Eğitime Susayan Köy
Title:
Eğitime Susayan Köy
Source:
Ulus, "Günün Işığında" No 12948, ss. 1, 5
Date:
1959-08-21
Location:
Atatürk Kitaplığı
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Eğitime susayan köy
Bülent ECEVİT
Sel felâketine uğramış Çubuk köylerinden bazısında, bir yıllık gelirinin, yiyeceğinin büyük kısmını sel götürmüş dertli köylülerle, ıslanıp çürütmeğe başlamış harman kalıntılarının başında eğitim dâvasından da konuştuk. Sel konusundan sonra sözü eğitime getiren kendileriydi. Eğitimi artık en büyük kurtarıcı kuvvet olarak görüyorlardı.
Bu kuvvetten mütevazi ölçüde de olsa faydalanabilenler, eğitim konusu açılınca, sel yıkıntısının derdini avutabiliyor, faydalanamıyanlar ise, çocuklarını okutabilme imkânından yoksunluğun yanında, selin getirdiği yoksulluğu küçümseyebiliyorlardı.
Zaman zaman çok insafsız olabilen bir tabiat karşısında, kendi eliyle yetiştirip tabiattan çıkardığı yiyeceğini zaman zaman gene tabiatın alıp gbtürmesi karşısında, Türk köylüsünün savunmasız ve çaresiz oluşu ne kadar yürekler acısı ise, eğitimi gerçek kurtarıcı olarak görür hâle gelişi de o kadar yürek ferahlatıcı, umut vericidir.
Türk köylüsünün, hayat şartlarıyla, hayat seviyesiyle ölçülemiyecek, hangi tarihî, toplumsal etkenler altında geliştiği gereği gibi incelenmediği için ancak «mucize» diye vasıflandırılabilecek olgunluğu ve realizmi, ona, okumanın, müsbet bilgi edinmenin değerini kısa zamanda kavrama imkânını vermiştir.
Ne yazıktır ki bu kavrayış, Türk köylüsünde eğitime bu susayış, pek kısa bir geçmişi olan köy eğitimi hareketinin ısrarla baltalandığı bir sıraya rastlamıştır.
Birçok köylerde okullar ya öğretmensiz kalmakta ya da onarılmadığı için çökmektedir. 1950 den önce köylünün kendi okulunu kendi eliyle yapmasını, Cumhuriyet Halk Partisine karşı, ayni zamanda köy eğitimi hareketine karşı, yıkıcı bir propaganda konusu hâline getirmeğe çalışmış Demokrat Parti, simdi. hem okul yapma külfetini eskisinden daha geniş ölçüde köylüye yüklemekte hem de yapılmış okulları ya onarımsız ya öğretmensiz bırakmaktadır.
Geniş kütlelerin karanlıkta kalmasını, iktidarda tutunabilmek için başlıca çare olarak gören bir iktidar partisinden, köy eğitimine daha geniş ilgi beklemek boşunadır. Bu iktidar değişinceye kadar, hattâ bu iktidar değişip, yerini, köy eğitimine değer veren bir iktidar, bu alanda köylüye maddî ve manevî en genış imkânları sağlamağa kararlı C.H.P. iktidarı aldıktan sonra da, şehirlerde okuyan gençler, bu dâvaya bilfiil hizmeti bir memleket borcu bilmelidirler.
Yıllardır, yüksek öğrenim gençliğinin, yaz tatillerinde köye gitmek için hayaller kurduğunu işitiriz. Fakat bu hayaller bir türlü gerçekleşmez. Yer yer ve zaman zaman gerçekleşse bile genel olarak, turistik gezilerden öteye geçmez.
Şehirlerde okuyan üniversiteli, hattâ liseli gençler, öğrenci kurullarının kendileri için programlar ve imkânlar hazırlamasını beklemeksizin, kendi başlarına, köye gitmelidirler. Yaz tatatillerinin hiç değilse 2 ayını, okulsuz köylerde, veya, okulu bulunsa bile öğretmensiz kalmış köylerde, köy çocuklarını okutmağa ayırmalıdırlar. Bu uğurda katlanacakları masraf, yaz aylarını şehirlerde boş geçirirken yapacakları masraftan az olacaktır.
Böyle bir hareketin sağlıyacağı faydalar hesapsızdır.
Aklımıza gelen birkaçını sıralayalım:
1 — Köy eğitimi büyük bir hız kazanmış olacaktır.
2 — Şehirli gençler memleketi ve Türk köylüsünü tanıma fırsatını elde edeceklerdir. Öylelikle bu gençler, sorumlu mevkilere geldiklerinde, Türk köylüsünün kalkındırılmasına, sınaî hayata sarsıntısız geçebilmesine hizmette bulunabilmek için gerekli anlayış, bilgi ve tecrübeyi edinmiş olacaklardır.
3 — Türk köylüsünü yakından tanımak, onun günlük hayat meseleleriyle birkaç ay olsun iç içe yaşamak, şehirli aydın gencin toplum şuurunu kuvvetlendirecektir.
4 — Türk köylüsünün, onu tanımayan şehirliler için meçhul kalmış, fakat Türk toplumu için öteden beri en büyük kuvvet kaynağı ola gelmiş bazı üstün vasıfları şehirlere de yayılabilecek ve şehirlinin şimdi büyük bir değişim sarsıntısı geçirmekte olan davranışını, değer ölçülerini müsbet bir şekilde etkileyecektir. Buna karşılık, şehirlinin, yirminci yüzyıl süratine ayak uydurmağa çalışırken edindiği bazı müsbet vasıflar da köylere daha çabuk sızabilecektir.
5 — Tehlikeli bir ölçüde genişleyen şehirli - köylü ayrılığını kapatma yolunda büyük bir adım atılmış olacaktır. Bu ayrılık ne kadar çabuk kapanırsa, sınaîleşme hareketinin şehirlerde yaratabileceği, yer yer şimdiden yaratmakta olduğu sosyal huzursuzluk ve buhran da o kadar hafif geçiştirilebilecektir.
Şehirlerdeki, hele büyük şehirlerdeki halkın yaşayış ve davranışı ile köylünün yaşayış ve davranışı arasında, bizde olduğu kadar ayrılık, pek az memlekette bulunsa gerektir. Ayrılığın bu kadar geniş olduğu bir memlekette, şehirli aydın gençlerin şehirle köy arasında kurabilecekleri bir köprünün değeri büyüktür.
Türkiye nüfusunun yüzde 80 i köylerde olsun da, şehirli gençlik bu yüzde 80 den habersiz yetişsin!.. Böyle bir yetişmenin o yüzde 80 e, dolayısiyle memlekete, pek az faydası olacaktır.
Şehirli aydın genç, köylüyü tanımaya muhtaçtır; köylü şehirli aydın gencin bilgisine muhtaçtır.
Bu karşılıklı ihtiyacın en iyi karşılanabileceği alan eğitimdir.
Şehirli aydın genç, eğitime susayan, selin götürüp çürüttüğü harman kalıntıları başında bile bu susuzluğunu duyup hatırlayabilen Türk köylüsüne gitmelidir!
Ona öğretecekleri kadar, ondan öğrenecekleri de vardır.
Eğitime susayan köy
Bülent ECEVİT
Sel felâketine uğramış Çubuk köylerinden bazısında, bir yıllık gelirinin, yiyeceğinin büyük kısmını sel götürmüş dertli köylülerle, ıslanıp çürütmeğe başlamış harman kalıntılarının başında eğitim dâvasından da konuştuk. Sel konusundan sonra sözü eğitime getiren kendileriydi. Eğitimi artık en büyük kurtarıcı kuvvet olarak görüyorlardı.
Bu kuvvetten mütevazi ölçüde de olsa faydalanabilenler, eğitim konusu açılınca, sel yıkıntısının derdini avutabiliyor, faydalanamıyanlar ise, çocuklarını okutabilme imkânından yoksunluğun yanında, selin getirdiği yoksulluğu küçümseyebiliyorlardı.
Zaman zaman çok insafsız olabilen bir tabiat karşısında, kendi eliyle yetiştirip tabiattan çıkardığı yiyeceğini zaman zaman gene tabiatın alıp gbtürmesi karşısında, Türk köylüsünün savunmasız ve çaresiz oluşu ne kadar yürekler acısı ise, eğitimi gerçek kurtarıcı olarak görür hâle gelişi de o kadar yürek ferahlatıcı, umut vericidir.
Türk köylüsünün, hayat şartlarıyla, hayat seviyesiyle ölçülemiyecek, hangi tarihî, toplumsal etkenler altında geliştiği gereği gibi incelenmediği için ancak «mucize» diye vasıflandırılabilecek olgunluğu ve realizmi, ona, okumanın, müsbet bilgi edinmenin değerini kısa zamanda kavrama imkânını vermiştir.
Ne yazıktır ki bu kavrayış, Türk köylüsünde eğitime bu susayış, pek kısa bir geçmişi olan köy eğitimi hareketinin ısrarla baltalandığı bir sıraya rastlamıştır.
Birçok köylerde okullar ya öğretmensiz kalmakta ya da onarılmadığı için çökmektedir. 1950 den önce köylünün kendi okulunu kendi eliyle yapmasını, Cumhuriyet Halk Partisine karşı, ayni zamanda köy eğitimi hareketine karşı, yıkıcı bir propaganda konusu hâline getirmeğe çalışmış Demokrat Parti, simdi. hem okul yapma külfetini eskisinden daha geniş ölçüde köylüye yüklemekte hem de yapılmış okulları ya onarımsız ya öğretmensiz bırakmaktadır.
Geniş kütlelerin karanlıkta kalmasını, iktidarda tutunabilmek için başlıca çare olarak gören bir iktidar partisinden, köy eğitimine daha geniş ilgi beklemek boşunadır. Bu iktidar değişinceye kadar, hattâ bu iktidar değişip, yerini, köy eğitimine değer veren bir iktidar, bu alanda köylüye maddî ve manevî en genış imkânları sağlamağa kararlı C.H.P. iktidarı aldıktan sonra da, şehirlerde okuyan gençler, bu dâvaya bilfiil hizmeti bir memleket borcu bilmelidirler.
Yıllardır, yüksek öğrenim gençliğinin, yaz tatillerinde köye gitmek için hayaller kurduğunu işitiriz. Fakat bu hayaller bir türlü gerçekleşmez. Yer yer ve zaman zaman gerçekleşse bile genel olarak, turistik gezilerden öteye geçmez.
Şehirlerde okuyan üniversiteli, hattâ liseli gençler, öğrenci kurullarının kendileri için programlar ve imkânlar hazırlamasını beklemeksizin, kendi başlarına, köye gitmelidirler. Yaz tatatillerinin hiç değilse 2 ayını, okulsuz köylerde, veya, okulu bulunsa bile öğretmensiz kalmış köylerde, köy çocuklarını okutmağa ayırmalıdırlar. Bu uğurda katlanacakları masraf, yaz aylarını şehirlerde boş geçirirken yapacakları masraftan az olacaktır.
Böyle bir hareketin sağlıyacağı faydalar hesapsızdır.
Aklımıza gelen birkaçını sıralayalım:
1 — Köy eğitimi büyük bir hız kazanmış olacaktır.
2 — Şehirli gençler memleketi ve Türk köylüsünü tanıma fırsatını elde edeceklerdir. Öylelikle bu gençler, sorumlu mevkilere geldiklerinde, Türk köylüsünün kalkındırılmasına, sınaî hayata sarsıntısız geçebilmesine hizmette bulunabilmek için gerekli anlayış, bilgi ve tecrübeyi edinmiş olacaklardır.
3 — Türk köylüsünü yakından tanımak, onun günlük hayat meseleleriyle birkaç ay olsun iç içe yaşamak, şehirli aydın gencin toplum şuurunu kuvvetlendirecektir.
4 — Türk köylüsünün, onu tanımayan şehirliler için meçhul kalmış, fakat Türk toplumu için öteden beri en büyük kuvvet kaynağı ola gelmiş bazı üstün vasıfları şehirlere de yayılabilecek ve şehirlinin şimdi büyük bir değişim sarsıntısı geçirmekte olan davranışını, değer ölçülerini müsbet bir şekilde etkileyecektir. Buna karşılık, şehirlinin, yirminci yüzyıl süratine ayak uydurmağa çalışırken edindiği bazı müsbet vasıflar da köylere daha çabuk sızabilecektir.
5 — Tehlikeli bir ölçüde genişleyen şehirli - köylü ayrılığını kapatma yolunda büyük bir adım atılmış olacaktır. Bu ayrılık ne kadar çabuk kapanırsa, sınaîleşme hareketinin şehirlerde yaratabileceği, yer yer şimdiden yaratmakta olduğu sosyal huzursuzluk ve buhran da o kadar hafif geçiştirilebilecektir.
Şehirlerdeki, hele büyük şehirlerdeki halkın yaşayış ve davranışı ile köylünün yaşayış ve davranışı arasında, bizde olduğu kadar ayrılık, pek az memlekette bulunsa gerektir. Ayrılığın bu kadar geniş olduğu bir memlekette, şehirli aydın gençlerin şehirle köy arasında kurabilecekleri bir köprünün değeri büyüktür.
Türkiye nüfusunun yüzde 80 i köylerde olsun da, şehirli gençlik bu yüzde 80 den habersiz yetişsin!.. Böyle bir yetişmenin o yüzde 80 e, dolayısiyle memlekete, pek az faydası olacaktır.
Şehirli aydın genç, köylüyü tanımaya muhtaçtır; köylü şehirli aydın gencin bilgisine muhtaçtır.
Bu karşılıklı ihtiyacın en iyi karşılanabileceği alan eğitimdir.
Şehirli aydın genç, eğitime susayan, selin götürüp çürüttüğü harman kalıntıları başında bile bu susuzluğunu duyup hatırlayabilen Türk köylüsüne gitmelidir!
Ona öğretecekleri kadar, ondan öğrenecekleri de vardır.
Collection
Citation
“Eğitime Susayan Köy,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 21, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1052.