Bağdat Paktı ve Türkiye'nin Durumu
Başlık:
Bağdat Paktı ve Türkiye'nin Durumu
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-06-13
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/35
Metin:
UZAKTAN
Bağdat Paktı ve Türkiyenin durumu
BAĞDAT Paktı devletlerinin Karaşi'deki son toplantısından sızan haberler, bu Paktın gelişebilmesi, NATO kadar etkili bir savunma düzenine yol açabilmesi önündeki engellere bir kere daha dikkati çekmiş oldu. Bağdat Paktı, hemen her üyenin başka anlamlar verdiği, başka sorumluluklar yüklemeğe, başka, yönlere çekmeğe çalıştığı bir güvenlik tedbiri olmaktan kurtulamamıştır. Üye devletlerin kendi aralarındaki dostluk, biribirleriyle münasebetlerinde herhangi bir menfaat çatışması bulunmayışı ve komünist tehlikesine karşı — değişik ölçülerde de olsa — uyanıklıkları, bu Paktın dağılmasını önlemeğe yetmekle beraber, belirli bir yönde gelişin kuvvetlenmesini sağlamağa yetmemektedir.
İngiltere, Bağdat Paktını, yalnız komünist tehlikesine karşı bir tedbir olarak değil, aynı zamanda, Ortadoğu'daki nüfuzunu devam ettirmesine imkân vererek bir vasıta olarak görmektedir. İrak, Bağdat Paktına, bir yandan İsrail'e, bir yandan da - açıkça itiraf etmemekle beraber Suriye'ye karşı durumunu kuvvetlendirdiği ölçüde değer vermektedir. Pakistan'sa, Hindistanla anlaşmazlık ve çekişmelerinde Bağdat Paktı üyeliğini bir koz olarak kullanmağa çalışmaktadır.
Ajans haberlerinden anlaşıldığına göre, Irak'la Pakistan, Karaşi toplantısında bu davranışlarını açıkça belirtmişlerdir.
Türkiye bakımından en büyük tehlike, hükümetin, içerde bir siyasal prenstij meselesi haline getirdiği Bağdat Paktını ayakta tutabilme, olduğundan daha kuvvetli gösterebilme gayretiyle, İngiltere'ye, Irak'a ve Pakistan'a gereksiz tavizler vermesidir; Türkiye için Bağdat Paktının, komünist tehlikesine karşı alınmış bir tedbir olmaktan başka bir anlamı bulunamıyacağı halde, Irak'ın gönlünü hoş etmek uğrunda bir yandan İsrail'e bir yandan Suriye'ye, Pakistan'ın gönlünü hoş etmek uğrunda Hindistan'a, İngiltere'nin gönlünü hoş etmek uğrunda Mısır'a karşı cehpe almasıdır.
Bu türlü tavizleri yüzünden Türkiye, Bağdat Paktı içindeki bazı devletlerin kendisine karşı dostluk ve minnettarlıklarını arttırsa bile, Bağdat Paktı dışında yeni yeni düşmanlar edinmektedir. Öyle ki bugün, Bağdat Paktının Türkiye'ye dosttan çok düşman kazandırdığı, Bağdat Paktından önce bu bölgede ancak bir tek düşmanı olan Türkiyenin, şimdi, bu bölgede, Bağdat Paktı üyelerinden başka hemen bir tek güvenilecek dostu kalmadığı söylenebilir.
Filistin ve Keşmir meselelerinde olsun, bu bölgenin bizi doğrudan doğruya ilgilendirmeyen başka milletlerarası meselelerinde ve çekişmelerinde olsun, Bağdat Paktındaki şu veya bu üyeyi hoş etmek düşüncesiyle taraf tutmamız, o meselelerin halline, o çekişmelerin ortadan kalkmasına yardım etmiyeceği gibi, üstelik, bizi doğrudan doğruya ilgilendirmeyen dâvalarında desteklediğimiz üye devletlerin çatıştığı memleketleri Bağdat Paktına da düşman etmektedir.
Sovyetler Birliğinin bu durumu gerek Türkiye gerek Bağdat Paktı aleyhine ustalıkla istismar ettiğine ve edeceğine şüphe yoktur. Öylece, bizim, Bağdat Paktını kuvvetlendirmek kaygısıyla verdiğimiz bazı gereksiz tavizler, aslında, Bağdat Paktını büsbütün zayıf düşürüp, onun, Kuzeyden olduğu gibi güneyden de, gitgide derinleşen bir husumet halkasıyla çevrilmesi sonucunu vermektedir.
Karaşi'deki son görüşmelerde, bazı üyelerin Bağdat Paktını gerçek gayesinden, daha doğrusu, Türkiye, Amerika ve İran'ın gözettikleri belirli gayeden inhiraf ettirip, Sovyet tecavüzü tehlikesine olduğu kadar, hattâ belki ondan daha önce, bazı tarafsız memleketlere karşı da alınmış bir tedbir kılığına sokma yolunda yeni gayretlerini Türkiye'nin nasıl karşıladığını henüz bilmiyoruz. Umulur ki bu son toplantıda olsun Türkiye, Bağdat Paktının askerî bakımdan gelişip kuvvetlenmesi için sarfedeceği gayretleri, bu Paktın bir Sovyet tecavüzü tehlikesini önlemekten başka hiç bir gayeye yöneltilmemesi şartına bağlamak basiretini göstermiş bulunsun!
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Bağdat Paktı ve Türkiyenin durumu
BAĞDAT Paktı devletlerinin Karaşi'deki son toplantısından sızan haberler, bu Paktın gelişebilmesi, NATO kadar etkili bir savunma düzenine yol açabilmesi önündeki engellere bir kere daha dikkati çekmiş oldu. Bağdat Paktı, hemen her üyenin başka anlamlar verdiği, başka sorumluluklar yüklemeğe, başka, yönlere çekmeğe çalıştığı bir güvenlik tedbiri olmaktan kurtulamamıştır. Üye devletlerin kendi aralarındaki dostluk, biribirleriyle münasebetlerinde herhangi bir menfaat çatışması bulunmayışı ve komünist tehlikesine karşı — değişik ölçülerde de olsa — uyanıklıkları, bu Paktın dağılmasını önlemeğe yetmekle beraber, belirli bir yönde gelişin kuvvetlenmesini sağlamağa yetmemektedir.
İngiltere, Bağdat Paktını, yalnız komünist tehlikesine karşı bir tedbir olarak değil, aynı zamanda, Ortadoğu'daki nüfuzunu devam ettirmesine imkân vererek bir vasıta olarak görmektedir. İrak, Bağdat Paktına, bir yandan İsrail'e, bir yandan da - açıkça itiraf etmemekle beraber Suriye'ye karşı durumunu kuvvetlendirdiği ölçüde değer vermektedir. Pakistan'sa, Hindistanla anlaşmazlık ve çekişmelerinde Bağdat Paktı üyeliğini bir koz olarak kullanmağa çalışmaktadır.
Ajans haberlerinden anlaşıldığına göre, Irak'la Pakistan, Karaşi toplantısında bu davranışlarını açıkça belirtmişlerdir.
Türkiye bakımından en büyük tehlike, hükümetin, içerde bir siyasal prenstij meselesi haline getirdiği Bağdat Paktını ayakta tutabilme, olduğundan daha kuvvetli gösterebilme gayretiyle, İngiltere'ye, Irak'a ve Pakistan'a gereksiz tavizler vermesidir; Türkiye için Bağdat Paktının, komünist tehlikesine karşı alınmış bir tedbir olmaktan başka bir anlamı bulunamıyacağı halde, Irak'ın gönlünü hoş etmek uğrunda bir yandan İsrail'e bir yandan Suriye'ye, Pakistan'ın gönlünü hoş etmek uğrunda Hindistan'a, İngiltere'nin gönlünü hoş etmek uğrunda Mısır'a karşı cehpe almasıdır.
Bu türlü tavizleri yüzünden Türkiye, Bağdat Paktı içindeki bazı devletlerin kendisine karşı dostluk ve minnettarlıklarını arttırsa bile, Bağdat Paktı dışında yeni yeni düşmanlar edinmektedir. Öyle ki bugün, Bağdat Paktının Türkiye'ye dosttan çok düşman kazandırdığı, Bağdat Paktından önce bu bölgede ancak bir tek düşmanı olan Türkiyenin, şimdi, bu bölgede, Bağdat Paktı üyelerinden başka hemen bir tek güvenilecek dostu kalmadığı söylenebilir.
Filistin ve Keşmir meselelerinde olsun, bu bölgenin bizi doğrudan doğruya ilgilendirmeyen başka milletlerarası meselelerinde ve çekişmelerinde olsun, Bağdat Paktındaki şu veya bu üyeyi hoş etmek düşüncesiyle taraf tutmamız, o meselelerin halline, o çekişmelerin ortadan kalkmasına yardım etmiyeceği gibi, üstelik, bizi doğrudan doğruya ilgilendirmeyen dâvalarında desteklediğimiz üye devletlerin çatıştığı memleketleri Bağdat Paktına da düşman etmektedir.
Sovyetler Birliğinin bu durumu gerek Türkiye gerek Bağdat Paktı aleyhine ustalıkla istismar ettiğine ve edeceğine şüphe yoktur. Öylece, bizim, Bağdat Paktını kuvvetlendirmek kaygısıyla verdiğimiz bazı gereksiz tavizler, aslında, Bağdat Paktını büsbütün zayıf düşürüp, onun, Kuzeyden olduğu gibi güneyden de, gitgide derinleşen bir husumet halkasıyla çevrilmesi sonucunu vermektedir.
Karaşi'deki son görüşmelerde, bazı üyelerin Bağdat Paktını gerçek gayesinden, daha doğrusu, Türkiye, Amerika ve İran'ın gözettikleri belirli gayeden inhiraf ettirip, Sovyet tecavüzü tehlikesine olduğu kadar, hattâ belki ondan daha önce, bazı tarafsız memleketlere karşı da alınmış bir tedbir kılığına sokma yolunda yeni gayretlerini Türkiye'nin nasıl karşıladığını henüz bilmiyoruz. Umulur ki bu son toplantıda olsun Türkiye, Bağdat Paktının askerî bakımdan gelişip kuvvetlenmesi için sarfedeceği gayretleri, bu Paktın bir Sovyet tecavüzü tehlikesini önlemekten başka hiç bir gayeye yöneltilmemesi şartına bağlamak basiretini göstermiş bulunsun!
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Bağdat Paktı ve Türkiye'nin Durumu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 29 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/835 ulaşıldı.