Yeni Radyolar

Başlık: 
Yeni Radyolar 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" No 12941, ss. 1, 5 
Tarih: 
1959-08-14 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

YENI RADYOLAR

Bülent ECEVİT

Şimdiki radyo istasyonlarının genişletilmesi, Doğu Anadolu’da da bir çok küçük istasyonlar kurulması için harekete geçildi.

Memleketin şiddetli bir iktisadî buhran içinde bulunduğu, sıkı istikrar tedbirlerine ihtiyaç duyulduğu bir sırada, iktisadî hayata doğrudan doğruya yararı dokunmayacak böyle bir teşebbüse, çoğu döviz olarak büyük paralar yatırılması, şüphesiz üzerinde durulacak bir konudur.

Acaba radyo istasyonlarını genişletme teşebbüsünün sağlıyacağı kültürel ve siyasal avantajlar, iktisadî hayatımızın şu sıkıntılı devresinde bu kadar büyük maddî fedakârlığa katlanılmasını gerekli kılacak, hiç değilse mazur gösterebilecek kadar geniş midir?

Çağımızın en etkili halk eğitimi aracı olan radyonun, önce, Türk kültür hayatına ne ölçüde yararı dokunduğunu düşünelim!

Devlet radyoları, elbette, dinleyicinin genel ve pratik bilgisini arttıracak bazı yayınlarda bulunmaktadır. Ancak Türkiye’nin kültürel ihtiyaçları devrimcilik alanındaki ihtiyaçlarından ayrı tutulamıyacağına göre, devrimleri yaymak, benimsetmek, kökleştirmek bakımından da, radyoya büyük ödevler düşer. Türk Devlet Radyoları ise bu ödevlerin farkında bile değil gibidir.

Radyoda devlet veya kamu tekelciliğinin tek avantajı, İngiliz kamu radyosu B.B.C. nin kültürel siyasetini tespit eden prensipte belirtildiği gibi, kültür programlarında, «halka, istediği gibi değil, ihtiyacı olduğu gibi yayında bulunma» imkânını sağlamasıdır, O sayede, böyle radyoların kültürel yayınları, özel ticarî radyolarınkinden daha yüksek seviyeli daha eğitici olabilmektedir.

Özel ticarî radyolar, reklâmcı firmalar tarafından desteklendiği için, bu radyoların kültürel programları, satıcılık zihniyetiyle düzenlenir. O yüzden seviyeleri düşüktür. Bu programlarda, halkın kültür seviyesini yükseltmek şöyle dursun, memleketin kültür vasatîsini tatminden, hattâ kültür düşüklüğünü istismar etmekten başka bir şey düşünülmez.

Bizde radyo devlet tekelindedir. Hem de devrimci olması Anayasa gereği olan bir devletin tekelinde... Onun için, Türk radyolarının, kültürel yayınlarında, devrimleri kökleştirici, bu devrimlerin gerektirdiği kültür değişimini kolaylaştırıp hızlandırıcı bir yol tutması beklenir.

Oysa, yıllardır, Türk radyoları radyo tekelciliğinin sağladığı tek avantajı bir yana itmekte ve kültürel programlarında, daha çok, ticarî radyoların zihniyetini benimsemektedir. Hem, programlarında ticarî firmaların reklâm yayınlarına geniş yer vermekte, hem de kendi kültürel yayınlarından bir çoğunu bir ticarî firma zihniyetiyle hazırlamaktadır. Çünkü, tıpkı radyoda malının reklâmını yapan ticarî firmalar gibi, devlet radyolarını hakkı olmadığı halde kendi malı gibi kullanan iktidar partisi de, kendi reklâmına âlet etmektedir. İşin içine reklâm gayesi girince de, kültürel programların seviyesi, genel olarak düşük, devrimlere hizmet gayesi ise çok geri plânda kalmaktadır.

Onun için, radyoya yapılacak yatırımların memleket kültürüne yararlı olacağını kabul etmek güçtür.

Devlet radyolarının siyasal yayınları ise, Anayasaya aykırı, demokrasinin gelişmesine alabildiğine zararlı, ve millî bütünlüğü parçalayıcıdır.

Devlet radyolarının «radyo gazetesi» denilen programında, millet, açıkça, «biz» ve «onlar» diye iki cepheye ayrılmaktadır: «Biz», yani azınlıkta olan bir iktidar; «onlar», yani çoğunlukta olan muhalefet!.. Hele son haftalarda bu Radyo Gazetesi, çoğunlukta olan «onlar» a karşı, hem de çoğunu «onlar» in ödediği radyo vergilerini kullanarak, açıkça, «soğuk harb» ilân etmiş bulunmaktadır.

«Devlet» radyoluğu isimden ibaret kalan, aslında iktidar partisinin başlıca reklâm organı durumuna gelen, bu radyoların bütün siyasal yayınlarında ve haber bültenlerinde, her gün, iktidardaki azınlık adına, millet çoğunluğunun temsilcilerine ,iftira, haraket, küfür edilmekte ve cevap hakkı bile tanınmamaktadır.

Bu durumda, radyo istasyonlarına yapılacak yeni yatırımların, siyasal hayatımıza yararlı olacağı, ferahlık ve huzur getireceği hiç söylenemez.

Gerçi bazı sınır bölgelerinde Türk radyolarının iyi dinlenemediği, onun için halkın yer yer ve zaman zaman yabancı radyoları dinlemeğe mecbur kaldığı doğrudur. Yeni radyo istasyonları kurulmasına o bakımdan ihtiyaç olduğu belki söylenebilir.

Ama Türkiye’de kendi radyolarımıza itibar gösterilmeyişinin sebeplerini yalnız bu radyoların teknik yetersizliğinde aramak, kendi kendini aldatmak olur. Bu radyolar, daha çok, sözüne güvenilmediği için, tek yönlü, gerçeklere aykırı veya gerçekleri saklayıcı yayınlarıyla dinleyicilerinin güveninden her gün biraz daha yoksun kaldığı için dinleyici kaybetmektedir.

Radyolarımızın, yalnız iç siyasetle ilgili yayınları için değil, yurt dışındaki gelişmelerle ilgili yayınları için de durum budur.

Örneğin, geçen yaz, Irak ihtilâli çıktığı sırada, sınır bölgesi halkı, kısmen kendi gözleriyle gördüğü, görgü şahitlerinden kendi kulaklarıyla dinlediği Irak olaylarının, iki adım ötede, sınırın hemen ötesinde cereyan eden bu olayların, doğru ve geniş tafsilâtı şöyle dursun, kısa haberlerini bile, kendi radyosundan günlerce dinleyememiş; dinleyebildiklerinden de pek çoğunun gerçeklere uygun olmadığını tespit etmiştir.

Devlet radyolarının siyasal tutumu tamamiyle değiştirilmedikçe, demokrasinin, hiç değilse haber yayınlarında objektifliğin, asgarî şartlarına uygun hale getirilmedikçe, radyo istasyonlarını genişletmek ve yeni istasyonlar kurmak için, bugünkü sıkışık durumumuzda harcanacak paralar, dövizler, ne memlekete ne de hattâ iktidara yararlı olacaktır. 

Dosyalar

1959.08.14.jpg
1959.08.14_B1.jpg
1959.08.14_A.jpg
1959.08.14_B2.jpg
1959.08.14_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Yeni Radyolar,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 29 Mart 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1047 ulaşıldı.