Orta Doğu'da Yeni İhtimaller: I
Başlık:
Orta Doğu'da Yeni İhtimaller: I
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-07-22
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
Ortadoğu'da yen ihtimaller: I
17 Temmuz günü İstanbul'da yayınlanan üçlü bildirinin okunuşundan sonra, Türk Dışişleri Bakanı, «Son hâdiselerden sonra Bağdat Paktının durumu nedir?» sorusunu söyle cevaplandırmıştır:
«Müşterek tebliğimizde bu husus bilhassa tebarüz ettirilmiş bulunmaktadır. Bağdat Paktı üç devlet bakımından daha da sağlamlaşmıştır. Bağdat Paktı âkidi devletler, aralarında mevcut tesanüdü bir kat daha sıkılaştırmak kararındadırlar. Pakt devam edecektir.»
Dışişleri Bakanı Bay Zorlu'nun bu cevabı, «Son hâdiselerden sonra Bağdat Paktının durumu» na en küçük bir ışık tutmuş sayılamaz. Tersine, bu cevap, zihinleri büsbütün karıştırıcı mahiyettedir.
Bir kere, Bakanın dediği gibi, müşterek tebliğde Bağdat Paktının durumu «bilhassa tebarüz ettirilmiş» değildir. Müşterek tebliğde Bağdat Paktının adı bile anılmamıştır.
Ankara ve İstanbul'da toplanan Türkiye ve Pakistan Cumhurbaşkanlarıyla İran Şahının, İrak'taki hâdiseler üzerine «aralarındaki tesanüdü bir kat daha sıkılaştırmak kararı» nı almış bulunmaları pek tabiî olsa bile, bu, Bağdat Paktının «üç devlet bakımından daha da sağlamlaşmış» olduğu anlamına gelemiyeceği gibi, Türk Dışişleri Bakanının «Pakt devam edecektir» sözüne de dayanak olamaz.
Irak'ta hükümet darbesi yoluyla yer alan rejim değişikliği, bir yönüyle, Bağdat Paktının bugüne kadar süregelen tutumuna ve gözettiği hedeflerden hiç değilse bazısına karşı sert bir tepkinin belirtisidir.
Şimdi, İrak'la Bağdat Paktının münasebeti bakımından, şu üç ihtimal akla yakın gelir:
1. Yeni İrak Hükümeti Bağdat Paktından çekilebilir.
2. Yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalmayı istemesine rağmen öbür Pakt üyeleri bu isteği reddederek İrak hakkında ihraç kararı alabilirler.
3. Yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalma yolundaki bir isteği öbür Pakt üyelerince kabul edilebilir.
Birinci ihtimal gerçekleşirse, Bağdat Paktı, tabiatiyle «Bağdat» Paktı olmaktan çıkar. O takdirde, Türkiye, İran ve Pakistan için, ancak, aralarındaki «tesanüd» ü başka bir anlaşmayla tevsik etme yolu açık kalır.
İkinci ihtimal gerçekleşir de, yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalma yolundaki bir isteği reddedilirse, sonuç gene yukardakinin aynı olur.
Her iki ihtimalde de, Türkiye, İran, Pakistan arasında yapılabilecek yeni bir anlaşmamın Arap âlemiyle artık doğrudan doğruya bir ilişiği bulunmayacak demektir.
Üçüncü ihtimalin gerçekleşmesi, yani Bağdat'taki yeni hükümetin Bağdat Paktında kalmak isteyip bu isteğinin kabul edilmesi durumundaysa Pakta yepyeni bir yol çizmek gerekecektir. Çünkü, görünüşe göre, yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalması, ancak, bu Pakta Arap milliyetçilik akımıyla bağdaşabilecek, çelişmeye düşmeyecek bir yön verilmesine bağlı olacaktır.
Fakat Türk Dışişleri Bakanının, soruları cevaplandırırken, üçüncü ihtimali hesaba bile katmamış olduğu bellidir. Nitekim sonradan, yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalmak isteyebileceği duyulunca, Türk Hükümetinin bu haberi hiç de hoş karşılamadığı anlaşılmıştır.
O halde, Türk dış siyasetinin başlıca sorumlusu olarak, Bay Zorlu, Bağdat Paktı için «Daha da sağlamlaşmıştır .... devam edecektir», gibi sözler söylerken ne dıemek istemiştir?
Bu sözleri söylerken Türk Dışişleri Bakanı acaba Ürdün'ü mü düşünüyordu?
Gerçekten, bir başka soruya cevabında, Bay Zorlu, Bağdat Paktı devletlerinin «Ürdün'ü her bakımdan takviye kararında» olduklarını söylemiştir.
Oysa Bağdat Paktının Ürdün'e karşı hiç bir taahhüdü yoktur. İrak'la bir federasyon çerçevesi içinde birleştikten sonra, Ürdün, Bağdat Paktına katılmaktan kaçınmıştır.
Yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktından ayrılıp ayrılmadığına dair bir soruya verdiği cevapta ise, Bay Zorlu,
«Bize göre yeni bir İrak Hükümeti bahis mevzuu değildir. Bugünkü günde İrak-Ürdün Federasyonunun Reisi Kral Hüseyin'dir. Ve meşru hükümeti de Kral Hüseyin'in idaresi altındaki hükümettir.» demiştir.
Fakat, İrak Federasyondan ayrıldıktan sonra da biz daha bir müddet bu Federasyonu yaşıyor saymakta ısrar etsek ve Ürdün Kralı Hüseyin'i, Faysaldan sonra Federasyonun yeni başı olarak tanısak bile, bu, İrak'ın Bağdat Paktı karşısındaki durumuna tesir etmez. Çünkü Bağdat Paktında İrak - Ürdün Federasyonu değil, yalnız İrak üye bulunduğuna göre, Ürdün Kralı Hüseyin, kendini Federasyonun başı ilân etmekle Bağdat Paktı içinde eski İrak Kralı Faysal'ın yerini alma hakkını kazanmış olmaz.
Onun için, Kral Hüseyin'i «bugünkü gönde» İrak'ın da başı farzederek, Ortadoğu'daki yeni tutumunu ve Bağdat Paktının yeni durumu hakkındaki görüşünü bu faraziyeye istinat ettiren bir Türk Hükümeti, bu bölgede her an karşılaşabileceği âcil ve hayatî meselelere pratik hâl çareleri bulmakta çok zorluk çekebilir.
Öte yandan şimdi Ortadoğuyla ilgili yeni bazı ihtimaller ve söylentiler ortaya çıkmıştır. Bu ihtimal ve söylentilerin ışığı altında, bizim İrak karşısındaki davranışımızın ve Bağdat Paktının durumumun ne olabileceğini gelecek yazımızda araştıracağız.
BÜLENT ECEVİT
Ortadoğu'da yen ihtimaller: I
17 Temmuz günü İstanbul'da yayınlanan üçlü bildirinin okunuşundan sonra, Türk Dışişleri Bakanı, «Son hâdiselerden sonra Bağdat Paktının durumu nedir?» sorusunu söyle cevaplandırmıştır:
«Müşterek tebliğimizde bu husus bilhassa tebarüz ettirilmiş bulunmaktadır. Bağdat Paktı üç devlet bakımından daha da sağlamlaşmıştır. Bağdat Paktı âkidi devletler, aralarında mevcut tesanüdü bir kat daha sıkılaştırmak kararındadırlar. Pakt devam edecektir.»
Dışişleri Bakanı Bay Zorlu'nun bu cevabı, «Son hâdiselerden sonra Bağdat Paktının durumu» na en küçük bir ışık tutmuş sayılamaz. Tersine, bu cevap, zihinleri büsbütün karıştırıcı mahiyettedir.
Bir kere, Bakanın dediği gibi, müşterek tebliğde Bağdat Paktının durumu «bilhassa tebarüz ettirilmiş» değildir. Müşterek tebliğde Bağdat Paktının adı bile anılmamıştır.
Ankara ve İstanbul'da toplanan Türkiye ve Pakistan Cumhurbaşkanlarıyla İran Şahının, İrak'taki hâdiseler üzerine «aralarındaki tesanüdü bir kat daha sıkılaştırmak kararı» nı almış bulunmaları pek tabiî olsa bile, bu, Bağdat Paktının «üç devlet bakımından daha da sağlamlaşmış» olduğu anlamına gelemiyeceği gibi, Türk Dışişleri Bakanının «Pakt devam edecektir» sözüne de dayanak olamaz.
Irak'ta hükümet darbesi yoluyla yer alan rejim değişikliği, bir yönüyle, Bağdat Paktının bugüne kadar süregelen tutumuna ve gözettiği hedeflerden hiç değilse bazısına karşı sert bir tepkinin belirtisidir.
Şimdi, İrak'la Bağdat Paktının münasebeti bakımından, şu üç ihtimal akla yakın gelir:
1. Yeni İrak Hükümeti Bağdat Paktından çekilebilir.
2. Yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalmayı istemesine rağmen öbür Pakt üyeleri bu isteği reddederek İrak hakkında ihraç kararı alabilirler.
3. Yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalma yolundaki bir isteği öbür Pakt üyelerince kabul edilebilir.
Birinci ihtimal gerçekleşirse, Bağdat Paktı, tabiatiyle «Bağdat» Paktı olmaktan çıkar. O takdirde, Türkiye, İran ve Pakistan için, ancak, aralarındaki «tesanüd» ü başka bir anlaşmayla tevsik etme yolu açık kalır.
İkinci ihtimal gerçekleşir de, yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalma yolundaki bir isteği reddedilirse, sonuç gene yukardakinin aynı olur.
Her iki ihtimalde de, Türkiye, İran, Pakistan arasında yapılabilecek yeni bir anlaşmamın Arap âlemiyle artık doğrudan doğruya bir ilişiği bulunmayacak demektir.
Üçüncü ihtimalin gerçekleşmesi, yani Bağdat'taki yeni hükümetin Bağdat Paktında kalmak isteyip bu isteğinin kabul edilmesi durumundaysa Pakta yepyeni bir yol çizmek gerekecektir. Çünkü, görünüşe göre, yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalması, ancak, bu Pakta Arap milliyetçilik akımıyla bağdaşabilecek, çelişmeye düşmeyecek bir yön verilmesine bağlı olacaktır.
Fakat Türk Dışişleri Bakanının, soruları cevaplandırırken, üçüncü ihtimali hesaba bile katmamış olduğu bellidir. Nitekim sonradan, yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktında kalmak isteyebileceği duyulunca, Türk Hükümetinin bu haberi hiç de hoş karşılamadığı anlaşılmıştır.
O halde, Türk dış siyasetinin başlıca sorumlusu olarak, Bay Zorlu, Bağdat Paktı için «Daha da sağlamlaşmıştır .... devam edecektir», gibi sözler söylerken ne dıemek istemiştir?
Bu sözleri söylerken Türk Dışişleri Bakanı acaba Ürdün'ü mü düşünüyordu?
Gerçekten, bir başka soruya cevabında, Bay Zorlu, Bağdat Paktı devletlerinin «Ürdün'ü her bakımdan takviye kararında» olduklarını söylemiştir.
Oysa Bağdat Paktının Ürdün'e karşı hiç bir taahhüdü yoktur. İrak'la bir federasyon çerçevesi içinde birleştikten sonra, Ürdün, Bağdat Paktına katılmaktan kaçınmıştır.
Yeni İrak Hükümetinin Bağdat Paktından ayrılıp ayrılmadığına dair bir soruya verdiği cevapta ise, Bay Zorlu,
«Bize göre yeni bir İrak Hükümeti bahis mevzuu değildir. Bugünkü günde İrak-Ürdün Federasyonunun Reisi Kral Hüseyin'dir. Ve meşru hükümeti de Kral Hüseyin'in idaresi altındaki hükümettir.» demiştir.
Fakat, İrak Federasyondan ayrıldıktan sonra da biz daha bir müddet bu Federasyonu yaşıyor saymakta ısrar etsek ve Ürdün Kralı Hüseyin'i, Faysaldan sonra Federasyonun yeni başı olarak tanısak bile, bu, İrak'ın Bağdat Paktı karşısındaki durumuna tesir etmez. Çünkü Bağdat Paktında İrak - Ürdün Federasyonu değil, yalnız İrak üye bulunduğuna göre, Ürdün Kralı Hüseyin, kendini Federasyonun başı ilân etmekle Bağdat Paktı içinde eski İrak Kralı Faysal'ın yerini alma hakkını kazanmış olmaz.
Onun için, Kral Hüseyin'i «bugünkü gönde» İrak'ın da başı farzederek, Ortadoğu'daki yeni tutumunu ve Bağdat Paktının yeni durumu hakkındaki görüşünü bu faraziyeye istinat ettiren bir Türk Hükümeti, bu bölgede her an karşılaşabileceği âcil ve hayatî meselelere pratik hâl çareleri bulmakta çok zorluk çekebilir.
Öte yandan şimdi Ortadoğuyla ilgili yeni bazı ihtimaller ve söylentiler ortaya çıkmıştır. Bu ihtimal ve söylentilerin ışığı altında, bizim İrak karşısındaki davranışımızın ve Bağdat Paktının durumumun ne olabileceğini gelecek yazımızda araştıracağız.
Koleksiyon
Alıntı
“Orta Doğu'da Yeni İhtimaller: I,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 9 Ekim 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1007 ulaşıldı.