Çocuklar ve Büyükler
Başlık:
Çocuklar ve Büyükler
Kaynak:
Halkçı, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1955-04-10
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Çocuklar ve büyükler
Bülend ECEVİT
İki gündür HALKÇI’da memleketimizin çocuk dâvasına temas eden yazılar çıkıyor, devletin bu dâvayı gereken önemle ele almadığı belirtiliyor.
Daha küçük yaşta hayatın en ağır yüklerine katlanmaya alışmış çocuklarla, şehirlerimizin sokaklarında hergün karşı karşıyayız.
Kimi sırtında boyundan büyük bir küfeyle yanımıza yaklaşıp pazardan yükümüzü taşımak için yalvarır, kimi ufacık avuçlarında sıktığı «yakalara balina» sını satmaya uğraşır. Kimi bir dükkânda çıraktır, kimi gazete satıcısıdır, kimi ayakkabımızı boyar.
Kimininse elinden ancak avuç açmak gelir: Daha doğuştan kolları, bacakları bükülerek dilencilik mesleğine hazır edilmiştir.
Bıınlan nasıl hergün biz görüyorsak küçük çocukların istismarını önlemekle görevli olanlar da görüyorlardır.
Ama belki de bizler sefalete, insanların ezilmesine o kadar alışmış bir milletiz ki bütün bunları olağan sayıyoruz.
Zaten bunları olağan saymasak vicdanımızın bize huzursuzluk vermesi, bize bir şeyler yapmak ihtiyacını duyurması gerekirdi.
Böyle bir hareket ne devlette vardır, ne de şahıslar arasında gözle görülebilecek bir dereceye varmıştır.
Hiçbir medenî memleket halkının tahammül edememesi gereken bir toplam derdi karşısında tamamile kayıtsız kalacak kadar toplum şuurunda yoksun olduğumuzun en büyük delili hergün sokaklarda, gözlerimizin önündedir.
Cocuk dâvası karşısında devletin ilgisizliği için ne kadar yazılıp söylense azdır. Ama devletin ilgisizliği halkın da ilgisiz kalmasını mazur gösteremez.
Birçok medenî memleketlerde halk. çocuk dâvasını kendiliğinden benimsemiş, devlet ancak halka yardımcı durumda kalmıştır.
Yapacak iş bulamadığı için sıkılan, hâli vakti yerinde nice aile kadını vardır. Bu kadınlar, üçer - beşer bir araya gelip, çocuk dâvasının hâlline önayak olmak için memleket ölçüsünde bir seferberliğe girişseler, boş vakitlerini şimdikinden çok daha verimli, mânen çok daha doyurucu bir şekilde geçirme imkânını bulmus olmazlar mı?
İşte sırf, küçük yasta para kazanmak üzere sokağa salıverilmiş cocukları takip edip aile durumlarını öğrenmek, ve, bu aileler yardıma muhtaçsalar yardım görmeleri, kendileri çalışıp hayatlarını kazanabilecek durumda iseler çocuklarını istismar ettikleri icin cezalandırılmaları için ilgili makamları uyarmakla başlıyabilirler.
Bir araya getirecekleri maddî imkânlarla muhtaç durumdaki çocukları sefaletten kurtarma isini. daha ilerisi icin kendilerine bir gaye edinebilirler.
Bu yolda calışmasına maddî durumu da sıhhati de müsait her Türk kadını, «ezilen çocuklar için neden bir şeyler yapmıyorum?» sorusunu kendine sormaya baslasa, gerçekten medenî bir millet olmak yolunda bir adım daha atmış sayılabiliriz?
Çocuklar ve büyükler
Bülend ECEVİT
İki gündür HALKÇI’da memleketimizin çocuk dâvasına temas eden yazılar çıkıyor, devletin bu dâvayı gereken önemle ele almadığı belirtiliyor.
Daha küçük yaşta hayatın en ağır yüklerine katlanmaya alışmış çocuklarla, şehirlerimizin sokaklarında hergün karşı karşıyayız.
Kimi sırtında boyundan büyük bir küfeyle yanımıza yaklaşıp pazardan yükümüzü taşımak için yalvarır, kimi ufacık avuçlarında sıktığı «yakalara balina» sını satmaya uğraşır. Kimi bir dükkânda çıraktır, kimi gazete satıcısıdır, kimi ayakkabımızı boyar.
Kimininse elinden ancak avuç açmak gelir: Daha doğuştan kolları, bacakları bükülerek dilencilik mesleğine hazır edilmiştir.
Bıınlan nasıl hergün biz görüyorsak küçük çocukların istismarını önlemekle görevli olanlar da görüyorlardır.
Ama belki de bizler sefalete, insanların ezilmesine o kadar alışmış bir milletiz ki bütün bunları olağan sayıyoruz.
Zaten bunları olağan saymasak vicdanımızın bize huzursuzluk vermesi, bize bir şeyler yapmak ihtiyacını duyurması gerekirdi.
Böyle bir hareket ne devlette vardır, ne de şahıslar arasında gözle görülebilecek bir dereceye varmıştır.
Hiçbir medenî memleket halkının tahammül edememesi gereken bir toplam derdi karşısında tamamile kayıtsız kalacak kadar toplum şuurunda yoksun olduğumuzun en büyük delili hergün sokaklarda, gözlerimizin önündedir.
Cocuk dâvası karşısında devletin ilgisizliği için ne kadar yazılıp söylense azdır. Ama devletin ilgisizliği halkın da ilgisiz kalmasını mazur gösteremez.
Birçok medenî memleketlerde halk. çocuk dâvasını kendiliğinden benimsemiş, devlet ancak halka yardımcı durumda kalmıştır.
Yapacak iş bulamadığı için sıkılan, hâli vakti yerinde nice aile kadını vardır. Bu kadınlar, üçer - beşer bir araya gelip, çocuk dâvasının hâlline önayak olmak için memleket ölçüsünde bir seferberliğe girişseler, boş vakitlerini şimdikinden çok daha verimli, mânen çok daha doyurucu bir şekilde geçirme imkânını bulmus olmazlar mı?
İşte sırf, küçük yasta para kazanmak üzere sokağa salıverilmiş cocukları takip edip aile durumlarını öğrenmek, ve, bu aileler yardıma muhtaçsalar yardım görmeleri, kendileri çalışıp hayatlarını kazanabilecek durumda iseler çocuklarını istismar ettikleri icin cezalandırılmaları için ilgili makamları uyarmakla başlıyabilirler.
Bir araya getirecekleri maddî imkânlarla muhtaç durumdaki çocukları sefaletten kurtarma isini. daha ilerisi icin kendilerine bir gaye edinebilirler.
Bu yolda calışmasına maddî durumu da sıhhati de müsait her Türk kadını, «ezilen çocuklar için neden bir şeyler yapmıyorum?» sorusunu kendine sormaya baslasa, gerçekten medenî bir millet olmak yolunda bir adım daha atmış sayılabiliriz?
Koleksiyon
Alıntı
“Çocuklar ve Büyükler,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 27 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/29 ulaşıldı.