Bayramlık
Başlık:
Bayramlık
Kaynak:
Ulus, "Bugünün Düşündürdüğü" s. 2
Tarih:
1956-05-12
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/31
Metin:
BUGÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜĞÜ
BAYRAMLIK
Yazan: Bülent ECEVİT
Çabuklaştırılmış hissini veren filmler vardır, eski zaman filmleri: İki dirhem bir çekirdek giyinmiş insanlar, baş döndürücü bir telaşla oradan oraya koşuşurlar; oturmalarıyla kalkmaları, gülmeleriyle somurtmaları, ağızlarını açıp bir sürü laf etmeleriyle ağızlarını kapatıp susmaları bir olur. Hele Şarlo bazan, sırf filmlerini çabuklaştırmakla, en tabiî hayat sahnelerini bile güldürücü hale getirirdi
Bizim Şeker ve Kurban Bayramlarındaki hâlimizin bu çabuklaştırılmış eski zaman filmlerine ne kadar benzediğini, dışarıdan bakılınca onlar kadar güldürücü olabileceğini, ilk defa, bir Amerika'lı dinleyici topluluğuna bu bayramlarımızdan bahsederken anlamıştım.
Ben, Şeker veya Kurban Bayramının bir gününde insanın ortalama kaç ziyaret yapabileceğini, her ziyaretin ortalama kaç dakika sürebileceğini, bir bayram gününde bir kişinin kaç lâtilokum yiyip kaç fincan kahve içebileceğini anlatırken, dinleyiciler, insan hareketlerini baş döndürücü bir süratle gösteren o çabuklaştırılmış filmlerden birini seyrediyormuş gibi gülüp durdular.
Bunları dinledikten sonra biri kalktı.
— Bayramdan sonra kendinine gelebilmeniz için size kaç gün tatil verirler? diye sordu.
*
Hıristiyanların bizim bayram geleneklerimiz karşısında bu tepkiyi göstermelerine hiç de şaşmamalı! Onlarca bayramın millisi de dinîsi de dinlendirici ve eğlendirici yollardan kutlanır. Bir karnavala katılıp günlük yaşayışlarının üzüntülerini ve tek düzenliğini unutabilmek, ya da bir yerlere gidip iş yorgunluğundan, aylarca bir şehre kapalı kalmış olmanın sıkıntısından kurtulabilmek, vücutlarını ve kafalarını dinlendirebilmek için, bayramları fırsat bilirler.
Bizim bayram geleneklerimizden bahsettiğim Amerikalı topluluk aslında benden Şeker Bayramımızla Kurban Bayramımıza dair bilgi istememişti. İçlerinde bu bayramların adını bile duymuş kimse yoktu. Konuşmayı yaptığım gün Noel yakınlarına rastladığı için, benden, Türkiye'de Noel Yortusunu nasıl kutladığımızı sormuşlardı.
- Bizim Noel Yortumuz yoktur! dedim.
Şaştılar:
- İnsan Hıristiyan olur da Noel Yortusu olmaz mı? dediler.
- Biz Hıristiyan değiliz! dedim.
Daha çok şaştılar. Zenciler, o beyenmedikleri zenciler bile Hıristiyan olsun da, kendileriyle bir tuttukları, hiç bir hâlini yadırgamadıkları bir beyaz yabancı Hıristiyan olmasın, bu imkansızdı! Medenî görünüşlü bir insan, Hıristiyan değilse, olsa olsa Musevî olabilirdi.
Verdiğim izahatı dinleyip, bu dünyada Hıristiyan veya Musevî olmadan da yaşanabileceğine inandıktan, ya da inanır göründükten (çünkü İngilizler gibi Amerikalılar da uzun tartışmaları sevmez, bazan bir iddiaya pek akılları yatmasa bile, sırf tartışmayı kısa kesmek için, inanmış gibi görünürler) sonra,
— Pekiyi öyleyse, dediler, siz de bize "Türk noeli"ni anlatın!
Tartışmayı uzatsam herkesin canı sıkılacaktı; ne yapayım, ben de tutup, Şeker Bayramımızla Kurban Bayramımızı anlattım.
*
Eski Dünyaya dair bu bilgisizliği sırf Birleşik Amerika halkında sanmayın. Belki bütün Yeni Dünyalılar böyle. Bir NATO gezisinde Kanada'nın askerî eğitim yerlerini gezerken, bir yemekte yanıma pek nazik bir Kanada'lı subay oturmuştu. Kendi öğrencisi olan genç Türk havacılarını övdükten sonra bir de kompliman yapmak istedi:
— Biz Yeni Dünyalıların başka kıt'alarda yaşıyanlar hakkında ne kadar yanlış fikirlerimiz var, dedi. Neyse şimdi NATO sayesinde birbirimizi daha yakından tanıyıp bu yanlış fikirlerimizi düzeltmek imkânını buluyoruz.
- Ne gibi? dedim.
- Meselâ, dedi, ben Türkleri Müslümanlık, Budistlik gibi garip dinlerden birine bağlı sanırdım; geçen gün öğrendim ki meğer sizler de bizim gibi ya Katolik ya Protestan olurmuşunuz.
- İlk bilginiz daha doğruymuş, dedim; biz hepimiz Müslümanız.
Fakat dediğime de pişman oldum. Kanada'lı nazik subay, utancından kızardı, kızardı.. Nasıl özür dileyeceğini bilemedi. Yemek boyunca boğazından bir lokma şey geçmedi.
Ama doğruyu söylemeseydim, belki de bu sefer benim hangi kiliseye devam ettiğimi soracaktı.
*
Hıristiyanlar gerçi Noel Yortularında, bizim Şeker ve Kurban Bayramlarında yorulduğumuz gibi yorulmazlar ama, nasıl biz kendi dini bayramlarımızı, eski dostlukları tazelemek hatırını kırdıklarının yeniden gönlünü almak, unutur gibi olduklarımızı hatırlayıp, bizi unutur gibi olanlara kendimizi hatırlatmak, velhasıl, günlük hayatımızın kargaşalık ve gerginlikleri içinde gevşeyen yakınlık bağlarını yeniden sıkılaştırmak için vesile bilirsek, onlar da, kendi eğlendirici ve dinlendirici gelenekleri içinde, Noel Yortusuna aynı manayı verirler. Onlar da bu yortuyu vesile bilip, ailelerin birbirlerinden uzak düşmüş fertlerini bir - iki günlüğüne de olsa bir araya getirmeğe, en uzak tanıdıklarına bile resimli, mısralı kartlar, yaldızlı kâğıtlara sarılı, renkli kurdelalarla bağlı kutular içinde küçük armağanlar göndererek, dostluklarını tazelemeğe, yılların ve yolların insanlar arasında açtığı mesafeleri kapatmağa çalışırlar.
Onun için, "Noel"di, "Şeker Bayramı"ydı diye, isimler üzerinde uzun uzun tartışmağa belki de gerçekten değmez. Kaynakları apayrı olsa bile, bizim bayramlarımızdan da onların yortularından da gaye, insanları birbirlerine yaklaştırmak... Aradaki fark, bu gayeye, kiminin 3-4 günde yüzlerce ziyaret yapıp kilolarca şeker yiyip kendini hasta edercesine, kimininse daha eğlendirici, daha dinlendirici yollardan varmağa çalışması...
Müslümanların Şeker Bayramı olsun, Hıristiyanların Noel yortusu olsun. Kanada'lı nazik subaya bizim dinimiz ne kadar "garip" geliyorsa bize de o kadar "garip" gelen, belki adlarını bile bilmediğimiz birçok başka dinlerin bayramları olsun, hepsi insanların daha küçük biribirinden daha uzak, biribiriyle daha bağlantısız topluluklar hâlinde yaşadıkları çağlarda doğmuştur.
Kimbilir, şu günden güne küçülen dünyada belki bir gün gelecek, dini, rengi, milliyeti ne olursa olsun, ülkeleri biribirinden ne kadar ayrı bulunursa bulunsun, bütün insanları yakınlaştıran; dinler, renkler ve milletler arasındaki yabancılık, uzaklık ve düşmanlık duygularını yılda bir günlüğüne olsun unutturmağa yarayan; bir bayram daha doğup, dünyanın her köşesinde birden kutlanmağa başlıyacaktır.
Bütün insanlığın Şeker Bayramı gibi ağız tadıyla kutlayabileceği bir bayram da o olacaktır.
BAYRAMLIK
Yazan: Bülent ECEVİT
Çabuklaştırılmış hissini veren filmler vardır, eski zaman filmleri: İki dirhem bir çekirdek giyinmiş insanlar, baş döndürücü bir telaşla oradan oraya koşuşurlar; oturmalarıyla kalkmaları, gülmeleriyle somurtmaları, ağızlarını açıp bir sürü laf etmeleriyle ağızlarını kapatıp susmaları bir olur. Hele Şarlo bazan, sırf filmlerini çabuklaştırmakla, en tabiî hayat sahnelerini bile güldürücü hale getirirdi
Bizim Şeker ve Kurban Bayramlarındaki hâlimizin bu çabuklaştırılmış eski zaman filmlerine ne kadar benzediğini, dışarıdan bakılınca onlar kadar güldürücü olabileceğini, ilk defa, bir Amerika'lı dinleyici topluluğuna bu bayramlarımızdan bahsederken anlamıştım.
Ben, Şeker veya Kurban Bayramının bir gününde insanın ortalama kaç ziyaret yapabileceğini, her ziyaretin ortalama kaç dakika sürebileceğini, bir bayram gününde bir kişinin kaç lâtilokum yiyip kaç fincan kahve içebileceğini anlatırken, dinleyiciler, insan hareketlerini baş döndürücü bir süratle gösteren o çabuklaştırılmış filmlerden birini seyrediyormuş gibi gülüp durdular.
Bunları dinledikten sonra biri kalktı.
— Bayramdan sonra kendinine gelebilmeniz için size kaç gün tatil verirler? diye sordu.
*
Hıristiyanların bizim bayram geleneklerimiz karşısında bu tepkiyi göstermelerine hiç de şaşmamalı! Onlarca bayramın millisi de dinîsi de dinlendirici ve eğlendirici yollardan kutlanır. Bir karnavala katılıp günlük yaşayışlarının üzüntülerini ve tek düzenliğini unutabilmek, ya da bir yerlere gidip iş yorgunluğundan, aylarca bir şehre kapalı kalmış olmanın sıkıntısından kurtulabilmek, vücutlarını ve kafalarını dinlendirebilmek için, bayramları fırsat bilirler.
Bizim bayram geleneklerimizden bahsettiğim Amerikalı topluluk aslında benden Şeker Bayramımızla Kurban Bayramımıza dair bilgi istememişti. İçlerinde bu bayramların adını bile duymuş kimse yoktu. Konuşmayı yaptığım gün Noel yakınlarına rastladığı için, benden, Türkiye'de Noel Yortusunu nasıl kutladığımızı sormuşlardı.
- Bizim Noel Yortumuz yoktur! dedim.
Şaştılar:
- İnsan Hıristiyan olur da Noel Yortusu olmaz mı? dediler.
- Biz Hıristiyan değiliz! dedim.
Daha çok şaştılar. Zenciler, o beyenmedikleri zenciler bile Hıristiyan olsun da, kendileriyle bir tuttukları, hiç bir hâlini yadırgamadıkları bir beyaz yabancı Hıristiyan olmasın, bu imkansızdı! Medenî görünüşlü bir insan, Hıristiyan değilse, olsa olsa Musevî olabilirdi.
Verdiğim izahatı dinleyip, bu dünyada Hıristiyan veya Musevî olmadan da yaşanabileceğine inandıktan, ya da inanır göründükten (çünkü İngilizler gibi Amerikalılar da uzun tartışmaları sevmez, bazan bir iddiaya pek akılları yatmasa bile, sırf tartışmayı kısa kesmek için, inanmış gibi görünürler) sonra,
— Pekiyi öyleyse, dediler, siz de bize "Türk noeli"ni anlatın!
Tartışmayı uzatsam herkesin canı sıkılacaktı; ne yapayım, ben de tutup, Şeker Bayramımızla Kurban Bayramımızı anlattım.
*
Eski Dünyaya dair bu bilgisizliği sırf Birleşik Amerika halkında sanmayın. Belki bütün Yeni Dünyalılar böyle. Bir NATO gezisinde Kanada'nın askerî eğitim yerlerini gezerken, bir yemekte yanıma pek nazik bir Kanada'lı subay oturmuştu. Kendi öğrencisi olan genç Türk havacılarını övdükten sonra bir de kompliman yapmak istedi:
— Biz Yeni Dünyalıların başka kıt'alarda yaşıyanlar hakkında ne kadar yanlış fikirlerimiz var, dedi. Neyse şimdi NATO sayesinde birbirimizi daha yakından tanıyıp bu yanlış fikirlerimizi düzeltmek imkânını buluyoruz.
- Ne gibi? dedim.
- Meselâ, dedi, ben Türkleri Müslümanlık, Budistlik gibi garip dinlerden birine bağlı sanırdım; geçen gün öğrendim ki meğer sizler de bizim gibi ya Katolik ya Protestan olurmuşunuz.
- İlk bilginiz daha doğruymuş, dedim; biz hepimiz Müslümanız.
Fakat dediğime de pişman oldum. Kanada'lı nazik subay, utancından kızardı, kızardı.. Nasıl özür dileyeceğini bilemedi. Yemek boyunca boğazından bir lokma şey geçmedi.
Ama doğruyu söylemeseydim, belki de bu sefer benim hangi kiliseye devam ettiğimi soracaktı.
*
Hıristiyanlar gerçi Noel Yortularında, bizim Şeker ve Kurban Bayramlarında yorulduğumuz gibi yorulmazlar ama, nasıl biz kendi dini bayramlarımızı, eski dostlukları tazelemek hatırını kırdıklarının yeniden gönlünü almak, unutur gibi olduklarımızı hatırlayıp, bizi unutur gibi olanlara kendimizi hatırlatmak, velhasıl, günlük hayatımızın kargaşalık ve gerginlikleri içinde gevşeyen yakınlık bağlarını yeniden sıkılaştırmak için vesile bilirsek, onlar da, kendi eğlendirici ve dinlendirici gelenekleri içinde, Noel Yortusuna aynı manayı verirler. Onlar da bu yortuyu vesile bilip, ailelerin birbirlerinden uzak düşmüş fertlerini bir - iki günlüğüne de olsa bir araya getirmeğe, en uzak tanıdıklarına bile resimli, mısralı kartlar, yaldızlı kâğıtlara sarılı, renkli kurdelalarla bağlı kutular içinde küçük armağanlar göndererek, dostluklarını tazelemeğe, yılların ve yolların insanlar arasında açtığı mesafeleri kapatmağa çalışırlar.
Onun için, "Noel"di, "Şeker Bayramı"ydı diye, isimler üzerinde uzun uzun tartışmağa belki de gerçekten değmez. Kaynakları apayrı olsa bile, bizim bayramlarımızdan da onların yortularından da gaye, insanları birbirlerine yaklaştırmak... Aradaki fark, bu gayeye, kiminin 3-4 günde yüzlerce ziyaret yapıp kilolarca şeker yiyip kendini hasta edercesine, kimininse daha eğlendirici, daha dinlendirici yollardan varmağa çalışması...
Müslümanların Şeker Bayramı olsun, Hıristiyanların Noel yortusu olsun. Kanada'lı nazik subaya bizim dinimiz ne kadar "garip" geliyorsa bize de o kadar "garip" gelen, belki adlarını bile bilmediğimiz birçok başka dinlerin bayramları olsun, hepsi insanların daha küçük biribirinden daha uzak, biribiriyle daha bağlantısız topluluklar hâlinde yaşadıkları çağlarda doğmuştur.
Kimbilir, şu günden güne küçülen dünyada belki bir gün gelecek, dini, rengi, milliyeti ne olursa olsun, ülkeleri biribirinden ne kadar ayrı bulunursa bulunsun, bütün insanları yakınlaştıran; dinler, renkler ve milletler arasındaki yabancılık, uzaklık ve düşmanlık duygularını yılda bir günlüğüne olsun unutturmağa yarayan; bir bayram daha doğup, dünyanın her köşesinde birden kutlanmağa başlıyacaktır.
Bütün insanlığın Şeker Bayramı gibi ağız tadıyla kutlayabileceği bir bayram da o olacaktır.
Koleksiyon
Alıntı
“Bayramlık,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/610 ulaşıldı.