Bir Avuç Aydın ve CHP
Başlık:
Bir Avuç Aydın ve CHP
Kaynak:
Pazar Postası, Yıl 4, Sayı 21, ss. 1, 10
Tarih:
1956-05-20
Lokasyon:
Milli Kütüphane
Metin:
Bir Avuç Aydın ve C. H. P.
Bülent ECEVİT
11 yıllık çok partili hayat Türk aydını derin hayal kırıklığına uğratmıştır.
Bugün Türk aydını bir boşluktadır. Çevresinde ne tutunabileceği değerler, ne yönelebileceği ülküler kalmıştır. Memleketindeki toplumsal gelişmelerle ilgilenebilmek bu gelişmelere kendince yön verebilmek için çırpınışları, çevresindeki boşluğu aşıp ta gerçeklere değememektedir. Kendi kendini bu toplum içinde yersiz, yararsız görür olmuştur. İstenmez. oyu sorulmak, düşüncesi aranmaz bir varlık, bu toplumun yapısına yabancı bir eklenti durumuna düşmüş gibidir. Gözleri önündeki politika alanında bütün inançlarının yıkıldığını, bütün umutlarının dağıldığını görmektedir. Bu alandaki savaşçılara göre o, değeri oylarının sayısı ile ölçülen "bir avuç aydın", halkoyunu temsil etmeyen bir küçük "azınlık"tır. Bu alanda artık onun sesine kulak verilmez olmuştur.
Oysa, Türkiye'yi bugünün Cumhuriyet Türkiyesi yapan nice değer varsa, o "bir avuç aydın"ın tutunmak istediği değerleri; bugünün Cumhuriyet Türkiye'sini yarının Büyük Devleti yapabilecek nice ülkü varsa, o küçük "azınlığın" yönelmek istediği ülkülerdir. Gerçi o değerlerle ülküler olmadan da seçimler kazanılabilir ama bu memleketin geleceği kazanılamaz. Bu yoldan kazanılan politika zaferleri, bir hiç uğruna kazanılmış zaferlerdir. Ya şu ya da bu partinin bu değer ve ülküleri reddederek kazanacağı her yeni zafer, memleket için yeni bir yenilgi olacaktır.
Aydınlarını bugün Türk aydınlarının düştüğü gibi bir boşluk içinde bırakan bir toplum, ne demokraside umduğunu bulabilir, ne başlanmış devrimlerini gerçekleştirebilir, ne de, devrimler şöyle dursun, bir evrim geçirebilir. Böyle bir toplumun canlılığı, başı kesilmiş bir horozun birkaç dakika oradan oraya koşabilmesi kadar geçici, umutsuz ve zavallıcadır.
Memleketi bu umutsuz gidişten kurtaracak kuvvet, Türk aydınını içinde bulunduğu boşluktan çekip çıkaracak, politika alanında onu, düşüncesi aranır, oyu sorulur, sesine kulak verilir bir varlık haline getirecek olan kuvvettir. Demokratik bir yolda ise bu kuvvet ancak bir siyasal parti olabilir.
Bugün Türkiye’de aydınlar, güvenebilecekleri, gözleri kapalı saflarına katıla yoksuzluğu, yalnızlığı için bilecekleri böyle bir siyasal parti bulanamamanın acısı dedirler.
Oysa bugün Türkiye’de onları, bu boşluktan, bu yalnızlıktan kurtarabilecek durumda bir parti vardır. Bu, Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluş ve gelişme yıllarında Türk aydınlarına, şimdi tutunmak isteyip te tutunamadıkları değerleri benimsetmiş, şimdi yönelmek isteyip te yönelemedikleri ülküleri göstermiş olan partidir. Cumhuriyet Halk Partisidir. Bugün bütün başka partilerin Türk aydınlarını yalnız bırakmağa, boşluktan ve umutsuz bırakmağa hakkı olsa bile, Cumhuriyet Halk Partisinin buna hakkı yoktur. Bu parti, kendi varlığını mânalandırmak, kendi geçmişini değerlendirmek, ve hem kendisinin hem de memleketin geleceğine güvenlik sağlamak istiyorsa, o küçümsenen, o nazımsanan “bir avuç aydın"a, bütün günahları kafalarının C.H.P. ilkeleriyle yuğrulmuş bulunmasından ibaret olan Cumhuriyet devri aydınlarına, geniş tavizler vermek zorundadır.
C.H.P. yi de, Türk aydınlarını da, Türkiye’yi de, ancak, “bir avuç aydın"ın" ilericiliğine verilecek bu tavizler kurtarabilir; derece farkıyla bütün partilerin 11 yıldır yaptığı gibi, çoğunluğun gericiliğine, tutuculuğuna verilen tavizler değil...
Aydınları bugünkü Türk aydınları kadar hayal kırıklığına uğramış bir memleket, Cumhuriyet Türkiye’si kadar genç bile olsa gelişme gücünü şimdiden yitirmiş demektir. Buna göz yummak, C.H.P’nin kendi kendini inkârı olacaktır.
Bülent ECEVİT
11 yıllık çok partili hayat Türk aydını derin hayal kırıklığına uğratmıştır.
Bugün Türk aydını bir boşluktadır. Çevresinde ne tutunabileceği değerler, ne yönelebileceği ülküler kalmıştır. Memleketindeki toplumsal gelişmelerle ilgilenebilmek bu gelişmelere kendince yön verebilmek için çırpınışları, çevresindeki boşluğu aşıp ta gerçeklere değememektedir. Kendi kendini bu toplum içinde yersiz, yararsız görür olmuştur. İstenmez. oyu sorulmak, düşüncesi aranmaz bir varlık, bu toplumun yapısına yabancı bir eklenti durumuna düşmüş gibidir. Gözleri önündeki politika alanında bütün inançlarının yıkıldığını, bütün umutlarının dağıldığını görmektedir. Bu alandaki savaşçılara göre o, değeri oylarının sayısı ile ölçülen "bir avuç aydın", halkoyunu temsil etmeyen bir küçük "azınlık"tır. Bu alanda artık onun sesine kulak verilmez olmuştur.
Oysa, Türkiye'yi bugünün Cumhuriyet Türkiyesi yapan nice değer varsa, o "bir avuç aydın"ın tutunmak istediği değerleri; bugünün Cumhuriyet Türkiye'sini yarının Büyük Devleti yapabilecek nice ülkü varsa, o küçük "azınlığın" yönelmek istediği ülkülerdir. Gerçi o değerlerle ülküler olmadan da seçimler kazanılabilir ama bu memleketin geleceği kazanılamaz. Bu yoldan kazanılan politika zaferleri, bir hiç uğruna kazanılmış zaferlerdir. Ya şu ya da bu partinin bu değer ve ülküleri reddederek kazanacağı her yeni zafer, memleket için yeni bir yenilgi olacaktır.
Aydınlarını bugün Türk aydınlarının düştüğü gibi bir boşluk içinde bırakan bir toplum, ne demokraside umduğunu bulabilir, ne başlanmış devrimlerini gerçekleştirebilir, ne de, devrimler şöyle dursun, bir evrim geçirebilir. Böyle bir toplumun canlılığı, başı kesilmiş bir horozun birkaç dakika oradan oraya koşabilmesi kadar geçici, umutsuz ve zavallıcadır.
Memleketi bu umutsuz gidişten kurtaracak kuvvet, Türk aydınını içinde bulunduğu boşluktan çekip çıkaracak, politika alanında onu, düşüncesi aranır, oyu sorulur, sesine kulak verilir bir varlık haline getirecek olan kuvvettir. Demokratik bir yolda ise bu kuvvet ancak bir siyasal parti olabilir.
Bugün Türkiye’de aydınlar, güvenebilecekleri, gözleri kapalı saflarına katıla yoksuzluğu, yalnızlığı için bilecekleri böyle bir siyasal parti bulanamamanın acısı dedirler.
Oysa bugün Türkiye’de onları, bu boşluktan, bu yalnızlıktan kurtarabilecek durumda bir parti vardır. Bu, Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluş ve gelişme yıllarında Türk aydınlarına, şimdi tutunmak isteyip te tutunamadıkları değerleri benimsetmiş, şimdi yönelmek isteyip te yönelemedikleri ülküleri göstermiş olan partidir. Cumhuriyet Halk Partisidir. Bugün bütün başka partilerin Türk aydınlarını yalnız bırakmağa, boşluktan ve umutsuz bırakmağa hakkı olsa bile, Cumhuriyet Halk Partisinin buna hakkı yoktur. Bu parti, kendi varlığını mânalandırmak, kendi geçmişini değerlendirmek, ve hem kendisinin hem de memleketin geleceğine güvenlik sağlamak istiyorsa, o küçümsenen, o nazımsanan “bir avuç aydın"a, bütün günahları kafalarının C.H.P. ilkeleriyle yuğrulmuş bulunmasından ibaret olan Cumhuriyet devri aydınlarına, geniş tavizler vermek zorundadır.
C.H.P. yi de, Türk aydınlarını da, Türkiye’yi de, ancak, “bir avuç aydın"ın" ilericiliğine verilecek bu tavizler kurtarabilir; derece farkıyla bütün partilerin 11 yıldır yaptığı gibi, çoğunluğun gericiliğine, tutuculuğuna verilen tavizler değil...
Aydınları bugünkü Türk aydınları kadar hayal kırıklığına uğramış bir memleket, Cumhuriyet Türkiye’si kadar genç bile olsa gelişme gücünü şimdiden yitirmiş demektir. Buna göz yummak, C.H.P’nin kendi kendini inkârı olacaktır.
Koleksiyon
Alıntı
“Bir Avuç Aydın ve CHP,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 14 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/58 ulaşıldı.