Aydınların Uyanışı
Başlık:
Aydınların Uyanışı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11767, s. 1
Tarih:
1955-10-26
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
Günün IŞIĞINDA
Aydınların uyanışı
Bu köşede sık sık aydınlarımızı, Türk toplumunun seçkin aydınlarını, kırabilecek, incitebilecek yazılaımız çıktı. Belki bu yolda, memleketimiz için hep daha iyisini, daha çoğunu istemenin verdiği yetinmezlikle, fazla ileri gittiğimiz oldu. Ama son ayların gelişmeleri bize, aydınlarımızın ilgisizliğinden, sorumsuzluğundan kaygılanmakta ne kadar haklı olduğumuzu gösterir.
Uçurumun yüanıbaşına kadar gelmiştik. Bir yanda milletimizin yüzyıllık hürriyet ve demokrasi hayali büsbütün yıkılmak, bir yanda da 30 yıllık bir geçmişi olan devrimlerimiz, daha kökleşmeden, kökleşip te bizi bir Batılı ülke durumuna getiremeden, silinip gitmek tehlikesiyle karsı karşıya gelmişti.
Başımıza umutsuzluğun, yüreğimize karamsarlığın ağırlığı çükmüştü.
Fakat birden bire herşey değişmeğe; iktidarın tutumu bizi, Cumhuriyet tarihinin en umut kırıcı, en karanlık devresine getirmişken şimdi ansızın içimize umudun, iyimserliğin ışığı, bir inan huzuru ve gücü dolmağa başladı.
Bir bakışta bu ışık ve huzur sebepsiz, hattâ yersiğ sanılabilir ama, biraz deşildiğinde hiç te öyle olmadığı anlaşılır.
Bu ışık ve huzurun kaynağına kadar gidilirse, orada aydınlarımız, bir «eshabı kehf» uykusundan uyanıp gerinmeğe başlamış Türk aydını görülür:
Yarğıçlar, üniversile hocaları, milletvekilleri, sorumlu mevkilerde insanlar görülür... pilitikacılar, pilitika dergileri, patronlarına ahlâk örneği olabilecek genç gazeteciler, artık sokak demagojisinin üstünde bir siyasî olgunluğa erişen yüksek okul öğrencileri görülür.
Yüzyılların uykusundan uyanan böyle aydınlar belki henüz sayıca pek azdırlar. Ama bu kadar azken bile, daha bir avuçken bile, şu en karanlık devresinde Türkiye'ye bir umut ışığı tutmağa, bir inan huzuru ve gücü getirmeğe yetmektedirler.
Yurdun bir köşesinde bu uyananlardan birinin başı ezilse, öbür köşesinde bir başkasının başı yükselmektedir.
Henüz onlar gibi davranamıyan, henüz onlar kadar uyanamamış olan aydınlar da, hiç değilse, uykularında huzursuzluk duymağa, onların da içlerinde hiç değilse bir utanma, bir sıkılma duygusu uyanmağa başlamıştır.
İşte bir avuç aydının uyanışıyla başlıyan bu kıpırdanış, içlerimize dolan bu umut ve inandır ki bize, şimdiye kadar bütün kötülüklerin ve bütün karanlıkların suçunu aydınlarımızın ilgisizliğine, sorumsuzluğuna, aydınlarımızın yüzyıllarca sürmüş «Eshabı kehf«» uykusuna yüklemekte ne kadar haklı olduğumuzu gösterir.
Beklerlerdi ki aydınlarımız, önce kütleler uyansın!.. Sanırlardı ki aydınlarımız, kütleler uyanmadıkça kendilerinin bu memlekette yapabilecekleri bir şey, bu topluma yapabilecekleri bir hizmet yoktur!..
Oysa kütleleri ancak aydınlar uyandırabilirdi!
Dünyanın hiç bir çağında ve yerinde bir toplumun uyanışı kütlelerden aydınlara doğru olmamıştı. Önce seçkinler, seçkin aydınlar uyanmış, sonra yavaş yavaş bu uyanış, geniş kütlelerin de uykusunu bozmağa, kütleleri de uykusunda tedirgin edip uyandırmağa başlamıştı.
İşte böyle bir uyanış, aydınlardan kütlelere doğru bir uyanış, Türk toplumunda belki ilk defa şimdi başlıyor.
Bu uyanış aldatıcı değil, geçici değilse, artık umutsuzluk sırası, Türk toplumuna baskının, hürriyetsizliğin, tek insan, tek zümre idaresinin karanlığını geri getirmek için uğraşanlardadır.
Bülent ECEVİT
Aydınların uyanışı
Bu köşede sık sık aydınlarımızı, Türk toplumunun seçkin aydınlarını, kırabilecek, incitebilecek yazılaımız çıktı. Belki bu yolda, memleketimiz için hep daha iyisini, daha çoğunu istemenin verdiği yetinmezlikle, fazla ileri gittiğimiz oldu. Ama son ayların gelişmeleri bize, aydınlarımızın ilgisizliğinden, sorumsuzluğundan kaygılanmakta ne kadar haklı olduğumuzu gösterir.
Uçurumun yüanıbaşına kadar gelmiştik. Bir yanda milletimizin yüzyıllık hürriyet ve demokrasi hayali büsbütün yıkılmak, bir yanda da 30 yıllık bir geçmişi olan devrimlerimiz, daha kökleşmeden, kökleşip te bizi bir Batılı ülke durumuna getiremeden, silinip gitmek tehlikesiyle karsı karşıya gelmişti.
Başımıza umutsuzluğun, yüreğimize karamsarlığın ağırlığı çükmüştü.
Fakat birden bire herşey değişmeğe; iktidarın tutumu bizi, Cumhuriyet tarihinin en umut kırıcı, en karanlık devresine getirmişken şimdi ansızın içimize umudun, iyimserliğin ışığı, bir inan huzuru ve gücü dolmağa başladı.
Bir bakışta bu ışık ve huzur sebepsiz, hattâ yersiğ sanılabilir ama, biraz deşildiğinde hiç te öyle olmadığı anlaşılır.
Bu ışık ve huzurun kaynağına kadar gidilirse, orada aydınlarımız, bir «eshabı kehf» uykusundan uyanıp gerinmeğe başlamış Türk aydını görülür:
Yarğıçlar, üniversile hocaları, milletvekilleri, sorumlu mevkilerde insanlar görülür... pilitikacılar, pilitika dergileri, patronlarına ahlâk örneği olabilecek genç gazeteciler, artık sokak demagojisinin üstünde bir siyasî olgunluğa erişen yüksek okul öğrencileri görülür.
Yüzyılların uykusundan uyanan böyle aydınlar belki henüz sayıca pek azdırlar. Ama bu kadar azken bile, daha bir avuçken bile, şu en karanlık devresinde Türkiye'ye bir umut ışığı tutmağa, bir inan huzuru ve gücü getirmeğe yetmektedirler.
Yurdun bir köşesinde bu uyananlardan birinin başı ezilse, öbür köşesinde bir başkasının başı yükselmektedir.
Henüz onlar gibi davranamıyan, henüz onlar kadar uyanamamış olan aydınlar da, hiç değilse, uykularında huzursuzluk duymağa, onların da içlerinde hiç değilse bir utanma, bir sıkılma duygusu uyanmağa başlamıştır.
İşte bir avuç aydının uyanışıyla başlıyan bu kıpırdanış, içlerimize dolan bu umut ve inandır ki bize, şimdiye kadar bütün kötülüklerin ve bütün karanlıkların suçunu aydınlarımızın ilgisizliğine, sorumsuzluğuna, aydınlarımızın yüzyıllarca sürmüş «Eshabı kehf«» uykusuna yüklemekte ne kadar haklı olduğumuzu gösterir.
Beklerlerdi ki aydınlarımız, önce kütleler uyansın!.. Sanırlardı ki aydınlarımız, kütleler uyanmadıkça kendilerinin bu memlekette yapabilecekleri bir şey, bu topluma yapabilecekleri bir hizmet yoktur!..
Oysa kütleleri ancak aydınlar uyandırabilirdi!
Dünyanın hiç bir çağında ve yerinde bir toplumun uyanışı kütlelerden aydınlara doğru olmamıştı. Önce seçkinler, seçkin aydınlar uyanmış, sonra yavaş yavaş bu uyanış, geniş kütlelerin de uykusunu bozmağa, kütleleri de uykusunda tedirgin edip uyandırmağa başlamıştı.
İşte böyle bir uyanış, aydınlardan kütlelere doğru bir uyanış, Türk toplumunda belki ilk defa şimdi başlıyor.
Bu uyanış aldatıcı değil, geçici değilse, artık umutsuzluk sırası, Türk toplumuna baskının, hürriyetsizliğin, tek insan, tek zümre idaresinin karanlığını geri getirmek için uğraşanlardadır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Aydınların Uyanışı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/512 ulaşıldı.