Meclis'e Yeni Bir Saygısızlık
Başlık:
Meclis'e Yeni Bir Saygısızlık
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13099, ss. 1, 5
Tarih:
1960-01-19
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
MECLiS'E YENİ BİR SAYGISIZLIK
Bülent ECEVİT
Muhalif Milletvekilinin, Meclis kürsüsünde söylediği sözlerden ötürü, kesin Anayasa hükümleri hiçe sayılarak dokunulmazlığı kaldırılabildiğini ve mahkûm olması beklenmeksizin Meclis'den alınarak tevkif edilip hapse yollanabildiğini, iki buçuk yıl önceki Osman Bölükbaşı hadisesinde gördüğümüz vakit hayret etmiştik.
Uşak Milletvekili Ali Rıza Akbıyıkoğlu'nun soru önergesinden, şimdi daha ileri bir merhaleye varıldığını öğreniyoruz. Son bir yılın olayları ile artık körleştiğini sandığımız hayret etme kabiliyetimiz bu vesile ile yeniden dirilmiş oldu.
Sayın Akbıyıkoğlu'nun önergesinden öğreniyoruz ki, Büyük Millet Meclisi'nde, Meclis kürsüsündeki sözleri için bile Milletvekiline tanınmayan dokunulmazlık, hakkındaki mahkeme hükmü kesinleşmiş, Milletvekili olmayan bir mücrime tanınmaktadır. Bu imtiyazlı durumdan yararlanabilmek için, ölüme sebebiyet vermiş bir kimsenin «Vatan Cephesi» ne arz-ı hizmet etmiş olması yetmektedir.
Önergede belirtildiğine göre, böyle bir mücrim, Yargıtay mahkûmiyetini tasdik ettikten sonra, bir yıldır, Büyük Millet Meclisi çatısı altında barındırılarak adaletten kaçırılmaktadır. Daha önce, din istismarcılığından mahkûm olmuş, fakat ayni din istismarcılığı ile Demokrat Partinin seçimlerde işine yarıyan bir vaizin, birbuçuk yıl adaletten kaçırılmasında ve adaletten kaçırılarak parti hizmetin de kullanılmasında bazı güçlüklerle karşılaşılmış, sonunda Meclisin affına sığınmak istenmişti. Demek ki şimdi öyle güçlükleri yenebilmek, Meclisin affına sığınmak gibi bir külfetten de kurtulabilmek için, doğrudan doğruya, mücrimi Meclis çatısı altında barındırmak usulü keşfolunmuştur.
Öylece, ölüme sebebiyet verme suçundan 2 yıl 8 aya mahkûm bir «Vatan Cephesi» idarecisi, günlerini Millet Meclisinde iktidar partisi milletvekilleriyle yarenlik ederek geçirebilmekte, umum müdürlere ayrılan locadan, imtiyazlı bir vatandaş olarak Meclis müzakerelerini takib edebilmekte, yemeklerini gazetecilerin bile giremediği Meclis lokantasında yemekte, geri kalan vaktini de, ya bir Bakanlığın kendisine ayrılan odasında «Vatan Cephesi» işleriyle ilgilenerek ya da Ankara'daki, hattâ mahkûmiyetinin infazı için kendisini bekleyen Samsundaki Demokrat Parti kongrelerine Bakanlarla beraber katılarak geçirebilmektedir; ve sonra, elini kolunu sallıyarak, Büyük Millet Meclisi'nin çatısı altına dönebilmektedir.
Gayrisiyasî ağır suçlarla itham edilen bir çok Demokrat Partili'nin Meclis'de ve Meclis dışında serbestçe dolaştıklarını, siyasî faaliyette bulunduklarını gerçi biliyorduk. Ama hiç değilse onların milletvekili dokunulmazlığı vardır.
Milletvekili dokunulmazlığı da olmayan bir mücrim için bir Millet Meclisinin yataklık eder duruma sokulma teşebbüsüne ne bizim ne de başka medenî memleketlerin tarihinde şimdiye kadar rastlanmamış olsa gerektir.
Milletvekilini Meclis salonundan çıkartmaya, böyle bir cezaya çarptırılmış milletvekilini dinleyici locasına bile sokmamaya yetkili bulunan ve bu yetkisini muhalif milletvekillerine karşı kullanmak için hiç bir fırsatı kaçırmayan Başkanlık Kurulu, muhalif milletvekillerine gelen ziyaretçileri en sıkı kontrollerden sonra Meclis binasına sokmak veya sokmamak yetkisini elinde tutan, dilediği vakit vatandaşları Millet Meclisi bahçesinden ileriye almayan Başkanlık Kurulu ve İdare Âmirliği, hakkındaki mahkeme hükmü kesinleşmiş bir kimseye Millet Meclisi'nin bir yıldır barınak yapılmasını öğrenip önlemekten âciz mi idi?
İktidar sözcüleri ve iktidarın Meclis Başkanı ile Başkan Vekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine saygı düsturunu hiç dillerinden düsürmezler. Türkiye Büyük Millet Meclisini «Vatan Cephesi» mücrimleri barındırır duruma sokmak, acaba, Demokrat Partinin ve Meclis Başkanlık Kurulu Üyelerinin Meclis'e saygı anlayışlarının bir ölçüsü ve gereği midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisini, hakların korunduğu yer olmaktan çıkarmakla kalmayıp, üstelik mahkûmların barındırıldığı, adaletten kaçırıldığı yer hâline getirenlerin Meclis'e saygı anlayışlarıyla, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve bütün sağduyulu vatandaşların Meclis'e saygı anlayışları arasında bir bağdaşma noktası bulabilmek umudu, Akbıyıkoğlu'nun açıkladığı durumdan sonra, artık büsbütün ortadan kalkmış olmaktadır.
MECLiS'E YENİ BİR SAYGISIZLIK
Bülent ECEVİT
Muhalif Milletvekilinin, Meclis kürsüsünde söylediği sözlerden ötürü, kesin Anayasa hükümleri hiçe sayılarak dokunulmazlığı kaldırılabildiğini ve mahkûm olması beklenmeksizin Meclis'den alınarak tevkif edilip hapse yollanabildiğini, iki buçuk yıl önceki Osman Bölükbaşı hadisesinde gördüğümüz vakit hayret etmiştik.
Uşak Milletvekili Ali Rıza Akbıyıkoğlu'nun soru önergesinden, şimdi daha ileri bir merhaleye varıldığını öğreniyoruz. Son bir yılın olayları ile artık körleştiğini sandığımız hayret etme kabiliyetimiz bu vesile ile yeniden dirilmiş oldu.
Sayın Akbıyıkoğlu'nun önergesinden öğreniyoruz ki, Büyük Millet Meclisi'nde, Meclis kürsüsündeki sözleri için bile Milletvekiline tanınmayan dokunulmazlık, hakkındaki mahkeme hükmü kesinleşmiş, Milletvekili olmayan bir mücrime tanınmaktadır. Bu imtiyazlı durumdan yararlanabilmek için, ölüme sebebiyet vermiş bir kimsenin «Vatan Cephesi» ne arz-ı hizmet etmiş olması yetmektedir.
Önergede belirtildiğine göre, böyle bir mücrim, Yargıtay mahkûmiyetini tasdik ettikten sonra, bir yıldır, Büyük Millet Meclisi çatısı altında barındırılarak adaletten kaçırılmaktadır. Daha önce, din istismarcılığından mahkûm olmuş, fakat ayni din istismarcılığı ile Demokrat Partinin seçimlerde işine yarıyan bir vaizin, birbuçuk yıl adaletten kaçırılmasında ve adaletten kaçırılarak parti hizmetin de kullanılmasında bazı güçlüklerle karşılaşılmış, sonunda Meclisin affına sığınmak istenmişti. Demek ki şimdi öyle güçlükleri yenebilmek, Meclisin affına sığınmak gibi bir külfetten de kurtulabilmek için, doğrudan doğruya, mücrimi Meclis çatısı altında barındırmak usulü keşfolunmuştur.
Öylece, ölüme sebebiyet verme suçundan 2 yıl 8 aya mahkûm bir «Vatan Cephesi» idarecisi, günlerini Millet Meclisinde iktidar partisi milletvekilleriyle yarenlik ederek geçirebilmekte, umum müdürlere ayrılan locadan, imtiyazlı bir vatandaş olarak Meclis müzakerelerini takib edebilmekte, yemeklerini gazetecilerin bile giremediği Meclis lokantasında yemekte, geri kalan vaktini de, ya bir Bakanlığın kendisine ayrılan odasında «Vatan Cephesi» işleriyle ilgilenerek ya da Ankara'daki, hattâ mahkûmiyetinin infazı için kendisini bekleyen Samsundaki Demokrat Parti kongrelerine Bakanlarla beraber katılarak geçirebilmektedir; ve sonra, elini kolunu sallıyarak, Büyük Millet Meclisi'nin çatısı altına dönebilmektedir.
Gayrisiyasî ağır suçlarla itham edilen bir çok Demokrat Partili'nin Meclis'de ve Meclis dışında serbestçe dolaştıklarını, siyasî faaliyette bulunduklarını gerçi biliyorduk. Ama hiç değilse onların milletvekili dokunulmazlığı vardır.
Milletvekili dokunulmazlığı da olmayan bir mücrim için bir Millet Meclisinin yataklık eder duruma sokulma teşebbüsüne ne bizim ne de başka medenî memleketlerin tarihinde şimdiye kadar rastlanmamış olsa gerektir.
Milletvekilini Meclis salonundan çıkartmaya, böyle bir cezaya çarptırılmış milletvekilini dinleyici locasına bile sokmamaya yetkili bulunan ve bu yetkisini muhalif milletvekillerine karşı kullanmak için hiç bir fırsatı kaçırmayan Başkanlık Kurulu, muhalif milletvekillerine gelen ziyaretçileri en sıkı kontrollerden sonra Meclis binasına sokmak veya sokmamak yetkisini elinde tutan, dilediği vakit vatandaşları Millet Meclisi bahçesinden ileriye almayan Başkanlık Kurulu ve İdare Âmirliği, hakkındaki mahkeme hükmü kesinleşmiş bir kimseye Millet Meclisi'nin bir yıldır barınak yapılmasını öğrenip önlemekten âciz mi idi?
İktidar sözcüleri ve iktidarın Meclis Başkanı ile Başkan Vekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine saygı düsturunu hiç dillerinden düsürmezler. Türkiye Büyük Millet Meclisini «Vatan Cephesi» mücrimleri barındırır duruma sokmak, acaba, Demokrat Partinin ve Meclis Başkanlık Kurulu Üyelerinin Meclis'e saygı anlayışlarının bir ölçüsü ve gereği midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisini, hakların korunduğu yer olmaktan çıkarmakla kalmayıp, üstelik mahkûmların barındırıldığı, adaletten kaçırıldığı yer hâline getirenlerin Meclis'e saygı anlayışlarıyla, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve bütün sağduyulu vatandaşların Meclis'e saygı anlayışları arasında bir bağdaşma noktası bulabilmek umudu, Akbıyıkoğlu'nun açıkladığı durumdan sonra, artık büsbütün ortadan kalkmış olmaktadır.
Koleksiyon
Alıntı
“Meclis'e Yeni Bir Saygısızlık,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1138 ulaşıldı.