B. Budakoğlu'nun Sorumluluğu
Başlık:
B. Budakoğlu'nun Sorumluluğu
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-09-29
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
B. Budakoğlu'nun sorumluluğu
BAY Esat Budakoğlu'nu tanıyanlar kendisinin Adalet Bakanlığına oldukça geniş umutlar bağlamışlardı. Türk adalet tarihinde iyi bir ad bırakabilmek için de, Bay Hüseyin Avni Göktürk'ün ardından bu Bakanlığa gelmek gibi bulunmaz bir şansı vardı.
Fakat Beşinci Menderes kabinesinin Adalet Bakanı kendisine bağlanan umutları bugüne kadar boşa çıkardığı gibi, eline geçen şansı da hiç iyi kullanamadı.
Bakanlığı sırasında, adalet cihazını, Türk kamu vicdanının kaldıramıyacağı darbelerle çökertme, iktidar elinde tek yönlü işleyen bir baskı unsuru haline getirme yolundaki çabalar, eksilmeyen, hattâ artan bir hızla devam etti.
Belki bu çabalar Bay Esat Budakoğlu'nun iradesi dışında devam etmektedir. Fakat böyle bir durum elbette Bakanın sorumluluğunu azaltmaz. Basında bulunduğu adalet cihazının, kendi iradesi dışında, istemediği, tasvip etmediği bir yönde işlemesine göz yumması Bakanın sorumluluğunu büsbütün arttırır.
Bugün adalet cihazına yöneltilen tenkid ve şikâyetler, yurttaşlar kadar birçok yargıçları da çileden çıkaran haksızlıklar, [...] disini hiç ilgilendirmezmiş gibi, bu tenkid ve şikâyetleri, bu haksızlık ithamlarını bizzat karşılaması bile gerekmezmiş gibi, masum bir tavır takınmakla, Büyük Millet Meclisinde Bakanlığını ilgilendiren soru önergelerini ya tartışma konusu yapmaktan kaçınmak ya da uyutmakla, Bay Esat Budakoğlu, belki şimdilik kendi vicdanını avutabiliyordur ama bir Adalet Bakanı olarak kamu vicdanını da tatmin edebildiğini sanıyorsa, bu ancak bir hüsnükuruntu olabilir.
Bay Esat Budakoğlunun Bakanlığı sırasında, Savcılık, açıktan açığa, basından Anayasa ile ve kanunla sağlanmış haklarını esirgemeğe çalışır bir sansür dairesi haline gelmiştir. İktidarın beğenmediği kararlar veren, kanun karşısında iktidar partisi mensubu sa[...] başka yurttaşlardan imtiyazlı bir durum tanıma [...] yargıçlar üzerindeki baskı gitgide ağırlaşmaktadır.
Bu baskıya dayanamıyacaklarını haykırarak şerefli mesleklerinden ayrılan yargıçlar çoğalmaktadır.
Öyle ki, Hukuk Fakültesi bütün başka fakültelerden daha çok öğrenci çektiği ve yargıçlık bu Fakülteyi bitirenler için en çekici meslek sayılmak gerektiği halde, memlekette yargıç kadrosu kaygı verecek kadar büyük bir hızla boşalmaktadır.
Bugün Türkiye'de yargıçlar ağır maddî fedakârlıklara katlanmak zorundadırlar. Bu fedakârlıklara katlanma gücünü ancak yargıçlık mesleğinin mânevi tatmin imkânında bulabilirler. O imkân da ortadan kaldırılırsa, bir hukukçuyu yargıçlık mesleğine bağlıyacak ortada ne kalır?
Bir tefrikanın metnini bile görmeksizin yayınlanmasını önlemeğe kalkışan İstanbul Savcısı hakkında verilen bir sözlü soruyu. Adalet Bakanı hâlâ cevaplandırmamıştır. Bu olayla ilgili olarak yapılan hücumlar üzerine Bay Esat Budakoğlu, İstanbul Savcısının Anayasa dışı hareketini tasvip etmediğini belirterek tahkikat açtırdığını bildirmişti. Aradan aylar geçtiği halde ne bu tahkikatın müspet veya menfî sonucu açıklanmış ne de İstanbul Savcısı görevinden uzaklaştırılmıştır.
Buna karşılık bir Demokrat Parti ilçe başkanının kendisini tevkif ettirmeğe cür'et eden Kozaklı Yargıcı hakkındaki tahkikat isteği derhal yerine getirilmiş. Adliye müfettişleri yargıca hak verdikleri halde, Bakanlık tahkikata ve yargıç üzerinde baskıya devam etmiştir.
Anayasayı çiğnediği bizzat Adalet Bakanınca da teslim edilen bir savcı, hiç bir cezaya uğramaksızın görevinde kalabilir ve bundan aldığı cesaretle, Anayasa dışı davranışının hemen her gün yeni örneklerini verebilirken, sanık durumundaki bir D.P. ilce başkanının şikâyeti, bir yargıcın haysiyetiyle, meslek şerefiyle oynanmasına yeterse ve nihayet o yargıcı istifa etmek zorunda bırakırsa, Bay Göktürk'ün Bakanlığından beri Türk adalet cihazının partizan bir idare altında büsbütün çığırından çıkarılmak istendiğine hükmetmemek elden gelmez.
Bay Esat Budakoğlu, Meclis kürsüsündeki bütün sükûnet ve nezaketine, Bakanlığını ilgilendiren tenkid ve şikâyetler karşısında sanki bunlara kendisi muhatab olamazmış gibi bir tavır takınmakta gösterdiği siyasi ustalığa rağmen, Türk adalet tarihine, Bay Hüseyin Avni Göktürk'ün açtığı çığırı tamamiyle benimsemiş bir Adalet Bakanı olarak geçmekten kurtulamıyacaktır.
Eğer Bay Esat Budakoğlu, gerçekten, kendisini yakından tanıyanların sandığı karakterde bir insansa, böyle bir ihtimal, yani adının adalet tarihimize, Hüseyin Avni Göktürk adıyla bir hizada yazılması ihtimali kendisine herhalde huzur ve öğünç vermeyecektir.
Bir bakanlığın unvanını taşıyıp sorumluluğundan kurtulmak mümkün değildir.
BÜLENT ECEVİT
B. Budakoğlu'nun sorumluluğu
BAY Esat Budakoğlu'nu tanıyanlar kendisinin Adalet Bakanlığına oldukça geniş umutlar bağlamışlardı. Türk adalet tarihinde iyi bir ad bırakabilmek için de, Bay Hüseyin Avni Göktürk'ün ardından bu Bakanlığa gelmek gibi bulunmaz bir şansı vardı.
Fakat Beşinci Menderes kabinesinin Adalet Bakanı kendisine bağlanan umutları bugüne kadar boşa çıkardığı gibi, eline geçen şansı da hiç iyi kullanamadı.
Bakanlığı sırasında, adalet cihazını, Türk kamu vicdanının kaldıramıyacağı darbelerle çökertme, iktidar elinde tek yönlü işleyen bir baskı unsuru haline getirme yolundaki çabalar, eksilmeyen, hattâ artan bir hızla devam etti.
Belki bu çabalar Bay Esat Budakoğlu'nun iradesi dışında devam etmektedir. Fakat böyle bir durum elbette Bakanın sorumluluğunu azaltmaz. Basında bulunduğu adalet cihazının, kendi iradesi dışında, istemediği, tasvip etmediği bir yönde işlemesine göz yumması Bakanın sorumluluğunu büsbütün arttırır.
Bugün adalet cihazına yöneltilen tenkid ve şikâyetler, yurttaşlar kadar birçok yargıçları da çileden çıkaran haksızlıklar, [...] disini hiç ilgilendirmezmiş gibi, bu tenkid ve şikâyetleri, bu haksızlık ithamlarını bizzat karşılaması bile gerekmezmiş gibi, masum bir tavır takınmakla, Büyük Millet Meclisinde Bakanlığını ilgilendiren soru önergelerini ya tartışma konusu yapmaktan kaçınmak ya da uyutmakla, Bay Esat Budakoğlu, belki şimdilik kendi vicdanını avutabiliyordur ama bir Adalet Bakanı olarak kamu vicdanını da tatmin edebildiğini sanıyorsa, bu ancak bir hüsnükuruntu olabilir.
Bay Esat Budakoğlunun Bakanlığı sırasında, Savcılık, açıktan açığa, basından Anayasa ile ve kanunla sağlanmış haklarını esirgemeğe çalışır bir sansür dairesi haline gelmiştir. İktidarın beğenmediği kararlar veren, kanun karşısında iktidar partisi mensubu sa[...] başka yurttaşlardan imtiyazlı bir durum tanıma [...] yargıçlar üzerindeki baskı gitgide ağırlaşmaktadır.
Bu baskıya dayanamıyacaklarını haykırarak şerefli mesleklerinden ayrılan yargıçlar çoğalmaktadır.
Öyle ki, Hukuk Fakültesi bütün başka fakültelerden daha çok öğrenci çektiği ve yargıçlık bu Fakülteyi bitirenler için en çekici meslek sayılmak gerektiği halde, memlekette yargıç kadrosu kaygı verecek kadar büyük bir hızla boşalmaktadır.
Bugün Türkiye'de yargıçlar ağır maddî fedakârlıklara katlanmak zorundadırlar. Bu fedakârlıklara katlanma gücünü ancak yargıçlık mesleğinin mânevi tatmin imkânında bulabilirler. O imkân da ortadan kaldırılırsa, bir hukukçuyu yargıçlık mesleğine bağlıyacak ortada ne kalır?
Bir tefrikanın metnini bile görmeksizin yayınlanmasını önlemeğe kalkışan İstanbul Savcısı hakkında verilen bir sözlü soruyu. Adalet Bakanı hâlâ cevaplandırmamıştır. Bu olayla ilgili olarak yapılan hücumlar üzerine Bay Esat Budakoğlu, İstanbul Savcısının Anayasa dışı hareketini tasvip etmediğini belirterek tahkikat açtırdığını bildirmişti. Aradan aylar geçtiği halde ne bu tahkikatın müspet veya menfî sonucu açıklanmış ne de İstanbul Savcısı görevinden uzaklaştırılmıştır.
Buna karşılık bir Demokrat Parti ilçe başkanının kendisini tevkif ettirmeğe cür'et eden Kozaklı Yargıcı hakkındaki tahkikat isteği derhal yerine getirilmiş. Adliye müfettişleri yargıca hak verdikleri halde, Bakanlık tahkikata ve yargıç üzerinde baskıya devam etmiştir.
Anayasayı çiğnediği bizzat Adalet Bakanınca da teslim edilen bir savcı, hiç bir cezaya uğramaksızın görevinde kalabilir ve bundan aldığı cesaretle, Anayasa dışı davranışının hemen her gün yeni örneklerini verebilirken, sanık durumundaki bir D.P. ilce başkanının şikâyeti, bir yargıcın haysiyetiyle, meslek şerefiyle oynanmasına yeterse ve nihayet o yargıcı istifa etmek zorunda bırakırsa, Bay Göktürk'ün Bakanlığından beri Türk adalet cihazının partizan bir idare altında büsbütün çığırından çıkarılmak istendiğine hükmetmemek elden gelmez.
Bay Esat Budakoğlu, Meclis kürsüsündeki bütün sükûnet ve nezaketine, Bakanlığını ilgilendiren tenkid ve şikâyetler karşısında sanki bunlara kendisi muhatab olamazmış gibi bir tavır takınmakta gösterdiği siyasi ustalığa rağmen, Türk adalet tarihine, Bay Hüseyin Avni Göktürk'ün açtığı çığırı tamamiyle benimsemiş bir Adalet Bakanı olarak geçmekten kurtulamıyacaktır.
Eğer Bay Esat Budakoğlu, gerçekten, kendisini yakından tanıyanların sandığı karakterde bir insansa, böyle bir ihtimal, yani adının adalet tarihimize, Hüseyin Avni Göktürk adıyla bir hizada yazılması ihtimali kendisine herhalde huzur ve öğünç vermeyecektir.
Bir bakanlığın unvanını taşıyıp sorumluluğundan kurtulmak mümkün değildir.
Koleksiyon
Alıntı
“B. Budakoğlu'nun Sorumluluğu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1028 ulaşıldı.