Lübnan'ı Ancak Lübnan Kurtarabilir
Başlık:
Lübnan'ı Ancak Lübnan Kurtarabilir
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-07-14
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BüLENT ECEVİT
«Lübnan'ı ancak Lübnan kurtarabilir»
BAĞDAT Paktı bölge devletlerinin İstanbul'da bugün başlayacak toplantısında Lübnan meselesinin de ele alınacağı anlaşılıyor.
Türk ve İrak Hükümetleri, Lübnan'ın iç mücadelesinde Cumhurbaşkanı Camille Chamoun'u desteklediklerini, yani Lübnan'ın iç mücadelesinde taraf tuttuklarını saklamak için gereği kadar gayret sarfetmemişlerdir.
Yabancı kaynakların verdiği haberlere göre, son günlerde Türkiye'den Lübnan Cumhurbaşkanına bir mesaj da gitmiştir. Mesajın Başbakan mı yoksa Cumhurbaşkanı tarafından mı yollandığı ve içinde neler bulunduğu kesin olarak bilinemiyor.
Bugüne kadar Türk Hükümeti bu konuda Türk halkoyunu aydınlatmayı gereksiz bulmuştur. Oysa, İrak-Ürdün Birliğinde bile, Lübnan Cumhurbaşkanına yollanacak mesaj Parlâmentonun tasvibine sunulmuş, ve bu mesaj ancak Parlâmento'nun istediği değişiklikler yapıldıktan, Chamoun rejiminin desteklenmesi anlamına gelebilecek sözler çıkarıldıktan sonra yollanabilmiştir.
Türkiye'nin gönderdiği resmî mesajda da böyle bir ifade bulunmadığını, Chamoun rejimine yardım vadedilmediğini, ancak ümid edebiliriz!
Lübnan bugün bir dış tecavüze uğrasa bile, aramızda, bizim yardıma koşmamızı gerektirecek, haklı ve meşıu gösterecek hiç bir andlaşma yoktur. Bu durumda bizi bağlayacak olan, ancak, Birleşmiş Millettlerin alacağı kararlardır.
Lübnan şimdiye kadar Bağdat Paktına girmeyi reddetmiş Kıbrıs meselesi Birleşmiş milletlere geldiğinde aleyhinde oy kullanmıştır. Hattâ [...] askerî malzeme yardımı için Meclise bir teklif sunan Türk Hükümetinin, o sırada bu teklifini alkışlar arasında Meclis'ten geri aldığı hatıralardadır.
Eğer Lübnan Hükümeti şimdi Bağdat Paktına girmek için teşebbüse geçmişse, bu teklifin iç politika düşünceleriyle yapıldığından şüphe edilemez.
Onun için, eğer yapılmışsa - teklifin görüşülmesini ileri bırakmak gerekir. 24 Temmuz'da yapılacak yeni Cumhurbaşkanı seçimi belki de bu memleketin iç anlaşmazlığını müsbet bir sonuca bağlıyacaktır.
O zamana kadar, Chamoun rejiminin desteklenmesi tarzında yorumlanabilecek herhangi bir teşebbüs, Ortadoğuda, hattâ bizzat Lübnan'ın Müslüman ve hattâ bir kısım Hıristiyan halkı arasında, Bağdad Paktına karşı şüphe ve düşmanlığı arttırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.
Lübnan'daki iç mücadeleyi Kahire ile Moskova'nın alabildiğine istismar ettikleri ortadadır. Fakat Kahire ile Moskova'nın bu istismar gayretlerinden istedikleri sonucu elde edebilmelerine engel olmanın yolu, Lübnan'daki halk çoğunluğunun açık muhalefetine rağmen Chamoun'u zorla, yabancı müdahalesiyle ve gayrı meşru yollardan, iktidarda tutmağa çalışmak olmasa gerektir.
Hele Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin raporundan ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin raporla ilgili demecinden sonra, böyle bir destekleme teşebbüsünü haklı ve mazur gösterebilmek çok güçleşmiştir.
Lübnan'daki durumun tarafsız bir gözle incelenmesinden sonra, Birleşmiş Milletler Heyeti, muhalefetin dışardan yardım gördüğüne dair hiç bir delil bulamadığını, savaşan muhalif kuvvetlerin yalnız Lübnanlılardan, mürekkep olduğunu belirtmiş. Genel Sekreter Hammarskjold da, Beyrut'a vardığında kendisine, üzerinde «Birleşmiş Milletler Lübnan'ı kurtarmalıdır» yazılı bir pasta sunan Cumhurbaşkanı Chamoun'a,
«Lübnanı ancak Lübnan kurtarabilir»,
diye karşılık vermiştir.
Lübnan'ın, iç mücadeleyi bir kaç günde sona erdirebilecek kadar güçlü ve yeterli ordusu bile, mücadelede tarafsız kalmayı tercih etmekte, ve müdahalelerini ancak, çarpışmaların çığırından çıkmasını önleyecek ölçüde tutmaktadır.
6 yıl önce, o zamanki Cumhurbaşkanı Beşara Huri, Anayasa'ya aykırı olarak Cumhurbaşkanlığını yenilemeğe kalkıştığı vakit ayaklanan «idealist» lerin başında bugünkü Cumhurbaşkanı Chamoun da bulunuyordu. O zaman, Ordu Komutanı General Fuat Şabab, bunun bir iç politika meselesi olduğunu ve orduyu politikaya karıştıramıyacağını ileri sürerek, iktidarın, Anayasa'ya bağlı kalınmasından başka bir şey istemeyen muhalefeti ezmesine âlet olmayı reddetmişti.
Şimdi Ordu'nun başında ayni General bulunmaktadır. Değişen yalnız Chamoun'un durumudur. 6 yıl önce Beşara Huri'nin Anayasa dışı teşebbüsüne karşı gelen Chamoun, şimdi, Cumhurbaşkanı olarak, selefinin o Anayasa dışı teşebbüsünü aynen tekrarlamakta, ve karşısında, 6 yıl önce kendisini Beşara Huri'ye karşı desteklemiş eski «ideal» arkadaşlarını bulmaktadır.
6 yıl önce bir iç politika meselesinden ötürü Chamoun ve arkadaşlarını ordu ile ezmeyi reddeden General Fuat Şahab şimdi de aynî meseleden ötürü Chamonu'un eski arkadaşlarını ordu ile ezmeye razı olmamaktadır.
Lübnan meselesi aslında, yani çıkış noktasında, bu kadar basittir. Ancak bazı Batı devletlerinin ve Türkiye ile İrak'ın, bu iç politika meselesini bir Milletlerarası mesele seviyesine çıkarıp Doğu-Batı çatışmasının yeni bir belirtisi olarak göstermekte israr etmeleri Lübnan'ın gerçekten Doğu ile Batı arasında tehlikeli bir rekabet alanı durumuna gelmesine yol açmıştır.
Bu arada Nasır'ın, Lübnan'ı Birleşik Arap Cumhuriyetine katmak için fırsat kolladığına hiç şüphe yoktur. Fakat buna karşı alınabilecek tedbirlerle Lübnan'ın iç politika mücadelesi karşısında takınılacak tavrı birbirine karıştırmamak gerekir.
Birleşmiş Milletler Heyetinin raporundan sonra, Beyruttaki Amerikan Büyükelçisi bile memleketinin Lübnan'da bir hükümeti veya bir şahsı değil, sadece Lübnan milletini desteklediğini belirtmek zorunluluğunu duymuştur.
Lübnan ordusunun bile bir iç politika meselesi saydığı ve bir hadden öte karışmayı, şu veya bu taraf lehine kesin rol oynamayı sakıncalı bulduğu bir mücadelede, Chamon'un idaresinin şampiyonluğunu yapmak Türkiye'ye de Bağdad Paktına da düşmese gerektir.
İçinde neler bulunduğunu bilemediğimiz resmî Türk mesajinin bu gerçekler göz önünde tutularak kaleme alındığına ve İstanbul'daki Bağdad Paktı «Müslüman Devletler» toplantısında da Lübnan meselesinin ve - eğer vakî ise - Lübnan'ın pakta üye olma teklifinin gene bu gerçekler göz önünde tutularak ele alınacağına inanabilmek isteriz.
Bugünkü durumda ne Bağdat Paktının Lübnan'a ne de Lübnan'ın Bağdat Paktına bir yararlığı dokunabilir.
Tarafsızlığından, Camille Chamoun hariç, hiç kimsenin şüphe etmediği Mr. H'ın dediği gibi,
«Lübnanı ancak Lübnan kurtarabilir.»
BüLENT ECEVİT
«Lübnan'ı ancak Lübnan kurtarabilir»
BAĞDAT Paktı bölge devletlerinin İstanbul'da bugün başlayacak toplantısında Lübnan meselesinin de ele alınacağı anlaşılıyor.
Türk ve İrak Hükümetleri, Lübnan'ın iç mücadelesinde Cumhurbaşkanı Camille Chamoun'u desteklediklerini, yani Lübnan'ın iç mücadelesinde taraf tuttuklarını saklamak için gereği kadar gayret sarfetmemişlerdir.
Yabancı kaynakların verdiği haberlere göre, son günlerde Türkiye'den Lübnan Cumhurbaşkanına bir mesaj da gitmiştir. Mesajın Başbakan mı yoksa Cumhurbaşkanı tarafından mı yollandığı ve içinde neler bulunduğu kesin olarak bilinemiyor.
Bugüne kadar Türk Hükümeti bu konuda Türk halkoyunu aydınlatmayı gereksiz bulmuştur. Oysa, İrak-Ürdün Birliğinde bile, Lübnan Cumhurbaşkanına yollanacak mesaj Parlâmentonun tasvibine sunulmuş, ve bu mesaj ancak Parlâmento'nun istediği değişiklikler yapıldıktan, Chamoun rejiminin desteklenmesi anlamına gelebilecek sözler çıkarıldıktan sonra yollanabilmiştir.
Türkiye'nin gönderdiği resmî mesajda da böyle bir ifade bulunmadığını, Chamoun rejimine yardım vadedilmediğini, ancak ümid edebiliriz!
Lübnan bugün bir dış tecavüze uğrasa bile, aramızda, bizim yardıma koşmamızı gerektirecek, haklı ve meşıu gösterecek hiç bir andlaşma yoktur. Bu durumda bizi bağlayacak olan, ancak, Birleşmiş Millettlerin alacağı kararlardır.
Lübnan şimdiye kadar Bağdat Paktına girmeyi reddetmiş Kıbrıs meselesi Birleşmiş milletlere geldiğinde aleyhinde oy kullanmıştır. Hattâ [...] askerî malzeme yardımı için Meclise bir teklif sunan Türk Hükümetinin, o sırada bu teklifini alkışlar arasında Meclis'ten geri aldığı hatıralardadır.
Eğer Lübnan Hükümeti şimdi Bağdat Paktına girmek için teşebbüse geçmişse, bu teklifin iç politika düşünceleriyle yapıldığından şüphe edilemez.
Onun için, eğer yapılmışsa - teklifin görüşülmesini ileri bırakmak gerekir. 24 Temmuz'da yapılacak yeni Cumhurbaşkanı seçimi belki de bu memleketin iç anlaşmazlığını müsbet bir sonuca bağlıyacaktır.
O zamana kadar, Chamoun rejiminin desteklenmesi tarzında yorumlanabilecek herhangi bir teşebbüs, Ortadoğuda, hattâ bizzat Lübnan'ın Müslüman ve hattâ bir kısım Hıristiyan halkı arasında, Bağdad Paktına karşı şüphe ve düşmanlığı arttırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.
Lübnan'daki iç mücadeleyi Kahire ile Moskova'nın alabildiğine istismar ettikleri ortadadır. Fakat Kahire ile Moskova'nın bu istismar gayretlerinden istedikleri sonucu elde edebilmelerine engel olmanın yolu, Lübnan'daki halk çoğunluğunun açık muhalefetine rağmen Chamoun'u zorla, yabancı müdahalesiyle ve gayrı meşru yollardan, iktidarda tutmağa çalışmak olmasa gerektir.
Hele Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin raporundan ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin raporla ilgili demecinden sonra, böyle bir destekleme teşebbüsünü haklı ve mazur gösterebilmek çok güçleşmiştir.
Lübnan'daki durumun tarafsız bir gözle incelenmesinden sonra, Birleşmiş Milletler Heyeti, muhalefetin dışardan yardım gördüğüne dair hiç bir delil bulamadığını, savaşan muhalif kuvvetlerin yalnız Lübnanlılardan, mürekkep olduğunu belirtmiş. Genel Sekreter Hammarskjold da, Beyrut'a vardığında kendisine, üzerinde «Birleşmiş Milletler Lübnan'ı kurtarmalıdır» yazılı bir pasta sunan Cumhurbaşkanı Chamoun'a,
«Lübnanı ancak Lübnan kurtarabilir»,
diye karşılık vermiştir.
Lübnan'ın, iç mücadeleyi bir kaç günde sona erdirebilecek kadar güçlü ve yeterli ordusu bile, mücadelede tarafsız kalmayı tercih etmekte, ve müdahalelerini ancak, çarpışmaların çığırından çıkmasını önleyecek ölçüde tutmaktadır.
6 yıl önce, o zamanki Cumhurbaşkanı Beşara Huri, Anayasa'ya aykırı olarak Cumhurbaşkanlığını yenilemeğe kalkıştığı vakit ayaklanan «idealist» lerin başında bugünkü Cumhurbaşkanı Chamoun da bulunuyordu. O zaman, Ordu Komutanı General Fuat Şabab, bunun bir iç politika meselesi olduğunu ve orduyu politikaya karıştıramıyacağını ileri sürerek, iktidarın, Anayasa'ya bağlı kalınmasından başka bir şey istemeyen muhalefeti ezmesine âlet olmayı reddetmişti.
Şimdi Ordu'nun başında ayni General bulunmaktadır. Değişen yalnız Chamoun'un durumudur. 6 yıl önce Beşara Huri'nin Anayasa dışı teşebbüsüne karşı gelen Chamoun, şimdi, Cumhurbaşkanı olarak, selefinin o Anayasa dışı teşebbüsünü aynen tekrarlamakta, ve karşısında, 6 yıl önce kendisini Beşara Huri'ye karşı desteklemiş eski «ideal» arkadaşlarını bulmaktadır.
6 yıl önce bir iç politika meselesinden ötürü Chamoun ve arkadaşlarını ordu ile ezmeyi reddeden General Fuat Şahab şimdi de aynî meseleden ötürü Chamonu'un eski arkadaşlarını ordu ile ezmeye razı olmamaktadır.
Lübnan meselesi aslında, yani çıkış noktasında, bu kadar basittir. Ancak bazı Batı devletlerinin ve Türkiye ile İrak'ın, bu iç politika meselesini bir Milletlerarası mesele seviyesine çıkarıp Doğu-Batı çatışmasının yeni bir belirtisi olarak göstermekte israr etmeleri Lübnan'ın gerçekten Doğu ile Batı arasında tehlikeli bir rekabet alanı durumuna gelmesine yol açmıştır.
Bu arada Nasır'ın, Lübnan'ı Birleşik Arap Cumhuriyetine katmak için fırsat kolladığına hiç şüphe yoktur. Fakat buna karşı alınabilecek tedbirlerle Lübnan'ın iç politika mücadelesi karşısında takınılacak tavrı birbirine karıştırmamak gerekir.
Birleşmiş Milletler Heyetinin raporundan sonra, Beyruttaki Amerikan Büyükelçisi bile memleketinin Lübnan'da bir hükümeti veya bir şahsı değil, sadece Lübnan milletini desteklediğini belirtmek zorunluluğunu duymuştur.
Lübnan ordusunun bile bir iç politika meselesi saydığı ve bir hadden öte karışmayı, şu veya bu taraf lehine kesin rol oynamayı sakıncalı bulduğu bir mücadelede, Chamon'un idaresinin şampiyonluğunu yapmak Türkiye'ye de Bağdad Paktına da düşmese gerektir.
İçinde neler bulunduğunu bilemediğimiz resmî Türk mesajinin bu gerçekler göz önünde tutularak kaleme alındığına ve İstanbul'daki Bağdad Paktı «Müslüman Devletler» toplantısında da Lübnan meselesinin ve - eğer vakî ise - Lübnan'ın pakta üye olma teklifinin gene bu gerçekler göz önünde tutularak ele alınacağına inanabilmek isteriz.
Bugünkü durumda ne Bağdat Paktının Lübnan'a ne de Lübnan'ın Bağdat Paktına bir yararlığı dokunabilir.
Tarafsızlığından, Camille Chamoun hariç, hiç kimsenin şüphe etmediği Mr. H'ın dediği gibi,
«Lübnanı ancak Lübnan kurtarabilir.»
Koleksiyon
Alıntı
“Lübnan'ı Ancak Lübnan Kurtarabilir,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1001 ulaşıldı.