Biz Neyiz?
Başlık:
Biz Neyiz?
Kaynak:
Halkçı, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1955-04-21
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA :
Biz neyiz ?
Bülend ECEVİT
Bu memleketin düşünürü, özelliklerini bilmediği bir bünye için tavsiyelerde bulunan; politikası, ne olduğunu bilmediği bir hastalık için reçeteler yazan birer doktora benziyorlar.
Yabancı memleketlerde dolaşmış, hiç değilse yabancı dillerde yeteri kadar kitap okumuş bir Türk, bugün, meselâ Alman, İtalyan, Fransız, İngiliz, Amerikan milletleri hakkında, gerçeğe az da çok da olsa uyan bazı hükümlere varabilir.
Fakat gene o Türk, kendi milleti hakkında herhangi bir hükme varabilecek, bir genelleştirme yapabilecek durumda değildir.
Kendimiz hakkında söyliyebildiğimiz sözlerin belki en vecizi «biz bize benzeriz» sözüdür. Bu da iki bilinmezli bir denklemdir. Çünkü «biz» neyiz, bunu bilen yoktur.
Anadolu Türkünde Asyalılıktan ne kalmıştır? Milletlerin ve harsların garip ve henüz yeteri kadar incelenmemiş bir kaynaşması olan Osmanlılıktan, Anadolu Türkü, kendinde neler alıkoymuştur? İslâm dininden ve Anadolu’nun İslâmlık öncesi uygarlık ve kültürlerinden neler almıştır? Osmanlı askeri Galibolu yakasına geçtiğinden, daha sonra Fatih İstanbul’u aldığındanberi Türkün Avrupalı ile mânevi alışverişi ne olmuştur? Tanzimat Türk toplumunda ne izler bırakmıştır? Atatürk’le başlıyan daha radikal «Avrupalılaşma», en son olarak da «demokrasi» hareketinin Türk karakterindeki ve toplumundaki etkileri, tepkileri neler olmuştur?
Bırakınız bunları, bizim uygarlığımız nedir, kültürümüz nedir, geleneklerimiz, âdetlerimiz... bunları da bırakınız, ortalama mizacımız, belirli durumlar karşısındaki davranışımız, hattâ ahlâk ölçülerimiz nedir?
Hiç birini bilmiyoruz, bilmek için de belirli bir teşebbüste bulunmuyoruz.
Oysa ki bunları bilmeden dertlerimizin köklerini, o kökleri bilmeden de dertlerimizin çarelerini bilemeyiz.
Kaldı ki biz, dertlerimizin köklerini ve çarelerini bilmek şöyle dursun, dertlerimizin neler olduğundan bile habersiziz.
Başka memleketlerin bazı müesseselerini, gelenek ve âdetlerini benimsemeye çalışırken, bilmediğimiz bir dile kitap tercüme etmek gibi garip bir duruma düşmüş oluyoruz.
Bunun suçu belirli kişilerin ve kurumların sırtına yüklenemez. Bundan hepimiz suçluyuz.
Türk kahramandır, konukseverdir, asildir, fedakârdır gibi soyut kavramlarla oylanmaktan vaz geçip, artık kendi kendimizi bir araştırma konusu olarak ele almalıyız!
Üniversitelerimiz herşeyden önce bununla uğraşmalı, bunun iş edinecek bilim kurumları ortaya çıkmalı, ve genç edebiyatçımız satıhtaki sosyal gerçeklerin romantizmini yapmaktan vaz geçip Türk toplumunun daha derinlerine sızmaya çalışmalıdır!
Biz neyiz ?
Belki en büyük derdimiz, bu sorunun cevabını bilmiyor oluşumuzdur.
Biz neyiz ?
Bülend ECEVİT
Bu memleketin düşünürü, özelliklerini bilmediği bir bünye için tavsiyelerde bulunan; politikası, ne olduğunu bilmediği bir hastalık için reçeteler yazan birer doktora benziyorlar.
Yabancı memleketlerde dolaşmış, hiç değilse yabancı dillerde yeteri kadar kitap okumuş bir Türk, bugün, meselâ Alman, İtalyan, Fransız, İngiliz, Amerikan milletleri hakkında, gerçeğe az da çok da olsa uyan bazı hükümlere varabilir.
Fakat gene o Türk, kendi milleti hakkında herhangi bir hükme varabilecek, bir genelleştirme yapabilecek durumda değildir.
Kendimiz hakkında söyliyebildiğimiz sözlerin belki en vecizi «biz bize benzeriz» sözüdür. Bu da iki bilinmezli bir denklemdir. Çünkü «biz» neyiz, bunu bilen yoktur.
Anadolu Türkünde Asyalılıktan ne kalmıştır? Milletlerin ve harsların garip ve henüz yeteri kadar incelenmemiş bir kaynaşması olan Osmanlılıktan, Anadolu Türkü, kendinde neler alıkoymuştur? İslâm dininden ve Anadolu’nun İslâmlık öncesi uygarlık ve kültürlerinden neler almıştır? Osmanlı askeri Galibolu yakasına geçtiğinden, daha sonra Fatih İstanbul’u aldığındanberi Türkün Avrupalı ile mânevi alışverişi ne olmuştur? Tanzimat Türk toplumunda ne izler bırakmıştır? Atatürk’le başlıyan daha radikal «Avrupalılaşma», en son olarak da «demokrasi» hareketinin Türk karakterindeki ve toplumundaki etkileri, tepkileri neler olmuştur?
Bırakınız bunları, bizim uygarlığımız nedir, kültürümüz nedir, geleneklerimiz, âdetlerimiz... bunları da bırakınız, ortalama mizacımız, belirli durumlar karşısındaki davranışımız, hattâ ahlâk ölçülerimiz nedir?
Hiç birini bilmiyoruz, bilmek için de belirli bir teşebbüste bulunmuyoruz.
Oysa ki bunları bilmeden dertlerimizin köklerini, o kökleri bilmeden de dertlerimizin çarelerini bilemeyiz.
Kaldı ki biz, dertlerimizin köklerini ve çarelerini bilmek şöyle dursun, dertlerimizin neler olduğundan bile habersiziz.
Başka memleketlerin bazı müesseselerini, gelenek ve âdetlerini benimsemeye çalışırken, bilmediğimiz bir dile kitap tercüme etmek gibi garip bir duruma düşmüş oluyoruz.
Bunun suçu belirli kişilerin ve kurumların sırtına yüklenemez. Bundan hepimiz suçluyuz.
Türk kahramandır, konukseverdir, asildir, fedakârdır gibi soyut kavramlarla oylanmaktan vaz geçip, artık kendi kendimizi bir araştırma konusu olarak ele almalıyız!
Üniversitelerimiz herşeyden önce bununla uğraşmalı, bunun iş edinecek bilim kurumları ortaya çıkmalı, ve genç edebiyatçımız satıhtaki sosyal gerçeklerin romantizmini yapmaktan vaz geçip Türk toplumunun daha derinlerine sızmaya çalışmalıdır!
Biz neyiz ?
Belki en büyük derdimiz, bu sorunun cevabını bilmiyor oluşumuzdur.
Koleksiyon
Alıntı
“Biz Neyiz?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/37 ulaşıldı.