Vatan Kimden Dâvacı?
Title:
Vatan Kimden Dâvacı?
Source:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Date:
1958-02-14
Location:
Atatürk Kitaplığı
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Vatan kimden dâvacı?
Bülent ECEVİT
Başbakan'ın Bursa söylevi, dış siyaset konusunda duyulan kaygıları gidermiş, C.H.P. Meclis Grupu tebliğini cevaplandırabilmiş değildir. Başbakan bu söylevi ile, C.H.P. Grup tebliğinde söylenmeyen şeyleri söylenmiş farzederek onlara cevap vermektedir.
Böylelikle, Niğde milletvekili Sayın Asım Eren tarafından Başbakan'a çekilen telgrafta pek güzel belirtildiği gibi, bu gibi tartışmaların yerinin Ankara Garı veya Bursa D. P. Kongresi değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğu bir kere daha ortaya çıkmaktadır.
C.H.P. Meclis Grupunun dış siyasetle ilgili tebliğinde, ne NATO'daki üyeliğimiz tenkid edilmiş, ne Bağdat Paktı reddedilmiş, ne tarafsız kalmamız ne de Rusya'dan yardım almamız istenmiştir.
Tersine, yeni yardımlar sağlamak için Rusya'ya heyetler gönderildiği bir sırada, «açık söylesinler, Rusya'dan yardım gören memlkeetler arasına mı girmemizi istiyorlar?» demekle, Başbakan, kendi hükümetinin bu alandaki teşebbüsünün memleket hesabına ne kadar tehlikeli sayılmak gerektiğini bizzat hatırlatmıştır.
Devlet radyosundan, C.H.P. nin ne söylemek istediğine dair bir takım asılsız iddiaları tek taraflı olarak yayınlayıp cevaplandırmak, dış siyaset konusunda hükümetin açık bir tartışmaya göze alamayışına yeni bir örnektir.
Muhalefete gerekli bütün izahatın Bütçe Encümenindeki gizli oturumda verildiği iddiasına gelince, Başbakanın bu konudaki sözleri biribiriyle açıkça çelişme haliindedir. Başbakan, hem «yar ve ağyar huzurunda konuşulamıyacak en mahrem hususlar o gizli celsede konuşulmuştur» der, hem de, «Türk milletinin huzurunda ilân ediyorum: O gizli toplantının steno ile zabıtları tutulmuştur, onlar ne sormuşlar, neleri tenkid etmişler, biz ne söylemişiz, arzu ederlerse onları milletin huzurunda arzetmeğe hazırız» diye meydan okur. Ama meydan okurken bile minder dışında kalır.
Bütçe Encümeninin gizli oturumunda konuşulanlar «yar ve ağyar huzurunda konuşulamıyacak en mahrem hususlar» sa, Başbakan bu oturumun tutanaklarını açıklamağa kendini nasıl yetkili görebilir? Bunların açıklanmasında sakınca yoksa neden Encümen oturumu gizli yapılmıştır?
Dış politika müzakeresi, Bursa söylevinde belirtildiği gibi, hükümete gerçekten «ancak fahrü gurur» verirse, bu «fahrü gurur» duyma vesilesinden D.P. hükümetleri 8 yıla yakın zamandır neden kendi kendilerini yoksun tutmuşlardır? Cumhuriyet Halk Partisinin, hükümete böyle bir «fahrü gurur» vesilesi veren son müzakere teklifi neden kabul edilmemektedir.
«Bağdat Paktını niçin beğenmiyorlar, söylesinler!» diyor Başbakan.. C.H.P. Meclis Grupu, Bağdat Paktını asıl maksadından nasıl ayrılmış saydığını ve bu ayrılışı niçin beğenmediğini, tebliğde açık açık belirtmiştir. Tebliğin bu konudaki ifadelerini anlamamış görünmek, herhalde Başbakanın lehinde bir not sağlamaz.
Hele Başbakanın, «bu bizi Filistin meselesine götürürmüş! Bunu İngiltere, Amerika düşünsün, onlar bu mesele ile daha çok alâkadardırlar» sözü karşısında insanın aklı durur. Filistin meselesini ta Paris'teki NATO Konseyi toplantısına kadar götürüp, orada, Arap milletlerinin sözcüsü tavrını takınarak, İngiltere, Amerika ve Filistin'e karşı tahrike kalkışan, ve bu tahriki, sanki marifetmiş gibi, daha iki ay önce öğünerek dünyaya açıklıyan kendisi değil midir? Eğer yukarıdaki garip sözleri, bu konuda hata işlemiş olduğunun gecikmiş bir itirafı ise, Başbakan, C.H.P. Meclis Grupu bildirisinin Bağdat Paktı ile ilgili tenkidine temel noktasında hak vermiş sayılmaz mı?
C.H.P. nin, siyasi olduğu kadar iktisadî bağımsızlığımızı da teminat altında bulundurmak için şimdiye kadar sarfettiği gayretleri köyülemekle ise, Başbakan C.H.P. Grup tebliğinde belirtilen kaygılara büsbütün hak verdirmiş olmaktadır.
C.H.P. bu memleketi kapitülâsyon ve Düyunu Umumiye yüklerinden kurtarmış bir idarenin temsilcisidir. Memleketin iktisadî kaynakları yeniden yabancı yatırımlara ve işletmeciliğe açılırken hükümete ihtiyat ve basiret tavsiye etmek, bugünkü iktidara hâkim olan zihniyete göre bir suç olsa bile, C.H.P. ödevini yapmaktan yılmayacaktır.
Başbakan bu konuda, petrol meselesine de temas ederek, «vatan onlardan dâvacıdır, memleket bu zihniyet yüzünden petrole yüz milyonlarca lira ödemektedir» derken, Türkiye'de sayısız yabancı şirketler faaliyete geçeli yıllar olduğu halde, hâlâ ancak Batman ve Garzan'da petrol istihsal edildiğini, bunların da C.H.P. iktidarı sırasında Türk teşebbüsü ile ve Türk uzmanlarınca bulunup işletmeye açılmış petrol kaynakları olduğunu hatırına getirmemiş midir? Bir Türk olarak bu gerçekle öğünme hakkından kendini niçin yoksun tutmaktadır?
Bay Menderes ne derse desin, vatan, C.H.P.'den bunun için dâvacı olacak kadar nankâr değildir.
Bu vatan olsa olsa, kendi imkânlarını ve üstünde yaşıyanların alın terini, iktidar hırsı ve gösteriş uğrunda israf edenlerden, kendi siyasi ve iktisadi bağımsızlığını hafife alan idarecilerden dâvacı olabilir.
Vatan kimden dâvacı?
Bülent ECEVİT
Başbakan'ın Bursa söylevi, dış siyaset konusunda duyulan kaygıları gidermiş, C.H.P. Meclis Grupu tebliğini cevaplandırabilmiş değildir. Başbakan bu söylevi ile, C.H.P. Grup tebliğinde söylenmeyen şeyleri söylenmiş farzederek onlara cevap vermektedir.
Böylelikle, Niğde milletvekili Sayın Asım Eren tarafından Başbakan'a çekilen telgrafta pek güzel belirtildiği gibi, bu gibi tartışmaların yerinin Ankara Garı veya Bursa D. P. Kongresi değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğu bir kere daha ortaya çıkmaktadır.
C.H.P. Meclis Grupunun dış siyasetle ilgili tebliğinde, ne NATO'daki üyeliğimiz tenkid edilmiş, ne Bağdat Paktı reddedilmiş, ne tarafsız kalmamız ne de Rusya'dan yardım almamız istenmiştir.
Tersine, yeni yardımlar sağlamak için Rusya'ya heyetler gönderildiği bir sırada, «açık söylesinler, Rusya'dan yardım gören memlkeetler arasına mı girmemizi istiyorlar?» demekle, Başbakan, kendi hükümetinin bu alandaki teşebbüsünün memleket hesabına ne kadar tehlikeli sayılmak gerektiğini bizzat hatırlatmıştır.
Devlet radyosundan, C.H.P. nin ne söylemek istediğine dair bir takım asılsız iddiaları tek taraflı olarak yayınlayıp cevaplandırmak, dış siyaset konusunda hükümetin açık bir tartışmaya göze alamayışına yeni bir örnektir.
Muhalefete gerekli bütün izahatın Bütçe Encümenindeki gizli oturumda verildiği iddiasına gelince, Başbakanın bu konudaki sözleri biribiriyle açıkça çelişme haliindedir. Başbakan, hem «yar ve ağyar huzurunda konuşulamıyacak en mahrem hususlar o gizli celsede konuşulmuştur» der, hem de, «Türk milletinin huzurunda ilân ediyorum: O gizli toplantının steno ile zabıtları tutulmuştur, onlar ne sormuşlar, neleri tenkid etmişler, biz ne söylemişiz, arzu ederlerse onları milletin huzurunda arzetmeğe hazırız» diye meydan okur. Ama meydan okurken bile minder dışında kalır.
Bütçe Encümeninin gizli oturumunda konuşulanlar «yar ve ağyar huzurunda konuşulamıyacak en mahrem hususlar» sa, Başbakan bu oturumun tutanaklarını açıklamağa kendini nasıl yetkili görebilir? Bunların açıklanmasında sakınca yoksa neden Encümen oturumu gizli yapılmıştır?
Dış politika müzakeresi, Bursa söylevinde belirtildiği gibi, hükümete gerçekten «ancak fahrü gurur» verirse, bu «fahrü gurur» duyma vesilesinden D.P. hükümetleri 8 yıla yakın zamandır neden kendi kendilerini yoksun tutmuşlardır? Cumhuriyet Halk Partisinin, hükümete böyle bir «fahrü gurur» vesilesi veren son müzakere teklifi neden kabul edilmemektedir.
«Bağdat Paktını niçin beğenmiyorlar, söylesinler!» diyor Başbakan.. C.H.P. Meclis Grupu, Bağdat Paktını asıl maksadından nasıl ayrılmış saydığını ve bu ayrılışı niçin beğenmediğini, tebliğde açık açık belirtmiştir. Tebliğin bu konudaki ifadelerini anlamamış görünmek, herhalde Başbakanın lehinde bir not sağlamaz.
Hele Başbakanın, «bu bizi Filistin meselesine götürürmüş! Bunu İngiltere, Amerika düşünsün, onlar bu mesele ile daha çok alâkadardırlar» sözü karşısında insanın aklı durur. Filistin meselesini ta Paris'teki NATO Konseyi toplantısına kadar götürüp, orada, Arap milletlerinin sözcüsü tavrını takınarak, İngiltere, Amerika ve Filistin'e karşı tahrike kalkışan, ve bu tahriki, sanki marifetmiş gibi, daha iki ay önce öğünerek dünyaya açıklıyan kendisi değil midir? Eğer yukarıdaki garip sözleri, bu konuda hata işlemiş olduğunun gecikmiş bir itirafı ise, Başbakan, C.H.P. Meclis Grupu bildirisinin Bağdat Paktı ile ilgili tenkidine temel noktasında hak vermiş sayılmaz mı?
C.H.P. nin, siyasi olduğu kadar iktisadî bağımsızlığımızı da teminat altında bulundurmak için şimdiye kadar sarfettiği gayretleri köyülemekle ise, Başbakan C.H.P. Grup tebliğinde belirtilen kaygılara büsbütün hak verdirmiş olmaktadır.
C.H.P. bu memleketi kapitülâsyon ve Düyunu Umumiye yüklerinden kurtarmış bir idarenin temsilcisidir. Memleketin iktisadî kaynakları yeniden yabancı yatırımlara ve işletmeciliğe açılırken hükümete ihtiyat ve basiret tavsiye etmek, bugünkü iktidara hâkim olan zihniyete göre bir suç olsa bile, C.H.P. ödevini yapmaktan yılmayacaktır.
Başbakan bu konuda, petrol meselesine de temas ederek, «vatan onlardan dâvacıdır, memleket bu zihniyet yüzünden petrole yüz milyonlarca lira ödemektedir» derken, Türkiye'de sayısız yabancı şirketler faaliyete geçeli yıllar olduğu halde, hâlâ ancak Batman ve Garzan'da petrol istihsal edildiğini, bunların da C.H.P. iktidarı sırasında Türk teşebbüsü ile ve Türk uzmanlarınca bulunup işletmeye açılmış petrol kaynakları olduğunu hatırına getirmemiş midir? Bir Türk olarak bu gerçekle öğünme hakkından kendini niçin yoksun tutmaktadır?
Bay Menderes ne derse desin, vatan, C.H.P.'den bunun için dâvacı olacak kadar nankâr değildir.
Bu vatan olsa olsa, kendi imkânlarını ve üstünde yaşıyanların alın terini, iktidar hırsı ve gösteriş uğrunda israf edenlerden, kendi siyasi ve iktisadi bağımsızlığını hafife alan idarecilerden dâvacı olabilir.
Collection
Citation
“Vatan Kimden Dâvacı?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 24, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/959.