Demokrasi Sınavı
Başlık:
Demokrasi Sınavı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 2
Tarih:
1957-10-27
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/36
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
DEMOKRASİ SINAVI
Bülent Ecevit
BUGÜN, partili partisiz hemen bütün yurttaşları düşündüren, meraklandıran başlıca konu, seçimden alınacak sonuçtur.
Ama herhalde gelecek kuşakların tarihçileri, 1957 yılının Eylül ve Ekim aylarında Türkiye'deki durumu değerlendirirken, temel ölçü olarak, seçim sonucunu değil, seçim kampanyası sırasında Türk halkının davranışını ele alacaklardır.
Hele Türkiye gibi demokratik kurumların ve usûllerin henüz pek yeni olduğu memleketlerde, halkın demokratik gelişmesi, demokrasiye kendi kendini uyarlama yeteneği üzerinde yargılara varırken, seçim sonuçlarından daha başka belirtileri de gözönünde tutmak hesaba katmak gerekir.
Seçimi hangi parti kazanırsa demokratik gelişmemizin daha hayrına olacağı şu veya bu yurttaşın düşüncesine göre değişebilir. Ama halkın davranışı bu bakımdan umut verici ise hangi parti kazanırsa kazansın, Türkiye'de demokrasi kökleşebilecek demektir.
Demokrasi, halkın temsilciler vasıtasiyle kendi kendini idaresidir. Bu idarenin başarısında temsilcilerin, ve bu temsilcileri ayrı ayrı gruplar halinde teşkilâtlandıran partilerin rolü önemli olmakla beraber, asıl önemli olan halkın oynayacağı roldür.
Türkiye'de de, artık sona eren seçim mücadelesine bu gözle bakacak olursak, seçim sonuçlarını bilmeden de, Türkiye'de demokrasinin geleceği bakımından sevinmek, umutlanmak için her sebep vardır.
Meselâ, miting alanlarında veya kapalı yer toplantılarında dinleyici olarak bulunan seçmenlerin konuşmalar karşısında gösterdiği tepkiye duygu ve heyecandan çok mantık ve sağduyu hâkim olmuş mudur?
Halk seçim mücadelesini bir fikir çatışması olarak kabul edip o seviyede tutabilmiş, seçim mücadelesinin kaba kuvvete dayanan bir mücadele şekline dökülmesini, öylelikle iç huzurumuzu ve güvenliğimizi tehlikeye düşürmesini önleyebilmiş midir?
Seçim mücadelesi sırasında seçmenler, memleket meseleleriyle sırf kendi günlük hayatlarının, mesleklerinin veya geçim, şartlarının dar çerçevesi için içinde kalarak mı ilgilenmiş, de kalarak mı ilgilenmiş, yoksa bu çerçevenin dışına çıkarak memleket meselelerini bir bütün olarak kavrıyabilmiş, hiç değilse kavramağa çalışmış mıdır?
Şu seçim kampanyası sonunda, bütün bu sorulara verilecek cevapların Türk halkı lehine olacağından şüphe edilemez.
Hele, büyük çoğunluğu okuma yazma bilmediği, kapalı bir hayat yaşadığı, gazeteleri günü gününe takip edemediği halde, Türk köylüsü, bu seçim kampanyası sırasında, yer yer ve zaman zaman, nice şehirli aydınları, hattâ bu memleketi idare etmeğe talib olanlardan bir çoğunu geride bırakacak kadar olgunluk ve anlayış göstermiş, uyanık davranmıştır.
Türk köylüsünün demokrasiye ne kadar anlayışlı bir tarz da benimsediği bu seçim kampanyası sırasında çok daha iyi anlaşılmıştır.
Gerek iktidar gerek muhalefet saflarındaki poitikacılar, köylünün rejim meselelerine gösterdiği ilgiyi, bu meseleleri kavrama ve kendi gündelik hayat meselelerine bağlama yeteneğini, herhalde tahminlerinin pek çok üstünde bulmuş olmalıdırlar.
Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, Türk halkı, bu seçim kampanyası sırasında demokrasi sınavından, en demokratik memleketler halkını bile imrendirebilecek bir başarıyla geçmiştir.
DEMOKRASİ SINAVI
Bülent Ecevit
BUGÜN, partili partisiz hemen bütün yurttaşları düşündüren, meraklandıran başlıca konu, seçimden alınacak sonuçtur.
Ama herhalde gelecek kuşakların tarihçileri, 1957 yılının Eylül ve Ekim aylarında Türkiye'deki durumu değerlendirirken, temel ölçü olarak, seçim sonucunu değil, seçim kampanyası sırasında Türk halkının davranışını ele alacaklardır.
Hele Türkiye gibi demokratik kurumların ve usûllerin henüz pek yeni olduğu memleketlerde, halkın demokratik gelişmesi, demokrasiye kendi kendini uyarlama yeteneği üzerinde yargılara varırken, seçim sonuçlarından daha başka belirtileri de gözönünde tutmak hesaba katmak gerekir.
Seçimi hangi parti kazanırsa demokratik gelişmemizin daha hayrına olacağı şu veya bu yurttaşın düşüncesine göre değişebilir. Ama halkın davranışı bu bakımdan umut verici ise hangi parti kazanırsa kazansın, Türkiye'de demokrasi kökleşebilecek demektir.
Demokrasi, halkın temsilciler vasıtasiyle kendi kendini idaresidir. Bu idarenin başarısında temsilcilerin, ve bu temsilcileri ayrı ayrı gruplar halinde teşkilâtlandıran partilerin rolü önemli olmakla beraber, asıl önemli olan halkın oynayacağı roldür.
Türkiye'de de, artık sona eren seçim mücadelesine bu gözle bakacak olursak, seçim sonuçlarını bilmeden de, Türkiye'de demokrasinin geleceği bakımından sevinmek, umutlanmak için her sebep vardır.
Meselâ, miting alanlarında veya kapalı yer toplantılarında dinleyici olarak bulunan seçmenlerin konuşmalar karşısında gösterdiği tepkiye duygu ve heyecandan çok mantık ve sağduyu hâkim olmuş mudur?
Halk seçim mücadelesini bir fikir çatışması olarak kabul edip o seviyede tutabilmiş, seçim mücadelesinin kaba kuvvete dayanan bir mücadele şekline dökülmesini, öylelikle iç huzurumuzu ve güvenliğimizi tehlikeye düşürmesini önleyebilmiş midir?
Seçim mücadelesi sırasında seçmenler, memleket meseleleriyle sırf kendi günlük hayatlarının, mesleklerinin veya geçim, şartlarının dar çerçevesi için içinde kalarak mı ilgilenmiş, de kalarak mı ilgilenmiş, yoksa bu çerçevenin dışına çıkarak memleket meselelerini bir bütün olarak kavrıyabilmiş, hiç değilse kavramağa çalışmış mıdır?
Şu seçim kampanyası sonunda, bütün bu sorulara verilecek cevapların Türk halkı lehine olacağından şüphe edilemez.
Hele, büyük çoğunluğu okuma yazma bilmediği, kapalı bir hayat yaşadığı, gazeteleri günü gününe takip edemediği halde, Türk köylüsü, bu seçim kampanyası sırasında, yer yer ve zaman zaman, nice şehirli aydınları, hattâ bu memleketi idare etmeğe talib olanlardan bir çoğunu geride bırakacak kadar olgunluk ve anlayış göstermiş, uyanık davranmıştır.
Türk köylüsünün demokrasiye ne kadar anlayışlı bir tarz da benimsediği bu seçim kampanyası sırasında çok daha iyi anlaşılmıştır.
Gerek iktidar gerek muhalefet saflarındaki poitikacılar, köylünün rejim meselelerine gösterdiği ilgiyi, bu meseleleri kavrama ve kendi gündelik hayat meselelerine bağlama yeteneğini, herhalde tahminlerinin pek çok üstünde bulmuş olmalıdırlar.
Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, Türk halkı, bu seçim kampanyası sırasında demokrasi sınavından, en demokratik memleketler halkını bile imrendirebilecek bir başarıyla geçmiştir.
Koleksiyon
Alıntı
“Demokrasi Sınavı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/906 ulaşıldı.