Gözümüz Yollarda Kaldı
Başlık:
Gözümüz Yollarda Kaldı
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-09-02
Lokasyon:
Milli Kütüphane
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Gözümüz yollarda kaldı
Bizler gibi omuzlarında önemli mevkilerin sorumluluğunu taşımıyan fanilere, bu sorumluluk ne kadar ezici, ve bu sorumluluğu istiye istiye omuzlarına yüklenenler nekadar fedakâr görünür!
Milyonlarca insanın hayatı rahatı ve mutluluğu o mevkilere, o mevkileri işgali eden kimselere bağlıdır. Sanırız ki böyle milyonlarca insanın kaderini elinde tutan kimseler, rahat bir uyku bile uyuyamazlar. Uzaktaki bir dostumuzun bizden istediği bir işi birkaç gün ihmal edince duyduğumuz vicdan azabı, binlerle, onbinlerle çarpılmış olarak, o gönüllü fedaileri, devlet adamlarını ezer, üzer, yıpratır sanırız.
Fakat yanılıyor olmalıyız..
Nasıl vanılmıyor olabiliriz ki, önemli mevkilerin en başta gelenlerini işgal edenler bir aydır, iki aydır, üç aydır, bütün işlerini yapmış, bütün vazifelerini yerine getirmiş, kaderi kendilerine bağlı bilyonlarca insanın dertlerini giderip yüzlerini güldürmüş gibi rahat, mesut, gıpta edilecek kadar mesut, dinlenmekte. eğlenmekte, denizin, deniz serinliğinin keyfini sürmektedirler.
[...] yanılan gene [...] bizzat o önemli mevkileri tutan kimselerin büyük bir kalkınma hamlesi içinde gösterdikleri memleketimizde bütün işler yapınp bitmiş, bütün meseleler halledilmiş olmasa gerektir.
Kaldı ki Türkiye, çoğu memurlarının sorumluluktan haklı veya haksız kaçındıkları bir memlekettir. O yüzden dilekçeler, tezkereler, dosyalar yığılmakta, vatandaşlar, büyük bir sabırla, bu yıl da aksi gibi çok uzun süren sıcakların sona ermesini, Ankara'ya tatlı bir sonbahar serinliğinin gelmesini ve önemli mevkileri tutan sorumluların yavaş yavaş başkente, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin idare merkezine dönmelerini beklemektedirler.
Gerçi duyduğumuza göre bu önemli mevkileri tutan, kimselerden hazıkın için İstanbul'da yazlık özel bürolar da kurulmuştur. Fakat bu bürolar, resmî bir hüviyet taşımadıklarına - ve taşıyamıyacaklarına - göre, vatandaş dertlerine deva olamasa gerektir.
Gazetelere aksetmişti: Geçenlerde, uzunca bir bayramın ertesine rastlayan bir hafta sonu günü, bir Bakan, İstanbul’dan Ankara’ya dönüp makamına uğramış. Bakanlığın odalarını dolaştığında birçok memurların henüz tatilden dönmemiş olduklarını görünce canı sıkılarak:
— Demek ki, demiş, işler bu kadar küçük bir kadro ile de yürütülebiliyormuş!
Devlet adamlarımızın 1954 yazında yaptıkları uzun tatil de bizlere, ister istemez.
— Demek ki, dedirtiyor, memleket işleri Bakansız da yürütülebiliyormuş!
Bülend ECEVİT
Gözümüz yollarda kaldı
Bizler gibi omuzlarında önemli mevkilerin sorumluluğunu taşımıyan fanilere, bu sorumluluk ne kadar ezici, ve bu sorumluluğu istiye istiye omuzlarına yüklenenler nekadar fedakâr görünür!
Milyonlarca insanın hayatı rahatı ve mutluluğu o mevkilere, o mevkileri işgali eden kimselere bağlıdır. Sanırız ki böyle milyonlarca insanın kaderini elinde tutan kimseler, rahat bir uyku bile uyuyamazlar. Uzaktaki bir dostumuzun bizden istediği bir işi birkaç gün ihmal edince duyduğumuz vicdan azabı, binlerle, onbinlerle çarpılmış olarak, o gönüllü fedaileri, devlet adamlarını ezer, üzer, yıpratır sanırız.
Fakat yanılıyor olmalıyız..
Nasıl vanılmıyor olabiliriz ki, önemli mevkilerin en başta gelenlerini işgal edenler bir aydır, iki aydır, üç aydır, bütün işlerini yapmış, bütün vazifelerini yerine getirmiş, kaderi kendilerine bağlı bilyonlarca insanın dertlerini giderip yüzlerini güldürmüş gibi rahat, mesut, gıpta edilecek kadar mesut, dinlenmekte. eğlenmekte, denizin, deniz serinliğinin keyfini sürmektedirler.
[...] yanılan gene [...] bizzat o önemli mevkileri tutan kimselerin büyük bir kalkınma hamlesi içinde gösterdikleri memleketimizde bütün işler yapınp bitmiş, bütün meseleler halledilmiş olmasa gerektir.
Kaldı ki Türkiye, çoğu memurlarının sorumluluktan haklı veya haksız kaçındıkları bir memlekettir. O yüzden dilekçeler, tezkereler, dosyalar yığılmakta, vatandaşlar, büyük bir sabırla, bu yıl da aksi gibi çok uzun süren sıcakların sona ermesini, Ankara'ya tatlı bir sonbahar serinliğinin gelmesini ve önemli mevkileri tutan sorumluların yavaş yavaş başkente, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin idare merkezine dönmelerini beklemektedirler.
Gerçi duyduğumuza göre bu önemli mevkileri tutan, kimselerden hazıkın için İstanbul'da yazlık özel bürolar da kurulmuştur. Fakat bu bürolar, resmî bir hüviyet taşımadıklarına - ve taşıyamıyacaklarına - göre, vatandaş dertlerine deva olamasa gerektir.
Gazetelere aksetmişti: Geçenlerde, uzunca bir bayramın ertesine rastlayan bir hafta sonu günü, bir Bakan, İstanbul’dan Ankara’ya dönüp makamına uğramış. Bakanlığın odalarını dolaştığında birçok memurların henüz tatilden dönmemiş olduklarını görünce canı sıkılarak:
— Demek ki, demiş, işler bu kadar küçük bir kadro ile de yürütülebiliyormuş!
Devlet adamlarımızın 1954 yazında yaptıkları uzun tatil de bizlere, ister istemez.
— Demek ki, dedirtiyor, memleket işleri Bakansız da yürütülebiliyormuş!
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Gözümüz Yollarda Kaldı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/304 ulaşıldı.