Kuruntu
Başlık:
Kuruntu
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-08-14
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
KURUNTU
ORTADOĞU olsun, Güney Amerika, olsun, dünyanın neresinde bir diktatörlük devrilse, Türkiyede Demokrat Parti liderlerinin uykusu kaçar, huzuru bozulur.
Arjantin'de bir diktatörlük yıkıldı öyle oldu; Kolombiya'da, Venezüella da diktatörlükler yıkıldı, öyle oldu. Hele halka biraz daha daralıp sınır komşumuz Irak'ta Nuri Sait Paşa diktatörlüğü de yıkılınca, Demokrat Parti liderlerinde artık asap diye bir şey kalmadı.
Hürriyet kısıntılarının, cezaevlerini siyasi mahkûmlarla doldurmanın, basına, adalete, muhalefete yapılan baskıların, yolsuzlukları teşvik etmenin, büyük kütleleri sefalete mahkûm etmenin, Irak ihtilâlinde başlıca etkenler olduğu, bütün müttefik memleketler basınında yazıldığı halde, o memleketlerin iktidarları alınmadılar, bu yazılanlarda kötü niyet görmediler, bunları yazıp söyleyenleri ihtilâl çıkarmağa kalkışmakla suçlandırmadılar.
Bu yoldaki haberler yüzünden, Amerika'da, İngiltere'de, İsveç'te, İsviçre de, İtalya'da, Yunanistan'da hiçbir iktidar liderinin uykusu kaçmadı, sinirleri bozulmadı.
Türkiye'de ise iktidar, elinden gelse, Irak olayları için yayın yasağı koyacaktı. Nitekim, Irak'ta olup bitenlerin içyüzü, günlerce, Devlet Radyosu dinleyicilerinden saklanmak istendi. Türkiye'de, dünyadan haber almak için Türk Devlet Radyosuna güvenmek zorunda bulunanlar, sınır komşumuz Irakta olup bitenleri, belki Çin'deki Maçin'deki köylüden daha geç öğrendiler.
Anadolu Ajansının sansürlü haberleriyle yetinmeyip inanılır kaynaklardan Irak olaylarını doğru olarak bildiren gazete ve dergiler, iktidar sözcüsü gazeteler tarafından en ağır hücumlara uğradılar. Hele Abdülillâh'ın rüşvet aldığı için elleri kesilmiş, Nuri Sait'in zulüm yaptığı için yerlerde sürüklenmiş halini gösterir resimleri yayınlıyanlar, nedense Türkiye'deki iktidara karşı ima ve telmihlerde bulunmakla, tahrikçilikle suçlandırıldılar.
Irak ihtilâlini tahlil etmek, Irak ihtilâlinin nedenlerini araştırmak, Türk halkını ihtilâle kışkırtmak sayılır oldu.
Şimdi D.P. liderlerinin, Irak olayları yüzünden içlerine düşen kuruntuları, duydukları huzursuzluğu ve kaygıları Meclis Gruplarına da aşılamağa muvaffak oldukları ve bunu, D.P. Meclis Grupu ağzından bir resmi bildiriyle açığa vurdurdukları, Irak hâdiselerini, bütün dünyaya, Türk iç politikasında yeni baskı tedbirleri gerektiren bir dönüm noktası olarak ilân ettikleri görülüyor.
Bu, hem acınacak hem üzülünecek bir haldir.
Acınacak bir haldir, çünkü herhangi bir ülkede bir diktatörlük devrilince, Türkiye'de D.P. liderlerinin dünya başlarına yıkılıyormuş gibi telâş ve dehşet içine düşmeleri dayanılır işkence olmasa gerektir?
Üzülünecek bir haldir, çünkü Cumhuriyet Türkiyesinde iktidarın devrilen her diktatörlük ardından yas tuttuğunu, herhangi bir ülkede bir diktatörlük devrilince âdeta nevmid olduğunu, umutsuzluğa, ve bunun Türkiye'deki tepkilerinden korkarak telâşa düştüğünü, hem de böyle resmî bildirilerle dünyaya açıklamak, bize güvenen dostlarımızı da telâş ve kaygıya düşürecektir.
Oysa Türkiye de hiç de telâş edilecek, kaygı duyulacak bir durum yok!
Gerçi bugün Türkiye'de iktidara karşı hoşnutsuzluk geniş kütlelere yayılmıştır! Ama bir ülkede ihtilâl çıkması için, bu, yeter sebep değildir. Bir ülkede ihtilâl çıkması için, hoşnutsuzluk uyandıran bîr iktidarı meşru yoldan devirme imkânının kapanmış olması da gereklidir.
Nitekim Irak'ta bu imkân kapalı olduğu içindir ki ihtilâl çıkmıştır.
Demokrat Parti liderleri belki Türk halkına bu imkânı da kapamak niyetindedirler. Irak ihtilâli üzerine düştükleri telâş ve kaygı belki de bu niyetin bir belirtisidir.
Ama ne kadar niyet ederlerse etsinler. Türkiye'de iktidarı meşru yoldan değiştirme imkânını kapatamamıslardır ve kapatamıyacaklardır.
Buna güçleri yetmeyecektir.
Buna en başta, Türk halkının, siyasal mücadeleyi meşruluk sınırları içinde yürütme, demokrasiyi kökleştirip işler hale getirme azmi engeldir.
Demokrat Parti bugün, diktatörlük kuramıyacak kadar, iktidardan düşürülmesi uğrunda ihtilâl çıkarmağa değmeyecek kadar güçsüz ve dayanıksızdır. Yeter ki meşru muhalefet partilerini kapatmak gibi gücünün yetmeyeceği tedbirler almağa kalkışıp da, milleti, başka çare göremez hale sokmasın!
Demokrat Parti gayrimeşru usullerle iktidarda kalmavı düşünse bile, 8 yıl önce iktidarı meşru yoldan bırakmasını bilen Cumhuriyet Halk Partisi, vakit eriştiğinde iktidara meşru yoldan geri gelmesini de bilecek kadar güçlü ve iyiniyetlidir.
Çevremizde batan diktatörlükleri gördükçe bu çırpınış boşuna! Halkın yardımıyla, C.H.P., Demokrat Partiye meşruluğun emin ve rahat kıyılarına batmadan dönebilecek kadar yüzmeyi, meşru usullerle geldiği iktidardan meşru usullerle inmeyi öğretecektir. İstese de istemese de öğretecektir.
Onun icin bu cırpınıs bosuna!.. Bu kaygılar, korkular, kuruntular boşuna!
Hiddet kadar, şiddet kadar. Kuru sıkı tehditler kadar boşuna!
BÜLENT ECEVİT
KURUNTU
ORTADOĞU olsun, Güney Amerika, olsun, dünyanın neresinde bir diktatörlük devrilse, Türkiyede Demokrat Parti liderlerinin uykusu kaçar, huzuru bozulur.
Arjantin'de bir diktatörlük yıkıldı öyle oldu; Kolombiya'da, Venezüella da diktatörlükler yıkıldı, öyle oldu. Hele halka biraz daha daralıp sınır komşumuz Irak'ta Nuri Sait Paşa diktatörlüğü de yıkılınca, Demokrat Parti liderlerinde artık asap diye bir şey kalmadı.
Hürriyet kısıntılarının, cezaevlerini siyasi mahkûmlarla doldurmanın, basına, adalete, muhalefete yapılan baskıların, yolsuzlukları teşvik etmenin, büyük kütleleri sefalete mahkûm etmenin, Irak ihtilâlinde başlıca etkenler olduğu, bütün müttefik memleketler basınında yazıldığı halde, o memleketlerin iktidarları alınmadılar, bu yazılanlarda kötü niyet görmediler, bunları yazıp söyleyenleri ihtilâl çıkarmağa kalkışmakla suçlandırmadılar.
Bu yoldaki haberler yüzünden, Amerika'da, İngiltere'de, İsveç'te, İsviçre de, İtalya'da, Yunanistan'da hiçbir iktidar liderinin uykusu kaçmadı, sinirleri bozulmadı.
Türkiye'de ise iktidar, elinden gelse, Irak olayları için yayın yasağı koyacaktı. Nitekim, Irak'ta olup bitenlerin içyüzü, günlerce, Devlet Radyosu dinleyicilerinden saklanmak istendi. Türkiye'de, dünyadan haber almak için Türk Devlet Radyosuna güvenmek zorunda bulunanlar, sınır komşumuz Irakta olup bitenleri, belki Çin'deki Maçin'deki köylüden daha geç öğrendiler.
Anadolu Ajansının sansürlü haberleriyle yetinmeyip inanılır kaynaklardan Irak olaylarını doğru olarak bildiren gazete ve dergiler, iktidar sözcüsü gazeteler tarafından en ağır hücumlara uğradılar. Hele Abdülillâh'ın rüşvet aldığı için elleri kesilmiş, Nuri Sait'in zulüm yaptığı için yerlerde sürüklenmiş halini gösterir resimleri yayınlıyanlar, nedense Türkiye'deki iktidara karşı ima ve telmihlerde bulunmakla, tahrikçilikle suçlandırıldılar.
Irak ihtilâlini tahlil etmek, Irak ihtilâlinin nedenlerini araştırmak, Türk halkını ihtilâle kışkırtmak sayılır oldu.
Şimdi D.P. liderlerinin, Irak olayları yüzünden içlerine düşen kuruntuları, duydukları huzursuzluğu ve kaygıları Meclis Gruplarına da aşılamağa muvaffak oldukları ve bunu, D.P. Meclis Grupu ağzından bir resmi bildiriyle açığa vurdurdukları, Irak hâdiselerini, bütün dünyaya, Türk iç politikasında yeni baskı tedbirleri gerektiren bir dönüm noktası olarak ilân ettikleri görülüyor.
Bu, hem acınacak hem üzülünecek bir haldir.
Acınacak bir haldir, çünkü herhangi bir ülkede bir diktatörlük devrilince, Türkiye'de D.P. liderlerinin dünya başlarına yıkılıyormuş gibi telâş ve dehşet içine düşmeleri dayanılır işkence olmasa gerektir?
Üzülünecek bir haldir, çünkü Cumhuriyet Türkiyesinde iktidarın devrilen her diktatörlük ardından yas tuttuğunu, herhangi bir ülkede bir diktatörlük devrilince âdeta nevmid olduğunu, umutsuzluğa, ve bunun Türkiye'deki tepkilerinden korkarak telâşa düştüğünü, hem de böyle resmî bildirilerle dünyaya açıklamak, bize güvenen dostlarımızı da telâş ve kaygıya düşürecektir.
Oysa Türkiye de hiç de telâş edilecek, kaygı duyulacak bir durum yok!
Gerçi bugün Türkiye'de iktidara karşı hoşnutsuzluk geniş kütlelere yayılmıştır! Ama bir ülkede ihtilâl çıkması için, bu, yeter sebep değildir. Bir ülkede ihtilâl çıkması için, hoşnutsuzluk uyandıran bîr iktidarı meşru yoldan devirme imkânının kapanmış olması da gereklidir.
Nitekim Irak'ta bu imkân kapalı olduğu içindir ki ihtilâl çıkmıştır.
Demokrat Parti liderleri belki Türk halkına bu imkânı da kapamak niyetindedirler. Irak ihtilâli üzerine düştükleri telâş ve kaygı belki de bu niyetin bir belirtisidir.
Ama ne kadar niyet ederlerse etsinler. Türkiye'de iktidarı meşru yoldan değiştirme imkânını kapatamamıslardır ve kapatamıyacaklardır.
Buna güçleri yetmeyecektir.
Buna en başta, Türk halkının, siyasal mücadeleyi meşruluk sınırları içinde yürütme, demokrasiyi kökleştirip işler hale getirme azmi engeldir.
Demokrat Parti bugün, diktatörlük kuramıyacak kadar, iktidardan düşürülmesi uğrunda ihtilâl çıkarmağa değmeyecek kadar güçsüz ve dayanıksızdır. Yeter ki meşru muhalefet partilerini kapatmak gibi gücünün yetmeyeceği tedbirler almağa kalkışıp da, milleti, başka çare göremez hale sokmasın!
Demokrat Parti gayrimeşru usullerle iktidarda kalmavı düşünse bile, 8 yıl önce iktidarı meşru yoldan bırakmasını bilen Cumhuriyet Halk Partisi, vakit eriştiğinde iktidara meşru yoldan geri gelmesini de bilecek kadar güçlü ve iyiniyetlidir.
Çevremizde batan diktatörlükleri gördükçe bu çırpınış boşuna! Halkın yardımıyla, C.H.P., Demokrat Partiye meşruluğun emin ve rahat kıyılarına batmadan dönebilecek kadar yüzmeyi, meşru usullerle geldiği iktidardan meşru usullerle inmeyi öğretecektir. İstese de istemese de öğretecektir.
Onun icin bu cırpınıs bosuna!.. Bu kaygılar, korkular, kuruntular boşuna!
Hiddet kadar, şiddet kadar. Kuru sıkı tehditler kadar boşuna!
Koleksiyon
Alıntı
“Kuruntu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1018 ulaşıldı.