Bir "Dostluk" Sergisi
Başlık:
Bir "Dostluk" Sergisi
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13012, ss. 1, 5
Tarih:
1959-10-24
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Bir « dostluk » sergisi
Bülent ECEVİT
Türk-Amerikan dostluğunu, her iki memlekette de, doğrudan doğruya iki millet arasındaki bir dostluk olarak kökleştirebilmek için; gelip geçici hükümetlerin milletlerine telkin edebilecekleri veya, şartlara göre, telkinden kaçınabilecekleri bir dostluk değil, tersine, her iki milletin de hükümetlerini daima benimsemeye teşvik edecekleri bir dostluk olarak geliştirebilmek için, görünürde bütün şart ve imkânlar vardır.
Birleşik Amerika Hükümeti, bu şart ve imkânları zedelemekte herhalde bir fayda görmez.
Görmez de niçin, İstanbul ve İzmir’den sonra Ankara’da da açılan «150 senelik Türk-Amerikan Dostluğu» sergisinde, günün Türk Hükümetini hoş tutmak uğrunda millet çoğunluğunun gönlünü kırmağa, her iki memlekette de partilerüstü değer kazanmış bir dostluğu Türkiye’de yalnız bugünkü iktidar partisine mal etmeğe razı olur?
Bunu anlamak güçtür! Hele, daha çok hükümetten hükümete dostluk ilkesine bağlı kalan Dulles’ın ölümünden sonra, münasebette bulunduğu bütün memleketlerle milletten millete dostluk kurma siyasetini benimser görünen Birleşik Amerika Hükümetinin — böyle bir sergi vesilesiyle — Türkiye’ye karşı bu siyaseti gütmeğe ihtiyaç duymazmış gibi bir duruma düşmeyi niçin kabul ettiğıni anlamak büsbütün güçtür.
Türk - Amerikan dostluğunda en ileri adımların atıldığı, bu dostluğun doğrudan doğruya iki millete mal edilebilmesi için gerekli şart ve imkânların hazırlandığı devre, Birleşik Amerika’da, Truman’ın Başkanlığına rastlar. Aynı devrede Türkiye’nin Cumhurbaşkanı İnönü’dur. Oysa sergide ve sergi broşüründe Truman’a geniş yer ayrıldığı halde, İnönü’nün ve İnönü Cumhurbaşkanı olduğu sırada iş başında bulunan Türk Hükümetlerinin Türk - Amerikan dostluğuna hizmetlerine bir cümle veya resimle olsun temas edilmekten dikkatle kaçınılmıştır. Harb içinde tarihî bir hâdise olan İnönü - Roosevelt görüşmesinin Türk - Amerikan münasebetlerindeki yeri, sergi tertipçileri için, sanki, herhangi bir Türk öğrencisinin Amerika’ya gitmesi kadar bile önemli değildir.
Geçenlerde Moskova’da açtıkları sergide de, Amerikalılar, Sovyet Hükümetinin istemediği bazı kitapları raflardan kaldırmak zorunda kalmışlardı.
Ama Türkiye ile Rusya’nın durumları bir değildir. Türk Milleti Amerika’yı, bağlandığı demokrasi ülküsünün dünyadaki en kuvvetli temsilcisi ve savunucusu gördüğü için bu kadar yakın bir dost olarak benimsemiştir. Amerika, Türkiye ile münasebetlerinde, Türk Milletinin demokratik anlayışına ve emellerine asgarî bir saygı göstermezse, bu dostluğu temelinden sarsmış olur.
Birleşik Amerika Hükümeti, sergide, Amerika’nın demokratik davranışıyla hiç bağdaşamayan bir tâvizi, Türk Hükümetinin daha çok dostluğunu kazanmak uğruna vermiş olsa gerektir. Ama, Türk Milletinin dostluk duygularını incitmek bahasına böyle bir kazanç ardında koşmağa değer mi idi?
Teslim ederiz ki Amerikalı sorumlular, sergiye, Amerika bakımından olduğu gibi Türkiye bakımından da partilerüstü bir mahiyet verilmesini önleme yolunda, Türk Hükümetinin, Türk - Amerikan dostluğunu gerçekte olduğundan daha dar ve önemsiz gösterici müdahalelerine bir dereceden fazla mukavemet edemezlerdi.
Ama hiç değilse sergiyi açmaktan, veya, İstanbul’da uyandırdığı tepkileri görünce, İzmir ve Ankara’ya taşımaktan vaz geçebilirlerdi.
Böyle bir «Türk - Amerikan Dostluğu» sergisini açmaktansa, hiç açmamak, Türk - Amerikan dostluğuna herhalde daha büyük bir hizmet olurdu.
Bir « dostluk » sergisi
Bülent ECEVİT
Türk-Amerikan dostluğunu, her iki memlekette de, doğrudan doğruya iki millet arasındaki bir dostluk olarak kökleştirebilmek için; gelip geçici hükümetlerin milletlerine telkin edebilecekleri veya, şartlara göre, telkinden kaçınabilecekleri bir dostluk değil, tersine, her iki milletin de hükümetlerini daima benimsemeye teşvik edecekleri bir dostluk olarak geliştirebilmek için, görünürde bütün şart ve imkânlar vardır.
Birleşik Amerika Hükümeti, bu şart ve imkânları zedelemekte herhalde bir fayda görmez.
Görmez de niçin, İstanbul ve İzmir’den sonra Ankara’da da açılan «150 senelik Türk-Amerikan Dostluğu» sergisinde, günün Türk Hükümetini hoş tutmak uğrunda millet çoğunluğunun gönlünü kırmağa, her iki memlekette de partilerüstü değer kazanmış bir dostluğu Türkiye’de yalnız bugünkü iktidar partisine mal etmeğe razı olur?
Bunu anlamak güçtür! Hele, daha çok hükümetten hükümete dostluk ilkesine bağlı kalan Dulles’ın ölümünden sonra, münasebette bulunduğu bütün memleketlerle milletten millete dostluk kurma siyasetini benimser görünen Birleşik Amerika Hükümetinin — böyle bir sergi vesilesiyle — Türkiye’ye karşı bu siyaseti gütmeğe ihtiyaç duymazmış gibi bir duruma düşmeyi niçin kabul ettiğıni anlamak büsbütün güçtür.
Türk - Amerikan dostluğunda en ileri adımların atıldığı, bu dostluğun doğrudan doğruya iki millete mal edilebilmesi için gerekli şart ve imkânların hazırlandığı devre, Birleşik Amerika’da, Truman’ın Başkanlığına rastlar. Aynı devrede Türkiye’nin Cumhurbaşkanı İnönü’dur. Oysa sergide ve sergi broşüründe Truman’a geniş yer ayrıldığı halde, İnönü’nün ve İnönü Cumhurbaşkanı olduğu sırada iş başında bulunan Türk Hükümetlerinin Türk - Amerikan dostluğuna hizmetlerine bir cümle veya resimle olsun temas edilmekten dikkatle kaçınılmıştır. Harb içinde tarihî bir hâdise olan İnönü - Roosevelt görüşmesinin Türk - Amerikan münasebetlerindeki yeri, sergi tertipçileri için, sanki, herhangi bir Türk öğrencisinin Amerika’ya gitmesi kadar bile önemli değildir.
Geçenlerde Moskova’da açtıkları sergide de, Amerikalılar, Sovyet Hükümetinin istemediği bazı kitapları raflardan kaldırmak zorunda kalmışlardı.
Ama Türkiye ile Rusya’nın durumları bir değildir. Türk Milleti Amerika’yı, bağlandığı demokrasi ülküsünün dünyadaki en kuvvetli temsilcisi ve savunucusu gördüğü için bu kadar yakın bir dost olarak benimsemiştir. Amerika, Türkiye ile münasebetlerinde, Türk Milletinin demokratik anlayışına ve emellerine asgarî bir saygı göstermezse, bu dostluğu temelinden sarsmış olur.
Birleşik Amerika Hükümeti, sergide, Amerika’nın demokratik davranışıyla hiç bağdaşamayan bir tâvizi, Türk Hükümetinin daha çok dostluğunu kazanmak uğruna vermiş olsa gerektir. Ama, Türk Milletinin dostluk duygularını incitmek bahasına böyle bir kazanç ardında koşmağa değer mi idi?
Teslim ederiz ki Amerikalı sorumlular, sergiye, Amerika bakımından olduğu gibi Türkiye bakımından da partilerüstü bir mahiyet verilmesini önleme yolunda, Türk Hükümetinin, Türk - Amerikan dostluğunu gerçekte olduğundan daha dar ve önemsiz gösterici müdahalelerine bir dereceden fazla mukavemet edemezlerdi.
Ama hiç değilse sergiyi açmaktan, veya, İstanbul’da uyandırdığı tepkileri görünce, İzmir ve Ankara’ya taşımaktan vaz geçebilirlerdi.
Böyle bir «Türk - Amerikan Dostluğu» sergisini açmaktansa, hiç açmamak, Türk - Amerikan dostluğuna herhalde daha büyük bir hizmet olurdu.
Koleksiyon
Alıntı
“Bir "Dostluk" Sergisi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1085 ulaşıldı.