Tatlı Bir Hayal
Title:
Tatlı Bir Hayal
Source:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Date:
1958-01-16
Location:
Atatürk Kitaplığı
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
TATLI BİR HAYAL
Bülent ECEVİT
Eski Millî Savunma Bakanlarından Sayın Seyfi Kurtbek'in dünkü «Zafer» gazetesinde dikkate değer bir yazısı çıktı. «Doktrin Buhranı» başlıklı bu yazıda, şartların görülmemiş bir hızla değişmesi, sürekli olarak yeni yeni etkenler ortaya çıkması yüzünden, harb ve savunma hazırlıklarına, düzenlerine temel olabilecek doktrinler kurabilmenin çok zorlaştığı belirtilmektedir.
«Müdafaa düzenlerini eskimiş doktrinlerden tam vatkinde kurtarmanın ne kadar hayatî bir mesele olduğunu» yakın tarihten örneklerle gösteren yazar, «Batının en kudretli askerî devleti olan Amerika da askerî politika pek geniş ve açık münakaşa sahasına konulmuştur» dedikten sonra, bizim durumumuzdaki memleketler için de, yeni gelişmeleri «yakından ve vukufla takip etmek» üzere, Genel Kurmaydan başka, üniversitelerimizin ve kurulacak «siyasi ve stratejik araştırma merkezleri» nin görevlendirilmeleri gerektiğini öne sürmekte ve «Türkiye'nin müdafaa gayretlerine esas olacak millî doktrinlerin gelişmesinde Türk mütefekkirinin yapabileceği genişlik ve derinlikteki fikir yardımı» nı başka hiç kimsenin yapamıyacağını söylemektedir.
Bu yazıyı hayret karışık bir takdirle okuduk. Takdir duygumuz, memleketimizde, askerî meselelerle, savunma meseleleriyle ilgili düşünüş ve araştırmaları bile dar ve resmî bir çerçeveden, böyle bir çercevenin çizdiği sıkı gizlilik sınırları içinden kurtarıp, üniversiteler ve araştırma merkezleri vasıtasiyle genişletmek gibi açık görüşlü bir teklif yapılmasından; hayretimizse bu teklifi, Demokrat Parti sözcüsü bir gazetede bir Demokrat Partili siyaset adamının yapmış olmasından doğuyordu.
Herhalde Bay Seyfi Kurtbek, Birleşik Amerika'da, Gaither ve Rockefeller heyetlerinin askerî meselelerle ilgili raporları üzerine açılan canlı ve sıhhatli tartışmaları, D.P. safında aktif politikadan biraz uzaklaşmanın sağladığı açık görüş imkânları içinde takip etmek fırsatını bulunca, demokrasilerin en büyük kuvvet kaynağı olan serbest araştırma ve tartışma usullerine imrenmekten, bu usullere memleketimizde yer verilmeyişinin tehlike ve sakıncalarını görüp Türk milleti adına üzülmekten, kaygılanmaktan kendini alamamış olmalıdır.
Fakat Türkiye'de bugünkü siyasal şartlar altında, Demokrat Parti iktidarının bugünkü zihniyeti karşısında, Sayın Seyfi Kurtbek'in özlediği yolda bir adım atılabileceğini düşünmek aşırı bir hayalciliktir.
D.P. iktidarının, son bütçe görüşmeleri vesilesiyle bir kere daha açığa vurulan zihniyeti, bugün Türkiye'de üniversitelere, askerî konular şöyle dursun, hukukî ve idarî konular üzerinde bile, resmî görüşten ayrı bir yönde düşünme hakkını tanımamaktadır. Çıkarılan bir kanunda, bir kararmamede, veya Meclis İç Tüzüğü değişlikliğinde Anayasaya aykırı hususlar bulunup bulunmadığını araştırmak bile, Türk üniversitelerindeki hukuk profesörleri için bir had bilmezlik sayılmakta, böyle araştırmalara kalkışan profesörleri kürsülerinden uzaklaştırmak için derhal harekete geçilmekte, hattâ üniversite bağımsızlığının bütün bütün ortadan kaldırılması düşünülmektedir.
Üniversitelerin veya kurulacak araştırma merkezlerinin, savunma meselelerimizle ilgili olarak, son defa Amerika'da Rockefeller müessesesi tarafından yapıldığı tarzda bir araştırma yapmağa kalkışmaları da daha ilk adımda başarısızlığa mahkûm olacak, üstelik büyük şüphelerle karşılanacaktır.
Sayın Seyfi Kurtbek, üyesi bulunduğumuz ittifak anlaşmalarına esas olan doktrinleri «sabit kalıplar halinde» benimsiyemiyeceğimizi bunları kendi bünyemize uydurabilmek için düşünmemiz, araştırmalar yapmamız gerektiğini ileri sürerken, Türk halkından daha bu «sabit kalıplar» hakkında asgarî bilginin bile esirgendiğini hatırlamaz görünüyor.
Bugün meraklı Türk vatandaşları, memleketlerinin askerî alanda ne gibi taahhütler altına girdiğini, ne gibi riskler yüklendiğini, ancak, yabancı basındaki bölük pörçük haberlerden takip edebilmektedirler.
Bir milletvekilinin bu konuda bir - iki soru sorması, Türk Dışişleri Bakanının, B.MM. Bütçe Encümeninde, sorular için bile gizlilik kararı vermesine yetmiştir.
Bu arada, Millî Savunma Bakanının olsun. Bütçe Encümeninde izahat veren komutanların olsun, Dışişleri Bakanından çok daha geniş görüşlü, anlayışlı davrandıklarını belirtmek borcumuzdur. Zaten Türkiye'de ordu, kısa fasılalar hariç ekseriya, en ileri, en açık görüşlü bir müessese olagelmiştir. Şimdi de dünya demokrasileriyle en sıkı ve geniş münasebetleri olan müessesemiz ordudur.
Ancak, ordumuzun kendi alanında demokratik zihniyeti az veya çok benimsemiş olması, Sayın Seyfi Kurtbek'in «Doktrin buhranı» başlıklı yazısındaki hayallerinin gerçekleşmesine elvermez. Amerika'da Rockefeller Müessesesinin kurduğu gibi bir gayrı resmî sivil araştırma heyeti Türkiye"de kurulacak olsa, bu heyet bilgi toplarken siyasi makamlara başvurmak zorunda kalacaktır. O zaman «sır» kapılarını karşısında sımsıkı kapalı bulacaktır. Hele araştırmaları sonunda, Rockefeller Heyetininki gibi, kurulu askerî düzeni, savunma tertiplerini temellerinden sarsacak tenkid ve teklifler ileri sürecek olursa, dün, herhalde mahiyetini anlamadan Seyfi Kurtbek'in açık görüşlü makalesini basan «Zafer» gazetesi, o gün de böyle bir heyetin üyelerini «gizli komünist» likle suçlandırmaktan kaçınmıyacaktır.
Seyfi Kurtbek'in ortaya attığı görüşe yüzde yüz katılıyoruz. Ancak «Türk mütefekkiri» nin bir iç tüzük değişlikliği üzerinde bile fikir yürütmesine tahammül edemiyen bir iktidarın, askerî meseleler üzerinde mütefekkirlerimizce derinlemesine fikir yürütülmesini teşvik edebileceğine ihtimal veremiyoruz.
TATLI BİR HAYAL
Bülent ECEVİT
Eski Millî Savunma Bakanlarından Sayın Seyfi Kurtbek'in dünkü «Zafer» gazetesinde dikkate değer bir yazısı çıktı. «Doktrin Buhranı» başlıklı bu yazıda, şartların görülmemiş bir hızla değişmesi, sürekli olarak yeni yeni etkenler ortaya çıkması yüzünden, harb ve savunma hazırlıklarına, düzenlerine temel olabilecek doktrinler kurabilmenin çok zorlaştığı belirtilmektedir.
«Müdafaa düzenlerini eskimiş doktrinlerden tam vatkinde kurtarmanın ne kadar hayatî bir mesele olduğunu» yakın tarihten örneklerle gösteren yazar, «Batının en kudretli askerî devleti olan Amerika da askerî politika pek geniş ve açık münakaşa sahasına konulmuştur» dedikten sonra, bizim durumumuzdaki memleketler için de, yeni gelişmeleri «yakından ve vukufla takip etmek» üzere, Genel Kurmaydan başka, üniversitelerimizin ve kurulacak «siyasi ve stratejik araştırma merkezleri» nin görevlendirilmeleri gerektiğini öne sürmekte ve «Türkiye'nin müdafaa gayretlerine esas olacak millî doktrinlerin gelişmesinde Türk mütefekkirinin yapabileceği genişlik ve derinlikteki fikir yardımı» nı başka hiç kimsenin yapamıyacağını söylemektedir.
Bu yazıyı hayret karışık bir takdirle okuduk. Takdir duygumuz, memleketimizde, askerî meselelerle, savunma meseleleriyle ilgili düşünüş ve araştırmaları bile dar ve resmî bir çerçeveden, böyle bir çercevenin çizdiği sıkı gizlilik sınırları içinden kurtarıp, üniversiteler ve araştırma merkezleri vasıtasiyle genişletmek gibi açık görüşlü bir teklif yapılmasından; hayretimizse bu teklifi, Demokrat Parti sözcüsü bir gazetede bir Demokrat Partili siyaset adamının yapmış olmasından doğuyordu.
Herhalde Bay Seyfi Kurtbek, Birleşik Amerika'da, Gaither ve Rockefeller heyetlerinin askerî meselelerle ilgili raporları üzerine açılan canlı ve sıhhatli tartışmaları, D.P. safında aktif politikadan biraz uzaklaşmanın sağladığı açık görüş imkânları içinde takip etmek fırsatını bulunca, demokrasilerin en büyük kuvvet kaynağı olan serbest araştırma ve tartışma usullerine imrenmekten, bu usullere memleketimizde yer verilmeyişinin tehlike ve sakıncalarını görüp Türk milleti adına üzülmekten, kaygılanmaktan kendini alamamış olmalıdır.
Fakat Türkiye'de bugünkü siyasal şartlar altında, Demokrat Parti iktidarının bugünkü zihniyeti karşısında, Sayın Seyfi Kurtbek'in özlediği yolda bir adım atılabileceğini düşünmek aşırı bir hayalciliktir.
D.P. iktidarının, son bütçe görüşmeleri vesilesiyle bir kere daha açığa vurulan zihniyeti, bugün Türkiye'de üniversitelere, askerî konular şöyle dursun, hukukî ve idarî konular üzerinde bile, resmî görüşten ayrı bir yönde düşünme hakkını tanımamaktadır. Çıkarılan bir kanunda, bir kararmamede, veya Meclis İç Tüzüğü değişlikliğinde Anayasaya aykırı hususlar bulunup bulunmadığını araştırmak bile, Türk üniversitelerindeki hukuk profesörleri için bir had bilmezlik sayılmakta, böyle araştırmalara kalkışan profesörleri kürsülerinden uzaklaştırmak için derhal harekete geçilmekte, hattâ üniversite bağımsızlığının bütün bütün ortadan kaldırılması düşünülmektedir.
Üniversitelerin veya kurulacak araştırma merkezlerinin, savunma meselelerimizle ilgili olarak, son defa Amerika'da Rockefeller müessesesi tarafından yapıldığı tarzda bir araştırma yapmağa kalkışmaları da daha ilk adımda başarısızlığa mahkûm olacak, üstelik büyük şüphelerle karşılanacaktır.
Sayın Seyfi Kurtbek, üyesi bulunduğumuz ittifak anlaşmalarına esas olan doktrinleri «sabit kalıplar halinde» benimsiyemiyeceğimizi bunları kendi bünyemize uydurabilmek için düşünmemiz, araştırmalar yapmamız gerektiğini ileri sürerken, Türk halkından daha bu «sabit kalıplar» hakkında asgarî bilginin bile esirgendiğini hatırlamaz görünüyor.
Bugün meraklı Türk vatandaşları, memleketlerinin askerî alanda ne gibi taahhütler altına girdiğini, ne gibi riskler yüklendiğini, ancak, yabancı basındaki bölük pörçük haberlerden takip edebilmektedirler.
Bir milletvekilinin bu konuda bir - iki soru sorması, Türk Dışişleri Bakanının, B.MM. Bütçe Encümeninde, sorular için bile gizlilik kararı vermesine yetmiştir.
Bu arada, Millî Savunma Bakanının olsun. Bütçe Encümeninde izahat veren komutanların olsun, Dışişleri Bakanından çok daha geniş görüşlü, anlayışlı davrandıklarını belirtmek borcumuzdur. Zaten Türkiye'de ordu, kısa fasılalar hariç ekseriya, en ileri, en açık görüşlü bir müessese olagelmiştir. Şimdi de dünya demokrasileriyle en sıkı ve geniş münasebetleri olan müessesemiz ordudur.
Ancak, ordumuzun kendi alanında demokratik zihniyeti az veya çok benimsemiş olması, Sayın Seyfi Kurtbek'in «Doktrin buhranı» başlıklı yazısındaki hayallerinin gerçekleşmesine elvermez. Amerika'da Rockefeller Müessesesinin kurduğu gibi bir gayrı resmî sivil araştırma heyeti Türkiye"de kurulacak olsa, bu heyet bilgi toplarken siyasi makamlara başvurmak zorunda kalacaktır. O zaman «sır» kapılarını karşısında sımsıkı kapalı bulacaktır. Hele araştırmaları sonunda, Rockefeller Heyetininki gibi, kurulu askerî düzeni, savunma tertiplerini temellerinden sarsacak tenkid ve teklifler ileri sürecek olursa, dün, herhalde mahiyetini anlamadan Seyfi Kurtbek'in açık görüşlü makalesini basan «Zafer» gazetesi, o gün de böyle bir heyetin üyelerini «gizli komünist» likle suçlandırmaktan kaçınmıyacaktır.
Seyfi Kurtbek'in ortaya attığı görüşe yüzde yüz katılıyoruz. Ancak «Türk mütefekkiri» nin bir iç tüzük değişlikliği üzerinde bile fikir yürütmesine tahammül edemiyen bir iktidarın, askerî meseleler üzerinde mütefekkirlerimizce derinlemesine fikir yürütülmesini teşvik edebileceğine ihtimal veremiyoruz.
Collection
Citation
“Tatlı Bir Hayal,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/948.