Başbakan mı, Yargıç mı?
Title:
Başbakan mı, Yargıç mı?
Source:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Date:
1954-08-04
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Başbakan mı, yargıç mı?
Sayın Adnan Menderes sadece Başbakan mıdır, yoksa aynı zamanda yargıç mıdır, hem de yargıçların başı mıdır? Bunu kestirebilmek zor! Kanunlara bakarsanız, bir başbakanın aynı zamanda yargıç olmasına imkân yoktur. Fakat kendisini adaletin «ötesi» ne erişmiş gören Başbakan, bunun tabiî bir sonucu olarak, kanunları da kendisine bağlı sanmakta, ve, yerine göre kesinleşmiş mahkeme kararlarını tenkit, yerine göre yargıçları tekdir, yerine göre de kesinleşmemiş mahkeme kararlarının kesinleştiğini ilân etmiye kendisini yetkili saymaktadır.
Şimdi biz öyle bir memlekette yaşıyoruz ki, bu memleketin Başbakanı, Devlet Başkanına hakaretten sanık bir kimsenin bir muhalefet partisi kurultayında divan yazmanlığına seçilmesi üzerine, alenen, şöyle konuşabilmektedir:
«İlhami Sancar, mahkeme hükmünün katiyet kesbetmediğinden bahsederek hareketi mazur göstermiye çalışıyor. Suçun işlendiğini bütün memleket duyduğuna göre hükmün Temyizden geçip geçmemesi hiçbir şeyi değiştirmez.»
Oysa ki «hükmün Temyizden henüz geçip geçmemesi» her şeyi değiştirebilir. Biz, Hukuk Fakültesi mezunu olmıyan bir insan olarak, Hukuk Fakültesi mezunu olan Sayın Başbakana, bunu tereddütsüz söyliyebiliriz.
Kaldı ki, Devlet Başkanına hakaretten sanık bir kimse hakkında verilen hüküm Temyizden geçip kesinleşmiş bile olsaydı, o şahıs, bir muhalefet partisi kurultayında divan yazmanlığına seçilebilirdi. Ve kanunlar böyle bir seçimle değil, ancak bir iktidarın böyle bir seçime müdahalesile ihlâl edilmiş olurdu.
Eğer ortada C.H.P. tarafından işlenmiş bir hata varsa, bu, Sayın İlhami Sancar’ın, aşırı bir hassasiyetle, «hükmün katiyet kesbetmediğinden bahsederek hareketi mazur göstermiye» çalışmış olmasındadır. Çünkü ortada mazur gösterilmiye muhtaç hiçbir hareket yoktur. Bu memlekette, kanunen suç olmıyan hareketleri mazur göstermiye çalışma yetkisi hiç kimseye tanınmamıştır.
Başbakan, «Devlet Başkanına hakaretten sekiz aya mahkûm Ratip Tahir’i de Umumî İdare Heyetine seçmişlerdir» diyor. Evet, Sayın Ratip Tahir Burak’ı da Parti Meclisine seçmişlerdir. Eğer bu bir suçsa, C.H.P. hakkında kanunî takibat yapılması, eğer suç değilse, Ratip Tahir Burak’ın Parti Meclisine seçilmesile Sayın Başbakanın ilgilenmemesi gerekirdi.
Gene Sayın Başbakan, sırtında varlığını hayal ettiği yargıç cüppesinin gölgesine girerek diyor ki:
«Muhalefet Partisi iseler kanun dairesinde vazifelerini yaparlar. İtimada lâyık bir hâle geldiklerini fiillerile isbat ederler.»
Fakat Sayın Başbakanınki bir hayalden ibarettir. Sırtında bir yargıç cüppesi yoktur. Kendileri yargıç değil, sadece Başbakandırlar. Onun için de, «Muhalefet Partisi iseler kanun dairesinde vazifelerini yaparlar. İtimada lâyık bir hâle geldiklerini fiillerile isbat ederler», şeklinde konuşmaya yetkili değildirler. Hem kendilerinde böyle bir yetkinin hem de Türkiye’de bir hukuk devletinin varlığını iddia etmek gülünç bir tenakuz olur.
Türkiye’de hiçbir siyasî parti için, bir başbakanın itimadına lâyık olup olmamak diye bir mesele düşünülemez. Hiçbir siyasî parti, itimada lâyık bir hâlde bulunduğunu bir başbakana isbat etmiye mecbur tutulamaz. Ve gene hiçbir siyasî parti, vazifelerini kanun dairesinde yapıp yapmadığını bir başbakanın ağzından öğrenemez. Eğer bir partinin siyasî faaliyetine adlî makamlar müsaade etmekteyseler, o parti vazifelerini kanun dairesinde yapıyor demektir. Aksine kaani olan bir başbakanın, şikâyetini Yeşilköy’ün Çınar Gazinosunda memleket efkârına değil, doğrudan doğruya adlî mercilere yapması gerekirdi.
Zafer Gazetesinin Başyazarı, Başbakanın C.H.P.’ye darılmasından bahsederken, «Başvekil bu şekilde bir muhalefetle konuşmamakta yerden göğe kadar haklıdır», diye yazıyor. Aynı gazetenin aynı sayısında çıkan Çınar Gazinosu demecinde de Sayın Başbakan, «Mahalle çocukları gibi darılıp barışmakla vakit kaybedecek değiliz», diyor.
Darılan biz değiliz. «Mahalle çocukları» teşpihini yapan da biz değiliz. Onun için bize ancak «estağfurullah» demek düşüyor!
Bülend ECEVİT
Başbakan mı, yargıç mı?
Sayın Adnan Menderes sadece Başbakan mıdır, yoksa aynı zamanda yargıç mıdır, hem de yargıçların başı mıdır? Bunu kestirebilmek zor! Kanunlara bakarsanız, bir başbakanın aynı zamanda yargıç olmasına imkân yoktur. Fakat kendisini adaletin «ötesi» ne erişmiş gören Başbakan, bunun tabiî bir sonucu olarak, kanunları da kendisine bağlı sanmakta, ve, yerine göre kesinleşmiş mahkeme kararlarını tenkit, yerine göre yargıçları tekdir, yerine göre de kesinleşmemiş mahkeme kararlarının kesinleştiğini ilân etmiye kendisini yetkili saymaktadır.
Şimdi biz öyle bir memlekette yaşıyoruz ki, bu memleketin Başbakanı, Devlet Başkanına hakaretten sanık bir kimsenin bir muhalefet partisi kurultayında divan yazmanlığına seçilmesi üzerine, alenen, şöyle konuşabilmektedir:
«İlhami Sancar, mahkeme hükmünün katiyet kesbetmediğinden bahsederek hareketi mazur göstermiye çalışıyor. Suçun işlendiğini bütün memleket duyduğuna göre hükmün Temyizden geçip geçmemesi hiçbir şeyi değiştirmez.»
Oysa ki «hükmün Temyizden henüz geçip geçmemesi» her şeyi değiştirebilir. Biz, Hukuk Fakültesi mezunu olmıyan bir insan olarak, Hukuk Fakültesi mezunu olan Sayın Başbakana, bunu tereddütsüz söyliyebiliriz.
Kaldı ki, Devlet Başkanına hakaretten sanık bir kimse hakkında verilen hüküm Temyizden geçip kesinleşmiş bile olsaydı, o şahıs, bir muhalefet partisi kurultayında divan yazmanlığına seçilebilirdi. Ve kanunlar böyle bir seçimle değil, ancak bir iktidarın böyle bir seçime müdahalesile ihlâl edilmiş olurdu.
Eğer ortada C.H.P. tarafından işlenmiş bir hata varsa, bu, Sayın İlhami Sancar’ın, aşırı bir hassasiyetle, «hükmün katiyet kesbetmediğinden bahsederek hareketi mazur göstermiye» çalışmış olmasındadır. Çünkü ortada mazur gösterilmiye muhtaç hiçbir hareket yoktur. Bu memlekette, kanunen suç olmıyan hareketleri mazur göstermiye çalışma yetkisi hiç kimseye tanınmamıştır.
Başbakan, «Devlet Başkanına hakaretten sekiz aya mahkûm Ratip Tahir’i de Umumî İdare Heyetine seçmişlerdir» diyor. Evet, Sayın Ratip Tahir Burak’ı da Parti Meclisine seçmişlerdir. Eğer bu bir suçsa, C.H.P. hakkında kanunî takibat yapılması, eğer suç değilse, Ratip Tahir Burak’ın Parti Meclisine seçilmesile Sayın Başbakanın ilgilenmemesi gerekirdi.
Gene Sayın Başbakan, sırtında varlığını hayal ettiği yargıç cüppesinin gölgesine girerek diyor ki:
«Muhalefet Partisi iseler kanun dairesinde vazifelerini yaparlar. İtimada lâyık bir hâle geldiklerini fiillerile isbat ederler.»
Fakat Sayın Başbakanınki bir hayalden ibarettir. Sırtında bir yargıç cüppesi yoktur. Kendileri yargıç değil, sadece Başbakandırlar. Onun için de, «Muhalefet Partisi iseler kanun dairesinde vazifelerini yaparlar. İtimada lâyık bir hâle geldiklerini fiillerile isbat ederler», şeklinde konuşmaya yetkili değildirler. Hem kendilerinde böyle bir yetkinin hem de Türkiye’de bir hukuk devletinin varlığını iddia etmek gülünç bir tenakuz olur.
Türkiye’de hiçbir siyasî parti için, bir başbakanın itimadına lâyık olup olmamak diye bir mesele düşünülemez. Hiçbir siyasî parti, itimada lâyık bir hâlde bulunduğunu bir başbakana isbat etmiye mecbur tutulamaz. Ve gene hiçbir siyasî parti, vazifelerini kanun dairesinde yapıp yapmadığını bir başbakanın ağzından öğrenemez. Eğer bir partinin siyasî faaliyetine adlî makamlar müsaade etmekteyseler, o parti vazifelerini kanun dairesinde yapıyor demektir. Aksine kaani olan bir başbakanın, şikâyetini Yeşilköy’ün Çınar Gazinosunda memleket efkârına değil, doğrudan doğruya adlî mercilere yapması gerekirdi.
Zafer Gazetesinin Başyazarı, Başbakanın C.H.P.’ye darılmasından bahsederken, «Başvekil bu şekilde bir muhalefetle konuşmamakta yerden göğe kadar haklıdır», diye yazıyor. Aynı gazetenin aynı sayısında çıkan Çınar Gazinosu demecinde de Sayın Başbakan, «Mahalle çocukları gibi darılıp barışmakla vakit kaybedecek değiliz», diyor.
Darılan biz değiliz. «Mahalle çocukları» teşpihini yapan da biz değiliz. Onun için bize ancak «estağfurullah» demek düşüyor!
Bülend ECEVİT
Collection
Citation
“Başbakan mı, Yargıç mı?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/287.