Tehlikeli Yol

Başlık: 
Tehlikeli Yol 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında", s. 2 
Tarih: 
1957-11-14 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/36 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

TEHLİKELİ YOL

Bülent ECEVİT

SON günlerde gazetelere akseden ve meşhur tekzip müessesesi harekete geçirilerek yalanlamasına bile lüzum görülmeyen bazı haberler, yeni seçimlerden sonra iktidar partisi liderliğine hâkim olan zihniyeti açıkça gösteriyor.

Bu haberlerden anlaşıldığına göre, iktidar partisi liderleri, aradıkları huzura, İstiklâl Mahkemesi, Takriri Sükûn Kanunu gibi tedbirleri dirilterek kavuşmayı, hattâ, «millete ders olsun» diye, sehpalar kurdurup birkaç kişi «sallandırma» yı düşünmekte imişler!

Demokrat Parti liderlerinin, şiddet yolunda bu derece ileri gitmeğe kalkışabilecekleri seçimden önce tasavvur edilememekle beraber, yeni bazı baskı tedbirleri alabilecek kuvveti kazanmak umudu ile seçimleri öne aldıkları saklanmıyordu.

Liderlerin hesabınca, seçimlerde kullanılacak usuller, başvurulacak tertipler, milletin gerçek eğilimi ne olursa olsun, Demokrat Partiye, 1954 tekinden daha «kahir bir ekseriyet» sağlıyacak, böylece, yeni D.P. iktidarı, alacağı bütün baskı tedbirleri için, milletin desteğine dayandığını öne sürebilecekti!

Fakat hesap doğru çıkmadı. Bir kere millet, seçimde yapılan yolsuzlukları, başvurulan ince tertipleri kısmen de olsa karşılıyabilecek kadar uyanmış, haklarını korumasını öğrenmişti. İkincisi. D.P. idaresine karşı hoşnutsuzluk iyimser D.P. liderlerinin tahminlerini o kadar aşmıştı ki, başvurulan tertipler iki büyük partinin oyları arasındaki farkı D.P. lehine açmak şöyle dursun, bu farkın hemen hemen kapanmasını bile önliyememişti.

Bu durumda D.P. liderlerinin ,seçim öncesi hesaplarına danayan tasavvurlarını değiştirmeleri, hafifletmeleri beklenirdi.

Ama şimdi belli ki D.P. liderleri, sağduyudan büsbütün uzaklaşmış, ihtiyatı büsbütün elden bırakmış ve «kahir ekseriyetle» iş başına gelince başvurmağı, tasarladıkları baskı ve şiddet tedbirlerini, azınlıkta kalınca, daha da fazlasiyle yürütme teşebbüsüne geçmekten kendilerini alamamışlardır.

Bu liderler, devlet adamı niteliklerinden yoksun bulunsalar da, bir anlamda usta birer politikacı olduklarına göre, açıktan açığa milletin isteklerine karşı gelir, millet iradesine meydan okur duruma düştüklerini, yani ateşle oynadıklarını farkedebiliyor olsalar gerektir.

O takdirde bu liderlerin, her türlü denetlemeden kurtulmuş olarak iktidarda kalabilmek için, kendilerini ve memleketi en ağır tehlikelere atmağı göze alacak kadar zor bir durumda bulunduklarına hükmetmemek elden gelmez.

Türkiye gibi halkının toplum şuuru yüksek, medenî bir memlekette idare adamlarının kendilerini bu derece zor durumda hissetmeleri içinse, ciddî bir suçluluk duygusu altında bulunmaları lâzımdır.

Bir kurtuluş savaşından yeni çıkmış bir memlekette, eski bir devletin yıkıntısı üzerine yeni bir devlet, hattâ yeni bir toplum düzeni kurma faaliyetine girişmiş kimselerin, kendi şahsî güvenlikleri için değil, doğrudan doğruya, kurdukları devletin ve toplum düzeninin idamesi için başvurmak zorunda kaldıkları olaganüstü bazı geçici tedbirlerin, şimdi, o devlet ve toplum düzeni hiçbir kaygıya yer bırakmıyacak ölçüde sağlam temeller üzerine oturdukton çok sonra, yeniden harekete geçirilmesine ihtiyaç duyulması herhalde başka türlü izah edilemez.

Kaldı ki, bu tedbirlere başlıca hedef tutulmak istendiği anlaşılan ana muhalefet partisi, genç Türk devletinin kurucusudur. Bu partinin, kendi eserine, kendi hikmeti vücudu olan esere karşı yıkıcı faaliyete geçebileceği tasavvur bile edilemiyeceğine göre, düşünülen tedbirlerle devlet güvenliğinin gözetildiğine ihtimal verebilmek imkânsızdır.

Sırf şahsî huzur ve güvenlik kaygılarıyla, memleketi huzur ve güvenlikten büsbütün yoksun bırakacak şiddet tedbirleri almağa kalkışanlar, çok tehlikeli bir yoldadırlar. Memleketteki gerçek durum, yurttaşların gerçek duygularını yeni şiddet tedbirleri karşısında gösterebilecekleri tepkiyi, liderlerinden daha iyi bilip ölçebilecek durumda bulunduklarından şüphe edilmeyen D.P. Meclis Grupu üyelerinin, liderlerini böyle bir yoldan geri çevirmekte, gerek memleketleri, gerek partileri, gerekse kendi şahışları bakımından mutlak bir zaruret göreceklerini ummak aşırı bir iyimserlik olmasa gerektir. 

Dosyalar

1957.11.14.jpg
1957.11.14_B.jpg
1957.11.14_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Tehlikeli Yol,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 20 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/918 ulaşıldı.