DP'de Eğitim Korkusu
Başlık:
DP'de Eğitim Korkusu
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 12946, ss. 1, 5
Tarih:
1959-08-19
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
D. P.’de eğitım korkusu
Bülent ECEVİT
BİR iktidar, hem «Köylü» gazetesi gibi yayın organlarıyla cehaleti istismara, köylüyü karanlıkta tutup aldatmağa çalışsın, hem de köylünün eğitimine değer ve hız versin, buna imkân var mıdır?
Cehaleti kendi iktidarı için en güvenilir sigorta bilen bir partiden, Türk köylüsünü, «Köylü» gazetesinin -Devlet parasıyla bastırılıp Devlet imkânlarıyla dağıtılan bu en «zararlı yayın» örneğinin - etkisi altında kalabilecek seviyede bulundurmağa ihtiyaç duyan bir iktidar partisinden, halkodalarını açık bırakması, köy enstitülerini yaşatması, hattâ köy enstitülerinin lâfına tahammül etmesi elbette beklenemezdi.
Köylerdeki gerici, uyuşturucu, aldatıcı propagandası karşısında, Demokrat Parti iktidarı, devrimciliğin, rasyonel düsüncenin, müsbet bilginin engelini yıkmak, daha filiz verirken baltalamak için elbette elinden geleni yapacaktı.
Başka türlü davranması, anahtarı kendi eline geçmiş Devlet kasasından o engeli beslemeğe devam etmesi, mantığa uymazdı.
Halkodaları açık bırakılsın da, köylü, gazete, dergi, kitap okumak, tarafsız aydınlarının aydınlatıcı konuşmalarını dinlemek ve öylece, Devlet Radyosundan, D.P. hatiplerinden duyduğu, «Köylü» gazetesinden izlediği haber ve iddiaların iç yüzünü kolayca öğrenmek imkânını bulsun!.. Hiç Demokrat Parti iktidarının işine gelir miydi bu?
Elbette Halkodaları kapatılmalı, Halkodalarındaki sahne ve konferans kürsüsünün yerine kahve ocağı kurulmalı, kitap raflarına domino ve iskambil takımları, çay bardakları dizilmeli, kitaplar bakkallara kese kâğıdı olmalı idi!
Köy Enstitüleri yaşatılsın da, köylü, bu enstitülerde öğrenci olsun, öğrenciliği aşıp öğretici olsun ve yirminci yüzyılın müsbet bilgi ışığını kafasına doldurup köye götürsün!.. Liderinin düşen bir uçaktan sağ kurtuluşunu, evliyalık, hattâ peygamberlik katına yükseliş olarak halka kabul ettirmeyi iktidarda tutunabilmek için meşru bir çare sayacak zihniyetteki bir partiden buna razı olması beklenebilir miydi;
Elbette Köy Enstitüleri kapatılmalı, köyde eğitim imkânları artışının hızını kesmek için ve — daha D.P. nin muhalefet yıllarında başlandığı gibi — köylüyü okuldan soğutmak için her çareye başvurmalı, öğretmen yetişen köylü gencin köye dönüp önder olacak yerde şehre gidip kalabalığa karışması teşvik edilmeliydi!
C. H. P. iktidarı sırasında Köy Enstitülerine övgüler söylemesi ile, bugün Köy Enstitüsü adını anan enstitü mezunlarını cezalandırması arasındaki çelişmeyi gözden saklamak için, Millî Eğitim Bakan Vekili Tevfik İleri, «Öğretmen okulları... bir bakıma Köy Enstitülerinin günün şartlarına göre ıslah edilmiş şeklinden ibarettir» diyor.
Köylünün eğitim ihtiyacı bakımından «günün şartları» nda değişen nedir ki, köy eğitimi sisteminde böyle bir değişikliğe lüzum görülmüş olsun?
Tersine, bir yanda nüfusun hızla artışı, öbür yanda, nüfusa göre öğretmen ve eğitmen oranının hızla düşüşü, bugün, Köy Enstitülerini ortadan kaldırmayı değil, ancak bu enstitüleri yeniden kurup kuvvetlendirmeyi gerekli kılan «şartlar» yaratmıştır. Fakat, tabii, eğitime değer veren, kütlelerin uyanışını kendine zararlı görmeyen bir iktidar için!.. Demokrat Parti iktidarına ise, ancak, bu «şartlar» ın gereğinin tersini yapmak yaraşırdı.
Ama faydasız!. Köy Enstitülerinde yetişmiş genç köy öğretmenleri, şimdi, devlet desteğine güvenebildikleri günlerdekinden daha çok köylünün sevgilisi olmuşlardır. Köy Enstitülerinde yetişenlerin bütün yurda dağıttıkları kıvılcımlarla, köylünün içine bir kere, çocuğunu okutma isteğinin ateşi düşmüştür. Gerçek dostunun, çocuğunu okutmak istiyenler olduğunu köylü anlamıştır. Cahil kalmanın, kolayca aldatılabilir ve ezilebilir halde kalmak olduğunu öğrenmiştir. Ve nihayet, yüzyıllarca bağımsız bir toplumda yaşamış, çoğu ülkelerde köylü henüz köle iken, Türkiye’de yoksul da olsa, hür ve efendi kalmış olmanın verdiği olgunluk ve idrak ile, Türk köylüsü, henüz okur yazar hale gelmeden de, kendisini aldatmak için her çareye başvuran sözde okumuş yazmışların oyunlarına oy kaptırmayacak kadar demokratik erginliğe erişebilmiştir.
1957 seçimlerinin Hükümet tarafından bir türlü yayınlanamıyan sonuçları, Demokrat Partinin köylerde de ne kadar gerilediğini göstermiştir.
Türk köylüsü, kendisini karanlıkta tutmak isteyenleri, Türk tarihinin en karanlık bir sayfasına gömecektir.
D. P.’de eğitım korkusu
Bülent ECEVİT
BİR iktidar, hem «Köylü» gazetesi gibi yayın organlarıyla cehaleti istismara, köylüyü karanlıkta tutup aldatmağa çalışsın, hem de köylünün eğitimine değer ve hız versin, buna imkân var mıdır?
Cehaleti kendi iktidarı için en güvenilir sigorta bilen bir partiden, Türk köylüsünü, «Köylü» gazetesinin -Devlet parasıyla bastırılıp Devlet imkânlarıyla dağıtılan bu en «zararlı yayın» örneğinin - etkisi altında kalabilecek seviyede bulundurmağa ihtiyaç duyan bir iktidar partisinden, halkodalarını açık bırakması, köy enstitülerini yaşatması, hattâ köy enstitülerinin lâfına tahammül etmesi elbette beklenemezdi.
Köylerdeki gerici, uyuşturucu, aldatıcı propagandası karşısında, Demokrat Parti iktidarı, devrimciliğin, rasyonel düsüncenin, müsbet bilginin engelini yıkmak, daha filiz verirken baltalamak için elbette elinden geleni yapacaktı.
Başka türlü davranması, anahtarı kendi eline geçmiş Devlet kasasından o engeli beslemeğe devam etmesi, mantığa uymazdı.
Halkodaları açık bırakılsın da, köylü, gazete, dergi, kitap okumak, tarafsız aydınlarının aydınlatıcı konuşmalarını dinlemek ve öylece, Devlet Radyosundan, D.P. hatiplerinden duyduğu, «Köylü» gazetesinden izlediği haber ve iddiaların iç yüzünü kolayca öğrenmek imkânını bulsun!.. Hiç Demokrat Parti iktidarının işine gelir miydi bu?
Elbette Halkodaları kapatılmalı, Halkodalarındaki sahne ve konferans kürsüsünün yerine kahve ocağı kurulmalı, kitap raflarına domino ve iskambil takımları, çay bardakları dizilmeli, kitaplar bakkallara kese kâğıdı olmalı idi!
Köy Enstitüleri yaşatılsın da, köylü, bu enstitülerde öğrenci olsun, öğrenciliği aşıp öğretici olsun ve yirminci yüzyılın müsbet bilgi ışığını kafasına doldurup köye götürsün!.. Liderinin düşen bir uçaktan sağ kurtuluşunu, evliyalık, hattâ peygamberlik katına yükseliş olarak halka kabul ettirmeyi iktidarda tutunabilmek için meşru bir çare sayacak zihniyetteki bir partiden buna razı olması beklenebilir miydi;
Elbette Köy Enstitüleri kapatılmalı, köyde eğitim imkânları artışının hızını kesmek için ve — daha D.P. nin muhalefet yıllarında başlandığı gibi — köylüyü okuldan soğutmak için her çareye başvurmalı, öğretmen yetişen köylü gencin köye dönüp önder olacak yerde şehre gidip kalabalığa karışması teşvik edilmeliydi!
C. H. P. iktidarı sırasında Köy Enstitülerine övgüler söylemesi ile, bugün Köy Enstitüsü adını anan enstitü mezunlarını cezalandırması arasındaki çelişmeyi gözden saklamak için, Millî Eğitim Bakan Vekili Tevfik İleri, «Öğretmen okulları... bir bakıma Köy Enstitülerinin günün şartlarına göre ıslah edilmiş şeklinden ibarettir» diyor.
Köylünün eğitim ihtiyacı bakımından «günün şartları» nda değişen nedir ki, köy eğitimi sisteminde böyle bir değişikliğe lüzum görülmüş olsun?
Tersine, bir yanda nüfusun hızla artışı, öbür yanda, nüfusa göre öğretmen ve eğitmen oranının hızla düşüşü, bugün, Köy Enstitülerini ortadan kaldırmayı değil, ancak bu enstitüleri yeniden kurup kuvvetlendirmeyi gerekli kılan «şartlar» yaratmıştır. Fakat, tabii, eğitime değer veren, kütlelerin uyanışını kendine zararlı görmeyen bir iktidar için!.. Demokrat Parti iktidarına ise, ancak, bu «şartlar» ın gereğinin tersini yapmak yaraşırdı.
Ama faydasız!. Köy Enstitülerinde yetişmiş genç köy öğretmenleri, şimdi, devlet desteğine güvenebildikleri günlerdekinden daha çok köylünün sevgilisi olmuşlardır. Köy Enstitülerinde yetişenlerin bütün yurda dağıttıkları kıvılcımlarla, köylünün içine bir kere, çocuğunu okutma isteğinin ateşi düşmüştür. Gerçek dostunun, çocuğunu okutmak istiyenler olduğunu köylü anlamıştır. Cahil kalmanın, kolayca aldatılabilir ve ezilebilir halde kalmak olduğunu öğrenmiştir. Ve nihayet, yüzyıllarca bağımsız bir toplumda yaşamış, çoğu ülkelerde köylü henüz köle iken, Türkiye’de yoksul da olsa, hür ve efendi kalmış olmanın verdiği olgunluk ve idrak ile, Türk köylüsü, henüz okur yazar hale gelmeden de, kendisini aldatmak için her çareye başvuran sözde okumuş yazmışların oyunlarına oy kaptırmayacak kadar demokratik erginliğe erişebilmiştir.
1957 seçimlerinin Hükümet tarafından bir türlü yayınlanamıyan sonuçları, Demokrat Partinin köylerde de ne kadar gerilediğini göstermiştir.
Türk köylüsü, kendisini karanlıkta tutmak isteyenleri, Türk tarihinin en karanlık bir sayfasına gömecektir.
Koleksiyon
Alıntı
“DP'de Eğitim Korkusu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1051 ulaşıldı.