Diktatör Sanat
Başlık:
Diktatör Sanat
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1953-02-21
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Diktatör sanat
Sanat antidemokratiktir. Çoğunluğa rağmen hükmünü sürer. Halkoyunu hiçe sayar. Dikatörlüklerde bunalıp, gelişebilmek için demokrasiyi özlemesine rağmen, demokrasinin D’sini bilmez.
Resimde olsun, müzlkte olsun, şiirde olsun, çoğunluğun nefret ettiği, aşağı gördüğü, alay ettiği sanat tarzları, baş köşeye geçip kurulurlar.
Resml alın... Hiç şüpheniz olmasın kl Picasso ile bugün bizde olduğundan çok Fransa’da alay edilir. Halkın büyük çoğunluğu Picasso’nun aleyhindedir, onun sanatını hor görür. («Bizim çocuğun ver eline fırçayı, o da böyle bir resim yapsın sana» diyenler Fransa’da da çoktur.)
Gene Fransa’da, Picasso’yu ve onun gibilerl hor görenlerin beğendiği tarzda resim yapan on binlerce ressam da vardır. Fakat, çoğunluğun zevkine boyun eğmiş bu on binlerce ressamdan birinin bile adı bilinmez, birinin bile adı sanat dergilerine sanat kitaplrına geçmez, galeriler sergilerini açmaz, jüriler resimlerini seçmez, üstelik resimleri para da etmez. Bir hayır cemiyetinin lokalinde para verip sergi açsalar, gelip resimlerine bakacak, kendilerini ressamdan sayıp, aleyhlerinde de olsa lki satır yazı yazacak bir sanat tenkidçisi bulamazlar. Onların resimleri, yeni zenginlere modası geçmiş döşeme satan mağazalarda, ya da, kullanılmış yaldızlı çerçeveler satan camcı dükkânlarında tozlanmıya mahkûmdur. Bu camcı dükkânlarına ucuz ve yaldızlı çerçeve almıya gidenler, üç-beş kuruş fazla verip, içinde gönüllerlnce bir tablo bulunan bir çerçeveyi alırlarsa, öylelikle, o on blnlerce ressamdan da birinin eseri, boya parasından ucuza satılmış olur. Öte yanda bakarsınız, Picasso’nun kara kalemle çiziştirilmiş resimleri (Verin çocuğunuzun eline kalemi, o da çizlversin), adî çerçeveler içinde, binlerce liraya gidiyordur.
Müzlk derseniz, halkın çoğunluğu, ıslıkla çalınmıya elverişli, melodill musikî seviyordur. Besteciden, içini geçirtecek, kendisini hayallere sürükliyecek nağmeler istiyordur. Fakat, çoğunluğun bütün bu isteklerini sadakatle yerine getiren on binlerce bestecinin adı bile bilinmez, eserleri para etmez, ciddî konserlerde çalınmazken, bakarsınız, eserleri çoğunluğun kulaklarını tırmalıyan birkaç besteci, müzik dünyasının baş tacı oluvermiştir. Bütün mükâfatlar onlara verilir. Yalnız onların adları duyulur.
Şiir derseniz, bütün dünyada günümüzün en tanınmış şairleri, çoğunluğun tek mısraını anlıyamadığı, tek mısraından tad alamadığı şairlerdir. Çoğunluk şiirde ne seviyor, ne arıyorsa, bu şairler, sanki inadına, şiirlerinden onları atmışlardır. Öte yanda, şiirleri çoğunluğun zevkine tıpatıp uyan on binlerce şair vardır kİ, açık saçık magazinlerin genç istidatlara ayrılmış sütunlarından başka, şiirlerini basacak bir yer bulamazlar. Beşi-onu bir araya gelip bir dergi çıkartsalar, satılmaz. Kitapları lki ayda kaldırıma düşer.
Nasıl oluyor bu?.. Çok basit!
Sanata gerçekten değer verenler, hayatlarında sanata para harcıyacak, vakit harcıyacak, üstünde kafa işletecek kadar yer ayırmış olanlardır. Böyleleri, ister lstemez, günün sanatçısiyle aralarında bir bağ, bir alış-veriş kurmuş olurlar, ve günün sanatçısı, yeni şeyler bulmak için çıktığı maceralarda, sanata değer veren bu azınlığı da peşinden sürükler.
Muhafazakâr zevkli çoğunluksa, sanata cebinden on para, vaktinden on dakika, zihninden iki satırlık düşünce ayırmıya lüzum görmiyen lnsanlardan meydana gelmiştir. Onun için, çoğunluğun peşine takılan uysal sanatçılar, her çağda, çoğunluğun ihanetine uğramışlardır. Tarihin her çağında zafer, çoğunluğu hiçe sayıp azınlığı peşinde sürükliyebilen sanatçıların olmuştur.
Diktatörlük deyin, haksızlık deyin, insanlığa saygısızlık deyin, ne derseniz deyin, bu böyle gelmiş, böyle gidecektir!
Bülend ECEVİT
Diktatör sanat
Sanat antidemokratiktir. Çoğunluğa rağmen hükmünü sürer. Halkoyunu hiçe sayar. Dikatörlüklerde bunalıp, gelişebilmek için demokrasiyi özlemesine rağmen, demokrasinin D’sini bilmez.
Resimde olsun, müzlkte olsun, şiirde olsun, çoğunluğun nefret ettiği, aşağı gördüğü, alay ettiği sanat tarzları, baş köşeye geçip kurulurlar.
Resml alın... Hiç şüpheniz olmasın kl Picasso ile bugün bizde olduğundan çok Fransa’da alay edilir. Halkın büyük çoğunluğu Picasso’nun aleyhindedir, onun sanatını hor görür. («Bizim çocuğun ver eline fırçayı, o da böyle bir resim yapsın sana» diyenler Fransa’da da çoktur.)
Gene Fransa’da, Picasso’yu ve onun gibilerl hor görenlerin beğendiği tarzda resim yapan on binlerce ressam da vardır. Fakat, çoğunluğun zevkine boyun eğmiş bu on binlerce ressamdan birinin bile adı bilinmez, birinin bile adı sanat dergilerine sanat kitaplrına geçmez, galeriler sergilerini açmaz, jüriler resimlerini seçmez, üstelik resimleri para da etmez. Bir hayır cemiyetinin lokalinde para verip sergi açsalar, gelip resimlerine bakacak, kendilerini ressamdan sayıp, aleyhlerinde de olsa lki satır yazı yazacak bir sanat tenkidçisi bulamazlar. Onların resimleri, yeni zenginlere modası geçmiş döşeme satan mağazalarda, ya da, kullanılmış yaldızlı çerçeveler satan camcı dükkânlarında tozlanmıya mahkûmdur. Bu camcı dükkânlarına ucuz ve yaldızlı çerçeve almıya gidenler, üç-beş kuruş fazla verip, içinde gönüllerlnce bir tablo bulunan bir çerçeveyi alırlarsa, öylelikle, o on blnlerce ressamdan da birinin eseri, boya parasından ucuza satılmış olur. Öte yanda bakarsınız, Picasso’nun kara kalemle çiziştirilmiş resimleri (Verin çocuğunuzun eline kalemi, o da çizlversin), adî çerçeveler içinde, binlerce liraya gidiyordur.
Müzlk derseniz, halkın çoğunluğu, ıslıkla çalınmıya elverişli, melodill musikî seviyordur. Besteciden, içini geçirtecek, kendisini hayallere sürükliyecek nağmeler istiyordur. Fakat, çoğunluğun bütün bu isteklerini sadakatle yerine getiren on binlerce bestecinin adı bile bilinmez, eserleri para etmez, ciddî konserlerde çalınmazken, bakarsınız, eserleri çoğunluğun kulaklarını tırmalıyan birkaç besteci, müzik dünyasının baş tacı oluvermiştir. Bütün mükâfatlar onlara verilir. Yalnız onların adları duyulur.
Şiir derseniz, bütün dünyada günümüzün en tanınmış şairleri, çoğunluğun tek mısraını anlıyamadığı, tek mısraından tad alamadığı şairlerdir. Çoğunluk şiirde ne seviyor, ne arıyorsa, bu şairler, sanki inadına, şiirlerinden onları atmışlardır. Öte yanda, şiirleri çoğunluğun zevkine tıpatıp uyan on binlerce şair vardır kİ, açık saçık magazinlerin genç istidatlara ayrılmış sütunlarından başka, şiirlerini basacak bir yer bulamazlar. Beşi-onu bir araya gelip bir dergi çıkartsalar, satılmaz. Kitapları lki ayda kaldırıma düşer.
Nasıl oluyor bu?.. Çok basit!
Sanata gerçekten değer verenler, hayatlarında sanata para harcıyacak, vakit harcıyacak, üstünde kafa işletecek kadar yer ayırmış olanlardır. Böyleleri, ister lstemez, günün sanatçısiyle aralarında bir bağ, bir alış-veriş kurmuş olurlar, ve günün sanatçısı, yeni şeyler bulmak için çıktığı maceralarda, sanata değer veren bu azınlığı da peşinden sürükler.
Muhafazakâr zevkli çoğunluksa, sanata cebinden on para, vaktinden on dakika, zihninden iki satırlık düşünce ayırmıya lüzum görmiyen lnsanlardan meydana gelmiştir. Onun için, çoğunluğun peşine takılan uysal sanatçılar, her çağda, çoğunluğun ihanetine uğramışlardır. Tarihin her çağında zafer, çoğunluğu hiçe sayıp azınlığı peşinde sürükliyebilen sanatçıların olmuştur.
Diktatörlük deyin, haksızlık deyin, insanlığa saygısızlık deyin, ne derseniz deyin, bu böyle gelmiş, böyle gidecektir!
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Diktatör Sanat,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/11 ulaşıldı.