Tehlikeler Karşısında İktidar
Başlık:
Tehlikeler Karşısında İktidar
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-07-31
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
Tehlikeler karsısında iktidar
DAHA geçen yaz ortalarına kadar Demokrat Parti iktidarı, en küçük bir dış tehlikeye, iç politikada büyük bir kurtarıcı gibi sarılırdı. Basit bir dış meseleyi gözlerinde bütülyerek, bundan, bir «millî birlik» havası yaratmak ve öylece iç politika tartışmalarını bir süre olsun yatıştırmak için yararlanmağa çalışırdı. Muhalefet, önemli memleket meseleleri üzerinde biraz sesini yükseltecek olsa, «bunların sırası mı» yollu ihtarlarla karşılaşırdı.
Şimdi Demokrat Parti iktidarının bu yönde de bir çıkmaza saplandığı görülüyor: Hem, iç meselelerin baskısından kurtulabilmek umuduyla gene dış macera vesileleri aradığı ve müttefiklerimize Türkiye'yi büyük tehlikelerle çevrili göstermek istediği, hem de dış tehlike üzerinde halkın çokça durmasından son derecede çekinip ürktüğü anlaşılıyor!
O kadar ki, son Ortadoğu buhranı sırasında, bizzat muhalefet dış tehlikenin büyüklüğüne dikkati çekip, iç siyaset mücadelelerinin bir süre unutulması ve «millî birlik» şartlarının sağlanması bakımından kendine düşenleri yapmağa hazır olduğunu belirttiği, bağımsız basın da bu akımı bütün gücüyle desteklediği halde, iktidar, muhalefetten ve halkoyundan gelen uyarışları, «ödeve hazırız» seslerini duymazlıktan gelmiştir. Bir yandan bazı komşu ülkelere açık tehditler savurur, Batılı müttefiklerimizi ısrarla Ortadoğu'da tehlikeli maceralara çağırır ve böyle maceralara Türkiye nin de katılmağa gönüllü olduğunu bildirirken, öte yandan, içerde, zihinleri daha çok iç politika çekişmeleriyle işgal etme gayretine hız vermiş, devlet radyolarının ajans bültenlerinde en geniş yeri Bakanların iç siyaset polemiklerine ayırmış, çevremizde tehlikenin arttığından bahsedilmesini ise kötümserliğe, hattâ kötü niyetliliğe yormak istemiştir
Bütün dünya parlâmentolarının bizim sınırlarımızda dolaşan tehlikeleri görüştüğü bir sırada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılmasını bile gereksiz bulmuş, bu yoldaki teşebbüsleri, hiç yoktan bir tehlike ve panik havası yaratma çabası olarak göstermek istemiştir.
Demokrat Parti iktidarında yeni ortaya çıkan bu davranışın üzerine eğilmek gerekir.
Daha 9-10 ay önceye kadar, halkta hiç yoktan bir takım tehlike kuruntuları yaratabilmek için fırsat kollayan bir iktidar, şimdi neden halkın çevremizdeki gerçek tehlikeleri görmesinden bu kadar ürker, kaygılanır olmuştur?
Bunun, biri iktisadi öbürü siyasi iki sebebi bulunabilir!
İktisadî bakımdan memleket, daha Ortadoğu'daki son tehlikeli durum ortaya çıkmadan, olağanüstü hallerde bile her vakit rastlanmıyacak kadar derin bir buhran içine düşmüş bulunuyordu. Geçim darlığı ve yokluk, dört yanımızın, yıllarca ateşle çevrili kaldığı İkinci Dünya Harbi devresini aratacak ölçüye varmıştı. İktisadî ve ticarî faaliyet harb yıllarında gerekli görüldüğünden daha sıkı kontroller altına alınmıştı. İktidarın bu dertlere, normal şartlar altında bile çare bulabileceğinden bütün umutlar kesilmişti.
Bu durumda iktidar, öyle anlaşılıyor ki, ciddî tehlikelerle çevrildiğimizin anlaşılması üzerine bir panik ortaya çıkmasından ve iktisadî durumun büsbütün kontrol edilemez hale gelmesinden korkmuştur!
Siyasi bakımdansa, memleket güvenliğinin ciddî tehlikeye düştüğü olağanüstü durumlarda, iktidardan önderlik gelmesine ihtiyaç kalmaksızın, bu milletin kendiliğinden yaratabileceği millî birlik havası, şüphesiz memleket yararına olsa bile, her halde artık Demokrat Parti yararına olmıyacaktı.
Çünkü son seçimler, seçmen iradesinin açıkça belirmesine karşı çıkarılan bütün engellere ve Büyük Millet Meclisindeki gerçek oy dağılışını yansıtmaktan çok uzak duruma rağmen, Demokrat Partinin artık bir azınlık partisi haline düştüğünü göstermişti.
Olağanüstü durumlara mahsus bir milli birlik lüzumu duyulduğu anda, milleti selâmete ulaştıracak liderliğin bundan böyle bir başına Demokrat Parti saflarından beklenemiyeceğini, kurtuluş yolu, umut ışığı arayan gözlerin Demokrat Partiye değil, başka bir yöne çevrileceğini, hatta çevrilmeğe başladığını, bizzat Demokrat Parti liderleri artık çok iyi seziyor olmalıydılar.
İşte bu sezgi de, Demokrat parti liderlerinden, yeni bir dünya harbi bulutları sınırlarımızda dolaşırken, hattâ belki bizzat kendileri, milletten habersiz, bazı dış macera imkânları aranırken bile, millete çevremizi günlük güneşlik göstermek istemelerinde başlıca etkenlerden biri olmuş bulunsa gerektir.
*
Bir dış tehlikenin milletçe vaktinde görülmesi ihtimali karşısında D. P. sorumlularını böylesine ürküten iktisadî veya siyasi sebeplerin hangisi daha ağır basıyor olursa olsun, bu sorumluların böyle bir haleti ruhiye içine düşmüş bulunması, başlı başına, memleket için en büyük tehlikedir.
Çevremizdeki gerçek bir dış tehlikenin milletçe zamanında idrâk edilmesini kendi menfaatlerine bu derece zararlı gören, böyle bir tehlikenin doğurabileceği ciddî iktisadî meseleler karşısındaki çaresizliğini bu derece kuvvetle duyan ve bunları görüp duyduğu için de, sınırlarımızda dolaşan tehlikeleri milletten saklıyabilmek umuduyla, resmî ajans bültenlerinde hâdiseleri tahrif etmeyi, memleket güvenliğiyle çok yakından ilgili gelişmeleri türlü tertiplerle Büyük Millet Meclisinden gizli tutmayı göze alan bir parti, herhalde şu buhranlı devrede, varlığımızın ve menfaatlerimizin korunmasını, iç huzuruyla, gözlerimiz kapalı emanet edebileceğimiz bir parti olmasa gerektir.
BÜLENT ECEVİT
Tehlikeler karsısında iktidar
DAHA geçen yaz ortalarına kadar Demokrat Parti iktidarı, en küçük bir dış tehlikeye, iç politikada büyük bir kurtarıcı gibi sarılırdı. Basit bir dış meseleyi gözlerinde bütülyerek, bundan, bir «millî birlik» havası yaratmak ve öylece iç politika tartışmalarını bir süre olsun yatıştırmak için yararlanmağa çalışırdı. Muhalefet, önemli memleket meseleleri üzerinde biraz sesini yükseltecek olsa, «bunların sırası mı» yollu ihtarlarla karşılaşırdı.
Şimdi Demokrat Parti iktidarının bu yönde de bir çıkmaza saplandığı görülüyor: Hem, iç meselelerin baskısından kurtulabilmek umuduyla gene dış macera vesileleri aradığı ve müttefiklerimize Türkiye'yi büyük tehlikelerle çevrili göstermek istediği, hem de dış tehlike üzerinde halkın çokça durmasından son derecede çekinip ürktüğü anlaşılıyor!
O kadar ki, son Ortadoğu buhranı sırasında, bizzat muhalefet dış tehlikenin büyüklüğüne dikkati çekip, iç siyaset mücadelelerinin bir süre unutulması ve «millî birlik» şartlarının sağlanması bakımından kendine düşenleri yapmağa hazır olduğunu belirttiği, bağımsız basın da bu akımı bütün gücüyle desteklediği halde, iktidar, muhalefetten ve halkoyundan gelen uyarışları, «ödeve hazırız» seslerini duymazlıktan gelmiştir. Bir yandan bazı komşu ülkelere açık tehditler savurur, Batılı müttefiklerimizi ısrarla Ortadoğu'da tehlikeli maceralara çağırır ve böyle maceralara Türkiye nin de katılmağa gönüllü olduğunu bildirirken, öte yandan, içerde, zihinleri daha çok iç politika çekişmeleriyle işgal etme gayretine hız vermiş, devlet radyolarının ajans bültenlerinde en geniş yeri Bakanların iç siyaset polemiklerine ayırmış, çevremizde tehlikenin arttığından bahsedilmesini ise kötümserliğe, hattâ kötü niyetliliğe yormak istemiştir
Bütün dünya parlâmentolarının bizim sınırlarımızda dolaşan tehlikeleri görüştüğü bir sırada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılmasını bile gereksiz bulmuş, bu yoldaki teşebbüsleri, hiç yoktan bir tehlike ve panik havası yaratma çabası olarak göstermek istemiştir.
Demokrat Parti iktidarında yeni ortaya çıkan bu davranışın üzerine eğilmek gerekir.
Daha 9-10 ay önceye kadar, halkta hiç yoktan bir takım tehlike kuruntuları yaratabilmek için fırsat kollayan bir iktidar, şimdi neden halkın çevremizdeki gerçek tehlikeleri görmesinden bu kadar ürker, kaygılanır olmuştur?
Bunun, biri iktisadi öbürü siyasi iki sebebi bulunabilir!
İktisadî bakımdan memleket, daha Ortadoğu'daki son tehlikeli durum ortaya çıkmadan, olağanüstü hallerde bile her vakit rastlanmıyacak kadar derin bir buhran içine düşmüş bulunuyordu. Geçim darlığı ve yokluk, dört yanımızın, yıllarca ateşle çevrili kaldığı İkinci Dünya Harbi devresini aratacak ölçüye varmıştı. İktisadî ve ticarî faaliyet harb yıllarında gerekli görüldüğünden daha sıkı kontroller altına alınmıştı. İktidarın bu dertlere, normal şartlar altında bile çare bulabileceğinden bütün umutlar kesilmişti.
Bu durumda iktidar, öyle anlaşılıyor ki, ciddî tehlikelerle çevrildiğimizin anlaşılması üzerine bir panik ortaya çıkmasından ve iktisadî durumun büsbütün kontrol edilemez hale gelmesinden korkmuştur!
Siyasi bakımdansa, memleket güvenliğinin ciddî tehlikeye düştüğü olağanüstü durumlarda, iktidardan önderlik gelmesine ihtiyaç kalmaksızın, bu milletin kendiliğinden yaratabileceği millî birlik havası, şüphesiz memleket yararına olsa bile, her halde artık Demokrat Parti yararına olmıyacaktı.
Çünkü son seçimler, seçmen iradesinin açıkça belirmesine karşı çıkarılan bütün engellere ve Büyük Millet Meclisindeki gerçek oy dağılışını yansıtmaktan çok uzak duruma rağmen, Demokrat Partinin artık bir azınlık partisi haline düştüğünü göstermişti.
Olağanüstü durumlara mahsus bir milli birlik lüzumu duyulduğu anda, milleti selâmete ulaştıracak liderliğin bundan böyle bir başına Demokrat Parti saflarından beklenemiyeceğini, kurtuluş yolu, umut ışığı arayan gözlerin Demokrat Partiye değil, başka bir yöne çevrileceğini, hatta çevrilmeğe başladığını, bizzat Demokrat Parti liderleri artık çok iyi seziyor olmalıydılar.
İşte bu sezgi de, Demokrat parti liderlerinden, yeni bir dünya harbi bulutları sınırlarımızda dolaşırken, hattâ belki bizzat kendileri, milletten habersiz, bazı dış macera imkânları aranırken bile, millete çevremizi günlük güneşlik göstermek istemelerinde başlıca etkenlerden biri olmuş bulunsa gerektir.
*
Bir dış tehlikenin milletçe vaktinde görülmesi ihtimali karşısında D. P. sorumlularını böylesine ürküten iktisadî veya siyasi sebeplerin hangisi daha ağır basıyor olursa olsun, bu sorumluların böyle bir haleti ruhiye içine düşmüş bulunması, başlı başına, memleket için en büyük tehlikedir.
Çevremizdeki gerçek bir dış tehlikenin milletçe zamanında idrâk edilmesini kendi menfaatlerine bu derece zararlı gören, böyle bir tehlikenin doğurabileceği ciddî iktisadî meseleler karşısındaki çaresizliğini bu derece kuvvetle duyan ve bunları görüp duyduğu için de, sınırlarımızda dolaşan tehlikeleri milletten saklıyabilmek umuduyla, resmî ajans bültenlerinde hâdiseleri tahrif etmeyi, memleket güvenliğiyle çok yakından ilgili gelişmeleri türlü tertiplerle Büyük Millet Meclisinden gizli tutmayı göze alan bir parti, herhalde şu buhranlı devrede, varlığımızın ve menfaatlerimizin korunmasını, iç huzuruyla, gözlerimiz kapalı emanet edebileceğimiz bir parti olmasa gerektir.
Koleksiyon
Alıntı
“Tehlikeler Karşısında İktidar,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 9 Ekim 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1010 ulaşıldı.