Köpekten Kötüsü

Başlık: 
Köpekten Kötüsü 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1956-07-28 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/32 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

Köpekten kötüsü

Köpeğin başlıca meziyeti sadakattir. Her kim efendisi ise köpek ona sadıktır. Efendisi bir hırsızsa hırsıza, efendisi bir polisse polise sadıktır.

Kimseye zararı dokunmayan bir kuşun, ötüşüyle efendisini rahatsız ettiğini anlarsa, köpek, o kuşa düşman olur, onu efendisinin bahçesinden kovmağa çalışır. Fakat birçok şeye, köpeğin kendisine bile zarar veren bir kedi, eğer efendisinin hoşuna gidiyorsa, köpek, hiç sevmediği bu mahlûkla hoş geçinmeğe çalışır, onun türlü eziyetlerine sesini çıkarmadan katlanır.

Sadakat insanda da bir meziyet olabilir. Ama sadakatin köpekçesi değil... Köpekçe sadakat, efendiye sadakattir; insanca sadakatse, bazı ilkelere ve ahlâk kurallarına sadakat...

Kölelik kalktığındanberi, insanlar arasında, efendilerin yerini âmirler, patronlar almıştır. Amirlerle patronlar, emirleri altında çalışan insanlardan bir dereceye kadar sadakat bekleyebilirler. Fakat âmirlerle patronların da üstünde, toplumu ayakta tutan bazı ilkeler ve ahlâk kuralları vardır ki onlara memurlar kadar âmirlerin de işçiler kadar patronların da sadık kalması gerekir.

Bu ilke ve kurallar kanunların bile üstündedir. Öyle ki, kanunlar, ancak bir toplumu ayakta tutan ilkelere ve ahlâk kurallarına uygun oldukları ölçüde tatbik imkânı kazanırlar. İnsanlardan inandıkları ilkelere ve bağlandıkları ahlâk kurallarına aykırı kanunlara sadakat beklemekle bir toplum düzeni kurulamaz. Kurulsa bile, o düzen uzun süremez.

Köpek için böyle karışık meseleler yoktur. Kimin elinden kemik yiyorsa, veya yediği kemiğin parası kimin cebinden çıkıyorsa, köpek ona kayıtsız şartsız bağlanır.

Kaprisli bir efendi, köpeğine, önünde takla atmadıkça kemik, susta durmadıkça su vermiyeceğini anlatmışsa, köpek:

— Böyle şartlar benim inandığım ilkelere, bağlandığım ahlâk kurallarına uymaz! deyip de kendisini bırakmaz, kemiği ile suyunu başka yerlerde aramağa gitmez.

Taklasını atar, sustasını durur, böylece efendisinin hoşuna gidip kemiği ile suyunu hak eder.

Her toplumda sadakati böyle anlayan insanlar vardır. Onlar, tıpkı ötüşü efendilerinin hoşuna gitmediği için zararsız bir kuşu parçalamakla mahzur görmeyen, bilâkis, efendilerinin gönüllerini hoş etme fırsatını kendilerine verdiği için bu tatsız işi seve seve yapan köpeklere benzerler. Böyle insanlar, kimseye zarar vermeyen, memleketine bağlı, dürüst, temiz bir insanı, hiç de dürüst olmayan, hiç de memleket hayrına çalışmayan bir âmir veya patronun gönlünü hoş etmek uğruna kötülemekte, ezmekte, mahzur görmezler.

Yalnız böyle insanlarla köpeklerin arasında, köpekler lehine bi rfark da vardır. Köpek, kendisine kemik veren el o kemiği veremez olduktan sonra da ona bağlı kalır; efendisi açsa köpek de onunla beraber açlığa katlanır; efendisi ölürse, köpek de bazan yasından ölür. Sadakati köpeğinkine benzeyen insanlarsa, kendilerine ekmek veren el, o ekmeği veremez oldu mu, önünde takla atacak, susta duracak başka bir efendi aramağa çıkarlar.

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1956.07.28.jpg
1956.07.28_B.jpg
1956.07.28_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Köpekten Kötüsü,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/659 ulaşıldı.