Karadeniz'de Akıntıya Karşı Kürek Çekenler
Başlık:
Karadeniz'de Akıntıya Karşı Kürek Çekenler
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-09-09
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/38
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
Karadeniz'de akıntıya karşı kürek çekenler
BÖYLE baskıları, böyle şiddet gösterilerini, gene Karadeniz kıyılarında, gene C.H.P. Genel Sekreterine karşı daha önce de denemişler di. Hattâ bir seferinde kendisini yaka paça yakalatıp tevkif ettirmiş, bir otomobille son sürat İstanbul'a, Paşakapısı Cezaevine de göndermişlerdi.
O baskılardan, o şiddet gösterilerinden ne kazandılar?
Kasım Gülek'in milletvekili seçilip Büyük Millet Meclisine gelmesini mi, Büyük Millet Meclisinde C.H.P. milletvekillerinin 6 misline yakın artmasını mı, C.H.P. nin Ordu'da seçim kazanmasını mı, başka birçok Karadeniz illerinde eskisinden daha fazla oy almasını mı önleyebildiler?
Hiç birini değil?
Şimdi neyi önleyeceklerdir?
Meselâ Giresun halkının Cumhuriyet Halk Partisini desteklemesini mi?
Giresun'da çoğunluğun kendilerine oy verdiğine inanıyorlarsa, böyle bir kaygıları olmamak gerekir!
İnanmıyorlarsa, Giresun halkını gerçekten kazanmanın yolu bu olmadığını bilmeleri gerekir!
Devlet Radyoları her gün, limanları, fabrikaları, barajları, köprüleriyle bir «görülmemiş kalkınma» nın müjdesini haykırmaktadır.
Eğer bir muhalefet partisi Genel Sekreterinin veya muhalif milletvekillerinin, birkaç ile uğrayıp yurttaşlarıyla el sıkışmaları, hattâ sadece uzaktan uzağa bakışmaları, o «görülmemiş kalkınma» edebiyatının izlerini gönüllerden silmeye yetecekse, bizzat o edebiyatı yapanlar ve yaptıranlar bundan çekiniyorlarsa, ya kendi dediklerine kendileri de inanmıyorlar veya Türk halkının hürriyetsiz bir kalkınma istemediğini biliyorlar demektir.
Giresun'da coplarla, ciplerle, tüfek ve tabancalarla üzenine yürünüp dağıtılmak istenenler bir düşman topluluğu değildir. Giresun halkıdır! Elbette ne Giresun'da ne de başka herhangi bir Türk ilinde halkın gönlü ve güveni bu yollardan kazanılamaz.
Kendi milletvekillerine polisin tabanca çektiğini gözleriyle gören Türk halkı, elbette karşılamağa, yüzünü görmeğe, elini sıkmağa, derdini söylemeğe gittiği o milletvekillerinden soğuyup, onlarla arasına polis tabancası, polis copu, polis cipi sokmağa cüret edenleri bağrına basmaz. Buna Türk halkının mertliği, dürüstlüğü, onuru, hak ve adalet duygusu elvermez.
Nedir öyleyse umdukları?
Cunuhuriyet Halk Partisini yıldırmak mı?
Oysa şimdiye kadar başvurdukları her tertip, C.H.P.'lilerin mücadele azmini ve gücünü arttırmaktan başka bir şeye yaramamıştır.
Halkla C.H.P. ni birbirinden ayırmak için zora başvuruldukça, halk C.H.P. ni daha çok bağrına basmıştır.
Giresunda, Trabzonda, C. H. P. Genel Sekreterine, C.H.P. milletvekillerine, Karadeniz halkına yapılanlar, aslında kuvvet değil, zaaf gösterisidir, aciz belirtisidir.
İktidarda ancak böyle tertiplerle, böyle, kanunları çiğnemek, yurttaş huzurunu kaçırmak, gücünün yetmiyeceği baskı tertiplerine kalkışmak, polisi, orduyu halka karşı bir baskı vasıtası olarak kullanmağa teşebbüs etmekle kalabileceklerini düşünecek kadar zayıf düşmüş olanlara, kendi kendilerine ve halka güvenlerini böylesine yitirmiş gözükenlere, milletin de güveni elbette sarsılır.
Diyelim ki kendileri kuruntu içinde oldukları, için artık geçecekleri yolları atlılarla, polislerle çevirtmek ihtiyacını duyuyorlar!.
Fakat bari bıraksınlar da, halkın sevgi ve desteğine güvenenler ve kuruntusu olmayanlar bu memleketin sokaklarında rahatça dolaşabilsinler! Bıraksınlar da, milletvekilliği ödevini gereği gibi yapmak isteyen, milletin gerçekten vekili olduklarına inanan milletvekilleri yurttaşlarının elini sıkmak, derdini dinlemek imkânını bulsunlar!
Dertler dinlenmedikçe dinecek değildir.
C.H.P. bu halkın, bu mert halkın gönlünden coplarla, ciplerle, tüfeklerle sökülecek değildir.
Akıntıya karşı kürek çekilmekle akıntı yön değiştirmez.
BÜLENT ECEVİT
Karadeniz'de akıntıya karşı kürek çekenler
BÖYLE baskıları, böyle şiddet gösterilerini, gene Karadeniz kıyılarında, gene C.H.P. Genel Sekreterine karşı daha önce de denemişler di. Hattâ bir seferinde kendisini yaka paça yakalatıp tevkif ettirmiş, bir otomobille son sürat İstanbul'a, Paşakapısı Cezaevine de göndermişlerdi.
O baskılardan, o şiddet gösterilerinden ne kazandılar?
Kasım Gülek'in milletvekili seçilip Büyük Millet Meclisine gelmesini mi, Büyük Millet Meclisinde C.H.P. milletvekillerinin 6 misline yakın artmasını mı, C.H.P. nin Ordu'da seçim kazanmasını mı, başka birçok Karadeniz illerinde eskisinden daha fazla oy almasını mı önleyebildiler?
Hiç birini değil?
Şimdi neyi önleyeceklerdir?
Meselâ Giresun halkının Cumhuriyet Halk Partisini desteklemesini mi?
Giresun'da çoğunluğun kendilerine oy verdiğine inanıyorlarsa, böyle bir kaygıları olmamak gerekir!
İnanmıyorlarsa, Giresun halkını gerçekten kazanmanın yolu bu olmadığını bilmeleri gerekir!
Devlet Radyoları her gün, limanları, fabrikaları, barajları, köprüleriyle bir «görülmemiş kalkınma» nın müjdesini haykırmaktadır.
Eğer bir muhalefet partisi Genel Sekreterinin veya muhalif milletvekillerinin, birkaç ile uğrayıp yurttaşlarıyla el sıkışmaları, hattâ sadece uzaktan uzağa bakışmaları, o «görülmemiş kalkınma» edebiyatının izlerini gönüllerden silmeye yetecekse, bizzat o edebiyatı yapanlar ve yaptıranlar bundan çekiniyorlarsa, ya kendi dediklerine kendileri de inanmıyorlar veya Türk halkının hürriyetsiz bir kalkınma istemediğini biliyorlar demektir.
Giresun'da coplarla, ciplerle, tüfek ve tabancalarla üzenine yürünüp dağıtılmak istenenler bir düşman topluluğu değildir. Giresun halkıdır! Elbette ne Giresun'da ne de başka herhangi bir Türk ilinde halkın gönlü ve güveni bu yollardan kazanılamaz.
Kendi milletvekillerine polisin tabanca çektiğini gözleriyle gören Türk halkı, elbette karşılamağa, yüzünü görmeğe, elini sıkmağa, derdini söylemeğe gittiği o milletvekillerinden soğuyup, onlarla arasına polis tabancası, polis copu, polis cipi sokmağa cüret edenleri bağrına basmaz. Buna Türk halkının mertliği, dürüstlüğü, onuru, hak ve adalet duygusu elvermez.
Nedir öyleyse umdukları?
Cunuhuriyet Halk Partisini yıldırmak mı?
Oysa şimdiye kadar başvurdukları her tertip, C.H.P.'lilerin mücadele azmini ve gücünü arttırmaktan başka bir şeye yaramamıştır.
Halkla C.H.P. ni birbirinden ayırmak için zora başvuruldukça, halk C.H.P. ni daha çok bağrına basmıştır.
Giresunda, Trabzonda, C. H. P. Genel Sekreterine, C.H.P. milletvekillerine, Karadeniz halkına yapılanlar, aslında kuvvet değil, zaaf gösterisidir, aciz belirtisidir.
İktidarda ancak böyle tertiplerle, böyle, kanunları çiğnemek, yurttaş huzurunu kaçırmak, gücünün yetmiyeceği baskı tertiplerine kalkışmak, polisi, orduyu halka karşı bir baskı vasıtası olarak kullanmağa teşebbüs etmekle kalabileceklerini düşünecek kadar zayıf düşmüş olanlara, kendi kendilerine ve halka güvenlerini böylesine yitirmiş gözükenlere, milletin de güveni elbette sarsılır.
Diyelim ki kendileri kuruntu içinde oldukları, için artık geçecekleri yolları atlılarla, polislerle çevirtmek ihtiyacını duyuyorlar!.
Fakat bari bıraksınlar da, halkın sevgi ve desteğine güvenenler ve kuruntusu olmayanlar bu memleketin sokaklarında rahatça dolaşabilsinler! Bıraksınlar da, milletvekilliği ödevini gereği gibi yapmak isteyen, milletin gerçekten vekili olduklarına inanan milletvekilleri yurttaşlarının elini sıkmak, derdini dinlemek imkânını bulsunlar!
Dertler dinlenmedikçe dinecek değildir.
C.H.P. bu halkın, bu mert halkın gönlünden coplarla, ciplerle, tüfeklerle sökülecek değildir.
Akıntıya karşı kürek çekilmekle akıntı yön değiştirmez.
Koleksiyon
Alıntı
“Karadeniz'de Akıntıya Karşı Kürek Çekenler,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1022 ulaşıldı.