Hasan Kaptan'ın Resimleri
Title:
Hasan Kaptan'ın Resimleri
Source:
Ulus, "Sanat Köşesi", ss. 4, 5
Date:
1953-01-24
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/24
Text:
SANAT KÖŞESİ
RESİM:
HASAN KAPTAN'IN RESİMLERİ
Şehrimizde yeni kurulan Helikon Sanat Derneği, Galerisini, Hasan Kaptan'ın resim sergisi ile geçen Pazar açtı (x). Günümüzün sanat anlayışını tanımaya ve tanıtmaya çalışmak için kurulan Dernek, Galerisinde ilk olarak Hasan Kaptan'ın resimlerini göstermekle, bu amacına hizmet etmiş oluyor.
Çünkü Hasan Kaptan, günümüzün sanat anlayışını resimde en iyi belirten sanatçılarımızdandır. Üstelik kimse, elini kalbine basarak, bu 10 yaşındaki çocuğu da züppelikle, orijinal olmaya çalışmakla itham edemez.
Hasan'ın bu, Türkiye'de dördüncü, dünyada altıncı sergisi.. Türkiye dışındaki sergilerinden ilki Paris'te, ikincisi New York'ta açılmıştır. New York'taki sergisi yeni kapandı; şimdi Meksika'ya gönderiliyor. Amerika'da çıkan eleştirmeler, ya Hasan'ın olağanüstü bir çocuk olduğunu kabul ediyorlar, yahut da, daha ileri gidip, ondan ergin bir ressam gibi söz ediyorlar.
8 yaşındanberi Hasan'ın ne zaman resimlerini görsem, artık bundan öteye gidemez, herşeyin bir sınırı olmalı, derim ama, ne insanın, ne de sanatın ilerleme yolunda sınır tanımadığına en güzel örnek Hasan'dır. Çünkü gördüğüm hemen her yeni resminde, Hasan'ı, hayal gücümün daha önce çizmiş olduğu sınırdan ötede bulurum.
Dünyanın hemen her yanında, çocuk resmi konusunu, eğitimciler, estetikçiler, psikologlar son zamanlarda ele almış, ve ileri okullarda çocukların resim eğitimine yeni bir yön verilmiştir. Bu çalışmalardan elde edilen bütün örnekler, çocuk resminde bazı ortak nitelikler gösterir.
İşte Hasan Kaptan'ın resminde bu nitelikler yoktur. Eskiden onları andıran bazı şeyler vardıysa, şimdi hiç kalmamıştır. Hasan'ın resimleri çocuk resmi değildir.
Hasan Kaptan onun için olağanüstüdür. Hasan'ın resimleri o kadar çocuk resmi değildir ki insan artık onun çocuk oluşuna şaşmaktan da usanç getiriyor, ondan Batılı eleştrimecilerin yaptığı gibi, ergin bir ressam olarak söz etmek zorunu duyuyor. Böyle yapmamak, artık, Hasan'ı küçümsemek olacak.
Şaşmıyan bir renk uyuşturma, denge ve kompozisyon duygusu, Hasan'da ötedenberi vardı. Sanat ve insan sınır tanımazlar dedik ama, bu saydığımız unsurlar belki fizik ve geometri kurallariyle sınırlandırıldıkları için, Hasan bunlarda zaten varılabilecek yere varmıştı.
Bunlardaki doğuştan vergi ustalığının kurduğu sağlam temel üstünde Hasan Kaptan, bir araştırmacı ve yaratıcı olarak ilerlemektedir.
Son sergideki resimlerinde Hasan, insan konusundan başka ev içi ve deniz görülerini de ele almış.
Hasan'a "şu denizi neden pembe yaptın?" diye sormuşlar, "Allah mavi yaptı diye ben de mavi yapacak değildim a!" demiş. Sanatçının tabiatla ilişiği bundan daha masumca anlatılamazdı! Tanrı da yaratıcıdır, sanatçı da... Yalnız, bir Tanrı kulu olan sanatçı, Tanrı'dan Evren'in temel unsurlarını ödünç alır, onlarla kendince, kendi boyunca bir evren kurar. Renkler olsun, cisimleri birbirine bağlıyan kuvvet ve düzenler olsun, büyük harflerle yazdığımız "Evren"in bu temel unsurlarındandır.
Sanatçı işte, onları alıp kullanır. Mavi de pembe de o unsurlar arasındadır. Mavinin yerine pembeyi kullanırken, sanatçı Evren'in kendine tanıdığı yaratıcılık hakkını kullanmaktan başka birşey yapmıyordur.
Hasan, ötedenberi, İnsan'a en çok önem veren ressamımızdır. Çevresindeki yaşlı başlı ressamlara, daha 6-7 yaşındayken, "resimlerinizde İnsan yok, İnsan!" diye isyan ederdi.
Şimdi Hasan'ın resimlerinde insan, Orta Çağ resminden Rönesansa geçiştekine benzer bir değişme geçiriyor, etlenip canlanıyor, gökten yere iniyor, hayalden dünyaya çıkıyor..
Tam bu sırada Hasan, bir perdeyi kaldırmış, insan ruhunun penceresini görmüş: "Gözleri görmüş!
Şimdi Hasan, İnsan âşığı bu küçük insan, o pencerenin önünden ayrılamaz olmuş.
Bazan, tuvallerinin her yanından gözler beliriyor, gözler bakınıyor, gözlerden içeri bakılıyor. Kimi yarı aralanmış, size sırrını pek açmıyor; kimi, insanın bütün içini ortaya döküyor; kimi hiçbir şey söylemezmiş gibi kapalı duruyor, ama belki de söylediğini biz anlamıyoruz.
Hasan'ın bir hokkabaz resmi var. Hokkabaz kadının gözleri üstüste iki çift; çocuğunda ise gözlerden biri yukarı biri yere bakıyor. Serginin açıldığı gün bir kadın soruyordu Hasan'a:
"Neden bu gözler böyle acayip, kadının üstüste iki çift gözü var; çocuğun bir gözü yukarı bir gözü aşağı bakar?"
"Ee!" dedi Hasan, "Hokkabaz bu, herşey beklenir!"
Bülent ECEVİT
(x) Helikon Galerisi, Mithatpaşa Caddesi, 25, Yenişehir, adresindedir. Serpi 1 Şubat 1953'e kadar açık kalacaktır.
RESİM:
HASAN KAPTAN'IN RESİMLERİ
Şehrimizde yeni kurulan Helikon Sanat Derneği, Galerisini, Hasan Kaptan'ın resim sergisi ile geçen Pazar açtı (x). Günümüzün sanat anlayışını tanımaya ve tanıtmaya çalışmak için kurulan Dernek, Galerisinde ilk olarak Hasan Kaptan'ın resimlerini göstermekle, bu amacına hizmet etmiş oluyor.
Çünkü Hasan Kaptan, günümüzün sanat anlayışını resimde en iyi belirten sanatçılarımızdandır. Üstelik kimse, elini kalbine basarak, bu 10 yaşındaki çocuğu da züppelikle, orijinal olmaya çalışmakla itham edemez.
Hasan'ın bu, Türkiye'de dördüncü, dünyada altıncı sergisi.. Türkiye dışındaki sergilerinden ilki Paris'te, ikincisi New York'ta açılmıştır. New York'taki sergisi yeni kapandı; şimdi Meksika'ya gönderiliyor. Amerika'da çıkan eleştirmeler, ya Hasan'ın olağanüstü bir çocuk olduğunu kabul ediyorlar, yahut da, daha ileri gidip, ondan ergin bir ressam gibi söz ediyorlar.
8 yaşındanberi Hasan'ın ne zaman resimlerini görsem, artık bundan öteye gidemez, herşeyin bir sınırı olmalı, derim ama, ne insanın, ne de sanatın ilerleme yolunda sınır tanımadığına en güzel örnek Hasan'dır. Çünkü gördüğüm hemen her yeni resminde, Hasan'ı, hayal gücümün daha önce çizmiş olduğu sınırdan ötede bulurum.
Dünyanın hemen her yanında, çocuk resmi konusunu, eğitimciler, estetikçiler, psikologlar son zamanlarda ele almış, ve ileri okullarda çocukların resim eğitimine yeni bir yön verilmiştir. Bu çalışmalardan elde edilen bütün örnekler, çocuk resminde bazı ortak nitelikler gösterir.
İşte Hasan Kaptan'ın resminde bu nitelikler yoktur. Eskiden onları andıran bazı şeyler vardıysa, şimdi hiç kalmamıştır. Hasan'ın resimleri çocuk resmi değildir.
Hasan Kaptan onun için olağanüstüdür. Hasan'ın resimleri o kadar çocuk resmi değildir ki insan artık onun çocuk oluşuna şaşmaktan da usanç getiriyor, ondan Batılı eleştrimecilerin yaptığı gibi, ergin bir ressam olarak söz etmek zorunu duyuyor. Böyle yapmamak, artık, Hasan'ı küçümsemek olacak.
Şaşmıyan bir renk uyuşturma, denge ve kompozisyon duygusu, Hasan'da ötedenberi vardı. Sanat ve insan sınır tanımazlar dedik ama, bu saydığımız unsurlar belki fizik ve geometri kurallariyle sınırlandırıldıkları için, Hasan bunlarda zaten varılabilecek yere varmıştı.
Bunlardaki doğuştan vergi ustalığının kurduğu sağlam temel üstünde Hasan Kaptan, bir araştırmacı ve yaratıcı olarak ilerlemektedir.
Son sergideki resimlerinde Hasan, insan konusundan başka ev içi ve deniz görülerini de ele almış.
Hasan'a "şu denizi neden pembe yaptın?" diye sormuşlar, "Allah mavi yaptı diye ben de mavi yapacak değildim a!" demiş. Sanatçının tabiatla ilişiği bundan daha masumca anlatılamazdı! Tanrı da yaratıcıdır, sanatçı da... Yalnız, bir Tanrı kulu olan sanatçı, Tanrı'dan Evren'in temel unsurlarını ödünç alır, onlarla kendince, kendi boyunca bir evren kurar. Renkler olsun, cisimleri birbirine bağlıyan kuvvet ve düzenler olsun, büyük harflerle yazdığımız "Evren"in bu temel unsurlarındandır.
Sanatçı işte, onları alıp kullanır. Mavi de pembe de o unsurlar arasındadır. Mavinin yerine pembeyi kullanırken, sanatçı Evren'in kendine tanıdığı yaratıcılık hakkını kullanmaktan başka birşey yapmıyordur.
Hasan, ötedenberi, İnsan'a en çok önem veren ressamımızdır. Çevresindeki yaşlı başlı ressamlara, daha 6-7 yaşındayken, "resimlerinizde İnsan yok, İnsan!" diye isyan ederdi.
Şimdi Hasan'ın resimlerinde insan, Orta Çağ resminden Rönesansa geçiştekine benzer bir değişme geçiriyor, etlenip canlanıyor, gökten yere iniyor, hayalden dünyaya çıkıyor..
Tam bu sırada Hasan, bir perdeyi kaldırmış, insan ruhunun penceresini görmüş: "Gözleri görmüş!
Şimdi Hasan, İnsan âşığı bu küçük insan, o pencerenin önünden ayrılamaz olmuş.
Bazan, tuvallerinin her yanından gözler beliriyor, gözler bakınıyor, gözlerden içeri bakılıyor. Kimi yarı aralanmış, size sırrını pek açmıyor; kimi, insanın bütün içini ortaya döküyor; kimi hiçbir şey söylemezmiş gibi kapalı duruyor, ama belki de söylediğini biz anlamıyoruz.
Hasan'ın bir hokkabaz resmi var. Hokkabaz kadının gözleri üstüste iki çift; çocuğunda ise gözlerden biri yukarı biri yere bakıyor. Serginin açıldığı gün bir kadın soruyordu Hasan'a:
"Neden bu gözler böyle acayip, kadının üstüste iki çift gözü var; çocuğun bir gözü yukarı bir gözü aşağı bakar?"
"Ee!" dedi Hasan, "Hokkabaz bu, herşey beklenir!"
Bülent ECEVİT
(x) Helikon Galerisi, Mithatpaşa Caddesi, 25, Yenişehir, adresindedir. Serpi 1 Şubat 1953'e kadar açık kalacaktır.
Collection
Citation
“Hasan Kaptan'ın Resimleri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed October 6, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/367.