Toplar Sustuktan Sonra
Başlık:
Toplar Sustuktan Sonra
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-06-06
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Toplar sustuktan sonra
Ankara’nın başka semtlerinde oturanları bilmiyorum, fakat biz, Bahçelievler sakinleri, uzun bir harbden çıkmış gibiyiz. Bir aydan fazla bir zamandır, geceleri, evlerimizin camlarını titreten israrlı, devamlı top sesleriyle, yüreğimiz hop ederek uyanıyorduk. Bazan bu top sesleri rüyamızda savaş sahneleri canlandırıyor, «geldiler» diye telâş içinde yataktan fırladığımız oluyordu; ve tam, işin aslını anlayıp yüreğimiz ferahlamış olarak uykuya dalacağımız sırada, toplar yeniden gümbürdüyordu. Hele Bayram günleri, top seslerinden hemen hiçbirimize rahat bir uyku nasibolmadı. Çoğumuz, bayram misafirlerini uykulu gözlerle ağırladık; misafirlikte uyuklıyanlarımız oldu.
İlk akla gelen ihtimal şu idi: Herhalde, diyorduk, Demokratlar, son seçim propagandasını yaparken, Ramazanda ve Bayramlarda daha çok ve daha gümbürtülü top attıracaklarını vaadetmişlerdir!
Bu, en yaygın yorum şekli idi. Bunun yanında, son günlerin tehditlerinden gözleri yılmış bazı Halk Partililer, daha kötümser bir yorumda da bulunuyorlardı. Diyorlardı ki, bu toplar, oyunu C. H. P.’ye veren Bahçelievler halkını sindirmek içindir. Şimdilik tehdit, kurusıkı atımlarla kaldı. Fakat eğer 1958’de de Bahçelievler halkı oyunu C. H. P.’ye verirse, o zaman sahici gülleler atılmasını bekliyebiliriz!..
Müslümanlığın ilk devirlerinde halkı sahura nasıl uyandırırlarmış, bilmiyorum! Belki, yakın zamanlara kadar yaşıyan davul çalma âdeti o devirden kalma idi. Barut icad edildikten sonra din müessesesinin bu yeniliğe ayak uydurup halkın davul yerine topla sahura uyandırılması, gerçekten takdire değerdi. Fakat yenilikler o kadarla kalmadı ki! Çalar saat de icad olundu... Hem herkesin kesesine göre, İngiliz yapısı, üstten çıngıraklı çalar saatler var. Din müessesesi topu benimser de çalar saati neden hâlâ benimsemez?
Bugün, Osmanlı devrinde olduğu gibi, memleketimizde bütün Müslümanların oruç tutmadığı oruç tutmaya zorlanmadığı, bilinen bir gerçektir. Gönül isterdi ki hepimiz oruç tutalım: Yalnız dinî bir borç olduğu için değil, sıhhate de yararlı olduğu için!.. Ama herkesin oruç tuttuğu günlerde çalışma hayatımız bugünkü kadar yüklü değilmiş ki! Üstelik Ramazanda işler büsbütün hafifler, hattâ çoğu kimseler işe bile gitmezlermiş.
Şimdi ise, çoğumuzun işi, normal yiyip normal uyumakla bile altından zor kalkılabilecek kadar ağır. Çalışma hayatımızda her gün sinir bozucu olaylarla karşılaşırız. Bu durumda olanlar için oruç tutmak hemen hemen imkânsızdır.
Onun için, sahura ve sabah namazına kalkacak olanların başuçlarına birer çalar saat koymalarını dileyip toplarla bütün bir şehir, halkının ayaklandırılmasına son verilmeği istemek, çok mu saygısızlık olur? Dinsizlik mi, lâikliğe ve demokrasiye mi aykırı olur?
Üstelik, insanı harb korkusuyle yatağından fırlatan; insana, uyku arasında, oruç ve namazdan önce harbi hatırlatan bir ihbar şekli, dinin ruhuna da biraz aykırı düşmüyor mu?
Bülend ECEVİT
Toplar sustuktan sonra
Ankara’nın başka semtlerinde oturanları bilmiyorum, fakat biz, Bahçelievler sakinleri, uzun bir harbden çıkmış gibiyiz. Bir aydan fazla bir zamandır, geceleri, evlerimizin camlarını titreten israrlı, devamlı top sesleriyle, yüreğimiz hop ederek uyanıyorduk. Bazan bu top sesleri rüyamızda savaş sahneleri canlandırıyor, «geldiler» diye telâş içinde yataktan fırladığımız oluyordu; ve tam, işin aslını anlayıp yüreğimiz ferahlamış olarak uykuya dalacağımız sırada, toplar yeniden gümbürdüyordu. Hele Bayram günleri, top seslerinden hemen hiçbirimize rahat bir uyku nasibolmadı. Çoğumuz, bayram misafirlerini uykulu gözlerle ağırladık; misafirlikte uyuklıyanlarımız oldu.
İlk akla gelen ihtimal şu idi: Herhalde, diyorduk, Demokratlar, son seçim propagandasını yaparken, Ramazanda ve Bayramlarda daha çok ve daha gümbürtülü top attıracaklarını vaadetmişlerdir!
Bu, en yaygın yorum şekli idi. Bunun yanında, son günlerin tehditlerinden gözleri yılmış bazı Halk Partililer, daha kötümser bir yorumda da bulunuyorlardı. Diyorlardı ki, bu toplar, oyunu C. H. P.’ye veren Bahçelievler halkını sindirmek içindir. Şimdilik tehdit, kurusıkı atımlarla kaldı. Fakat eğer 1958’de de Bahçelievler halkı oyunu C. H. P.’ye verirse, o zaman sahici gülleler atılmasını bekliyebiliriz!..
Müslümanlığın ilk devirlerinde halkı sahura nasıl uyandırırlarmış, bilmiyorum! Belki, yakın zamanlara kadar yaşıyan davul çalma âdeti o devirden kalma idi. Barut icad edildikten sonra din müessesesinin bu yeniliğe ayak uydurup halkın davul yerine topla sahura uyandırılması, gerçekten takdire değerdi. Fakat yenilikler o kadarla kalmadı ki! Çalar saat de icad olundu... Hem herkesin kesesine göre, İngiliz yapısı, üstten çıngıraklı çalar saatler var. Din müessesesi topu benimser de çalar saati neden hâlâ benimsemez?
Bugün, Osmanlı devrinde olduğu gibi, memleketimizde bütün Müslümanların oruç tutmadığı oruç tutmaya zorlanmadığı, bilinen bir gerçektir. Gönül isterdi ki hepimiz oruç tutalım: Yalnız dinî bir borç olduğu için değil, sıhhate de yararlı olduğu için!.. Ama herkesin oruç tuttuğu günlerde çalışma hayatımız bugünkü kadar yüklü değilmiş ki! Üstelik Ramazanda işler büsbütün hafifler, hattâ çoğu kimseler işe bile gitmezlermiş.
Şimdi ise, çoğumuzun işi, normal yiyip normal uyumakla bile altından zor kalkılabilecek kadar ağır. Çalışma hayatımızda her gün sinir bozucu olaylarla karşılaşırız. Bu durumda olanlar için oruç tutmak hemen hemen imkânsızdır.
Onun için, sahura ve sabah namazına kalkacak olanların başuçlarına birer çalar saat koymalarını dileyip toplarla bütün bir şehir, halkının ayaklandırılmasına son verilmeği istemek, çok mu saygısızlık olur? Dinsizlik mi, lâikliğe ve demokrasiye mi aykırı olur?
Üstelik, insanı harb korkusuyle yatağından fırlatan; insana, uyku arasında, oruç ve namazdan önce harbi hatırlatan bir ihbar şekli, dinin ruhuna da biraz aykırı düşmüyor mu?
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Toplar Sustuktan Sonra,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/245 ulaşıldı.