DP ve Devrimler
Başlık:
DP ve Devrimler
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13038, ss. 1, 5
Tarih:
1959-11-19
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
D.P. ve devrimler
Bülent ECEVİT
Cumhuriyet Türkiye’sinde çok partili demokratik rejime geçmek için 1945’den önce yapılan denemelerin kısa sürelerde durduruluşuna başlıca sebep, devrim düşmanlarının bu denemelerden yararlanma, muhalefeti — birçok muhalefet liderlerinin iyiniyetliliğine ve devrimciliğine rağmen — gerici hareketlere örtü olarak kullanma imkânını bulabilmeleri idi.
1945’de üçüncü denemeye girişildikten sonra devrim düşmanları gene ortaya çıktılar. Demokrat Parti ile, muhalefet yıllarında, zaman zaman açıktan iş birliği yaptılar. Bu partiyi rahatça, hattâ gönüllü olarak, maksatlarına alet edebildiler. Ama artık devrimci bir kuşak yetişmişti. Kendini devrimlerden sorumlu sayan Cumhuriyet Halk Partisi, bu kuşağın, her tehlikeye karşı devrimleri koruyabileceğine, aşılmış yolda bir sınırdan daha geriye gidilmesini önleyebileceğine inanmıştı. Bu inanışla, denemeyi sonuna kadar götürdü, 1950 seçimlerinden sonra iktidarı gönül rahatlığı ile Demokrat Partiye devretti.
Beklenirdi ki, C.H.P. iktidarının devrimci bir kuşak yetişmiş olmasına güvenerek gösterdiği müsamahayı istismar ederek, muhalefet yıllarında oy toplamak çin devrim düşmanlarıyla işbirliği yapan, onların duygularını okşayan, hem devrimlerin kökleşmesinde hem demokrasinin verimli hale gelmesinde başlıca etken olacak bazı eğitim hamlelerine karşı, gericilerle bir safta insafsızca bir kampanya açan Demokrat Parti, büyük bir çoğunlukla iktidara geldikten sonra artık bu tehlikeli yolu bıraksın!
Ama hiç de öyle olmadı!
Oysa Demokrat Parti iktidarının karşısında, Cumhuriyet Halk Partisinin 27 yılık iktidar süresince yoksun kalmış olduğu bir büyük teminat vardı: Devrimlerden en küçük bir tâvize razı olmayacak, devrim düşmanlarının maksatlarına alet olmayı asla kabul etmeyecek bir ana muhalefet partisi!
Devrimleri koruyup kökleştirme yolunda, devrimlerin de demokrasinin de köleleşip verimli hale gelmesini kolaylaştıracak eğitim alanında, atılacak ileri adımları, oy avlama gayretiyle istismar etmek şöyle dursun, hararetle desteklemeğe hazır bir ana muhalefet partisinin varlığına rağmen, Demokrat Parti, gerici kuvvetlerle işbirliği alışkanlığından iktidarda da kurtulamadı, ve Cumhuriyet tarihimizde ilk defa olarak, çok partili demokratik hayatın siyasi rekabetleri içinde devrimlerin korunması sorumluluğunu, iktidar yerine — ve iktidara karşı — muhalefet yüklendi.
Bu yüzden memleket, zaman zaman, tehlikeli uçurumların yanıbaşına kadar geldi, ve ancak son dakikada, o da kendiliğinden değil, ancak devrimci basının ve gençliğin uyarışlarıyla, Demokrat Parti iktidarı, tedbir almağa razı oldu.
Bunun son örneği, İçişleri Bakanlığının Manisa’daki hilâfet isteğine karşı gösterdiği yerinde tepkidir.
Fakat, 2 gün önce bu köşede çıkan «Hilâfet Budalaları» başlıklı yazımızda da belirttiğimiz gibi, iktidar, bu yönde tamamlayıcı bazı tedbirler almadıkça, hem iyiniyetini ispat edebilmiş olmayacak hem de İçişleri Bakanlığının bildirisi etkisiz kalacaktır.
Kaygı verici bir nokta sudur: C.H.P.’nin 27 yıllık iktidarı sırasında, C.H.P. iktidardan düştükten sonra bile devrimlere bekçilik edebilecek bir kuşak yetişmişti; şimdi ise, kafaca gelişmelerini 9 yıllık D.P’ iktidarı sırasında tamamlayan bir kuşak yetişmiştir ki, bu kuşağın gerici telkinlere kolayca kendilerini kaptırabilecek yaratılışta bazı mensupları, devrimleri korumağa çalışan unsurların, o arada kendi yaşıtlarının karşısına, yer yer, hem de bazan oldukça büyük kuvvetler halinde dikilmektedirler. Yalnız Manisa'nın çarşısında değil, Ankara’nın, İstanbul’un üniversite çevrelerinde bile böylelerinin sayısı gitgide artmaktadır.
Fakat bilhassa Manisa ile Batı Anadolunun daha başka bazı illerinde, Demokrat Parti, gericilik tohumlarını, devrim düşmanlığı tohumlarını zihinlere insafsızca ekmiştir. Şu satırların yazarı bu yaz Ege Bölgesinde dolaşırken, iktidarın siyasi propagandası olarak, karşısında, bir, yeni göçmenler üzerindeki insafsızca telkinleri, bir de, insana dehşet veren ölçüde, devrim aleyhdarlığını ve din istismarcılığını bulmuştur.
Kendi kendine güveni ve saygısı olan, memlekete karşı sorumluluk duygusu olan bir iktidar partisinden, Batı Anadolu gibi ileri bir bölgede, daha yapıcı, hiç değilse daha az yıkıcı propaganda konuları bulabilmesi beklenmez mi idi?
Manisa Demokrat Parti Kongresinde biçilen, işte bu Demokrat Parti propagandalarının, Demokrat Parti tahriklerinin ektiği zihniyettir.
Harblerde bile tarafların karşılıklı uymayı kabul ettikleri yasaklar ve kurallar olur. Bir memleketin içinde meşru ve medenî bir siyasi mücadele yapmaları gereken partiler için, iktidarın da muhalefetin de karşılıklı uymayı kabul edecekleri bazı yasaklar ve kurallar niçin olmasın?
9 yıllık Demokrat Parti iktidarı boyunca, Türkiye’de uyulması gereken bu türlü yasak ye kurallar hep Demokrat Parti tarafından çiğnenmiştir.
Eğer Demokrat Parti, gericilik tehlikesine karşı pek seyrek gösterdiği tepkilerin sonuncusunda samimî ise, artık, devrim meselelerini gerçekten siyasi istismar konularının üstüne, oy avcılığı alanının dışına çıkarmalıdır! Türkiye’de, bir iktidar için bunu her bakımdan kolaylaştıracak bir ana muhalefet partisi, henüz büyük çoğunluğuyla devrimci bir gençlik, ve, iktidar beslemeleri hariç tutulursa, bütün bir basın vardır.
D.P. ve devrimler
Bülent ECEVİT
Cumhuriyet Türkiye’sinde çok partili demokratik rejime geçmek için 1945’den önce yapılan denemelerin kısa sürelerde durduruluşuna başlıca sebep, devrim düşmanlarının bu denemelerden yararlanma, muhalefeti — birçok muhalefet liderlerinin iyiniyetliliğine ve devrimciliğine rağmen — gerici hareketlere örtü olarak kullanma imkânını bulabilmeleri idi.
1945’de üçüncü denemeye girişildikten sonra devrim düşmanları gene ortaya çıktılar. Demokrat Parti ile, muhalefet yıllarında, zaman zaman açıktan iş birliği yaptılar. Bu partiyi rahatça, hattâ gönüllü olarak, maksatlarına alet edebildiler. Ama artık devrimci bir kuşak yetişmişti. Kendini devrimlerden sorumlu sayan Cumhuriyet Halk Partisi, bu kuşağın, her tehlikeye karşı devrimleri koruyabileceğine, aşılmış yolda bir sınırdan daha geriye gidilmesini önleyebileceğine inanmıştı. Bu inanışla, denemeyi sonuna kadar götürdü, 1950 seçimlerinden sonra iktidarı gönül rahatlığı ile Demokrat Partiye devretti.
Beklenirdi ki, C.H.P. iktidarının devrimci bir kuşak yetişmiş olmasına güvenerek gösterdiği müsamahayı istismar ederek, muhalefet yıllarında oy toplamak çin devrim düşmanlarıyla işbirliği yapan, onların duygularını okşayan, hem devrimlerin kökleşmesinde hem demokrasinin verimli hale gelmesinde başlıca etken olacak bazı eğitim hamlelerine karşı, gericilerle bir safta insafsızca bir kampanya açan Demokrat Parti, büyük bir çoğunlukla iktidara geldikten sonra artık bu tehlikeli yolu bıraksın!
Ama hiç de öyle olmadı!
Oysa Demokrat Parti iktidarının karşısında, Cumhuriyet Halk Partisinin 27 yılık iktidar süresince yoksun kalmış olduğu bir büyük teminat vardı: Devrimlerden en küçük bir tâvize razı olmayacak, devrim düşmanlarının maksatlarına alet olmayı asla kabul etmeyecek bir ana muhalefet partisi!
Devrimleri koruyup kökleştirme yolunda, devrimlerin de demokrasinin de köleleşip verimli hale gelmesini kolaylaştıracak eğitim alanında, atılacak ileri adımları, oy avlama gayretiyle istismar etmek şöyle dursun, hararetle desteklemeğe hazır bir ana muhalefet partisinin varlığına rağmen, Demokrat Parti, gerici kuvvetlerle işbirliği alışkanlığından iktidarda da kurtulamadı, ve Cumhuriyet tarihimizde ilk defa olarak, çok partili demokratik hayatın siyasi rekabetleri içinde devrimlerin korunması sorumluluğunu, iktidar yerine — ve iktidara karşı — muhalefet yüklendi.
Bu yüzden memleket, zaman zaman, tehlikeli uçurumların yanıbaşına kadar geldi, ve ancak son dakikada, o da kendiliğinden değil, ancak devrimci basının ve gençliğin uyarışlarıyla, Demokrat Parti iktidarı, tedbir almağa razı oldu.
Bunun son örneği, İçişleri Bakanlığının Manisa’daki hilâfet isteğine karşı gösterdiği yerinde tepkidir.
Fakat, 2 gün önce bu köşede çıkan «Hilâfet Budalaları» başlıklı yazımızda da belirttiğimiz gibi, iktidar, bu yönde tamamlayıcı bazı tedbirler almadıkça, hem iyiniyetini ispat edebilmiş olmayacak hem de İçişleri Bakanlığının bildirisi etkisiz kalacaktır.
Kaygı verici bir nokta sudur: C.H.P.’nin 27 yıllık iktidarı sırasında, C.H.P. iktidardan düştükten sonra bile devrimlere bekçilik edebilecek bir kuşak yetişmişti; şimdi ise, kafaca gelişmelerini 9 yıllık D.P’ iktidarı sırasında tamamlayan bir kuşak yetişmiştir ki, bu kuşağın gerici telkinlere kolayca kendilerini kaptırabilecek yaratılışta bazı mensupları, devrimleri korumağa çalışan unsurların, o arada kendi yaşıtlarının karşısına, yer yer, hem de bazan oldukça büyük kuvvetler halinde dikilmektedirler. Yalnız Manisa'nın çarşısında değil, Ankara’nın, İstanbul’un üniversite çevrelerinde bile böylelerinin sayısı gitgide artmaktadır.
Fakat bilhassa Manisa ile Batı Anadolunun daha başka bazı illerinde, Demokrat Parti, gericilik tohumlarını, devrim düşmanlığı tohumlarını zihinlere insafsızca ekmiştir. Şu satırların yazarı bu yaz Ege Bölgesinde dolaşırken, iktidarın siyasi propagandası olarak, karşısında, bir, yeni göçmenler üzerindeki insafsızca telkinleri, bir de, insana dehşet veren ölçüde, devrim aleyhdarlığını ve din istismarcılığını bulmuştur.
Kendi kendine güveni ve saygısı olan, memlekete karşı sorumluluk duygusu olan bir iktidar partisinden, Batı Anadolu gibi ileri bir bölgede, daha yapıcı, hiç değilse daha az yıkıcı propaganda konuları bulabilmesi beklenmez mi idi?
Manisa Demokrat Parti Kongresinde biçilen, işte bu Demokrat Parti propagandalarının, Demokrat Parti tahriklerinin ektiği zihniyettir.
Harblerde bile tarafların karşılıklı uymayı kabul ettikleri yasaklar ve kurallar olur. Bir memleketin içinde meşru ve medenî bir siyasi mücadele yapmaları gereken partiler için, iktidarın da muhalefetin de karşılıklı uymayı kabul edecekleri bazı yasaklar ve kurallar niçin olmasın?
9 yıllık Demokrat Parti iktidarı boyunca, Türkiye’de uyulması gereken bu türlü yasak ye kurallar hep Demokrat Parti tarafından çiğnenmiştir.
Eğer Demokrat Parti, gericilik tehlikesine karşı pek seyrek gösterdiği tepkilerin sonuncusunda samimî ise, artık, devrim meselelerini gerçekten siyasi istismar konularının üstüne, oy avcılığı alanının dışına çıkarmalıdır! Türkiye’de, bir iktidar için bunu her bakımdan kolaylaştıracak bir ana muhalefet partisi, henüz büyük çoğunluğuyla devrimci bir gençlik, ve, iktidar beslemeleri hariç tutulursa, bütün bir basın vardır.
Koleksiyon
Alıntı
“DP ve Devrimler,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 13 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1100 ulaşıldı.