BBC
Başlık:
BBC
Kaynak:
Ulus, "İngiltere Notları" s. 2
Tarih:
1956-10-22
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Metin:
İNGİLTERE notları
Bülent ECEVİT
B. B. C.
— 8 —
İkinci Dünya Harbinden sonra Finlandiya'lı bir yaşlı kadın şöyle demişti:
«Yıllarca, bir yandan Rus, bir yandan Alman propagandasının bombardımanı altında yaşadıktan sonra, artık hayatta inanabileceğim İncille B.B.C. den başka bir şey kalmadı.»
Bir hükümet, halkın parasıyla işleyen bir radyoyu kendi propagandasına âlet etmekle kendisine ve memlekete bir takım faydalar sağlıyacağını düşünebilir. Fakat bir hükümetin ve bir memleketin prestijine, Finlandiyalı bir yaşlı kadının yukarıya aldığımız sözlerini hak eder derecede dürüst, inanılır bir radyo kadar hizmet edebilecek az şey bulunsa gerektir.
Bugün radyo, hele tekelden yöneltilen bir radyo, devletlerin ağzı durumundadır. Nasıl ağzından yalnız yalan, yalnız iftira, yalnız kendi kendine övgüler çıkan bir insan, inanılmamağa, sevilmemeğe, güvenilmemeğe mahkûmsa, eli altındaki radyo ile yalnız yalan, yalnız iftira, yalnız kendi kendine övgüler yayınlayan bir hükümet de, başında bulunduğu halkın olsun, başka milletlerin olsun, inancını, sevgisini, güvenini kaybetmeğe mahkûmdur.
İngiltere'de Hükümetler, B.B.C.'nin (Britsh Broadcasting Corporation) kuruluşundan beri, radyoyu kendi kısa vadeli menfaatleri ve âlet etmekten kaçınmışlardır.
İngiliz radyosu bir âmme korporasyonu (public corporation) olarak yönetilir. Bu, aşağı yukarı bizim iktisadi devlet teşekküllerimizi andırır bir yönetim yoludur. Onun için, görünüşte bağımsız bir kurum olmakla beraber, B.B.C. aslında bir devlet radyosu sayılır. Buna rağmen iktidar propagandasına âlet olmayışı, statüsündeki teminattan çok, İngilizlerin devletle iktidarı biribirine karıştırmamalarından, muhalefeti devlet kavramı dışında bırakmamalarındandır. İngiltere'de hükümet «Majestenin Hükümeti» olduğu kadar Muhalefet de «Majestenin Muhalefeti»dir.
Aslında bir devlet radyosu sayılabileceği halde B.B.C. o kadar tarafsızdır, tarafsızlıkta titizliğini bazan o kadar ileri götürür ki, şimdiye kadar muhalefetler değil, ancak iktidarlar B.B.C. nin kendilerine haksızlık ettiğinden şikâyetçi olmuşlardır.
Meselâ Muhafazakârlar iktidarda bulundukları zaman arasıra, B.B.C. nin sosyalist görüşe fazlaca yer verdiğinden şikâyet ederler.
İşçiler iktidarda bulunduğu sırada radyo ile ilgili meseleleri incelemek üzere kurulan Beveridge Komitesine ise, haber bültenlerinde yeteri kadar tarafsız davranılmadığı için şikâyette bulunan tek bir teşekkül çıkmıştı, o da İşçi Partisiydi. İktidardaki İşçi Partisi, Komitenin başına getirmiş olduğu Liberal Lord Beveridge'e verdiği raporda, «B.B.C. nin haber bültenlerinde İşçi Partisi aleyhdarı bir eğilim bulunduğundan şikâyetler olduğunu» bildiriyordu.
B.B.C. nin bu tarafsızlığı nasıl sağlıyabildiğini anlamak için kuruluş tarzını incelemek yetmez. Yeteri kadar demokratik zihniyetli olmıyan bir hükümet B.B.C. nin statüsünü olduğu gibi benimseyip, kendi memleketinde kuruluş bakımından B.B.C. nin bir eşini meydana getirecek olsa, dünyanın en partizan radyosu ortaya çıkabilir.
Önemli olan B.B.C. nin statüsünü değil, B.B.C. yayınlarına hâkim olan zihniyeti benimsiyebilmektedir.
Başka bir yazımızla bu zihniyet üzerinde durup, Finlandiyalı kadını B.B.C. ye İncil gibi inandıran sırrı deşmeğe çalışacağız.
Bülent ECEVİT
B. B. C.
— 8 —
İkinci Dünya Harbinden sonra Finlandiya'lı bir yaşlı kadın şöyle demişti:
«Yıllarca, bir yandan Rus, bir yandan Alman propagandasının bombardımanı altında yaşadıktan sonra, artık hayatta inanabileceğim İncille B.B.C. den başka bir şey kalmadı.»
Bir hükümet, halkın parasıyla işleyen bir radyoyu kendi propagandasına âlet etmekle kendisine ve memlekete bir takım faydalar sağlıyacağını düşünebilir. Fakat bir hükümetin ve bir memleketin prestijine, Finlandiyalı bir yaşlı kadının yukarıya aldığımız sözlerini hak eder derecede dürüst, inanılır bir radyo kadar hizmet edebilecek az şey bulunsa gerektir.
Bugün radyo, hele tekelden yöneltilen bir radyo, devletlerin ağzı durumundadır. Nasıl ağzından yalnız yalan, yalnız iftira, yalnız kendi kendine övgüler çıkan bir insan, inanılmamağa, sevilmemeğe, güvenilmemeğe mahkûmsa, eli altındaki radyo ile yalnız yalan, yalnız iftira, yalnız kendi kendine övgüler yayınlayan bir hükümet de, başında bulunduğu halkın olsun, başka milletlerin olsun, inancını, sevgisini, güvenini kaybetmeğe mahkûmdur.
İngiltere'de Hükümetler, B.B.C.'nin (Britsh Broadcasting Corporation) kuruluşundan beri, radyoyu kendi kısa vadeli menfaatleri ve âlet etmekten kaçınmışlardır.
İngiliz radyosu bir âmme korporasyonu (public corporation) olarak yönetilir. Bu, aşağı yukarı bizim iktisadi devlet teşekküllerimizi andırır bir yönetim yoludur. Onun için, görünüşte bağımsız bir kurum olmakla beraber, B.B.C. aslında bir devlet radyosu sayılır. Buna rağmen iktidar propagandasına âlet olmayışı, statüsündeki teminattan çok, İngilizlerin devletle iktidarı biribirine karıştırmamalarından, muhalefeti devlet kavramı dışında bırakmamalarındandır. İngiltere'de hükümet «Majestenin Hükümeti» olduğu kadar Muhalefet de «Majestenin Muhalefeti»dir.
Aslında bir devlet radyosu sayılabileceği halde B.B.C. o kadar tarafsızdır, tarafsızlıkta titizliğini bazan o kadar ileri götürür ki, şimdiye kadar muhalefetler değil, ancak iktidarlar B.B.C. nin kendilerine haksızlık ettiğinden şikâyetçi olmuşlardır.
Meselâ Muhafazakârlar iktidarda bulundukları zaman arasıra, B.B.C. nin sosyalist görüşe fazlaca yer verdiğinden şikâyet ederler.
İşçiler iktidarda bulunduğu sırada radyo ile ilgili meseleleri incelemek üzere kurulan Beveridge Komitesine ise, haber bültenlerinde yeteri kadar tarafsız davranılmadığı için şikâyette bulunan tek bir teşekkül çıkmıştı, o da İşçi Partisiydi. İktidardaki İşçi Partisi, Komitenin başına getirmiş olduğu Liberal Lord Beveridge'e verdiği raporda, «B.B.C. nin haber bültenlerinde İşçi Partisi aleyhdarı bir eğilim bulunduğundan şikâyetler olduğunu» bildiriyordu.
B.B.C. nin bu tarafsızlığı nasıl sağlıyabildiğini anlamak için kuruluş tarzını incelemek yetmez. Yeteri kadar demokratik zihniyetli olmıyan bir hükümet B.B.C. nin statüsünü olduğu gibi benimseyip, kendi memleketinde kuruluş bakımından B.B.C. nin bir eşini meydana getirecek olsa, dünyanın en partizan radyosu ortaya çıkabilir.
Önemli olan B.B.C. nin statüsünü değil, B.B.C. yayınlarına hâkim olan zihniyeti benimsiyebilmektedir.
Başka bir yazımızla bu zihniyet üzerinde durup, Finlandiyalı kadını B.B.C. ye İncil gibi inandıran sırrı deşmeğe çalışacağız.
Koleksiyon
Alıntı
“BBC,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/696 ulaşıldı.