle beraber Üniversiteden ayrılıp okul olunca mevcudiyetinin «makûl bir sebeb» e kavuşacağını iddia etmek, ne akla ne mantığa sığar.
Bu türlü mugalâtlarla örtülmek istenen acı gerçek şudur: Demokrat Parti iktidarı, Siyasal Bilgiler Fakültesinin sadece, Uşak Valisi İlhan Engin, eski Burdur yeni Adana Valisi Turhan Kapanlı gibi mezunlar vermesini istemektedir. Mülkiyeliler topluluğu içinde böyle mezunları istisnalar sayan, böyle istisnaların idarecilik anlayışını reddeden, hukuk devleti ilkesine bağlı, hür düşünceli bir davranışa, D. P. iktidarının artık hammülü kalmamıştır. Gerekçede, belirtildiği gibi, idareciler «memleketimizin hâlihazır hususiyetlerine uygun hir gayeye müteveccih olarak» yetişsinler istenmektedir.
«Memleketimizin hâlihazır hususiyetleri» nden biri ise, Devlet idaresinde partizanlığı «gaye» edinmiş bir partinin iktidarda bulunuşudur. Bu gayenin memleketi koyu bir karanlığa boğacak ölçüde gerçekleşmesine başlıca engellerden biri ise, tek partili devirde bile, daha üniversite muhtariyetinin bulunmadığı, Siyasal Bilgiler Fakültesinin «mektep» veya «okul» olduğu sıralarda bile, bu müessesenin, büyük çoğunlukla, vatandaşa eşit davranmayı, kanunları kanunsuz emirlerin üstünde tutmayı idarecilik ahlâkının baş kuralları bilen idareciler yetiştirmiş ve hâlâ da öyle idareciler yetiştirmekte bulunmasıdır.
Demokrat Partinin, Anayasa ve kanun tanımaz tutumuna ve partizanlık baltasını idare cihazına her yönden indirmesine rağmen, Devlet işlerindeki aksaklığın, Devlet işlerinde vatandaş haklarına saygısızlığın bugüne kadar bir noktada olsun durdurulabilmiş olmasını da geniş ölçüde, böyle bir idareci zümresinin varlığına borçluyuz.
Demokrat Parti iktidarı, işte, Devlet düzeninin sağlam kalmasında büyük rol oynayan bu zihniyete, bu davranışa, bu varlığa düşmandır. Zayıfladıkça da düşmanlığı artmaktadır... Artmaktadır, çünkü, zayıfladıkça, iktidarda kalabilmenin tek çaresini totaliter bi ridarede, her emri yerine getirecek, İçişleri Bakanı «vur» deyince vurup «dur» deyince duracak kimselerin idare cihazını doldurmasında görmektedir.
Demokrat Partinin, Siyasal Bilgiler Fakültesi hakkındaki yeni tasavvuru, önümüzdeki seçimlerde iktidarı yenilendiği takdirde memleket idaresi için ne gibi tasavvurları olduğuna bir yeni işarettir.
Bu yeni işaret te gösteriyor ki, Demokrat Partinin bir devre daha iktidarda kalması, memleketi, Osmanlı devrinin belki en karanlık günlerini bile mumla aratacak kadar karanlık bir devreye sokacaktır.
Demokrat Partinin, Siyasal Bilgiler Fakültesi hakkındaki yeni tasavvuru bir cezadır: İdarecilikte dürüst davranışa ceza; hukuk devleti anlayışına bağlı, kanunlara saygılı kalışa ceza!.. Hür düşünceliliğe ceza!..İnsanlığa ceza!..
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“"Suç" ve Ceza,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 25 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1145 ulaşıldı.