Dr. Gedik ve Polis
Başlık:
Dr. Gedik ve Polis
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13025, ss. 1, 5
Tarih:
1959-11-06
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Dr. GEDIK VE POLİS
Bülent ECEVİT
İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedik, Çarşamba günü Kayseri Polis Okulunun açılış töreninde yaptığı konuşmada siyasi teşekküllere de uzun uzadıya temas ederek, polislere, bu teşekküllerin faaliyetiyle ilgili ödevlerini şu sözlerle hatırlatmış:
«Kanunun himayesinde bulunan bir kısım teşekküller ve bilhassa bunların içinde siyasi hüviyet taşıyanlar, kanun tatbikatına karşı hürmetkâr ve mütavaatkâr olmayı bilmezler ve bunların güzel örneklerini vermezler de, aksine kanunları kendi takdirlerine göre kıymetlendirip bir kısmını red ve bir kısmını kabul ederek, onlara karşı gelmeyi âdet haline getirmeğe teşebbüs ederler ve bunda ısrar ederlerse, o memlekette umumi nizam ve asayişi koruma ve vatandaş huzurunu temin ve idame etmek güçleşir. Demokratik rejimle idare edilen memleketlerin siyasi topluluklara tanımış olduğu kanunî haklar, hiç bir zaman sonu anarşiye giden hudutsuz hürriyetler değildir ve olamaz.
«Kitleleri, kanunsuz ve haksız emelleri uğruna istedikleri zaman diledikleri tehlikeli ve nizam bozucu istikametlere sürüklemek isteyenlere karşı hiç bir zaman müsamahakâr olmamak, nizamı korumakla vazifeli bulunanların başta gelen mesuliyetlerinden biri olmak icabeder.»
Eğer Dr. Gedik, bu sözlerini okuyan veya duyan herkesin tahmin edebileceği gibi, gene muhalefet partilerine telmihde bulunuyorsa, kaygı duymağa, polisi uyarmağa hiç ihtiyaç yoktur. Türkiye’de muhalefet, menfaatini, nizamın bozulmasında, bazı kanunların ihlâlinde ve anarşide değil, tersine nizamın korunmasında ve kanunların, Anayasa çerçevesi içinde ve eşitlikle uygulanmasında görmektedir.
Bugün emniyet kuvvetlerimizin siyaset alanında karşılaştığı mesele de, muhalefetin değil, iktidarın tutumundan doğmaktadır. Emniyet kuvvetlerimiz, siyasi teşekküllerin faaliyet alanındaki ödevlerini gereği gibi yapmaktan, başta bizzat İçişleri Bakanı Dr. Gedik olmak üzere, iktidardaki bazı siyasi mevki sahiplerince alıkonulmaktadırlar.
İktidar partisi ileri gelenleri bir il veya ilceye gittiklerinde onlara karşılayıcı toplamakla görevlendirilen emniyet kuvvetleri, aynı il veya ilceye «kanun himayesindeki» muhalefet partilerinin ileri gelenleri gidince, mahallî örf ve âdetlere göre karşılamağa çıkanları dağıtmakla görevlendirilmektedirler.
İktidar partisinin davullu zurnalı ocak açılışlarında sadece asayişi korumakla görevlendirilen emniyet kuvveteleri, muhalefet partilerinin kongrelerinde pencereleri, kapılan, içerde nefes alınmayacak, dışarıya en hafif bir ses sızmayacak şekilde tıkamaktadırlar.
Muhalefet partileri mensuplarının en tabiî bazı haklarını kullanmalarına sık sık engel olmağa yöneltilen emniyet kuvvetleri, iktidar partizanlarının, bazı iktidar partisi ileri gelenlerinden aldıkları talimat veya gördükleri teşvikle güpegündüz yol kesmelerine, cana kastetmelerine, matbaa tahrip etmelerine yardımcı olmak hiç değilse seyirci kalmak mecbtriyetinde bırakılmaktadırlar.
Daha korkuncu, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının bir çok suikast teşebbüsleriyle karşılaştığı 1959 İlkbahar gezisinden itibaren, Dr. Namık Gedik’in başında bulunduğu İçişleri Bakanlığı, muhalefet toplantılarında veya gezilerinde ödevlendirilen polislerden bir kısmının hüviyet numaralarını söktürmeyi âdet haline getirmiştir. C.H.P. milletvekilleri bu yaz aylarındaki siyasi çalışmaları sırasında sık sık böyle numarasız polislerle karşılaşmışlardır.
Polisin copunu, tabancasını taşıyıp da, bu silâhların gerçek veya sahte polisler tarafından kanunsuz işlerde suç âleti olarak kullanılması ihtimaline karşı başlıca teminat olan hüviyet numarasını taşımamak olmaz. Onun için de bir vatandaş, üniformasında hüviyet numarası taşımayan polisi polis saymağa mecbur tutulamaz. Polisin vatandaş gözündeki itibarını yıkmak için, onu vatandaş karşısına, hüviyet numarası sökülmüş olarak çıkarmaktan daha müessir ve müessif bir hareket yoktur. Bu hareket, toplum için, en az, piyasaya kalp para sürmek kadar zararlı ve tehlikelidir.
Belli ki, ya polisi bazı iktidar partizanlarının kanunsuz teşebbüslerine daha kolaylıkla alet edebilmek, ya da gerçek polisler arasına partizanları sahte polis olarak sokup gözden saklayabilmek, ve gerçek, şerefli Türk polisine yaptırılamıyan bazı kanunsuz ve insafsız hareketleri o sahte polislere yaptırabilmek için bu tehlikeli çığır açılmıştır.
Evet, Dr. Gedik'in Kayseri’de de Polis Okulu öğrencilerine dediği gibi,
«Kitleleri, kanunsuz ye haksız emelleri uğrunda istedikleri zaman diledikleri tehlikeli ve nizam bozucu istikametlere sürüklemek isteyenlere karşı hiç bir zaman müsamahakâr olmamak, nizamı korumakla vazifeli bulunanların başta gelen mesuliyetlerinden biri olmak icabeder.»
Fakat, «kitleleri», hattâ, daha kötüsü, bizzat polisleri, «kanunsuz ve haksız emelleri uğrunda istedikleri zaman diledikleri tehlikeli ve nizam bozucu istikametlere sürüklemek isteyenler», buna teşebbüs edenler, sorumlu mevkilerdeki bazı iktidar partizanları olursa, «nizamı korumakla vazifeli» olan, sorumluluğunu ve üniformasının şerefini bilir polislerin nasıl davranmaları icabeder?.. İçişleri Bakanı Dr. Gedik, bu hususta Türk polisine hiç ışık tutmuyor!.
Dr. GEDIK VE POLİS
Bülent ECEVİT
İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedik, Çarşamba günü Kayseri Polis Okulunun açılış töreninde yaptığı konuşmada siyasi teşekküllere de uzun uzadıya temas ederek, polislere, bu teşekküllerin faaliyetiyle ilgili ödevlerini şu sözlerle hatırlatmış:
«Kanunun himayesinde bulunan bir kısım teşekküller ve bilhassa bunların içinde siyasi hüviyet taşıyanlar, kanun tatbikatına karşı hürmetkâr ve mütavaatkâr olmayı bilmezler ve bunların güzel örneklerini vermezler de, aksine kanunları kendi takdirlerine göre kıymetlendirip bir kısmını red ve bir kısmını kabul ederek, onlara karşı gelmeyi âdet haline getirmeğe teşebbüs ederler ve bunda ısrar ederlerse, o memlekette umumi nizam ve asayişi koruma ve vatandaş huzurunu temin ve idame etmek güçleşir. Demokratik rejimle idare edilen memleketlerin siyasi topluluklara tanımış olduğu kanunî haklar, hiç bir zaman sonu anarşiye giden hudutsuz hürriyetler değildir ve olamaz.
«Kitleleri, kanunsuz ve haksız emelleri uğruna istedikleri zaman diledikleri tehlikeli ve nizam bozucu istikametlere sürüklemek isteyenlere karşı hiç bir zaman müsamahakâr olmamak, nizamı korumakla vazifeli bulunanların başta gelen mesuliyetlerinden biri olmak icabeder.»
Eğer Dr. Gedik, bu sözlerini okuyan veya duyan herkesin tahmin edebileceği gibi, gene muhalefet partilerine telmihde bulunuyorsa, kaygı duymağa, polisi uyarmağa hiç ihtiyaç yoktur. Türkiye’de muhalefet, menfaatini, nizamın bozulmasında, bazı kanunların ihlâlinde ve anarşide değil, tersine nizamın korunmasında ve kanunların, Anayasa çerçevesi içinde ve eşitlikle uygulanmasında görmektedir.
Bugün emniyet kuvvetlerimizin siyaset alanında karşılaştığı mesele de, muhalefetin değil, iktidarın tutumundan doğmaktadır. Emniyet kuvvetlerimiz, siyasi teşekküllerin faaliyet alanındaki ödevlerini gereği gibi yapmaktan, başta bizzat İçişleri Bakanı Dr. Gedik olmak üzere, iktidardaki bazı siyasi mevki sahiplerince alıkonulmaktadırlar.
İktidar partisi ileri gelenleri bir il veya ilceye gittiklerinde onlara karşılayıcı toplamakla görevlendirilen emniyet kuvvetleri, aynı il veya ilceye «kanun himayesindeki» muhalefet partilerinin ileri gelenleri gidince, mahallî örf ve âdetlere göre karşılamağa çıkanları dağıtmakla görevlendirilmektedirler.
İktidar partisinin davullu zurnalı ocak açılışlarında sadece asayişi korumakla görevlendirilen emniyet kuvveteleri, muhalefet partilerinin kongrelerinde pencereleri, kapılan, içerde nefes alınmayacak, dışarıya en hafif bir ses sızmayacak şekilde tıkamaktadırlar.
Muhalefet partileri mensuplarının en tabiî bazı haklarını kullanmalarına sık sık engel olmağa yöneltilen emniyet kuvvetleri, iktidar partizanlarının, bazı iktidar partisi ileri gelenlerinden aldıkları talimat veya gördükleri teşvikle güpegündüz yol kesmelerine, cana kastetmelerine, matbaa tahrip etmelerine yardımcı olmak hiç değilse seyirci kalmak mecbtriyetinde bırakılmaktadırlar.
Daha korkuncu, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının bir çok suikast teşebbüsleriyle karşılaştığı 1959 İlkbahar gezisinden itibaren, Dr. Namık Gedik’in başında bulunduğu İçişleri Bakanlığı, muhalefet toplantılarında veya gezilerinde ödevlendirilen polislerden bir kısmının hüviyet numaralarını söktürmeyi âdet haline getirmiştir. C.H.P. milletvekilleri bu yaz aylarındaki siyasi çalışmaları sırasında sık sık böyle numarasız polislerle karşılaşmışlardır.
Polisin copunu, tabancasını taşıyıp da, bu silâhların gerçek veya sahte polisler tarafından kanunsuz işlerde suç âleti olarak kullanılması ihtimaline karşı başlıca teminat olan hüviyet numarasını taşımamak olmaz. Onun için de bir vatandaş, üniformasında hüviyet numarası taşımayan polisi polis saymağa mecbur tutulamaz. Polisin vatandaş gözündeki itibarını yıkmak için, onu vatandaş karşısına, hüviyet numarası sökülmüş olarak çıkarmaktan daha müessir ve müessif bir hareket yoktur. Bu hareket, toplum için, en az, piyasaya kalp para sürmek kadar zararlı ve tehlikelidir.
Belli ki, ya polisi bazı iktidar partizanlarının kanunsuz teşebbüslerine daha kolaylıkla alet edebilmek, ya da gerçek polisler arasına partizanları sahte polis olarak sokup gözden saklayabilmek, ve gerçek, şerefli Türk polisine yaptırılamıyan bazı kanunsuz ve insafsız hareketleri o sahte polislere yaptırabilmek için bu tehlikeli çığır açılmıştır.
Evet, Dr. Gedik'in Kayseri’de de Polis Okulu öğrencilerine dediği gibi,
«Kitleleri, kanunsuz ye haksız emelleri uğrunda istedikleri zaman diledikleri tehlikeli ve nizam bozucu istikametlere sürüklemek isteyenlere karşı hiç bir zaman müsamahakâr olmamak, nizamı korumakla vazifeli bulunanların başta gelen mesuliyetlerinden biri olmak icabeder.»
Fakat, «kitleleri», hattâ, daha kötüsü, bizzat polisleri, «kanunsuz ve haksız emelleri uğrunda istedikleri zaman diledikleri tehlikeli ve nizam bozucu istikametlere sürüklemek isteyenler», buna teşebbüs edenler, sorumlu mevkilerdeki bazı iktidar partizanları olursa, «nizamı korumakla vazifeli» olan, sorumluluğunu ve üniformasının şerefini bilir polislerin nasıl davranmaları icabeder?.. İçişleri Bakanı Dr. Gedik, bu hususta Türk polisine hiç ışık tutmuyor!.
Koleksiyon
Alıntı
“Dr. Gedik ve Polis,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1094 ulaşıldı.