"Ecnebiler Ne Der"
Başlık:
"Ecnebiler Ne Der"
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-10-23
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
"Ecnebiler ne der,,
Çoğunluk Partisi Genel Başkanını, memleketimizde olup bitenlere dair ecnebilerin ne deyip ne düşünecekleri fazlaca düşündürmeğe başlamış görünüyor.
Aydın'da gene son C.H.P. Başbakanının iktisadi konulardaki bazı sözlerini almış, «buna ecnebiler ne der, ne düşünür?» diyor.
Hem kim diyor bunu?.. Türkiye'yi «müstemleke iktisadiyatı»ndan kurtarmak, Türkiye'nin «iktisadi istiklâl savaşı»na önderlik etmek iddiasında bulunan bir devlet adamı diyor.
Böyle bir savaşın önderi olmak iddiasındaki bir kimsenin, iktisadi durumumuz hakkında ecnebilerin ne deyip ne düşüneceklerine bu kadar önem vermesi pek garip bir tezat değil midir? «Müstemleke iktisadiyatı»ndan kurtulabilmemiz, «iktisadi istiklâl savaşı»nı kazanabilmemiz, yani iktisadi bakımdan ecnebilere muhtaç olmıyacak duruma gelmemiz için birinci şart, ecnebilerin bizi iktisaden desteklemesi, bizim iktisadi gidişimizi tasvip etmesi midir?
Bundan 37 yıl önce Atatürk gerçek İstiklâl Savaşına başlarken, muarızlarını «ecnebiler ne der, ne düşünür?» diye mi susturmuştu? Bundan 34 yıl önce Türkiye'nin iktisadî istiklâlini yazılı teminata bağlarken İnönü, Lozan'da karşılaştığı muhalefeti «ecnebiler ne der, ne düşünür?» diyerek mi yenmişti?
O savaşların hepsi, bilâkis, ecnebilerin dediklerine, düşündüklerine rağmen ve ecnebilere karşı kazanılmıştı.
Şimdi zaman değişip ecnebi yardımı, ecnebi sermavesi iktisadi düzenimizin ayrılmaz bir unsuru haline gelmiş, muhalefet iktisadi durum hakkında ağzını açacak olsa «ecnebiler ne der, ne düşünür?» gerekçesiyle konuşturulmaz olmuştur. Bu mudur Demokrat Parti iktidarının vermekte olduğu «iktisadi istiklâl savaşı»; bu mudur Türkiye'nin «müstemleke iktisadiyatı»ndan kurtuluşu?
Kaldı ki muhalefet ileri gelenlerinin sözleri, iktisadi durumumuz hakkında düşünmek ihtiyacını duyan ecnebilerin herhalde en son baş vuracakları, belki de hiç baş vurmayacakları kaynaklardan biridir. Türkiye ile iş yapan ecnebi firmaların kendi defterleri, hesapları vardır. Bütün ecnebi hükümetlerin eli altında istatistikler vardır; Türk hükümetinin dâveti üzerine memleketimize gönderilmiş ve muhalefet çevreleriyle her türlü teması yasak edilmiş iktisatçıların, raporları vardır; üstelik hepsinin memleketimizde büyükelçilikleri, elçilikleri, ticaret ve maliye ataşelikleri vardır. Bu temsilciliklerden bazılarının mensupları sık sık Türk devlet adamlarıyla beraber temel atma ve açılış törenlerine gitmekte, Türk muhalefetinin «vatan haini» olduğunu tekrar tekrar en sorumlu ağızlardan kendi kulaklarıyla işitip yükselen «eserler»i kendi gözleriyle görmektedirler.
Ecnebilerin bütün bu müşahade ve kaynaklarını bir yana bırakıp da ekonomik durumumuz hakkındaki hükümlerini sadece birkaç muhalefet sözcüsünün konuşmalarına dayanarak vermelerini akıl alır mı?
Hem çoğunluk partisi Genel Başkanı, ecnebilerin hakkımızda neler deyip düşüneceklerine bu kadar önem veriyorsa, en başta kendisi ecnebilerin, bilhassa Batılı dost ve müttefiklerimizin, en çok neler üstünde durduklarını, bir memleket hakkındaki değer hükümlerini hangi ölçülere göre verdiklerini düşünmelidir. Bir milletin Batılı milletler topluluğunda tabiî ve şerefli bir üye sayılabilmesi için sadece şeker ve çimento fabrikalarına değil, şahıs hürriyeti, insan hakları, adalet gibi kavramlar karşısındaki davranışına da bakıldığını hatırlamalıdır.
Vatandaşlarıyla el sıkışan muhalefet liderlerinin 6 ay hapis cezasına çarpıldıkları bir memlekette çoğunluk partisi genel başkanına tezahürat yapılsın diye bütün idare teşkilâtı seferber, bütün resmî daireler, fabrikalar, okullar tatil edilirse, ecnebilerin ne düşüneceklerini Genel Başkan düşünmüş müdür?
Muhalefetin iktidara karşı kullanması en ağır suç teşkil edecek «meş'um» gibi, «afyonhanelerinde» gibi sözleri bir iktidar partisi lideri muhalefete karşı serbestçe kullanabilirse, ecnebilerin ne düşüneceklerini İktidar Partisi lideri düşünmüş müdür?
Bir Başbakanın, memleketi düşman istilâsından kurtarmış, sırasıyla bağımsızlığa, cumhuriyete ve demokrasiye kavuşturmuş, 30 yıla yakın bir zaman idare etmiş, o memleket adına hâlâ yürürlükte bulunan bir çok milletlerarası andlaşmalar imzalamış, sonunda da serbest seçimler yapıp mevkilerini kendisine terketmiş muarızlarına, iktidarları için gayrı meşruluk, muhalefetleri için de vatan hainliği ve düşmanlarla işbirliği isnad ederse, ecnebilerin ne düşüneceklerini Başbakan düşünmüş müdür?
Bütün bunlar ve bunlara benzer durumlar karşısında ecnebilerin ne düşündüklerini biz, dost ve müttefik ecnebi memleketlerin basınında son aylarda çıkmış yüzlerce başyazı, yazı ve haberden parçalar iktibas ederek açıklıyabilirdik. Fakat yeni çıkarılan kanunlar, o yazıları iktibas bile etmemizi yıllarca hapis ve ödiyemiyeceğimiz kadar ağır para cezalarıyla cezalandırır. Hele böyle Türkiye hakkında dost ve müttefiklerinin neler düşünüp neler söylediklerinden Türk milletini haberdar etmenin bile suç sayılması karşısında ecnebilerin neler deyip neler düşündüklerini bizler biliriz de, çoğunluk partisinin Genel Başkanı bilmez mi?
Eğer bütün bunları biliyorsa, ecnebilerin memleketimiz hakkında ne deyip ne düşündüklerini neden muhaliflerinden önce kendi kendine kaygı edinmez? Eğer bilmiyorsa, eğer ecnebilerin hakkımızda ne deyip ne düşündükleriyle o kadar ilgisizse, ecnebiler ne der, ne düşünür» ihtarını neden iki de bir muhalefet sözcülerine karşı kullanmak ihtiyacını duyar?
Bülent ECEVİT
DÜZELTME:
Dün bu köşede çıkan «Avrupa Konseyi ve Türkiye» başlıklı yazının 4 üncü sütun 2 inci paragrafında, 1 inci satırdaki «mücadele» kelimesi «mücadelede», 5 inci satırdaki «dışarda» kelimesi de «dışardan» olacaktı.
"Ecnebiler ne der,,
Çoğunluk Partisi Genel Başkanını, memleketimizde olup bitenlere dair ecnebilerin ne deyip ne düşünecekleri fazlaca düşündürmeğe başlamış görünüyor.
Aydın'da gene son C.H.P. Başbakanının iktisadi konulardaki bazı sözlerini almış, «buna ecnebiler ne der, ne düşünür?» diyor.
Hem kim diyor bunu?.. Türkiye'yi «müstemleke iktisadiyatı»ndan kurtarmak, Türkiye'nin «iktisadi istiklâl savaşı»na önderlik etmek iddiasında bulunan bir devlet adamı diyor.
Böyle bir savaşın önderi olmak iddiasındaki bir kimsenin, iktisadi durumumuz hakkında ecnebilerin ne deyip ne düşüneceklerine bu kadar önem vermesi pek garip bir tezat değil midir? «Müstemleke iktisadiyatı»ndan kurtulabilmemiz, «iktisadi istiklâl savaşı»nı kazanabilmemiz, yani iktisadi bakımdan ecnebilere muhtaç olmıyacak duruma gelmemiz için birinci şart, ecnebilerin bizi iktisaden desteklemesi, bizim iktisadi gidişimizi tasvip etmesi midir?
Bundan 37 yıl önce Atatürk gerçek İstiklâl Savaşına başlarken, muarızlarını «ecnebiler ne der, ne düşünür?» diye mi susturmuştu? Bundan 34 yıl önce Türkiye'nin iktisadî istiklâlini yazılı teminata bağlarken İnönü, Lozan'da karşılaştığı muhalefeti «ecnebiler ne der, ne düşünür?» diyerek mi yenmişti?
O savaşların hepsi, bilâkis, ecnebilerin dediklerine, düşündüklerine rağmen ve ecnebilere karşı kazanılmıştı.
Şimdi zaman değişip ecnebi yardımı, ecnebi sermavesi iktisadi düzenimizin ayrılmaz bir unsuru haline gelmiş, muhalefet iktisadi durum hakkında ağzını açacak olsa «ecnebiler ne der, ne düşünür?» gerekçesiyle konuşturulmaz olmuştur. Bu mudur Demokrat Parti iktidarının vermekte olduğu «iktisadi istiklâl savaşı»; bu mudur Türkiye'nin «müstemleke iktisadiyatı»ndan kurtuluşu?
Kaldı ki muhalefet ileri gelenlerinin sözleri, iktisadi durumumuz hakkında düşünmek ihtiyacını duyan ecnebilerin herhalde en son baş vuracakları, belki de hiç baş vurmayacakları kaynaklardan biridir. Türkiye ile iş yapan ecnebi firmaların kendi defterleri, hesapları vardır. Bütün ecnebi hükümetlerin eli altında istatistikler vardır; Türk hükümetinin dâveti üzerine memleketimize gönderilmiş ve muhalefet çevreleriyle her türlü teması yasak edilmiş iktisatçıların, raporları vardır; üstelik hepsinin memleketimizde büyükelçilikleri, elçilikleri, ticaret ve maliye ataşelikleri vardır. Bu temsilciliklerden bazılarının mensupları sık sık Türk devlet adamlarıyla beraber temel atma ve açılış törenlerine gitmekte, Türk muhalefetinin «vatan haini» olduğunu tekrar tekrar en sorumlu ağızlardan kendi kulaklarıyla işitip yükselen «eserler»i kendi gözleriyle görmektedirler.
Ecnebilerin bütün bu müşahade ve kaynaklarını bir yana bırakıp da ekonomik durumumuz hakkındaki hükümlerini sadece birkaç muhalefet sözcüsünün konuşmalarına dayanarak vermelerini akıl alır mı?
Hem çoğunluk partisi Genel Başkanı, ecnebilerin hakkımızda neler deyip düşüneceklerine bu kadar önem veriyorsa, en başta kendisi ecnebilerin, bilhassa Batılı dost ve müttefiklerimizin, en çok neler üstünde durduklarını, bir memleket hakkındaki değer hükümlerini hangi ölçülere göre verdiklerini düşünmelidir. Bir milletin Batılı milletler topluluğunda tabiî ve şerefli bir üye sayılabilmesi için sadece şeker ve çimento fabrikalarına değil, şahıs hürriyeti, insan hakları, adalet gibi kavramlar karşısındaki davranışına da bakıldığını hatırlamalıdır.
Vatandaşlarıyla el sıkışan muhalefet liderlerinin 6 ay hapis cezasına çarpıldıkları bir memlekette çoğunluk partisi genel başkanına tezahürat yapılsın diye bütün idare teşkilâtı seferber, bütün resmî daireler, fabrikalar, okullar tatil edilirse, ecnebilerin ne düşüneceklerini Genel Başkan düşünmüş müdür?
Muhalefetin iktidara karşı kullanması en ağır suç teşkil edecek «meş'um» gibi, «afyonhanelerinde» gibi sözleri bir iktidar partisi lideri muhalefete karşı serbestçe kullanabilirse, ecnebilerin ne düşüneceklerini İktidar Partisi lideri düşünmüş müdür?
Bir Başbakanın, memleketi düşman istilâsından kurtarmış, sırasıyla bağımsızlığa, cumhuriyete ve demokrasiye kavuşturmuş, 30 yıla yakın bir zaman idare etmiş, o memleket adına hâlâ yürürlükte bulunan bir çok milletlerarası andlaşmalar imzalamış, sonunda da serbest seçimler yapıp mevkilerini kendisine terketmiş muarızlarına, iktidarları için gayrı meşruluk, muhalefetleri için de vatan hainliği ve düşmanlarla işbirliği isnad ederse, ecnebilerin ne düşüneceklerini Başbakan düşünmüş müdür?
Bütün bunlar ve bunlara benzer durumlar karşısında ecnebilerin ne düşündüklerini biz, dost ve müttefik ecnebi memleketlerin basınında son aylarda çıkmış yüzlerce başyazı, yazı ve haberden parçalar iktibas ederek açıklıyabilirdik. Fakat yeni çıkarılan kanunlar, o yazıları iktibas bile etmemizi yıllarca hapis ve ödiyemiyeceğimiz kadar ağır para cezalarıyla cezalandırır. Hele böyle Türkiye hakkında dost ve müttefiklerinin neler düşünüp neler söylediklerinden Türk milletini haberdar etmenin bile suç sayılması karşısında ecnebilerin neler deyip neler düşündüklerini bizler biliriz de, çoğunluk partisinin Genel Başkanı bilmez mi?
Eğer bütün bunları biliyorsa, ecnebilerin memleketimiz hakkında ne deyip ne düşündüklerini neden muhaliflerinden önce kendi kendine kaygı edinmez? Eğer bilmiyorsa, eğer ecnebilerin hakkımızda ne deyip ne düşündükleriyle o kadar ilgisizse, ecnebiler ne der, ne düşünür» ihtarını neden iki de bir muhalefet sözcülerine karşı kullanmak ihtiyacını duyar?
Bülent ECEVİT
DÜZELTME:
Dün bu köşede çıkan «Avrupa Konseyi ve Türkiye» başlıklı yazının 4 üncü sütun 2 inci paragrafında, 1 inci satırdaki «mücadele» kelimesi «mücadelede», 5 inci satırdaki «dışarda» kelimesi de «dışardan» olacaktı.
Koleksiyon
Alıntı
“"Ecnebiler Ne Der",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/698 ulaşıldı.