Bir Azınlığın Derdi
Title:
Bir Azınlığın Derdi
Source:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Date:
1956-03-24
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/30
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Bir azınlığın derdi
Arasıra iliştiğimiz, fakat bir çare bulabilecek durumda olanlar arasından kimsenin ilgisini çekemediğimiz bir dert, kitap derdiydi.
Şimdi dertler büyüdü, kitapsızlık ve malzemesizlikten fikir ve sanat hayatımızın büsbütün durma tehlikesi göründü.
«Köylünün okuyup yazması boşuna emek, çünkü okuyacak şey bulamıyor..» düşüncesi artık şehirliye de uygulanabilir. Önceleri yabancı dil öğrenmek boşuna emek, çünkü yabancı dilde kitap gelmez oldu, diyorduk. Fakat yakında, okul kitaplarını bitirdikten sonra okuyacak Türkçe kitap da bulamıyacağız.
Bazı yayınevleri, şimdi bir-iki aylık normal ihtiyaçlarını karşılayabilecek kâğıtla bir yıl yetinmek zorundadırlar.
Memlekette kitap azaldıkça okuyan, okuyan azaldıkça yazan azalacak, ve bir gün belki bu kadar kâğıt bile yayınevlerine fazla gelmeğe başlayacaktır.
Üstelik yazarların kalem, kâğıt, mürekkep ve daktilo şeridi bulmaları da şimdiden mesele olmuştur.
Bir deste kâğıt on beş liraya çıktı. Dolma kalem bozmayacak mürekkeplerin yalnız kahverengi ve kırmızısından var. Daktilo şeridi hiç bulunmuyor. Son «teksir aleti» kurşun kaleme gelince, onu da bulabilmek için uzak kasabaların kenar köşedeki bakkallarına gitmek gerekiyor.
Öte yanda, müzisyen nota kâğıdı ve çalgı, ressam boya ve fırça bulamaz oldu.
Yeni B.M.M. inşaatı için Devlet hayırlı bir iş yapıp Türkiye'nin her köşesine ressamlar yollamıştı. Şimdi bu ressamlar resimlerini hangi boya ile yapacaklarını düşünüyorlar.
Gerçi bütün bunlar bir azınlığın dertleri. Ama bu, insanlığa uygarlığı getiren azınlıktır.
Yazarın elinden kalem kâğıdı, düşünürün elinden kitabı, sanatçının elinden araçlarını alın, uygarlıktan geriye ne kalır?
Gazetelerin sayfa sayısını sınırlamaktan memleket kültürüne belki bir zarar gelmez. Gazetelere «magazin sayfalarınızdan kısın» da denebilir.
Ama, bir düşünür, yazar veya bilgine, «döviz yok, yabancı dilde yeni kitapları okuma.. Kağıt yok, kendi dilinde az kitapla yetin.. Yazacağın eserleri kısa tut.. Yazdıklarını bir müddet bastırmayıver», diyemezsiniz. Bir ressama, döviz derdimiz halledilinceye kadar yalnız siyah-beyaz resimle yetinmesini salık veremezsiniz.
Yoksa, iktidar liderinin vadettiği «şafak» sökünceye kadar zaten pek cılız olan sanat ve fikir hayatımız, bir daha kolay kolay uyanamıyacağı bir uykuya dalabilir.
Bülent ECEVİT
Bir azınlığın derdi
Arasıra iliştiğimiz, fakat bir çare bulabilecek durumda olanlar arasından kimsenin ilgisini çekemediğimiz bir dert, kitap derdiydi.
Şimdi dertler büyüdü, kitapsızlık ve malzemesizlikten fikir ve sanat hayatımızın büsbütün durma tehlikesi göründü.
«Köylünün okuyup yazması boşuna emek, çünkü okuyacak şey bulamıyor..» düşüncesi artık şehirliye de uygulanabilir. Önceleri yabancı dil öğrenmek boşuna emek, çünkü yabancı dilde kitap gelmez oldu, diyorduk. Fakat yakında, okul kitaplarını bitirdikten sonra okuyacak Türkçe kitap da bulamıyacağız.
Bazı yayınevleri, şimdi bir-iki aylık normal ihtiyaçlarını karşılayabilecek kâğıtla bir yıl yetinmek zorundadırlar.
Memlekette kitap azaldıkça okuyan, okuyan azaldıkça yazan azalacak, ve bir gün belki bu kadar kâğıt bile yayınevlerine fazla gelmeğe başlayacaktır.
Üstelik yazarların kalem, kâğıt, mürekkep ve daktilo şeridi bulmaları da şimdiden mesele olmuştur.
Bir deste kâğıt on beş liraya çıktı. Dolma kalem bozmayacak mürekkeplerin yalnız kahverengi ve kırmızısından var. Daktilo şeridi hiç bulunmuyor. Son «teksir aleti» kurşun kaleme gelince, onu da bulabilmek için uzak kasabaların kenar köşedeki bakkallarına gitmek gerekiyor.
Öte yanda, müzisyen nota kâğıdı ve çalgı, ressam boya ve fırça bulamaz oldu.
Yeni B.M.M. inşaatı için Devlet hayırlı bir iş yapıp Türkiye'nin her köşesine ressamlar yollamıştı. Şimdi bu ressamlar resimlerini hangi boya ile yapacaklarını düşünüyorlar.
Gerçi bütün bunlar bir azınlığın dertleri. Ama bu, insanlığa uygarlığı getiren azınlıktır.
Yazarın elinden kalem kâğıdı, düşünürün elinden kitabı, sanatçının elinden araçlarını alın, uygarlıktan geriye ne kalır?
Gazetelerin sayfa sayısını sınırlamaktan memleket kültürüne belki bir zarar gelmez. Gazetelere «magazin sayfalarınızdan kısın» da denebilir.
Ama, bir düşünür, yazar veya bilgine, «döviz yok, yabancı dilde yeni kitapları okuma.. Kağıt yok, kendi dilinde az kitapla yetin.. Yazacağın eserleri kısa tut.. Yazdıklarını bir müddet bastırmayıver», diyemezsiniz. Bir ressama, döviz derdimiz halledilinceye kadar yalnız siyah-beyaz resimle yetinmesini salık veremezsiniz.
Yoksa, iktidar liderinin vadettiği «şafak» sökünceye kadar zaten pek cılız olan sanat ve fikir hayatımız, bir daha kolay kolay uyanamıyacağı bir uykuya dalabilir.
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“Bir Azınlığın Derdi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 23, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/572.